Osman CAN
Sokakları harekete geçirmek suretiyle politik hedeflere ulaşmak oldukça cazip. Konjonktürel olarak uluslararası düzlemde insanlıktan nasibini almamış bir terör örgütüne karşı “uygarlık savaşçısı” rolünü kapma suretiyle elde edilmiş sempatinin, şiddeti estetize etmeye imkân sağladığı bir vasatta, cazibenin tavan yaptığında kuşku yok.
Bu nedenle Suriye topraklarında cereyan eden olaylar nedeniyle halkı, “Kobani’yi savunma” bahanesiyle sokaklara dökme, bu dökme faaliyetini de “tarihsel sorumluluğa davet” olarak pazarlama sorun oluşturmuyor.
Hatta 2014 Ekim’inde aynı “tarihsel sorumluluk” çağrısı nedeniyle elliden fazla yurttaşın katledilmesi ve insanların can ve mal güvenliğine tecavüzlerin yaşanmış olması da sorun oluşturmuyor.
Marjinal ve radikal unsurlar toplumda ortak paydaya dönüşmüş önemli ve parlak kavramları kötüye kullanır. Adalet, eşitlik ve özgürlük, bu kavramların başında gelir. Kitle psikolojisini etkilemek ve sokakları hareketlendirmek için meşrulaştırıcı manivelalar olarak iş görür. Kitleleri, canlarını daha yüce bir değer için vermeye hazır hale getirmek, bu değerlere yönelik
manipülatif bir algı ve propaganda çalışmasıyla mümkündür.
Bu siyasal hareketler kendilerini demokratik olarak da etiketlerler.
Ancak etiket demokrat kılmıyor. Demokrasi değer yargılarından önce bir prosedürdür. Demokrasi, bu prosedür işletilebiliyor ve bu prosedürel kurallara uyulabiliyorsa “demokratik değerleri” üretebilir. Demokrasi bir inanç değil. “En iyi mümin benim” sloganı objektif olarak ne kadar anlam ifade ediyorsa, “en demokrat benim” ifadesi de o kadar anlam ifade ediyor. Özellikle yönetim söz konusu olduğunda bu ifadelerin hiç bir değeri yok.
Demokrasi halkın halk için halk tarafından yönetilmesi olarak tanımlanır. Yönetim hakkı halka ait ve halk için kullanılacak. Ama bu nasıl olacak sorusunun cevabı, demokratik prosedürlerde gizli. Demokratik prosedürler, demokratik oyun kuralları demek; kurumsal çerçeve demek. Demokratik değerler bu prosedürlerin bir ürünüdür. Bu prosedürlere ve oyun kurallarına uyulduğu sürece demokratiklik iddiası anlam ifade edebilir.
Kabul etmek gerekir ki Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal düzeni demokratik değil. Paradigması, siyaset felsefesi, toplum ve birey anlayışı demokratik değerlerle uyuşmaz mahiyette.
Ancak bu ülkede iktidara ulaşma ve demokratik iradeyi etkileme kanalları eksik de olsa demokratik oyun kuralları geçerli. Bu kurallar evrensel demokratik kuralların çok dışında değil. Türkiye Cumhuriyeti anayasal düzenine karşı itiraz, demokratik prosedürleri bir kenara itme hakkını bahşetmiyor. Zira böyle bir eylem uluslararası kurallara da pek uygun değil.
Hele bu tür çağrılar ile başkalarının can ve mal güvenliği tehlikeye düşüyorsa, çağrının kendisi hem demokrasiye aykırı olur hem de başkalarının hakkına tecavüz potansiyeli taşıması nedeniyle hukuken korunmaz.
6-7 Ekim felaketi ortada iken, sokakları hareketlendirme konusunda biraz sorumluluk duygusuyla hareket etmekte yarar var.
Sokaktan ve şiddet hareketlerinden demokrasi yükselmez. En iyi ihtimalle Schmittyen bir “akklamasyon”dan söz edebiliriz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015