Pelin CENGİZ
Türkiye, kuruluşunun 100'üncü yılında yaşadığı deprem felaketiyle birlikte dev bir acıyla sınanıyor. Böyle olmayabilirdi, inanın gerçekten böyle olmayabilirdi.
Deprem bölgesine ilk müdahale ekiplerinin, arama kurtarmanın ve acil temel ihtiyaçların ivedilikle ulaştırılamadığı büyük ihmalkarlığın, beceriksizliğin, kaderciliğin, partizanlığın bu kadar gözümüze sokulmasına tahammül edebilmek mümkün değil.
Böylesi dönemlerde herkes hangi işi yapma konusunda tecrübe sahibi ise herkesin onu yapmasından yanayım. Ekmek yapmayı biliyorsanız ekmek yapacaksınız, doktorsanız yaraları saracaksınız, organizasyon kabiliyetiniz varsa yardım toplayıp göndereceksiniz, gazeteciyseniz doğru, dürüst gerçeği aktaracaksınız.
Bu ülke bir deprem ülkesi, geçmişte çok yıkıcı depremler yaşadık, bugünlerde tarihin en büyük depremlerinden birinin trajik atmosferi içindeyiz.
Böyle olmayabilirdi dedik ama maalesef oldu.
Peki biz bu günlere nasıl geldik?
Hükümetler ve sermaye çevreleri böylesi zamanları nasıl kendi lehine çevirir? Nasıl krizi fırsata dönüştürür? Nasıl bir rant kapısı haline getirir?
Felaket kapitalizmi ile...
Biz bunlara afet tüccarı da diyebiliriz.
Felaket kapitalizmi, sadece afetleri yeni bir kâr kapısı, bir fırsat olarak değerlendirmekle kalmaz, aynı zamanda bizzat felaket üretir, varlığını ve gücünü felaketin ekonomik değeri üzerine inşa eder.
Felaket kapitalizmi sözlük anlamı olarak, "hükümet ya da rejim tarafından yurttaşın normal koşullar altında kabul etme olasılığının düşük olacağı liberal ekonomik politikaları benimsemek için büyük bir felaketten yararlanma uygulaması" olarak ifade ediliyor.
Felaket kapitalizmi, Naomi Klein'ın Şok Doktrini kitabında, büyük toplumsal şoklar sırasında ve sonrasında, iktidarın felaketin yarattığı kaosu fırsat bilerek popüler olmayan toplumsal ve ekonomi politikaları uygulaması olarak tanımlanıyor.
Yakın geçmişten birkaç örnek verelim.
Birileri kanser, covid gibi yaygın hastalıklardan devasa kazançlar elde ederken, önleyici sağlık politikalarının sabote edilmesi, ilaç ve aşı sömürgeciliğine geçit verilmesi.
Bir diğer örnek, orman yangınlarının ardından yangın söndürme ekipmanlarına yatırım yapmak yerine ortaya çıkan yıkımla ormanların kereste olarak görüp ihracat ve pazarlama unsuru haline getirmesi.
Deprem riski adı altında kentsel dönüşüm yapılacak diye mahalle yıkımları yaratarak, insanların yaşam alanlarından başka yerlere sürülerek mahallelerin soylulaştırılması.
Sermaye birikimiyle mülkiyet ilişkileri bağlamında baktığımızda iktidar, sermaye ve yurttaş üçgeninde ise en çarpıcı örnek imar afları.
Defalarca tekrarlanan imar aflarına katlanan arsa değerlerini, rantsal dönüşümü, denetimsizliği, ihale değiş tokuşlarını, kupon arazi talanını ekleyin.
Felaket kapitalizmi, çözümü her daim piyasa mantığında arayan neoliberal yaklaşımdır, sonuçları maalesef ama maalesef bugün yaşadıklarımızdır.
Tüm bunlara sistemdeki liyakatsizlik, vasıfsızlık, açgözlülük, bencillik, itibarsızlık, kurumların tasfiyesi gibi pek çok çeşitli faktörler de hesaba katılarak bakılmalı.
Her ne kadar tek bir kavramla her şeye açıklama mümkün değilse de, bu kavramın ekolojik sorunlarla, iklim kriziyle, mülteci sorunuyla ilintili örnekleri de mevcut.
Kamunun sorumluluğunda olması gereken pek çok kritik alan bir soygun malzemesine dönüştürülüyor.
20 yıllık geçmişe baktığımızda AKP'ninki kamusal düzene dair her şeyin merkezileştirilerek tekadamlaştığı, kolektif kamusal sistem içinde her alanın istismar edilebildiği, her alanın parasal bir avantaja çevrilebildiği kader-şehit-nas üçgeninde siyasal İslamla ve saldırgan milliyetçilikle yoğrulmuş bir felaket kapitalizmi.
DAYANIŞMAYLA YENİ BİR DÜNYA KURACAĞIZ
Rejimi ve sermayeyi temsil edenlerin kafalarında uygulamaya geçirebilecekleri bir fırsat şekilleniyor ve ondan sonra felaket kapitalizmi devreye girerek, sistem işlemeye başlıyor.
Felaketler, heyecan verici piyasa fırsatlarına dönüşüyor.
Felaket kapitalizmi, sermeyenin, farklı sanayi kollarının büyük ölçekli krizlerden doğrudan kâr sağlamak için izledikleri yayılma yoludur.
Felaket kapitalizminde insaf yoktur, birilerinin acısı diğerinin sevincidir.
Yarın öbür gün depremden zarar gören konut alanları, yarılan yollar, pistleri çöken havaalanları, yıkılan hastaneler, kamu binaları Kolin, Cengiz, Kalyon, Limak, Makyol ve türevleri için iştahlı bir "depremin lütfuna" dönüşebilir.
Yıkılan binaların müteahhitlerini tutuklamakla iş bitmiyor, arsa sahiplerinden müteahhitlere, yapı denetim şirketlerinden yerel yönetimlere ve ardından da merkez yönetime doğru sıralanan bir suç mahallinin içindeyiz.
Bunların hesabının tek tek sorulması bundan sonra birinci öncelik olmalı.
Enkazların başında "devlet nerede" diye ağlayarak muhatap arayan insanları gördükçe kahrolmamak elde değil, ama devlet bu, maalesef bu...
Bir zaman sonra depremzedelere "Size uygun krediyle ev vereceğiz" demekten öte çözüm sunmayacak, sunmak istemeyecek bir devlet-sermaye gücüyle karşılaşma olasılığımız yüksek...
Bundan sonrası için bu düzene boyun eğemeyiz, Türkiye 6 Şubat depremi ile dev bir cenaze evine dönüştü, bu düzene boyun eğersek kendi mezarlarımıza bugünden razı oluyoruz demektir...
Bunu kabullenemeyiz, hakkımızı, bizim olanı savunmak zorundayız.
Felaket kapitalizmi bu topraklarda ya hepimizi esir alıp yutacak, yok edecek ya da biz onu alt edip güçleneceğiz ve dayanışmayla yeni bir dünya kuracağız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022