Osman CAN
Tanışmaktan, birlikte çalışmaktan ve uzunca iletişimden onur duyduğum, edebiyatımızın vicdanlı, sorumluluk sahibi, onurlu kalemini kaybettik. Acıyla ve hüzünle öğrendim vefat ettiğini. Son bir kez karşılaşmayı ve sohbet etmeyi çok isterdim, konuşacaklarımız vardı çünkü.
Adalet Ağaoğlu’nun 2016 yılında çeşitli mecralarda yayınlanan söyleşilerde benimle ilgili bazı değerlendirmeleri oldu. Mayıs 2020’de yayınlanan röportajında benzer ifadeleri kullanması üzerine ziyaret etmeyi düşünmüştüm. Karantina müsaade etmedi.
Yüreğim sıkışık, boğazım düğüm, yutkunmakta zorlanıyorum.
Aslında bu yazıyı Adalet Ağaoğlu’nun öldüğü gün yazdım, ama durdum. Yazmak ve cevap vermek için adeta ölümünü bekliyormuş gibi bir görüntü rahatsız etti. Yazacaklarım hakkında olumlu veya olumsuz bir dönüş yapamayacaktı çünkü. Bu arada Ayasofya meselesi patlak verdi, Danıştay’ımız çok tartışmalı bir kararla 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti ve aynı gün Kararname ile Ayasofya tekrar camiye çevrildi. Bunu yazabilirdim, hukuk, çoğulculuk vs adına yine birilerine parmak sallayabilirdim. Hukukçuyuz ya, sürekli hukuk adına etrafımıza hukuk ve ahlak dersi verebiliyoruz. Lakin hukukçu kimliğimden bağımsız bana ait ve beni ifade eden bir kimliğim de var ve bu kimliğim bence çok değerli, inanç ile perdelenen bir iktidar, ihtiras ve intikam savaşının konusundan çok daha değerli; kırılgan, üzülen, üzen, kıran, sinirlenen, başarıları ve başarısızlıkları olan, yanılabilen, bazen başarısına çocukça sevinen, çocuklaşan… İnsani, kısaca. Ve bu modda kalmayı yeğledim.
Evet yazmazsam hem kendime hem de onun anısına saygısızlık olacaktı. Zira Adalet Ağaoğlu’nun tepkisini bana karşı bir söylemin aracı kılmayı ne kadar yanlış gördüysem, umutlarının tükenişini ve elinden kayışını acıyla seyredişi üzerine bana yönelttiği eleştirisini bir haksızlık veya vefasızlık olarak nitelendirmem de o kadar yanlış olur, buna hakkım yok. Ölümden sonra yazmanın kolaylığına kaçma eleştirilerini ve suçlamalarını göğüsleyerek de olsa…
“Osman Can’ın peşine takıldık, referandum sürecinde… Ben bir an bile onun asıl amacının AKP Milletvekili seçilmek olduğunu anlayamamışım” demişti. Gerçek şu ki bu sözler nedeniyle Adalet Ağaoğlu’na kırılmadım, duygularını anlamaya çalıştım. Bir yayında da söylediğim gibi, ben olsaydım daha çok tepki gösterirdim ve o yaşta, elle tutulabilir bir değişimin arifesinde iken büyük beklentilerin, umutların, tarihi bir fırsatın bu kadar kısa sürede, bu kadar hoyratça, bencilce ve sorumsuzca harcanmasını çaresizce seyrederken başka nasıl tepki verirdim bilemedim. Diğer yandan bu sözler elbette bir yönüyle de bana yönelik ve muhasebesini yapmam gereken çok şey olduğunu bana hatırlatıyor, haklı olarak.
İlk 4 Eylül 2010 tarihinde Taksim’deki “yetmez ama evet” toplantısında karşılaşmış ve yumurtalı saldırıya uğramıştık. O, kendi ifadesiyle, doğrudan “evetçi”, ben “yetmez ama evetçi”ydim. Hapishaneden çıkıyoruz, ama yeni bir ortak yaşam inşa edemezsek, hapishaneyi ararız düşüncesindeydim.
Bu olaydan sonra diyaloğumuz devam etti. Türkiye’nin yüz akı entelektüel, sivil toplum aktivisti, akademisyen, sendikacı ve yazarlarının katılımıyla hayata geçirdiğimiz Yeni Anayasa Platformuna dahil oldu ve aktif olarak toplantılarına katıldı. Heyecanlıydı. Uzun konuşmalar yapıyordu. Konuşmalar toplantı çerçevesini taşacak uzunlukta olsa da kıymetli konuşmalardı; tarihe tanıklık içeriyor, bir asırlık ömürde kazanılan deneyimlerden doğan heyecan ve umut hepimizi cesaretlendiriyordu. Çalışmaların ilerlediği bir safhada “Erdoğan’a söyleyin lütfen, demokratik anayasayı görmeden ölmek istemiyorum, söz versin” demiş ve ben de yeni anayasa çalışmaları çerçevesinde siyasetçileri ziyaretlerde bunu Erdoğan’a aktarmış, tebessümle “Merak etmesin, söz veriyorum, yapacağız” (hala birinci çoğul şahıs zamiri kullandığı dönemlerdi) cevabını da yine Adalet Ağaoğlu’na aktarmıştım.
Yeni Anayasa Platformu aylar süren çalışmalarını Mayıs 2011 tarihinde tamamladı, hazırlanan rapor TBMM’ye sunuldu, sözlü sunumlarımızı da gerçekleştirdik.
Diyaloğumuz devam etti, derinleşti. Toplantılarda bulunmadığı zamanlarda da telefonla bilgi alır, soru sorar, heyecanını ve beklentilerini uzun uzun anlatırdı. Evinde ağırlıyor, konuşuyor, anılarını paylaşıyordu. Kabul etmem gerekir ki, 2012 yılından itibaren konuşmalarında heyecan yerini kaygıya bırakmıştı. Mektup yazmak istediğinden bahsediyordu. Uzun mektuplardan, Erdoğan’a, Cemil Çiçek’e, Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyelerine, muhalefet liderlerine yazmak istediği ve kimine de yazıp gönderdiği mektuplardan, içeriklerinden ve gelen cevaplardan konuşuyor, gittikçe artan oranda da şikayetlerini dile getiriyordu. Yine itiraf etmem gerekir ki, başta bana cesaret veren konuşmalar, zaman geçtikçe bende bir mahcubiyete ve baskıya yol açıyordu. Bir yandan eleştirilerimi gazetelerde yazıyor, diğer yandan da ümidimi kaybetmiyor, kaybetmek istemiyordum. Dolayısıyla gidişatın duygusal yükünü, kendi çevremde üzerime alıyordum.
Adalet Ağaoğlu’nun hayal kırıklığının sorumluluğu da omuzlarıma binmişti. 2010 yılında yolda rastlayan veya mikrofon uzatan herkesin, anayasa hazırlayacak ve yürürlüğe sokacak kişi gözüyle bakarak sorular soran kişilerin, 2011 ve sonrasında, bazen suçlayan, kimi zaman hesap soran, çoğu zaman ise endişe dile getiren ifadeleriyle karşılaşıyordum. Bunların muhatabı da bendim. Sanırım herkes benim bu ülkede Anayasa yapacak kudrette olduğumu düşünüyordu. Ne savaşlar vermiş, neler başarmıştım, kahramandım artık. İtiraf etmeliyim ki, bir yandan içimdeki bir ses, aldatıcı kamusal etkileşimlere karşı uyarılar verirken, bir tarafım bu şekilde görülmekten, alkışlanmaktan hoşlanıyordu. Sonraki nese anlatacağım hikayelerim olacaktı. Hangi akademisyen Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk demokratik, çoğulcu, kapsayıcı, ademi merkeziyetçi, dini ve etnik referanslardan uzak, asgari müştereklerden oluşan bir toplum sözleşmesi üzerine kurulu Anayasasında imzası olsun istemezdi. Kendi adıma konuşayım, ben isterdim, hem de çok. Anayasa hukukunda akademisyenlikte karar kıldığım günden beri bu ülkenin darbe Anayasaları ve darbe hukuk düzeniyle yönetilmemesi gerektiğine inandım. Türkiye’nin temel sorunların, dışlayıcı anayasal tercihlerden kaynaklandığını, bunun zehirleyici bir etkisinin olduğunu düşündüm ve anlattım, dilim döndüğünce. O kadar ki, Türkiye’yi bu kapandan kurtaracak her türlü girişim benim için çok kıymetliydi, halen de kıymetli. Belki de benim sorunum bu…
2011 başlarında 12 Haziran seçimlerine giderken, milletvekili aday adaylığı süreci başlamıştı. Ancak Yeni Anayasa Platformu çalışmaları devam ediyordu ve bu kapsamda çeşitli kesimlerden siyasilerle de görüşmelerim oluyordu. Bu dönemde AKP’li iki siyasetçi ile görüşme talep ettim. Hemen randevular ayarlandı, gittim ve Anayasa meselesi ile bazı hukuki sorunlar ve öneriler hakkında konuştum. Şaşkınlıkla birbirlerinin yüzlerine baktılar, “Hocam biz senin Milletvekilliği adaylığı için müracaat edeceğinizi düşünmüş ve heyecanlanmıştık” dediler. Hoşuma gitmedi değil. Ancak Türkiye’nin yeni bir anayasa yapım sürecini başlattığı bu dönemde bu ivmeyi milletvekilliği için kullanmayı ahlaki görmedim; teşekkür ettim, ayrıldım. Beri taraftan Yeni Anayasa Platformunda birlikte çalıştığımız pek çok kişinin Meclise girmesi gerektiği, bunun platformun düşüncelerinin hayata geçmesini destekleyeceği düşüncesiyle adaylığını destekledim.
Seçim sonrasında Anayasa Uzlaşma Komisyonu oluşturuldu ve çalışmalara başladı. Yeni Anayasa Platformu yöntemi esas alındı ve TBMM desteğinde TOBB/TEPAV koordinasyonunda tarama toplantıları yapıldı, ki bu süreçte TEPAV’a danışmanlık yaptım. Ancak Komisyonun çalışma yöntemi ortaya çıktıkça, endişelerim arttı, siyasilerle konuştum, kendimce öneriler dile getirdim, olmayınca gazetelerde bazen ağır eleştirilerde bulundum.
2012 Ağustos’unda Erdoğan’dan davet alarak Ankara’ya gittim. Anayasa konusunda tıkanma olduğunu ve desteğimin değerli olduğunu söyledi. Kendisine siyasetçi olmadığımı, ama Anayasa meselesinin hayati olduğunu, herhangi bir siyasi pozisyon için pazarlık yapmayacağımı, tek derdimin Anayasa konusunda inisiyatif almak olduğunu ve AKP’de pek kimseyi tanımadığımı, eğer bu konuda arkamda duracaksa siyasette bulunmamın anlam ifade edeceğini çok açık bir dille ifade ettim. Kendisi de destek sözü verdi ve yakın çalışacağız dedi. Son olarak da kendisini ve partisini eleştirdiğimi, bu tutumumu parti içinde de devam ettireceğimi bilmesi gerektiğini söyledim. “Biliyorum, tabii ki, sorun değil” cevabı üzerine, başkaca konuşacak bir şey yok diye izin istedim ve üyelik başvurusunu yapıp, aynı gün İstanbul’a döndüm. Üç yıl kaldım partide. 2012 Aralık son günlerinde Başbakanlık Resmi Konut’ta Erdoğan başkanlığında yapılan ve partinin ağır toplarının bulunduğu toplantıda, “biz 2010 referandumuyla alacağımızı aldık, Anayasa meselesini bundan sonra muhalefet dert etsin, yolumuz açık” ifadesi üzerine, 2010 referandumuyla açılan yolun, yokuş aşağı bir yol olduğunu ve bunun garantisini verebileceğimi, Türkiye’nin periyodik krizlere gireceği ve yönetilebilir olmaktan çıkacağı uyarısında bulundum, Anayasa masasından çekilmemeyi sağladığımı düşünüyorum. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve yargı bağımsızlığı başlıklarında kriz çıkardığım zamanlardı.
Gezi olaylarının hemen ardında yapılan olağanüstü MKYK toplantısında uzunca ve güçlü eleştiriler içeren bir konuşma yaptım çantamda istifa dilekçemle, buraya kadar deyip çıkıp gidecektim. Ancak parti içinde demokratik potansiyel var, sabret sözünü esas aldım, inanmak istedim, kaldım. Anayasa süreci Gezi sonrası tıkanınca Erdoğan ile konuştum ve “Anayasa meselesi bittiyse, müsaadenizle ayrılmak istiyorum, bu haliyle siyasette bulunmamın bir anlamı yok, bir faydam da yok” dedim. Kabul etmeyince, krize yol açan 2012 taslağının sorunlarından, Türkiye’nin ihtiyacından vs uzunca söz ettim, metaforlarla anlattım. “İzin verirseniz başka bir yöntem deneyelim, hukukçuların azınlıkta olduğu siyaset bilimci, mühendis, sosyolog, ekonomistlerden oluşan dar bir heyet kuralım ve başkanlık ve parlamenter sistem temelli iki farklı anayasa taslağı hazırlayalım. Halka sunalım ve hangisi üzerinde uzlaşı gerçekleşirse onun anayasa olarak yürürlüğe girmesi için uğraşalım” dedim. Kabul etti, isimleri tespit ettik ve 2013 Kasım’ında İngiltere hükümet modeli ile ABD hükümet modelini esas alarak altı ay boyunca çalıştık. Nisan 2014 tarihinde kendisine saatler süren brifing ile taslakları tanıttık, çok beğendi ve “bizim taslağımız hazır” dedi. Sonraki MKYK’larda da “bizim çalışmalarımız tamam” dedi. Ne vardı peki o başkanlık sistemi taslağında? Tabii ki bugünkü başkanlık sisteminde olmayan her şey ve olmaması gereken hiçbir şey! Meclis iki kanatlı olacak ve Cumhuriyet Senatosu şeklinde özel bir yapı oluşturulacaktı. Başkanın üst düzey atamaları ile bakanlıkların atamaları Senatonun onayına tabi olacaktı, Senato temel yasaları bir daha görüşülmek üzere Meclise gönderebilecekti. Senato ve meclis yarısı iki yılda bir olmak üzere dört yıllığına seçilecek, başkan da dört yıllığına seçilecek, bu şekilde Başkan ve yasama çoğunluğu farklı siyasi eğilimlerden olabilecekti. Fesih veya eş zamanlı seçim olmayacaktı. Meclis komisyonlar aracılığıyla ABD’deki gibi yürütmeyi etkin bir şekilde denetleyecekti. Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısı başkan tarafından seçilecek, ancak Meclisçe 2/3 ile onaylandıktan sonra göreve başlayacaktı. Diğer yarısı da Meclisteki partiler kontenjanından 2/3 ile seçilecek, Başkan tarafından onaylandıktan sonra göreve başlayacaktı. En önemlisi de yerel yönetimlerin 1921 Anayasası örneğindeki gibi ciddi bir şekilde güçlendirilmiş olması, kamu hizmetlerinin yürütülmesinin esas itibariyle yerel yönetimlere bırakılmış olmasıydı. Yerel yönetimler ile merkezi hükümet arasındaki uyuşmazlıklara ise AYM bakacaktı. Ve bu metin çok beğenilmişti, benim de ağzım kulaklarımdaydı, dünya etrafımda dönüyordu. Parlamenter sistemi esas alan anayasa taslağı ise bugünün moda deyimiyle güçlendirilmiş parlamenter sistemi öngörüyordu, tabii ki yine 1921 Anayasası örneğindeki gibi güçlü yerel yönetimlerle birlikte. Sırf beni geçiştirmek ve idare etmek için anayasa taslağının hazır olduğunu MKYK’da açıklamazdı diye düşünüyorum.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri geçsin dendi, sonra parti liderliği değişti, Davutoğlu’na da anlatmak gerekti. Sonra 2015 seçimlerine gidilirken, beyannamemize yazalım, seçim sonrasında gündeme alalım dendi, bekledim, ümitle, reel politikanın da işleyişini dikkate alarak. Adaylık için kararsız kaldım, son güne kadar bekledim. Hem Davutoğlu hem de Erdoğandan aday olmam yönünde çağrı gelince, evlenmek üzere olduğum yeni eşime, istemiyorsa bırakacağımı, ama özgürlükçü demokratik bir anayasa için bu kadar uzun mücadele vermişken ve bir noktaya getirmişken, şimdi bırakıp gitmenin de çok doğru olmayacağını, hep bu hayali kurduğumu söyledim. Eşim kerhen onay verdi. Müracaat ettim, listeye alındım.
Eleştirilerim mi, bitmedi, o dönemde de yazdım, bir partide bulunmanın zorunlu kıldığı üsluba riayet ederek… Röportajlar verdim, röportajlarda AKP için son şans olduğunu, bu fırsatı da değerlendirmezse geri dönülemez sorunlarla yüzleşeceğimizi söyledim, Kürt siyasal hareketinin TBMM’de temsil edilmesi gerektiğini de vurgulayarak.
Seçimler yapıldı, milletvekili seçildim, Adalet Ağaoğlu’un referandumda peşime takılmasından tam beş yıl sonra. Üstelik 2010 referandum sürecinde karşı tarafta bulunanlar 2011 seçimlerinde adalıklarını ilan edip Milletvekili seçilmişken, bunu yapmayıp, AKP’nin en zayıf olduğu 2015 seçimlerini bekleyerek. Gerçek amacım bu idiyse, oldukça akılsızca bir amaç olmalı.
Seçim sonrasında koalisyon yolu gözüktü. Son yazılarımdan birinde bunun tarihi bir fırsat olduğundan bahsettim ve kurucu meclise atfen “Kurucu Hükümet” ifadesini kullandım, CHP ile koalisyon gereğine işaret ederken. MKYK’da kararın CHP ile koalisyon yönünde çıkmasında sanırım etkim oldu, uzunca bir konuşma yapmıştım, her zamanki akademik ve analitik iştahla, belki de körlükle. Benden sonraki konuşmaların çoğu da görüşümü tekrarlamıştı.
Koalisyon heyetinde görevlendirildim. CHP ile sürdürülen görüşmelerde anayasa, hukuk, adalet ve yargı başlıklarından sorumluydum. Beni şaşırtacak derecede CHP olumlu ve yapıcı yaklaşmıştı. Davutoğlu’na verdiğimiz brifingde durumu aktardım ve tarihi fırsatı kaçırmamak gerektiğini savundum, “içimizdeki CHP’liler” sözlerine aldırmadan. Böyle ise aslında koalisyon kurulabilir demişti. Ancak mekanizma farklı çalıştı ve bildiğimiz gibi, Anayasal teamüllere de aykırı olarak Meclis feshedildi. Davutoğlu ile yapılan son toplantıda Türkiye için beka sorununun başlayacağı günlere gittiğimizi ve koalisyon meselesinin sadece bir hükümet kurma meselesi olmadığını, kararı verirken bunları göz ardı etmemesi gerektiğini söyledim. Sözümün ağırlığı sadece beni ezdi sanırım. Kaldı, kaldık ve siyaset defterini kapattık. Sonrasını ise anlatacak mürekkebim yok. Adalet Ağaoğlu hayal kırıklığı ve kızgınlığını benden hesap sorarak soğutmaya çalıştı, iyi de yaptı. Ben ise hesap soracak kimseyi bulamadım etrafımda, belki de bulamadığım, hesap sorma cesaretiydi…
Bir şey söyleyeyim, evet Adalet Ağaoğlu haklıydı, Osman Can’ın peşine takıldık, kandırıldık. Bir türlü ergenlikten kurtulamayan bir toplumda, küçük umutlardan kahramanlık hikayeleri ve destanlar, küçük başarılardan insanüstü destansı kişilikler ürettik, sonra abartılmış, karşılanması çok güç beklentiler karşılık bulmayınca da büyük hayal kırıklıkları yaşadık. Bana karşı duygusal anlamda en yoğun tepkiyi gösterenler, bu süreçte bana en fazla güvenen insanlar oldu, daha doğrusu kamusal kimliğimde epik/mistik/heroik bir yön vehmettikleri için taraftar olan veya tam da bu nedenle çaresizliklerinin şiddeti oranında kızgınlık duyanlar oldu. Bunda benim payım oldu mu? Evet, hem de çok, bu rüyanın cazibesinden kurtulamadım, rüyadan uyanmak için sinyaller güçlendiği halde, “enseyi karartmalayım” iyimserliği içinde inanmaya devam etmeyi seçerek, kabul. Sorumluluk bana ait ve kimseye kızmıyorum. Kendime zarar verdim mi bilemedim, ama en yakınımdakileri, en değer verdiklerimi, en nazımı çekenleri, kamusal kimliğimin dışında beni insan olarak sevenleri üzdüm, bu kesin.
Geriye dönüp baktığımda biraz bunları görüyorum, kızdıklarımda, üzüldüklerimde kendimi de görüyorum. Onlardan çok farklı olmadığımı, aslında onlar diye bir şeyin olmadığını, kolektif olarak iyi ve kötüyü çok da insani kaygı ve korkular nedeniyle içimizde beslediğimizi, dokunmayla, anlamayla, hissetmeyle ve şefkatle birbirimize baktığımızda, yokuşun başında savaşmaya gittiğimizin kendimiz olduğunu gördüğümüzde daha farklı bir yaşam biçimi üretebileceğimizi görüyorum. Evet yine ümidimi kaybetmiyorum, iflah olmam.
Muhtemelen daha görmediğim pek çok şey var. Bu süreçte beni sürekli eleştiren, bu yaşananların benim eserim olduğunu söyleyip yargılayan ve mahkûm eden yurdumun güzel insanları olduğuna göre, mutlaka vardır görmediğim bir şeyler, olmuştur da.
Sinikçe bir yaklaşım gibi gelebilir, belki kısmen de öyle, çünkü bir insan olarak canım acımadı değil. “Onun asıl amacının AKP milletvekili seçilmek olduğunu anlayamamışım” sözüyle canım acıdı mesela, çünkü bu doğru değildi, ihtiyacım da yoktu. Bunu kendisine de söyledim, saygıda kusur etmeden, mahcup, kederli, derinden iç çekerek ve anladığımı söyleyerek…
Bugün de saygıyla, hüzünle ve acıyla anısı önünde eğiliyorum. Bu yazıyı yazarken, cevap veremeyecek olmasının mahcubiyetiyle kıvranarak…
Bağışla sevgili Adalet Ağaoğlu!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015