Pelin CENGİZ
Türkiye, her anlamda yine bir deprem göçüğünün altında kaldı. Çok ağır, çok acı, çok fazla ihmali içeren bir deprem tecrübesi yaşanıyor.
Türkiye bir deprem ülkesi, neden bunu idrak etmekte, kabullenmekte ve tüm yaşam alanlarını buna göre dizayn etmekte zorlanıyoruz anlaşılır gibi değil.
"Deprem değil, bina öldürür" sözü bu gerçeği çok iyi anlatıyor.
Teknolojiyi kullanmıyoruz, riskleri azaltamıyoruz, yönetmelikleri kuralına uygun şekilde uygulayamıyoruz, deprem meydana geldikten sonra arama kurtarmayı en geniş biçimde gerçekleştiremiyoruz, acil yardım ve acil sağlık hizmetlerini ulaştırmayı beceremiyoruz.
En temel kamusal ihtiyaçlar için inşa edilmiş olan belediye binasının, havaalanının, hastanenin, okulun yıkılmasını sadece depremin büyüklüğüyle açıklayamayız.
Depremlerde en güvenilir olması gereken kamu binalarının bu kadar dayanıksız olması kabul edilemez. Depremlere karşı önlemler bütünlüğü ve güvenli yapılaşma için yeni bir denetim yasası çıkartılması gereği her zamankinden daha büyük bir ihtiyaç artık.
1999'da meydana gelen Marmara depremi sonrasında 2001'de yürürlüğe giren yapı denetimi kanunuyla yapı denetiminin özel şirketlere havale edilerek özelleştirilmesi depremlerle ilgili yaşananlar açısından çok kritik bir eşiğe işaret ediyor.
Yasa 2011 yılının başına kadar 19 ilde uygulanırken, Bakanlar Kurulu kararıyla 2011 başından itibaren tüm ülke sathına genişletildi. Bu kanun, kapsama giren her türlü yapıyı, özel hukuk tüzel kişiliğine sahip yapı denetim kuruluşlarının denetimine tabi kılıyor.
Son yıllarda pek çok yapı denetim şirketinin kurulduğu biliniyor. Son yaşadığımız Maraş depremleriyle birlikte yeteri kadar denetimin olmadığını görüyoruz.
Burada en önemli noktalardan bir tanesi de liyakat yerine başka parametrelerin göz önüne alınması ve şartnamelere uyulmaması sonucu oluşan yetersizlik, denetimsizlik ve düzensizlik. Zaten kamu binalarının bu denli zarar görmüş olması da bunun en net göstergesi.
Bunca yıllık deprem tecrübesinden sonra hala depreme hazırlığı hiçbir anlamda doğru anlamamışız. Depreme hazırlık için en temel başlıkları uygun zemine bina yapılması, kaliteli malzeme kullanılması, imar planları yapılırken çok katlı ve yoğunluğu arttırmak yerine yatay mimariye ağırlık verilmesi olarak sayabiliriz.
Özellikle kentsel dönüşüm adı altında tamamen ranta dayalı, müteahhitlerin cebini doldurmaya yönelik bir yapılaşma gerçekleştiriliyor. Türkiye'nin artık hızla buna son vermesi gerekiyor.
Türkiye coğrafyasında yaşayanların ataları Anadolu'ya gelip yerleşik hayata geçeli 1000 yılı geçti, ancak hala yerleşik hayatı idrak edemedik, kentleşmenin, kentlerde yaşamanın gereklerinin neler olduğunu öğrenemedik.
DEPREM VERGİSİNİN AKIBETİ
Bir diğer önemli bir başlık ise Özel İletişim Vergisi'ndeki gelişmeler...1999 yılında Marmara'da yaşanan depremin yol açtığı ekonomik kayıpları gidermek için getirilen, günümüzde hala alınan ve deprem vergisi olarak nitelendirilen bu uygulama ile devlet, 1999'dan 2022 sonuna kadar 88 milyar 240 milyon TL topladı.
Vergi hukuku uzmanı Prof. Dr. Murat Batı'nın tespitlerine göre, 24 yılın en yüksek tahsilatı 9 milyar 298 milyon TL ile 2022 yılında gerçekleşti. Bu gelirin tamamı Hazine'ye doğrudan gelir olarak yazıldı. Batı, konuyla ilgili değerlendirmesinde, "2022 sonuna kadar toplamda 88 milyar 240 milyon TL deprem vergisinden hasılat sağlanmıştır. Bu tutarlar, tahsil edildiği yıllardaki nominal değerler dikkate alınarak yazıldı. Yani herhangi bir şeye endekslenmeden bulunan değerlerdir. Şayet ilgili yıldaki dolar, euro gibi bir yabancı para kuru ile endekslenseydi çok daha farklı bir sonuca ulaşılacaktı" ifadelerine yer verdi.
Batı, burada önemli bir tespit yapıyor:
"İşte tam da bu noktada genel bütçeye gelir kaydedilen ve depremin yaralarını sarmak amacıyla getirilen özel iletişim vergisinin de sadece deprem için kullanılması 5018 sayılı Kanun'un 13/g maddesi uyarınca mümkün görünmemektedir. Toplanan vergiler havuza oradan da başka yer ve hizmetler için harcanmak üzere başka yere aktarılır. Bu nedenle özel iletişim vergisi namı diğer deprem vergisi bu şekilde bir vergi olarak kaldığı sürece bunu doğrudan deprem için kullanmamız mümkün değildir."
Aynı konuya dair vergi uzmanı Ozan Bingöl ise, şu değerlendirmeleri gündeme taşıyor:
"Özel İletişim Vergisi'nden o günden bu güne kadar toplam 88 milyar lira para toplanmıştır. Ortalama dolar kuru ile bu tutar 38 milyar 248 milyon 506 bin dolar etmektedir. Ancak bütçe kanunumuz gereği gelirlerin belli giderlere özgülenmesi mümkün değildir. Yani vergiler bir havuzda toplanır ve oradan harcanır. Bu nedenle sadece deprem vergileri değil tüm vergilerimizin peşine düşmek ve yerli yerinde kullanıldığını sorgulamak demokrasinin gereğidir.
Mesele sadece deprem vergisi diye anılan ÖİV değil. Mesele vergilerimizin akıbetidir.
Mesele dejenere edilmiş Kamu İhale Sistemi, birilerine tatlı gelen imar rantları, insan hayatını hiçe sayan imar aflarıdır! Mesele her şeyin en pahalı ama insan hayatının ucuz olması..."
Eğer bu kaynaklar geçmiş depremlerin yaralarını sarmak, daha güvenli binalar yapmak için kullanılsaydı milyonlarca insanın sağlıklı, güvenli konut sorunu çözülmüş olacaktı.
Ancak, geçmişte bu kaynakların başka bazı yerlere harcandığı bizzat iktidar tarafından söylenmişti. Bu deprem vergilerinin nereye gittiği sorusuna AKP iktidarının o dönemki Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Duble yollara harcadık" açıklaması yapmıştı.
Deprem vergilerinin nereye harcandığı, Türkiye'de gerçekleşen her depremin ardından gündeme gelen en haklı soru olarak önümüzde duruyor.
Bu vergilerin nereye gittiğini bilmek her bir yurttaşın en temel hakkı. İktidar tahsili kolay verginin peşini bırakmıyor peki ama niye depreme dayanıklı konut üretemiyoruz? Niye kaynakları aktarılması gereken yerlere doğru biçimde harcayamıyoruz?
Devletin kamu kurumlarının denetleme mekanizmasından çekilmiş olması burada en kritik konu. Kamu kurumlarını devreden çıkartarak, bu alanı özel sektöre devrederseniz, bu acı felaketleri daha çok yaşamaya devam ederiz.
VERGİSİNE SAHİP ÇIKAN TOPLUM
Bizim en büyük ihtiyacımız, kamusal ihtiyaçlarımızın nasıl karşılandığını bilinçli bir şekilde sorgulamak gerekliliği...
İnsanların bir felaket döneminde sığınabileceği hastane yıkılamaz, havaalanı yıkılamaz, okul yıkılamaz.
Son yıllarda hesap verilebilirlik, şeffaflık ve kamuyu bilgilendirme mekanizmalarının devreden çıkmış olması da yaşadığımız bu acıların en temel sebebidir.
Demokratik bir toplum olabilmenin en önemli unsurlarından birisi de vergisine sahip çıkmasıdır.
Neye ne kadar vergi ödediğinin yanı sıra, kimin neyi ne kadar ödemediği ve toplanan vergilerin nerelere harcandığı konusunda hesap sorabilmek demokrasinin temelidir.
Gün dayanışmanın, birlikteliğin en güçlü biçimde yükseltilmesi gereken gün, Ancak gün vergileri hoyratça, hesapsız harcayanlardan hesap sorarken de bu dayanışmayı, bu birlikteliği göstermek zorunda olduğumuz gün.
Yoksa bu derin sorunlarımız çözümsüz kalacak, kanayan yaralara derman bulunamayacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022