Murat Sevinç

'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder!
12.10.2025
23

Belirsizlik bir yönetim yordamı. Eğer beceriyle sergilenebilirse yöneten açısından tercihe şayan bir yol olduğu açık.

Herkesin başına her an her şeyin gelebileceğini düşündüğü, ona göre davrandığı, kısa vadeli plan yapmakta dahi zorlandığı siyasal koşullar, sade yurttaşın sürekli ‘iki dudak arasına’ bakmasına neden olur. Usanmadan yinelediğimiz ‘temel haklar rejiminin askıya alınması’ durumu söz konusu belirsizliğin hukuksal zeminidir. Derli toplu bir hukuk devletinde yurttaş ‘ne yaptığında sonucunun ne olacağını’ bilir, çünkü ‘ne yapıldığında sonucunun ne olabileceği’ yasalar tarafından ve ‘önceden’ belirlenmiştir. Sürpriz yoktur. O zemin ortadan kalktığında ‘ne yapıldığında sonucunun ne olacağını’ belirleyen önceden saptanmış kurallar değildir artık.

Birileri barışçıl protestonun anayasal bir hak olduğunu düşünür, çünkü anayasa ve yasalarda yazan budur, ancak protestosunun bedeli ‘anayasada ve yasada’ yazanı doğrulamayabilir. Anayasa’da hükme bağlanan AYM kararlarının tüm organları, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağıdır, fakat gerçek yaşamda bağlamaz. Anayasa’da AİHM kararlarına özel bir değer verilmiştir, oysa gerçek yaşamda bir AİHM kararının çevresinden dolanmak için her şey yapılır ve karar değersizleştirilir. Mevzuatta tutuklamanın koşul ve kuralları bellidir, gerçek yaşamda umursanmaz ve tutukluluk cezaya dönüştürülür. 

Üstelik her uygulamanın ‘hukuk kurallarına’ uygun biçimde yapıldığı iddiasıyla olur biter tüm bunlar, tarihimiz boyunca (Çiller ve Demirel gibi birkaç siyasetçinin bazı ifadeleri/itirafları istisna) hiçbir idare “Ben hukuka aykırı davranıyorum” dememiştir. ‘Yetkili ağızlara’ bakılırsa hiç kimse, bir yazı yazdığı için, bir şiir okuduğu için, bir konuşma yaptığı için, bir şeyi protesto ettiği için ceza almamıştır bu ülkede. Yazı yazan, şiir okuyan, konuşma yapan, protesto eden, TCK’nin filanca TMK’nin falanca hükmüne aykırı davranmış, yani ‘hukukun gereği’ olarak cezalandırılmıştır. Böyle söylerler. Çünkü, ‘şu sıralar böyle olması gerekiyor’, mevzuatta yeri olan bir ifade değildir. 

Diyelim, Anayasa’nın 90’ıncı maddesi gereğince çoktan serbest bırakılması gereken Demirtaş hakkındaki AİHM kararına itiraz için ‘son gün’ beklenir, itiraz edilir. ‘Hukuka uygun’ bir biçimde…

‘Yetkili ağızların’ dile getirdiği ‘hukukun gereği’ iddiasının, ‘yasanın’ gereği mi yoksa ‘hukukun’ gereği mi olduğu, o yasa kurallarının gökten zembille mi indiği yoksa hâkim ideolojilerin dünyaya/ülkeye bakışını mı yansıttığı, o yasa hükmünün o şekilde yorumlanmasının hukukçulukla mı yoksa hukuk dışı faktörlerce mi belirlendiği gibi sorular, çoğunlukla boş laf ve hukuk dışı sorular olarak değerlendirilir. Oysa birilerinin yıllarca cezaevinde oluşunun nedeni, hukukçunun ezbere bildiği mevzuat değil, anayasa ve yasa maddelerinin dışındaki yaşamdır. Siyasi suç-düşünce suçu denilen, işte o yaşamdan, o yaşamdaki bilek güreşinden doğar. Eski TCK ve yeni TCK’nin ‘düşünce’ suçluları, bilek güreşinin mağluplarıdır. Zaman geçince, bir başka söyleyişle ‘dışarıdaki yaşam’ değişince, o mağlupların bir kısmı yeni koşullarda yapılan bilek güreşini kazanıp muktedir olabilmiştir. ‘Hukuka uygun’ bir biçimde…

Belirsizlik, hukuk kurallarının dışındaki yaşama dair bir kavram. Ancak, o kuralların/normun nasıl yorumlanacağını, hangi yöne eğilip büküleceğini tayin ettiği ölçüde işlevsel. Kürt siyasal yaşamının temsilcileri bir küsur yıl önce birileri tarafından ‘itlaf edilmesi gereken haşerat’ cümlesiyle anılıyordu; partilerinin kapatılması, maaşlarının kesilmesi gerektiği dile getiriliyordu. Çoğu insan korkudan Kürtlerin davet ettiği toplantılara katılmıyor, telefon numaraları rehberlerden siliniyordu. Belirsizliğin mimarları bir gün fikir değiştirdi ve o siyasetçiler rejim nezdinde ‘muteber’ hale geldi. Aynı ülkede, aynı anayasa ve aynı mevzuatla oldu bunlar. Demek ki önceki ifadelerin hiçbirinin ‘yasayla’, ‘hukuk düzeniyle’ bir ilgisi yoktu. Davranışı belirleyen verili hukuk değil, siyasi tercihlerdi. O tercih değişince türlü ithamlar sona erdi. ‘Hukuka uygun’ bir biçimde…

Yıllarca süren davalar, giderek karmaşıklaşan yargısal süreçler, sıradan söz ya da eylemler nedeniyle tanık olunan tutuklama ve cezalandırmalar vs. Bir de, hiç ceza almayanlar, cezasızlığı zırh haline getirenler. Hiçbiri yasadan, yasaları bilmemekten, yorum hatasından kaynaklanmıyor. Bu bir yönetme tercihi. Yurttaşa kendisini giderek güçsüz, korumasız hissettiren ve çareyi birilerinin iki dudağının arasında aramasına yol açan bir durum. Her an her şey olabilir duygusu. Sonuç: Başlıca motivasyonu-önceliği ‘kendini korumak’ olan geniş yurttaş kesimleri. 

4 Ekim’de Prospect’te yayınlanan Ivan Krastev’in ‘Liberalism in the end times’ başlıklı yazısından (yazıdan haberdar eden Soli Özel hocaya teşekkür ederim) Sieyès’in bir sözünü öğrendim. Meşhur ‘Üçüncü Küme Nedir?’in yazarı Rahip’e Fransız Devrimi’nin en sert aylarında ne yaptığı sorulduğunda, “Hayatta kaldım,” (idare ettim/atlattım) yanıtını vermiş.

Muhtemelen şu sıra Türkiye’de (ve pek çok ülkede) ahalinin ruh halini yansıtıyor bu cümle. ABD’de Trump’ın bazı eyaletlere asayişi sağlamak için ‘ulusal muhafız’ gönderdiğini ve son olarak bir belediye başkanı ile bir valinin ‘hapse atılması’ gerektiğini dile getirdiğini hatırlatmakta yarar var. Belirsizlik… Herkesin başına her an her şey gelebilir!

Ola ki belirsizliğin nasıl işlevsel bir yöntem ve berbat bir duygu olduğunu layıkıyla kavramak isterseniz, bir KHK’li bulup son dokuz yılı nasıl geçirdiğini, neler yaşadığını sorabilirsiniz. Yeri gelmişken (!) muhterem okur, tanık olduğunuz hiçbir hukuk dışılık OHAL KHK’leri ile on binlerce yurttaşın sorgusuz sualsiz ‘sivil ölüme’ mahkûm edilmesinden daha absürt değil. Kuşkunuz olmasın.

Öneriler:

Çiğdem Toker’in her programını öneririm. Sonuncusu.

İktisat hocası Haluk Levent’in Apaçık Radyo’daki ‘Sermayenin Ötesi’ programı, dünyada olup bitenlerin ekonomi-politik yorumunu öğrenmek isteyenler için eşsiz bir fırsat. Her programını öneririm. Sonuncusu.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar