Nejat ERDİM
İran bağlantılı Husi milislerin Yemen'de rejime yönelik başlattıkları savaşta rejim güçleri ülkenin büyük bir bölümünü Şii militanlara teslim etmek zorunda kaldı; bunun diğer bir anlamı da şuydu,İran giderek bölgenin en etkin ve en nüfuzlu aktörü olmak adına bir yeni cephe daha kazanmış oluyordu.
Suriye, Lübnan ve tartışmalı da olsa Bağdat ve Erbil hattında Tahranın etkinliğinin ve gücünün arttığı zaten bilinen bir gerçekti, Yemen bu zincirin son halkası oluyordu böylelikle.
Özellikle Suriye iç savaşında en belirgin şekilde gün yüzüne çıkan mezhep savaşları Ortadoğu denkleminde İslam Dünyası içinde iki farklı cepheleşmeye yol açtı.
Şii ve Sunni cepheler!
Bu iki cephenin öncüleri Ankara, Tahran ve Riyad ve IŞİD olarak bloklaşmış durumda.
Tüm bu yaşananlar içinde o kadar birbirine geçmiş, o kadar girift durumlar var ki doğrusu bölgesel çıkarlar uğruna rahatlıkla dünün düşmanları, bugünün dostları olabiliyorlar.
Türkiye ve Suudi Arabistan yönetimleri Sünni cephenin liderliğine oynarken bu cephenin hiç kuşkusuz ki en tartışılan ve en tepki çeken aktörü IŞİD'tir diyebiliriz.
Uzun süre Ankara'nın tüm Dünya'da sergilediği sınırsız vahşet örnekleri ile tepki toplayan bu eli kanlı terör örgütüne karşı sessiz kalması ve hatta kimi iddialara bakılırsa el altından "desteklediği" söylenen IŞİD, Irak'ta ilkin Şiilere ve gayrimüslimlere karşı başlattığı katliamlarla dikkat çekti. Tüm Dünya IŞİD dehşetini yaşarken bu vahşet daha sonra Ezidi ve Kürtlere de yönelince işin rengi birden değişti,Kürtler beklemedikleri bir anda kendilerini bir "soykırım" ile karşı karşıya buldular.
Kobani ile özdeşleşen Kürt savaşçıların direnişi daha sonra tüm Kürdistan coğrafyasında IŞİD'i bozguna uğratan bir sarmala dönüştü,tüm Dünya'nın köşe bucak kaçtığı IŞİD, Kürtler karşısında savaşa girdiği tüm cephelerde hezimeti yaşadı.Mahmur,Kerkük,Erbil,Kobani ve diğerler cepheleri sıralamak mümkün....
Böylelikle Sünni cephenin bir ayağı kırılmış oldu.
Ankara ve Riyad yönetimlerinin IŞİD'in Kürtlere yenilmesi sonrasında benzer bir durumun Lübnan ve Irak'ta da yaşanma ihtimali Sünni cephenin en önemli handikabı sayılabilir.
İran'ın etkinlik alanının giderek artması ile kuşkusuz ki başını Ankara ve Riyad'ın çektiği Sünni cephe de çok ciddi bir rahatsızlığa yol açtığı gerçeği görmezden gelinemez, tüm bu gelişmelere bir de Tahranın Washington ile yürüttüğü nükleer müzakereler de eklenince ve dahası Pentagon'un 1979 İslam devriminden bu yana Tahrana yönelik katı politikalarında ciddi bir temel değişikliğe doğru evrilme noktasına gelmesi ile bölgesel denklemin değişimi açısından çok şaşırtıcı sayılabilir.
Washington yönetiminin özellikle Ankara'nın IŞİD'e karşı tavır ve politikalarından rahatsız olduğu, Amerikan yönetiminin Türkiye ile Ortadoğu politikası ekseninde bir "güven" bunalımı yaşadığı artık kimse tarafından inkar edilmiyor, tüm bu yaşananlar; yani Washington ve Tahran yakınlaşması giderek Amerika için Ankara'nın boşluğunun Tahran ile doldurulabileceği ihtimalini de doğurmuyor değil.
IŞİD'e karşı gösterdikleri tüm kahramanlıklara rağmen Kürtlerin daha henüz düzenli ve saydırıcı bir askeri güç olmamaları ve de devletleşememeleri Amerika için İran'ı zorunlu seçenek olarak ön plana çıkartıyor, hatta Şam ve Tahranın birlikteliklerini bile bile geçtiğimiz günlerde Washington dan Esat yönetimine yönelik dile getirilen olumlu mesajlar bu kanıyı daha da doğrulamıyor mu?
Tüm bu gelişmelerin ışığında Suudi Arabistan'ın Yemen'de yönetimi ele geçiren İran destekli Husi'lere saldırması ve bu saldırılarda özellikle Ankara ve bölgedeki diğer bazı Arap ülkelerinin destek vermeleri ileriki süreçte Şii, Sünni kutuplaşmasını daha da derinleştirebilir ve demografik yapıları itibari ile Bahreyn,Yemen, Irak, Ürdün ve Lübnan gibi ülkelerde bu çatışmayı daha korkunç bir noktaya çekebilir, böylesi bir ihtimal dahilinde IŞİD'vari tehlikeli örgütler türeyebilir, bu ihtimal gerçekleşirse yangının alevlerinin kısa sürede tüm bölgeyi etkisi altına alması sürpriz olmaz, buna Ankara'da dahil!
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.06.2015
4.02.2015
19.05.2015
14.05.2015
9.02.2015
8.02.2015
4.04.2015
28.03.2015
24.03.2015
23.03.2015