Nejat ERDİM
Gezi eylemleri ve sonrasında Türkiye siyasal yaşamında yaşanan gelişmeler kuşkusuz ki daha çok uzun süre etkisini gösterecek niteliğe sahiptir dersek yeridir.
Doğrusu Türkiye 68 ve 78 kuşağının gençlik hareketlerinden bu yana bu denli sahaya ve sokağa hâkim, otorite ile ciddi anlamda çarpışan bir siyasal “kalkışma” ile karşılaşmamıştı.
Elbette ki özellikle 80 sonrası giderek politize olan ve daha çok çatışmacı ve sisteme karşı yıpratıcı bir çizgide varlığını gösterip, gelişen PKK endeksli Kürt gençlik hareketi sözü geçen siyasal akımlarla belki bir yönü ile bağdaştırılabilir.
Fakat gerek bu hareketin ülkenin genel anlamda sadece belirli bölgelerinde yani Kürt nüfusun ağırlıklı olduğu yerlerde kendine destek bulması; başka bir deyiş ile ülke genelinde bakıldığında özellikle iç ve batı bölgelerinde tepki ile karşılık bulması bu akımı bugün oluşan tablodan bir ölçüde ayrıştırıyor dersek yeridir.
Gezi eylemlerinin mevcut iktidara karşı lidersiz ve örgütsüz bir şekilde meydanlarda oluşan kalabalıklarla bir “tusinami” gibi dalga dalga büyüyerek bütün ülkeye yayılıp kendine yer bulması ve özellikle iktidar kanadının tüm tepki ve eleştirilerine rağmen giderek güçlenmesi bu akımın iyi analiz edilmesi gerektiğini bize gösteriyor.
Kuşkusuz ki mevcut iktidara karşı hasmane duygular besleyen ve tabiri caiz ise ellerine fırsat geçerse hepsini bir kaşık suda boğacak kadar öfkeli marjinal grupların bir türlü kendilerine toplumda gerekli desteği bulamadıklarını hatırlayacak olursak bir anda büyüyüp ülkenin tüm kentlerini, kasaba ve hatta köylerini etkisi altına alan bu gençlik hareketini kendi saflarına doğru çekme gayretlerinin olması kimse için sürpriz olmadı, olmamalı.
Toplumsal hassasiyetlere duyarlı, otoritenin sosyal yaşama müdahalesine karşı öfkeli bu gençler ve bu akım hiçbir siyasal partiye yakın durmayarak ne denli bağımsız olduklarını göstermiş olsalar da zamanla aralarına sızan birtakım marjinal oluşumlardan etkilendiklerini de görebiliyoruz.
Elbette ki hiçbir iktidardan beklenmeyeceği gibi mevcut iktidarın da kendi varlığını zedeleyici bu harekete sempati ile bakması beklenemezdi ve nitekim de öyle oldu.
İktidar için iki seçenek vardı ortada. Birincisi ya sokağa dökülen kalabalıkların sesini dinleyecek ve talep ettikleri isteklere kulak kabartacak; veyahut ikinci bir seçenek olarak ta bu sokak hareketlerini şiddetle bastırıp kitleleri ürkütüp demoralize ederek dağıtma yoluna gidecekti.
Aslında AKP iktidarı ikisini de denedi dersek yanılmış olmayız.
Gerek İstanbul valisi ve gerekse Sayın Başbakanın birtakım kişi ve gruplarla görüşmesi bir anlamda doğru ve makul olarak algılansa da daha sonra şöyle bir sonucun ortaya çıktığını görebiliyoruz.
“Bakın biz sizinle görüştük ve sizi dinledik, ama bizim uygulamalarımıza sakın itiraz etmeyin…” şeklinde gelişti; yani görüşmeler daha çok aba altında sopa göstermek veya bir nevi ikna odlarından geçirilmek şeklinde gelişti ki sokağın nabzı düşeceğine çok daha yükseldi ve ciddi can kayıpları yaşandı ne yazık ki.
Öte yandan ikinci seçenek; yani kitleleri şiddet yolu ile dağıtma yöntemi ise aslında ilk başta denenen yöntem idi. Polisin sabah saat 00:05 gibi gezi parkında toplanan kalabalığa kontrolsüz ve öfkeli bir şekilde saldırıp çadırlarını yakması ve daha sonra iktidar kanadından bile bu kontrolsüz ve şiddet içerikli müdahaleye eleştiriler gelmesi bu yöntemin de tutmayacağının adeta habercisi gibiydi.
İktidarın şaşkınlığı ve çaresizliği giderek bir darbe paranoyasına dönüşürken meydanlarda toplanan kalabalıkların özellikle bir kısım çevrelerce desteklendiğini bu çevrelerin başında toplumun adına pek te aşina olmadığı “faiz lobisinin” himayesinde olduğunu ki bu lobinin merkezine bir takım çevrelerce Koç grubu oturtularak adeta iktidar tarafından karanlığın taşlandığını gördük.
Başta Ergenekonvari ve onun benzeri grup ve oluşumlara karşı olduklarını, özellikle şiddet ve nefret içerikli söylem ve eylemlere tepkili olduklarını dile getiren kalabalıkların büyük bir çoğunluğu kendilerine iliştirilen bu asılsız ve mesnetsiz yaftadan rahatsız oldukların belirtirken demin de değindiğimiz üzere adeta AKP iktidarına karşı kan davası güden bazı radikal ve marjinal gruplar adeta altın teside kendilerine sunulan bu kalabalık muhalefeti yanlarına çekme gayretinde bulunsalar da bunu başaramadılar.
Zaten kalabalıklar iyi analiz edildiğinde bu çok daha net görülebiliyor.BDP’lisinin, MHP’lisinin ve Anti Kapitalist Müslüman’ının aynı kadrajda yer aldığı bir hareketi siz nasıl adlandırabilirsiniz ki?
Evet iktidar şaşkın ve çaresiz kalmıştı bu kalabalıklar karşısında.
Sayın başbakanın olayların yatıştırılması adına sakin ve yapıcı davranması gerekirken adeta meydan okurcasına Ankara ve İstanbul’da peş peşe mitingler yapmış olması ve Gezi çıkışlı kalabalıklara derin bir restleşme içine girmiş olması doğrusu akla gelebilecek en kötü senaryonun devreye girmesine sebebiyet verdi; haliyle toplumsal kamplaşma ve çatışmalar için pusuda bekleyen marjinal gruplar iktidarın bu yanlış manevrasından oldukça faydalandı denilebilir.
Öyle olmalı ki önceleri masum ve sivil itaatsizlik şeklinde gelişen sokak hareketleri giderek sokak çatışmalarına ve polis ile Molotoflu, hava fişekli çatışmalara yol açtı.
Tüm bunlar yaşanırken iktidar için paniğin giderek bir paranoyaya dönüştüğü gözlemleniyordu.
Sayın Başbakanın toplanan kalabalıklara adeta meydan okurcasına 3 Haziran 2013 günü kuzey Afrika gezisi öncesi “% 50’yi evlerinde zor tutuyorum…” şeklindeki talihsiz açıklamasının hemen ertesinde polis ile beraber eli sopalı sivillerin göstericilere saldırdığına tanıklık ettik ve zamanla bu gruplara eli palalı ve silahlı kişiler de karışınca iş giderek çığırından çıktı.
Tüm bu yaşananlar gösteriyor ki Gezi eylemlerinin özellikle iktidar tarafından iyi analiz edilemediğini söyleyebiliriz; doğal olarak yanlış teşhis çok ta iç açıcı sonuçlar doğurmadı.
Görünen o ki günlerdir süren gezi çıkışlı eylem ve sokak hareketleri hala bir uzlaşma ile sonuçlanabilmiş değil, umulur ki ülkemiz daha çok zarar görmeden bu can sıkıcı durumdan kurtulur ve kanımca en önemli görev bu noktada iktidara düşüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.06.2015
4.02.2015
19.05.2015
14.05.2015
9.02.2015
8.02.2015
4.04.2015
28.03.2015
24.03.2015
23.03.2015