Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Cafer Solgun’u birkaç yıl önce tanıdım.
Uzun yıllar cezaevlerinde hapis yatmış, büyük acılar yaşamış bir aydın o.
Meşakkatli ve zor zamanlardan geçerek, fırtınaların içinden çıkıp gelmiş bir aydın.
Cesur bir insan.
Hapislik yılları bitince, gelip İstanbul’a yerleşmiş.
Cafer “Yüzleşme” söz konusu olduğunda, toplumla paylaşacak tecrübeleri ve fikirleri olan değerli bir aydın.
Birkaç yıl önce, İstanbul’da birkaç arkadaşıyla beraber “Yüzleşme” adıyla bir dernek kurdu.
Yüzleşme Derneği, kısa süre içinde Türkiye’nin en belalı konuları arasında yer alan, Alevi ve Kürt sorunu, hapishane gerçeği gibi konularda birçok çalışmaya imza attı. Bu çalışmaları toplumla paylaştı.
Cafer Solgun dostum, Yüzleşme Derneği’nin çalışmalara katkı sunmakla kalmıyor, bir yandan da gazetelere yazılar yazıyor, medya programlarına katılıyor, ve fikirlerini, kanaatlerini bizimle paylaşıyor.
Olağanüstü bir duyarlılık, nezaket ve hiçbir kibre yer vermeyen bir üslupla..
Ama belli ki, aydınların konuşmasından, ve ufuk açıcı fikirlerini toplumla paylaşmalarından hoşlanmayanlar, Cafer Solgun’dan da rahatsız olmaya başladılar!
Çeşitli yöntemlerle bu değerli aydınımızı tehdit ediyorlar şimdi de.
Onlar her zamanki gibi, kendilerine yakışanı yapıyorlar deyip suskun kalmamalıyız..
Doğrusu bu tehdide yeteri kadar tepki gösterildiğini söyleyemeyiz. Bunda belki Türkiye’de gelişen sıcak gündemin de etkisi vardır, ama her ne olursa olsun, bir aydına yöneltilmiş ölüm tehdidi var ve bu tehdit aslında fikirlerini özgürce paylaşan bütün aydınlara yöneltilmiş bir tehdittir.
Değerli dostum, arkadaşım Solgun’a yapılan tehditleri kınıyor ve sözü, ona bırakıyorum:
“Ülkemiz son yıllarda kendine özgü bir ‘yüzleşme’ süreci yaşıyor.
Bu sürecin önünü açan en önemli gelişmenin, sürmekte olan ‘Ergenekon’ dava ve soruşturmaları olduğu inancındayım. Ülke olarak nihayet Kürt sorununu adını doğrudan telaffuz ederek, Dersim katliamına ‘Dersim katliamı’ diyerek, ‘Tek Parti’ zihniyeti ve uygulamalarını konuşarak, Alevilerin eşit yurttaşlık istemlerini gündeme getirerek ve sorunlarını, demokratik istemlerini korku ve endişelere kapılmadan, ‘takiyye’ yapmadan tartışabiliyoruz. Kuşkusuz sorunlarımız sadece konuşuyor, tartışıyor olmakla çözülecek gibi değildir. Ancak korkusuzca konuşabilmenin anlam ve önemini, değerini, hiç kimse bugüne değin korku politika ve konseptleriyle susturulanlar kadar iyi bilemez.
Yıllardır bugüne değin ‘konuşulamayan’ ya da konuşulması kırk türlü belayı davet etmek anlamına gelen konularla ilgili, yazıyor, konuşuyorum. Bu ülkenin hasbelkader Alevi, Kürt kökenli bir yurttaşı olarak, içerisinden geçtiğimiz normalleşme ve demokratikleşme sürecine tümüyle entelektüel bir vicdani duruştan güç ve güven alarak katkıda bulunmaya gayret ediyorum. Sorumlu bir yurttaş olmanın gereğinin de bu olduğunu düşünüyorum. Ve bu sorumluluğun özünde de çocuklarımıza korku ve kaygılardan uzak, herkesin özgürce kendi gibi yaşayabileceği bir Türkiye için uğraş vermeye inancım bulunmaktadır.
Şiddet içermeyen/önermeyen her türlü görüş ve düşünceye saygım vardır. Hiç kuşkusuz kimse, kimse gibi düşünmek, aynı görüş ve düşünceleri olduğu gibi paylaşmak durumunda değildir. Demokratik bir tartışma adabı içerisinde farklı görüş ve düşüncelerin varlığından rahatsız olmak değil, hoşnut olmak gerekir.
Ne var ki, son dönemde gündemleşen Dersim 38 katliamı ve Alevi meselesiyle ilgili tartışmalarda, temel demokratikleşme sorunlarımızın kaynağı olduğunu düşündüğüm resmî ideoloji zihniyetine ilişkin eleştirel düşüncelerim, ‘bazı çevreleri’ harekete geçirmiş gibi görünmektedir. Uzun süredir mail veya sosyal paylaşım sitelerinden küfür, hakaret mesajları alıyorum. Bunlara gülüp geçmeyi yeğledim. Ancak çalışma ofisimin kapısına sıkıştırılmış ölüm tehdidi mesajları almaya başladım. Bu durum karşısında yasal haklarımı kullanmamın kaçınılmaz olduğu sonucuna vardım.
Hrant Dink başta olmak üzere düşünceleri nedeniyle canına kastedilmiş insanları olan bir ülkede yaşadığımızı bize unutturmuyorlar.
Gücüm, nefesim, aklım ve enerjim yettiğince ülkemizin normalleşmesinin sorumluluğunu çocuklarımız hatırına omuzlarımda hissedecek, iyilik ve doğruluk, adalet ve hakikat yolundan sapmayacağım. Bunun için yaşayacağım.
Bu inançla bugün itibarıyla Cumhuriyet Savcılığı’na maruz kaldığım tehditlerle ilgili olarak suç duyurusunda bulundum. Ayaklarının altındaki zeminin kaymasından duydukları telaş nedeniyle saldırganlaşanlar meydanı boş sanmasınlar diye...
Kamuoyuna saygı ile duyururum...”
28 Aralık 2011
Cafer Solgun
Araştırmacı-yazar,
Yüzleşme Derneği
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012