Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Silivri’de bu kez kavga dövüş olmadı, sanık sandalyesinde bir eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğve eski Kuvvet Komutanları, tanık sandalyesinde ise yine bir eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkökvardı..
Silivri’de en soğukkanlı geçen duruşmalardan birine tanık olduk.
Sadece askerlerin değil, “bu ordu bitti, ondan Cumhuriyet’e hayır yok” diyen siyasetçilerin ve sivillerin de isterlerse tabii, dersler çıkarabileceği bir duruşmaydı bu.
Hilmi Paşa veya Ergenekon sürecinden bu yana, ona bu sıfatı layık bulmayanların ve omuzlarındaki apoletleri bir çırpıda çekip koparmaya hakkı olduğun düşünenlerin deyişiyle “Hilmi Bey” bilinmeyen bir şey söylemedi. Bilinenlerin bir Genelkurmay başkanı tarafından ifade edilmesiydi önemli olan.
Görev yaptığı dönemde hazırlanan ve öyle anlaşılıyor ki, önleyemediği ama tavır alıp katılmamakla hayata geçmelerini imkânsız hâle getirdiği darbe planları sözkonusu.
Baştan sona bu planları mümkün kılan ortamın nasıl hazırlandığını anlattı Hilmi Paşa.
Hikâye bütün sahihliğiyle bundan ibaret..
Hilmi Paşa karşı çıkılabilecek bir gizli tanık değil.
O duruşma salonunda söylediklerinin speküle edilecek bir yanı yoktu ve sözlerinin her biri davanın hakkaniyetle bitmesine hizmet edecek kadar önemliydi.
O da bu önemin farkındaydı zaten. Bir askerin, üstelik Cumhuriyet’ten bu yana askerî vesayetin dışında bir şey tanımamış, siyasetin sınırlarını belirleme gücünü hep korumuş, bu gücün sarsılır gibi göründüğü dönemlerde de darbe ve muhtıra vermekten çekinmemiş bir ordunun Genelkurmay başkanlığı görevinde bulunmuş bir askerin; kendi Kuvvet Komutanlarının ve eski bir Genelkurmay başkanının darbeye teşebbüs suçundan yargılandıkları bir davaya gelip tanıklık yapması dünyanın neresinde olursa olsun, tarihî önemde bir olaydır.
Hilmi Özkök Paşa öyle bir tavır içindeydi ki, o mahkeme salonuna gelmeden önce kendisiyle ve yılarca ifa etiği askerlik mesleğiyle ciddi bir yüzleşme yaşadığı ve samimi, içten bir muhasebe yaptığı her hâlinden belliydi.
Tarihe yaptığı bu tanıklığı müphem hâle getirecek herhangi bir söz ve davranış içinde olmadı.
Özkök, mahkeme salonuna, bu tarihî tanıklığın herhangi bir biçimde sabote olabileceği, veya boşa çıkarılabileceğine dair bir ihtiyatla gelmişti
O kadar ki Silivri’de biriken “ulusal öfkeden” onun payına da bir şeyler düşebileceğini dahi düşünmüş ve hesaplamıştı. Ama sanıklar, bir zamanlar kendi silah arkadaşları olan tanığı saygıyla dinlediler.
Oysa Özkök, Fikret Bila’ya verdiği mülakatta söylediği gibi, “daha fazlasına hazırlıklıydı”.
Hilmi Paşa, iki gün boyunca ülke çıkarları ve demokratik-sivil nizama bağlılık sözkonusu olduğunda bir askerin, üstelik Genelkurmay Başkanlığı koltuğunu dört yıl işgal etmiş bir askerin, apoletsiz bir sivilin ortaya koyabileceği ölçülerde ve netlikte, istendiğinde ve koşullar uygun olduğunda, tarihe tanıklık yapmasının önünde hiçbir ciddi engel olmadığını bütün dünyaya ve Türkiye’ye göstermiş oldu.
Mahkemede eski silah arkadaşlarını hiç incitmemek için özenle seçtiği cümlelerle konuşmasını takdir etmek gerekir.
Hilmi Özkök gerçekte, darbe planlarının hazırlandığı dönemde hem kendini hem ülkesini darbecilerden korumak için darbecilere açık bir tutum almış, “Atatürk’ün emaneti Cumhuriyet’e ihanet eden asker” olarak damgalanmayı sineye çekerek hareket etmiş biridir.
Evden sefertasıyla yemek getirtmeyi sağlık sorunlarına bağlamasına bakmayın siz, gerçek daha farklı ve galiba o gerçeği bütün çıplaklığıyla mahkemede söylemesinin de ne bu davaya ne kimseye bir faydası vardı artık.
Ama herhâlde hiç kimse, koskoca karargâhta, bir Genelkurmay başkanına sağlığının elverdiği yemekleri pişirebilecek aşçıların olmadığına inanmaz.
Hilmi Özkök’ün tarihî tanıklığı, Ergenekon’da verilecek olan karar ne olursa olsundileyelim ki bu karar da toplumsal barışa hizmet etsin Türkiye’de darbeler döneminin ve askerî vesayetin artık bir daha geri dönmemek üzere kapandığını gösteriyor.
Fena bir şey mi, iyi mi, bilmiyorum ama son zamanlarda Suriye devriminden tutun da, Arap Baharı’na oradan eski bir Genelkurmay başkanının Ergenekon davasına yaptığı tanıklığa varıncaya kadar gündemi belirleyen her şeyde Kürt sorununu arıyorum..
Özkök’ün bu tarihî tanıklığını yazarken aklıma yine Kürt sorunu gelip takıldı.
Acaba dedim, Özkök veya bir başkası Ergenekon sürecinin başladığı 2008’de veya daha sonra, ordunun, Kürt meselesinde PKK’yle beraber başlayan tarihî dönemde, ne gibi hatalar yaptığını, hangi konsepti benimsediğini anlatsa, ve bu konseptin sorumlularını MGK belgelerine dayanarak ortaya koysa, ve bu yönüyle tarihe bir tanıklık yapsaydı, Kürt sorununu şiddet zemininde tutmak isteyenlerin eli bugün bu kadar güçlü olabilir miydi?
Yüksek rütbeli bir komutandan şu Ergenekoncuların “Kürdistan” faaliyetlerini Türk ve Kürt halkı hep beraber dinleme fırsatı bulsaydı, ve bu faaliyetlerin hesabı sorulabilseydi, acaba Kürt meselesinde şiddete hâlâ sınırsız bir biçimde tanınan tolerans bu boyutlarda olur muydu?
Ergenekon’a İstanbul’da bir Genelkurmay başkanı tanıklık ediyor, ama Diyarbakır’da JİTEM’e bakan mahkemeler hâlâ samimi itirafçı eski PKK’lilerle meşgul, her biri için her gün yeni bir tutuklama kararı çıkıyor.
Bu hâl ve tercihle, Türkiye ne Şemdinli’nin dününü ne bugününü bilemeyecek hiçbir zaman.
Şemdinli’nin bugününü ve dününü ancak bir eski Genelkurmay başkanı anlatabilir, ama hani nerede..
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012