Murat Sevinç
2018’de Gazete Duvar’da mavra mahiyetinde kaleme aldığım kısa öykülerden biri ‘Her gün 16.20’de tek ayak üzerinde duracaktı…‘ başlığını taşıyordu. İki bölümlük hikâyenin ilkiydi. Ankara’da Birlik Mahallesi’nde yaşayan fotoğrafçı Ülker’in bir sabah Resmî Gazete’de yayınlanan bir kararnameyle değişen yaşamına dairdi. Kararname şöyleydi: ‘1970-1971 yılları arasında doğmuş, adı Ülker olup Ankara’da mukim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı fotoğrafçıların, her gün öğleden sonra saat 16.20’de, evlerine en yakın parkta, otuz dakika süreyle tek ayak üzerinde durmalarına dair…‘
Akşama doğru, okumuş etmiş, gayet aklı başında bir yakınım aradı ve yazıyı okuduğunu, hayret ettiğini, böyle bir saçmalığın gerçekten olup olmadığını sordu. Ülkenin geldiği hali, yurttaşın beklenti çıtasının nereye indiğini 2018 itibariyle gösteren harika bir örnekti. Bugün 2018’i arar haldeyiz ve o tarihte absürt bir durum olarak düşündüğüm böyle bir kararname şimdilerde yayımlansa, belki bir gün gündem olacağını ve hızla uyum sağlanacağını düşünüyorum.
Yazının başlığını daha önce de kullandım; İngilizler meclislerinin gücünü anlatmak için dile getirirler: “İngiliz parlamentosu kadını erkek erkeği kadın yapamaz, bunun dışında her şeye muktedirdir.”
Konu nedir? Olabildiğince Türkçeleştirerek…
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yetkileri anayasada sayılmıştır. 148/1’e göre Mahkeme, ‘kanunların, CBK’lerin, TBMM İçtüzüğü’nün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar.’ Yetkileri bunlarla sınırlı değil, ancak konumuz açısından anılması gereken yetkilerin ilk öbeği bu. Demek ki AYM Meclis İçtüzüğü’ndeki bir değişikliğin anayasaya uygun olup olmadığını inceleme yetkisine sahip.
İçtüzük ve değişiklikleri ‘Meclis kararı’ faslında ele alınır. Parlamentolu bir demokrasi için içtüzükler hayati önemdedir, ‘sessiz anayasa’ olarak isimlendirilir. Meclis kararları saymakla bitmez, ‘kanun dışındaki tüm parlamento işlemleri’ diyebiliriz. Fakat her Meclis kararı AYM tarafından incelenemez. İçtüzük dışında, anayasanın 85’inci maddesine göre, ‘yasama dokunulmazlığının kaldırılması’ ve ‘milletvekilliğinin düşmesine’ ilişkin Meclis kararları da başvuru olduğu durumda AYM tarafından incelebilir. Demek ki hangi Meclis kararlarının AYM tarafından incelenebileceği belli.
AYM hangi konuda karar verdi? AYM’nin önüne gelen konu Meclis’deki HSK üye seçimine ilişkin. Başvurucu, üye seçiminin anayasada belirlenen usule aykırı olduğunu iddia etti (haklı). Peki, anayasaya göre AYM’nin hangi TBMM kararlarını inceleyeceği belliyse ve TBMM’nin üye seçimi konusundaki kararı AYM’nin inceleyebileceği konulardan biri değilse ne olacak? Anayasaya göre üye seçimi AYM’nin inceleyebileceği Meclis kararlarından biri değil. Hal böyleyken, anayasanın lafzına bakarsanız AYM çoğunluğunun ‘görevsizlik nedeniyle redde’ karar vermiş olmasında bir gariplik yok. Güzel de, gürültü nereden çıktı o zaman?
Şuradan çıktı: AYM, 1960’lardan bugüne ‘eylemli içtüzük değişikliği‘ olarak bilinen bir içtihat oluşturmuştu. Ne demek ‘eylemli’ içtüzük değişikliği? Şu demek: Meclis bir karar alıyor. Karar içtüzük değişikliğine ilişkin değil. Ama öyle bir karar ki içtüzük hükmüne aykırı yeni bir kural ihdas etmiş. Bu durumlarda AYM, işlemin adı içtüzük değişikliği olmasa da kararı bir değişiklik kabul ediyor ve esastan inceliyordu. Adına da ‘eylemli’ içtüzük değişikliği diyordu. Bir başka söyleyişle, yasama organının, sıradan Meclis kararlarının incelenememesini fırsat bilerek ‘karar’ yolunu kötüye kullanmasını engelliyordu.
Söz konusu içtihat anayasacıların tümü tarafından benimsenmemiştir. AYM’nin anayasada hükme bağlanan yetkilerini aştığı gerekçesiyle karşı çıkanlar olduğu gibi, AYM’nin içtihat yoluyla anayasa aykırılıkları engellemek için bu tür yorumları yapabileceğini düşünenler de vardır. Benzer görüş farklılıkları AYM’nin başkaca içtihatları konusunda da olmuştur. Örneğin bunlardan biri, AYM’nin OHAL KHK’lerini inceleme yetkisinin olup olmadığı üzerineydi. AYM 15 Temmuz sonrasında 2016’da verdiği karara dek, kendisini KHK’lerin ‘adıyla’ bağlı saymayarak içeriğine bakıyor ve eğer OHAL kapsamında değerlendirilemeyecek bir KHK söz konusuysa esastan inceleyerek iptal ediyordu. AYM bu içtihadından döndü ve oybirliğiyle OHAL KHK’lerini inceleme yetkisi olmadığına karar verdi. Buna ‘hukuka uygunluk’ dediler, ben koşullardan kaynaklanan ‘korku-endişe’ diyor ve özellikle ‘oybirliğini’ Allah’ın hikmeti olarak değerlendiriyorum.
Bana kalırsa AYM’nin bu ‘içtihatları’ doğru sonuçlara varıldığı, anayasayı-hak ve özgürlükleri korumaya yöneldiği sürece ‘ilerici’ içtihatlar olarak kabul edilmeli. Örneğin, AYM, anayasaya-hukuka açık aykırılığı engellemek için eylemli içtüzük değişikliği kararı verebilmeli, ancak bu yol 2007’deki ‘367 kararında’ olduğu gibi kullanılmamalıydı. Ne yazık ki AYM önce 2016’da içtihat değiştirdi, şimdi de eylemli içtüzük değişikliği konusunda. Kararları artık ilk derece mahkemeleri tarafından dahi bağlayıcı kabul edilmeyebilen beylerin (hepsi erkek) ellerinde kalmış birkaç anlamlı içtihattan da vazgeçiyor oluşu, çok da anlaşılmaz değil kuşkusuz; zira söz konusu terk edişler iktidarı lehine.
Karara dönelim… AYM ilginç bir biçimde, eylemli içtüzük değişikliği içtihadından bütünüyle vazgeçmediğini belirtmiş ve anlaşılması güç bir gerekçe yazmış. Eylemli içtüzük içtihadını ikiye ayırmış. Demiş ki 1960’lardan bugüne bu yönde verilen kararların bir kısmı ‘TBMM’nin çalışma usul ve esaslarını konu edinen TBMM kararlarına’ ilişkin; diğer kısmı ise ‘TBMM’nin çalışma usul ve esaslarına ilişkin olmayan meclis kararlarına’ ilişkin. (par. 20 vd) Karara göre AYM, ilk gruptaki kararlar konusunda daha istikrarlı. Hal böyleyken AYM, HSK’ye üye seçimi kararının, TBMM’nin çalışma usul ve esaslarına yönelik düzenleme içermediğini ve bu yüzden konunun AYM’nin görev alanının dışında kaldığı sonucuna varmış. Aslına bakılırsa işleri daha da karmaşık hale getirmiş, hangi Meclis kararının ‘çalışma usul ve esaslarına’ ilişkin, hangilerinin ‘olmadığı’ nasıl tespit edilecek, anlamak pek mümkün değil. Sanırım, gerekli de değil!
Karara karşı oy yazan üyeler var. Bir de karara ‘farklı gerekçeyle’ katılanlar. Yusuf Şevki Hakyemez ve Engin Yıldırım ret kararını farklı gerekçeyle desteklemiş. Hakyemez, özetle, AYM’nin söz konusu Meclis kararlarını inceleme yetkisini olmadığını, başkaca bir ayrıma gerek duyulmaksızın reddedilmesinin doğru olduğunu belirtmiş ve bunu yaparken, OHAL KHK’leri konusundaki içtihat değişikliğini bir kez daha savunmayı da (para. 16) ihmal etmemiş. Farklı gerekçe yazanlara katılmamakla birlikte, AYM’den daha tutarlı olduklarını kabul etmek gerek.
Anayasacılar bu konuları yıllardır tartışır, biraz da benimsenen hukuk anlayışıyla ilgili konulardır, uzatmayayım… Buna mukabil, AYM’nin değerli bir içtihadından daha (kısmen de olsa!) vazgeçtiği bu kararın ardından, Meclis’in yargısal denetimden tümüyle masun biçimde ‘bir kadını erkek ve bir erkeği kadın yaptığına’ dair bir karar almasına engel kalmadı. Örnekler çoğaltılabilir.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTPrusias ad Hypium’den Akçakoca cezaevine… 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni sürecin ilk büyük krizi: CHP’nin İmralı kararı 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDeepfake mi? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDevlet Bahçeli, MHP ve Kürt Sorunu: Çelişkiler, strateji ve olasılıklar 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan artık masada 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÖcalan ziyaretinin kilitlediği çözüm 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSıra Mansur Yavaş’ta mı? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAdaya da gidildi; peki bundan sonraki hamle ne? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAİmralı’ya Gidiş; Tarihsel Bir Eşik ve Yeni Dönemin Habercisi... 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCHP’siz İmralı olur ama çözüm süreci olmaz 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİBB İDDİANAMESİ… 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciZindan yetmedi bir de ‘Açlık Cezası…’ 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEİmralı konusu 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin toplumsal trendleri: Eriyen orta sınıf, sosyal gettolar, anlık tatmin ekonomisi ve gelec 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÖrgütüne silah bıraktırırken Öcalan’ın “teröristbaşı” olduğunu hatırlayanlar…. 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP'ye haksızlık ediliyor 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYDünya gündemi ve Türkiye'de barış sureci 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist stratejiye dair hayati tartışmalar 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANİmralı ziyareti fırtınası 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezİBB iddianamesi: İslamî kesimden örnek yorum 22.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBravo CHP’ye!!! 22.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanCHP’nin kendi geleceği ile büyük Kürt imtihanı 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen Çalıkuşuİmralı’ya gidilsin mi gidilmesin mi… 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMeclis komisyonu İmralı’ya gidecek ama nasıl… 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİthal eti kimler paylaşıyor? halktv.com.tr şirket şirket ortaya çıkardı 20.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDünya değişirken İBB İddianamesi! 20.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli’nin dediği olursa 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli neden “gerekirse ben giderim” dedi? 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025
9.09.2025
4.09.2025