Pelin CENGİZ
İstanbul’u yeniden tanımanın ya da başka bir gözle İstanbul’u keşke çıkmanın bu sıralar tam zamanı.Boğaz’da, Büyükada’da, Bay Troçki’nin evinde, Rumeli Feneri’nde, Riva kumsalında, otellerde, hamamlarda hattâ otoparklarda İstanbul yolculuğu yeniden başlıyor. İKSV (İstanbul Kültür Sanat Vakfı) tarafından düzenlenen 14. İstanbul Bienali, daha önceki bienallerden farklı olarak şehrin dört bir yanında kendisini gösteriyor. Bu yıl bienal, Avrupa ve Anadolu Yakası’nda bulunan 35 farklı mekânda gezilecek. 80’in üzerinde yerli ve yabancı katılımcının 1500 eseri görülebilecek. Bu yıl hem eser hem de mekân sayısında artış var.
Elbette iş dünyasının bu nitelikte kültür- sanat etkinliklerine desteği de son derece önemli. 2007’den bu yana Uluslararası İstanbul Bienali’nin sponsoru olan Koç Holding, bienale olan desteğini 2026 yılına kadar uzattığını açıkladı. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, 2026’nın Koç Holding’in 100. yılı olması açısından da kendileri için önemli olduğunu söylüyor. İstanbul Bienali’nin toplam maliyetinin üçte biri yani yaklaşık 10 milyon liralık kısmı Koç Holding tarafından destekleniyor. Tabii mesele sadece bienallere ekonomik katkı meselesi değil. Bu desteğin arkasında kültürel ve sanatsal alanda önemli bir değer yaratabilmek yatıyor.
Koç, konuyla ilgili toplantıda yaptığı açıklamada, çağdaş sanatın farklı bakış açılarını temsil ettiğini, politik olarak muhalif ve provokatif eserleri izah etmek çok zor olsa da artık daha rahat sergilenebildiğini ve kendilerinin de bunun arkasında daha rahat durabildiklerini söylüyor.
Mustafa Koç, bienali sadece ekonomik katkı anlamında desteklemediklerini, kışkırtıcı işleri barındıran bir sanat etkinliğini desteklemenin herkesin harcı olmadığını ise şu cümlelerle aktarıyor: “Bienal, sadece sanatsal üretimi görebildiğiniz bir pencere açmıyor. O pencereden önyargısız bakmaya cesaret eden toplumlara demokrasiyi içselleştirme ve farklı düşünce biçimlerine açık olma fırsatı da sunuyor. Bienal, çok farklı toplumsal sorunları sanatın diliyle kitlelerle buluştururken, farklı fikirleri sorgulamaya ve düşünmeye de itiyor.”
1 Kasım 2015’e kadar gezilebilecek 14. İstanbul Bienali’nin Küratörlüğünü Carolyn Christov- Bakargievüstlenmiş. Kendisi bienali şöyle anlatıyor: “Tuzlu su dünyada en sık rastlanan maddelerden biri. Vücudumuzdaki sodyum da sinir sistemimizi oluşturan en önemli içerenlerden, bir anlamda hayati önem taşıyan bir sistemi çalıştırarak insanları hayatta tutuyor. Tuzlu su aynı zamanda dijital çağın en yıpratıcı maddelerinden biri. Akıllı telefonunuzu tatlı suya düşürürseniz onu kuruttuktan sonra büyük olasılıkla tekrar çalışacaktır, fakat tuzlu suya düşerse, kimyasal değişimler telefonun bozulmasına yol açabilir. 14. İstanbul Bienali’ni ziyaret ettiğinizde tuzlu suyun üstünde epey zaman geçireceksiniz. Mekânlar arasında, özellikle de vapurlarla yapılacak seyahatlerle, ziyaretçilerin sanatı deneyimleme süreleri yavaşlayacak. Bu da çok sağlıklı, çünkü tuzlu su solunum problemleriyle pek çok başka hastalığın iyileşmesine yardımcı olduğu gibi sinirleri de yatıştırıyor.”
Ancak, eserleri yaratanlar sadece sanatçılar değil. Yani bu bienalde sanatla bilim iç içe desek yanlış olmaz. Oşinograflar, nehirler üzerine çalışan bilim insanları, matematikçiler, nörobilimciler bu bienalin ana unsurları arasında.
Malum, bienalin başlığı, Tuzlu Su: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori. Bu haliyle ekolojik meselelere dokunuş açısından ilgi alanıma giriyor ve bienal kapsamında en merak ettiğim bölüm sergilenecek tuzlu su, denizler, dalgalar, ekolojik değişimler ve akışkanlık kavramlarını tema ya da zemin olarak kullanan, su ve denizden esinlenen sanatçıların filmleri…
Bienal bu yıl da ücretsiz ve elbette herkese açık. Ancak, pek öyle bir çırpıda gezilebilecek bir bienal değil, en az üç gün gerekiyor.
Savaşın ve şiddetin eksik olmadığı yakıcı ülke gündemi içinde şifa niyetine Tuzlu Su, biraz olsun ruhlara iyi gelecek…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Sermayeye peşkeş çekilen bir denizin hikayesi: Marmara Denizi yaşam savaşı veriyor
8.03.2025 - 2024 ekoloji gündeminden akılda kalanlar: Suların yükselişi, insanlığın alçalışı, siyasetin haydutlaşması
29.12.2024 - Suçun getirisi, maliyetinden yüksek: Türkiye’de suç işleme özgürlüğü ekonomisi
14.10.2024 - Türkiye’de aynı gökyüzünün altında hepimiz aynı kirli havayı soluyoruz
27.09.2024 - AKP Genel Merkezi kararı şirkete uçurdu, Anagold Madencilik işçileri kovdu
23.08.2024 - Havada, karada, denizde yanıyoruz…
26.07.2024 - İklim Değişikliği Kanunu'ndan sansür çıktı
21.05.2024 - Felaket kapitalizmi, afet tüccarlığı Türkiye'yi cenaze evine nasıl çevirdi?
13.02.2023 - Anadolu'ya gelip yerleşeli 1000 yılı geçti, bir türlü kent yaşamını öğrenemedik
10.02.2023 - Akbelen’deki ekolojik yıkımda kritik tehdit: Bodrum susuz kalacak…
15.11.2022
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Ad Soyad Giriniz...
Yorumunuzu Giriniz...
Ad Soyad Giriniz...
Yorumunuzu Giriniz...