Pelin CENGİZ
Marmara Denizi'nde üç yıl önce görülen müsilaj geri döndü ve kısa sürede tüm bölgeyi etkisi altına aldı. 2022’de açıklanan Marmara Denizi Eylem Planı’na uyulmadığı gibi denizdeki kirlilik yükü azaltılmadı. Üstelik, Ergene Nehri’ni sanayi atıklarından arındırmak amacıyla kurulan derin deşarj sistemi Marmara Denizi’nde müsilaj felaketini tetikledi. Oksijen seviyesi giderek azalan denizin yeni atık yüklerini kaldırmaya gücü yok
Ocak ayında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), tarihinde ilk kez bir devletin çevre kirliliğini önlemeye yönelik yeterli önlem almaması nedeniyle insanların yaşam hakkını ihlal ettiğine hükmetti. Bu karar AİHM’in ilk kez çevre kirliliğinin yaşam hakkını tehdit edebileceğini hukuken de kabul ettiğini gösterirken, bu gelişme tarihi bir karar olarak nitelendiriliyor.
İtalya’nın Campania bölgesinde yasa dışı atık depolama ve yakma işlemleri nedeniyle yıkıcı sağlık sorunları yaşadıkları için İtalyan devletine dava açan yurttaşlar, davayı AİHM’e taşımışlardı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2’nci Maddesi, “Her bireyin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır” ifadesiyle yaşam hakkını tanımlıyor. Bu madde ile koruma altına alınan yaşam hakkının ihlali geri dönülmez zarara ve yaşam kaybına neden olabileceği için devletlere güçlü yükümlülükler getiriyor. Bu aynı zamanda AİHM kararıyla, tüm devletlerin çevre sorunlarına proaktif, özenli ve zamanında müdahale etme yükümlülüklerinin uluslararası hukuk çerçevesinde vurgulanması anlamına da geliyor.
Biz maalesef, Türkiye’de doğal, kültürel ve tarihi varlıklarla olan ilişkimizde koruma/kullanma dengesini bir türlü tutturamadık. AKP iktidarlarının 23 yıllık döneminde bugüne kadar planlı, programlı, taraflarla istişare edilmiş, sürdürülebilir anlamda bir çevre koruma planı hiç olmadı. Yapılan ya da yapılmak istenen eylem planları genelde kağıt üzerinde kaldı. Doğal alanlarda, korunan alanlarda, SİT bölgelerinde koruma/kullanma dengesinin ibresi hep kullanmadan yana çevrildi.
Sonuç, tahrip edilmiş ormanlar, delik deşik edilmiş dağlar, kurutulmuş göller, nehirler, yok edilmeye yüz tutmuş, kirletilmiş tarım toprakları, meralar, sulak alanlar, denizler…
İşte bu koruma/kullanma dengesinde ibrenin hep kullanmadan yana çevrilmesinin sonuçlarını izlediğimiz Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorunu da, denizle olan ilişkimizin çarpıklığının net bir örneği. Marmara Denizi, özellikle son yıllarda adeta gözümüzün önünde can çekişiyor.
Marmara Denizi’nde son yıllarda giderek artan yoğunlukta yaşamakta olduğumuz müsilaj sorunu gibi deniz, göl, baraj gibi alanlarda yaşanan ötrofikasyon (besin maddelerinin büyük oranda artması), alg patlaması benzeri sorunların iki temel sebebi var:
Birincisi organik yükün artması, ikincisi sıcaklığın bu canlıların üremesi için en elverişli seviyeye ulaşması…
Bu iki ön koşula akıntı ve rüzgar gibi su hareketlerinin azlığının da eklenmesi deniz salyası ya da müsilaj olarak adlandırılan sorunların gözle görünür şekilde açığa çıkmasına sebep oluyor.
Ancak, Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj sorununun zamansal uzunluğu, kapsadığı alanın genişliği ve yoğunluğunu göz önünde bulundurulduğunda bugünkü sorun doğal döngünün dışındaki problemlere işaret ediyor.
ERGENE’Yİ KURTACAKTI, MARMARA’DA FELAKETİ TETİKLEDİ
Avrupa'nın en büyük çevre projesi olarak lanse edilen "Ergene'yi Kurtarma Projesi", Marmara Denizi'nin sonunu getirmek üzere.
Sanayi atıkları Ergene Nehri'ni dünyanın en kirli akarsularından biri haline getirmişti. Bu atıklar artık borularla Marmara Denizi’nin derinlerine taşınıyor.
Ege Denizi’nin kirlenmesinde rol oynayan kaynaklardan Ergene Nehri, Meriç suyu ile birleşerek Saros’dan denize dökülüyor. Ağır kimyasal kirlilik yüklerini yıllardır Ege’ye taşıyan Ergene’nin kurtarılması için hayata geçirilen derin deşarj projesi uzmanlar tarafından yetersiz görülüyor. Ergene Nehri’ni yok olma noktasına getiren kirliliğe karşı yapılan deşarj sistemi de elbette çözüm olmadı, çözüm olmadığı gibi başka bir felaketi tetikledi.
Güya, Ergene Derin Deniz Deşarjı Projesi ile sözde “arıtılmış” atık sularının Marmara Denizi’nin 47 metre derinliğinde ve 4,5 kilometre açığında boşaltılarak, alt akıntıyla Karadeniz’e gitmesi hedeflendi. Ancak, deşarj edilen atıkların alt akıntıyla Karadeniz’e gitmediği ortaya çıkmış, 2021 yılında yaşanan müsilaj felaketiyle en acı biçimde projenin işlemediği görülmüştü.
Bunun böyle olacağı belliydi.
Ergene Nehri havzasında yer alan sanayi kuruluşlarının uzun yıllardır endüstriyel atıklarını Ergene Nehri’ne boşalttığı ve bu nedenle Ergene Nehri sularının çok çeşitli toksik kimyasal maddeleri içerdiği, hatta zaman zaman renginin değiştiği herkes tarafından biliniyor. Ergene Nehri’nin son derece kirli olduğu, zehir saçtığı ve çevresindeki canlı yaşamını da tehdit ettiği pek çok bilimsel araştırmada, makalede raporlarla anlatıldı.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, paylaştığı bir X mesajında yaptığı, “Denizle kurduğumuz yanlış ilişkinin bir sonucu olarak ortaya çıkan müsilaj gittikçe yoğunlaşıyor. 11 bin 350 kilometrekare yüzey alanına sahip Marmara Denizi'nin ilk 30 metresi müsilajla kaplandı. Zaman zaman yüzeye de çıkan müsilajın esas etkisi ise dipte. Denizin dibini bir yorgan gibi örten müsilajın kalınlığı gün geçtikçe artıyor. Dipte biriken müsilaj bir taraftan süngerler, pinalar, mercanlar gibi canlılara zarar veriyor. Bir taraftan parçalanırken sudaki çözünmüş oksijeni tüketerek derinleri yaşanmaz hale getiriyor
Çare mi? Tabi ki denizin kirlilik yükünü azaltmak! Bir an önce, 1 litre bile azaltabiliyorsak azot ve fosfor yükünü hafifletecek en küçük tedbiri bile göz ardı etmeden harekete geçmemiz lazım. Herkes birbirine bakıyor. Küçük yerleşimler, büyükleri, büyükler daha büyük kenteleri sorumlu tutuyor. Oysa elbirliği ve işbirliği halinde her türlü kirliliği durdurup denizimizi bir an önce kurtarmalıyız” şeklindeki değerlendirmesi son derece önemli.
Dinleyen var mı?
Marmara, bu ülkenin tek iç denizi… Marmara Denizi’ndeki organik yükün artmasındaki birincil sebebin yanlış atık su arıtma politikası olduğunu herkes biliyor.
Marmara Denizi, çevresinde yaşayan 25 milyon insanın, bölgedeki sanayi tesisleri ve tarımsal faaliyetlerin atık yükünü taşıyor. Bunun sonucu olarak ortaya çıkan müsilaj sorununun çözümü için 2021 yılında 22 maddeden oluşan Marmara Denizi Eylem Planı hazırlandı ve Marmara Denizi'nin tamamı Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildi. Ancak müsilajın en önemli sebeplerinden biri olan atık deşarjı ve kirlilik sorunu aradan geçen üç yılda çözülemedi, göstermelik birkaç tesise para cezası vermek dışında ciddi bir aksiyon alınmadı, bir eylem planı daha kağıt üzerinde kaldı.
Doğal varlıkları koruma/kullanma dengesine ilişkin büyük bir fiyasko daha…
Marmara Denizi adeta bir lağıma dönüştürülürken, herkes izliyor. Müsilajla birlikte Marmara Deniz’nde sadece ekolojik bir yok oluş değil, şeffaflık, hesap verebilirlik, uygulamada ve karar alma süreçlerinde tutarlılık sınavı da veriliyor.
Daha önce Çevre Mühendisleri Odası’nın yayınladığı rapora göre, deşarj verileri incelendiğinde son yıllarda İstanbul atık sularının neredeyse yüzde 70’inin yalnızca ön arıtmadan geçirilerek Marmara Denizi’ne derin deniz deşarjının yapıldığı görülüyor.
Marmara’nın dip akıntısı ile Karadeniz’e aktarılacağı düşünülen bu atık su yönetimi her şeye rağmen Marmara Denizi’nin dibinde büyük bir kirlilik birikimine sebep oluyor. Müsilajın sürekli ve yaygın halde devam etmesi, deniz içindeki atıksu organik dağılımının seyrelmediğini göstermekte olup, “derin deniz deşarjları” ile bırakıldığı noktalarda yeterli seyrelme olmadığı gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Deniz deşarjı yapılarının dizaynı yeterli değil. Marmara Denizi çevresinde bulunan çok sayıda kentin (yaklaşık 25-30 milyon eşdeğer nüfusun) atıksuları tam biyolojik arıtma olmadan büyük ölçüde fiziksel çökeltme ve ızgara sistemleri sonrasında Marmara’ya deşarj ediliyor.
Sanayi atıkları uzun yıllardır derin deniz deşarjı yöntemiyle Marmara Denizi’ne boşaltılıyor. Oksijen seviyesi giderek azalan Marmara Denizi’nin yeni atık yüklerini kaldırmaya gücü yok. Aralık 2020’de başlatılan Ergene atık su boşaltımıyla Marmara’ya her gün ilave yüzbinlerce metreküp atık su karışıyor.
Maalesef, doğal kaynakların yok edilerek ve kirletilerek inşa edilen sömürü düzeni nedeniyle Marmara Denizi bugün bu durumda. Marmara Denizi, gerekli arıtmalar yapılmadan deşarj edilen evsel ve endüstriyel atıksular, derin deniz deşarjları, büyüklü küçüklü binlerce sanayi tesisinin boşalttıkları zehirli sular, gemilerden kaynaklanan balast ve sintine suları, dip taramaları, kıyı kumullarının yok edilmesi ve daha birçok kirlilik yüküyle katlediliyor.
Bilimsel yaklaşım ve politikadan uzak politikalar, yıllardır yapılan uyarılara ve gerçekliklere kulaklarını tıkayarak, sorunları görmezden gelerek ve zamanında çözüm üretmeyerek Marmara’nın can çekişmesine neden oluyor, kimse sorumluluk almıyor, günlük çözümlerle sorun ötelenmeye çalışılıyor. Müsilaj bir sebep değil sonuç. Özetle bu anlatılan sermayeye peşkeş çekilen bir denizin hikayesi…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022