Pelin CENGİZ
İki yıldan fazla bir zaman önce Mısır’ın başkenti Kahire’nin en meşhur yerlerinden Tahrir Meydanı’nda günlerce süren direniş, Hüsnü Mübarek’in 30 yıllık hükümdarlığının devrilmesiyle son bulmuştu. Bu devrim, yeni bir siyasi başlangıcın da özünü oluşturması bakımından önemliydi. Halk, uzun yıllar sonra ilk kez demokratik rejimle tanışırken, İhvan-ı Müslimin’in kurduğu partiyi seçimle işbaşına getirdi. Kısa bir süre içinde seçimle gelen Muhammed Mursi devlet başkanlığı koltuğuna otururken, yeni bir anayasa inşa etme çalışmaları da hız kazandı. Ancak, Tahrir Meydanı’nda Mübarek’i devirmek üzere birarada olan grupların bir kısmı, muhalefettekiler ve İhvan’ın yönetiminden tatmin olmayanlar, bu kez seçimle iktidara gelmiş olan Mursi’nin birinci yılında yine sokaklardaydı. İki yıl önce nasıl Mübarek’i devirmek üzere sokaklara dökülenlerin arkasında ordu “payanda” oldu ise, bu kez Mursi’ye karşı gerçekleştirilen isyanda, yine durumdan vazife çıkardı. Ama bu defa yardımcı oyunculuktan başrole soyundu.
Mısır siyasetini bilenler, bu hareketlenen sokaklar karşısında ordunun sessiz sedasız izlemede kalmayı tercih etmeyeceğini söylerler. Mısır sokaklarının iki yıldan fazla bir zamandır verdiği mücadele darbeyle bambaşka bir mecraya girdi. Seçimle başa gelmiş sivil iktidar geçen bir yılda orduyla ilişkisini kesmedi, kesemedi. Tam bu noktada, askerin ekonomik gücünü pas geçerek, Mısır’da olup bitenleri tam anlamıyla anlaşılır kılabilmek ve doğru analiz edebilmek mümkün değil. Ordunun akla gelebilecek her türlü üretim alanında varlığından söz ederken, bu devasa ekonomik statü avantajının, siyasi yapıda da orduyu en etkin şekilde söz sahibi kıldığını görmezden gelemeyiz.
Yapısal olarak, ordu ve sanayi ilişkisinin girift şekilde iç içe geçtiği Mısır’da, ordunun sahip olduğu onlarca şirket ve fabrikayla ekonominin yüzde 40’ını elinde tuttuğu belirtiliyor. Tabii, bu devasa ekonomik gücün şeffaflıktan ve hesap verebilir olmaktan da fersah fersah uzak olduğunu belirtmek lazım. Yüzbinlerce genç subay emekli edilerek, bu şirketlere yönetici olarak yerleştirilmiş. Ordunun şirketlerinin kazancı, “devlet sırrı” olduğu gerekçesiyle açıklanmıyor ve tabii bütçeleri de...
Bu kadar büyük bir ekonomik gücü elinde tutan ordunun, siyaset alanında da epey ayrıcalıklı bir konuma sahip olduğunu tahmin etmek zor değil. İhvan-ı Müslimin, bu yapısal bozukluğu gidermek, ordunun sahip olduğu ayrıcalıklı konumunu değiştirmek, ekonomideki rolünü küçültmek gibi değişime yönelmek yerine, geleneksel siyasi ezberlere yenik düştü.
Temel ekonomik konulara, artan işsizliğe ve yoksulluğa çare aramak yerine, halkı kutuplaştıran, kendi din anlayışını dayatan, hakları sınırlandıran, askerle flörtten çekinmeyen bir tavır benimsedi. Ordunun ayrıcalıklarını daraltmak bir yana, Mursi liderliğinde hazırlanan anayasa, orduya sivilleri askerî mahkemelerde yargılama yetkisi gibi maddeler de içeren epey geniş yetkiler getirmekteydi. Özetle, geçen bir yılda ne İhvan-ı Müslimin, ordunun siyasette ve ekonomideki ayrıcalıklı durumun değiştirmeye çalıştı, ne de ordu İhvan ile zıtlaştı. Ancak, sokak tekrar hareketlenince, ordu, ekonomideki ve dolayısıyla siyasetteki bu son derece belirleyici durumunu hükümete karşı bir koz olarak kullandı mı? Sorulması gereken sorulardan biri bu.
Ordunun, halk devriminden rol çalmasının arkasında, siyaset ve ekonomideki bu ayrıcalıklı konumu kaybetmemek adına halktan yana durarak, hareketi sahiplenmek niyetinin olması muhtemel. Yine, her ne kadar yılan hikâyesine dönse de IMF’den alınacak 4,8 milyar dolarlık kredi, bu kredinin Batılı yatırımcıları ülkeye çekeceği beklentisi, beş milyar dolar yardımda bulunmasının karşılığında Süveyş Kanalı’na göz diktiği iddia edilen Katar ile olan yakın ilişkiler, ordunun darbe aceleciliğinde, kendi mevcudiyeti için tehlike gördüğü gelişmeler olarak sıralanabilir.
Mısır’da bahar, uyanış ya da devrim, özgürlük, hak ve adalet arayan bu hareketi nasıl tanımlarsanız tanımlayın, bunun baskıcı ve otoriter devlet geleneğinden demokratik bir rejime evrilmesi ancak şeffaflık ve hesap verilebilirlikle mümkün. O da şimdilik epey uzakta görünüyor.
[email protected]
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022