Murat AKSOY

Muhalefet için laf değil, eylem zamanı
26.11.2015
1342

 Türkiye çılgınlık dozunun her an arttığı, olan hiçbir şeye şaşırmadığımız bir ülke haline geliyor. Olan her şey sıradanlaşıyor, olağanlaşıyor. Hukuksuzluk sıradanlaşıp, bayağılaşıyor.

Bu haliyle Türkiye, tencere içinde ısısı giderek yükselen suyun içindeki kurbağaya benziyor. Suyun ısısı 100 dereceye geldiğinde Türkiye başka bir evreye geçecek. Şu da bir gerçek ki suyun ısısı, son yıllarda söylem olarak kullanılan 90'ları geçti.

Suyu her gün biraz daha ısıtan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının toplumu kutuplaştıran ve geren söylem ve eylemleri. Üstelik Erdoğan, 1 Kasım'da elde ettiği sandık başarısını, mimarı ve yürütücüsü olduğu kutuplaşma ve gerilim politikasının onaylandığını düşünerek; bu politikada devam ediyor. 1 Kasım'dan sonra yaşananlar bunu gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedefi artık sadece Hizmet Hareketi değil tüm muhalefet. Muhalif medyayı, kurumları ve devlet kurumlarındaki beyaz Türkleri hedefe koymuş durumda.

Bank Asya'ya el konulması, Koza-İpek Grubu'na ve Kaynak Holding'e el konulup kayyım atanması “Modern İstiklal Mahkemesi” işlevini gördürdükleri Sulh Ceza Hakimlikleri/Mahkemeleri ile oluyor. Hukukun bu kadar iğdiş edilip, iktidara bağlandığı bir dönem, darbe dönmelerinde dahi olmamıştır.

Erdoğan ve AKP iktidarını bu noktaya getiren süreç Gezi ile başladı ve 17/25 Aralık soruşturmaları ile devam etti. Hukuktan kaçmak için hukuku en sonunda yürütmeye yani doğrudan Erdoğan'a bağladılar.

Bugün Türkiye'de yaşananlar, bu hukuksuzluğun sonuçlarıdır. Şu anda hukuk askıya alınmış bir ara dönemde suyun 100 dereceye olmasını bekliyor Türkiye.

Burada kritik sorular şunlar;

- Bu gerçeği muhalefet görüyor mu?

- Görüyorsa buna uygun muhalefet yapıyor mu?

Bir bütün olarak muhalefet partilerinin durumuna baktığımızda MHP'yi kenarda tutarsak; bu gerçeğin farkında olduklarını söyleyebiliriz. Ama sorun şu ki, farkında oldukları bu gerçekliğe uygun muhalefet yapmadıkları.

Açalım.

Örneğin İpek-Koza Grubu'na el konulması, TV'lerin karartılması karşısında muhalefetin tepkisi ne oldu?

Sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen milletvekili ile protesto etmek ve bu durumun Anayasa'nın 30. maddesine aykırı olduğunu söylemek oldu. Yani durum tespiti yapan, hukuksuzluğu ifade eden açıklamalar. Bunların siyaseten bir anlamı var mı?

Yok, çünkü; Koza-İpek Grubu'na yapılan el koyma, kayyım atama ve ekran karartma açık biçimde sadece yasaların değil Anayasa'nın 30. maddesinin de ihlal edilmesidir. Ama bu iktidarın bilinçli yaptığı bir operasyondur. Tıpkı Kaynak Holding'e 105 bin TL aylıkla kayyım atanması gibi.

Muhalefetin açmazı da burada. Muhalefet, iktidarı hukuku çiğnediğini sanarak; hukuk içinde muhalefet yapıyor. Bu muhalefetten de sonuç almayı umuyor. Bu yüzden de başarılı olamıyor. Salon siyasetini yeterli sanıyor.

Bunun için muhalefetin, iktidarın hukuksuzluğu normalleştiren, sıradanlaştıran siyasetine karşı daha yaratıcı siyasal araçlar, söylemler ve toplumun da içinde olacağı yeni eylem hatta protestolar geliştirmesi gerekiyor.

Bunun için demokratik ve meşru yolla hak arama eylemleri ve protestoları yapmak gerekiyor. Bunlar, gerektiğinde yasaya aykırı olmayı göze alacak, şiddet içermeyecek, hem ülkede hem dünyada duyarlılık yaratma amaçlı, kamuya açık eylem ve protestolar olmalıdır.

Örneğin devlet gücü ile hukuksuz biçimde el konulan ya da kayyım atanan kurumları 4-5 milletvekili ile değil 70-80 milletvekili ile gitmeli ve orada milleti temsil yetkisini o hukuksuzluk karşısında etkili biçimde kullanılmalı.

Özel ticari kurum kimliğinde olup iktidarın vesayetinde davranan ticari kurumlara karşı siyasi örgütlülüğü kullanıp, abonelik iptali, hizmet satın almama gibi kampanyaları organize edilebilmelidir.

Örneğin abonesi olduğunuz telefon hattı, dijital platform üyeliğini iptal edecek bir eylem organize etmek bu yeni muhalefet araçlarından biri olabilir. Muhalefet, demokratik haklara sahip çıkabilecek çözüm önerileri üzerine düşünmeli ve bunun için yollar bulmalıdır.   

Bu çağrının siyaseti basın açıklamalarından, grup toplantılarından kısaca salondan sokağa çağırdığının farkındayım. Çünkü içinde olduğumuz suyun ısısı 100 dereceye yaklaşıyor ve 100 dereceye ulaştığında hepimiz için geç olacak.

Zaman

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar