Pelin CENGİZ
Bugün, 5 Haziran Dünya Çevre Günü…
Stockholm’de 1972’de gerçekleştirilen ve uluslararası alanda, çevre hakkının dile getirildiği ilk toplantı olarak kayıtlara geçen Birleşmiş Milletler Çevre ve İnsan Konferansı, çevre sorunlarına yönelik politika arayışları açısından bir milat olarak nitelendirilir.
O gün alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edilir.
Çevre hakkı açısından, “İnsan, onurlu ve iyi bir yaşam sürmeye olanak veren nitelikli bir çevrede, özgürlük, eşitlik ve yeterli yaşam koşulları temel hakkına sahiptir” ilkesinin yer aldığı bildirinin kabul edilmesi nedeniyle de ayrı bir önem taşır.
Çevre hakkına yönelik bu tanımın ilk kullanımının üzerinden 47 yıl geçmiş olmasına rağmen, çevre korumaya yönelik önlemlerin yetersizliği bir yana çevreyi artan bir hızla kirletiyor, yağmalıyor, talan ediyor, türlerin soyunu tehlikeye sokuyor, geri dönüşü olmayacak bir yok oluşa sürüklüyoruz. Çevre koruma, giderek değişkenlik ve farklılık gösteren eylemlilik haliyle dünyanın neresinde olursa olsun her zamankinden daha fazla bir insan hakları mücadelesine dönüşmüş durumda.
1972 yılından bu yana her yıl bir tema seçiliyor ve o yılın gündemi bu tema etrafında şekilleniyor. Bu yılki 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün teması “Hava Kirliliği ile Mücadele” olarak belirlendi. Genelde kutlama adı altında birtakım etkinliklerin yapıldığı Dünya Çevre Günü’nde kutlanan tam olarak nedir hiçbir zaman anlayamadım.
İnsanlık üzerinde yaşadığı, sayısız nimetlerinden faydalandığı gezegeni korumak kollamak yerine canına okudukça okuyor. Sonra karşısına geçip bir de “ne güzel kirlettik ama” diye kutlama yapıyor.
Bu yılın teması olarak seçilen hava kirliliği sebebiyle dünya çapında her yıl 7 milyon insan hayatını kaybediyor. Bu kayıpların 4 milyonu Asya Pasifik bölgesinde meydana geliyor. İşin ironik kısmına bakın ki, bu yılki “kutlamalara” ev sahipliği yapmaya Çin Hükümeti talip oldu.
Dünyanın en kirli kentlerine sahip, özellikle endüstriyel bölgelerde hava kirliliğinin yüksek alarm seviyelerine geldiği ülkede bir ara şişelenmiş temiz hava satılıyordu.
Oysa, temiz hava lüks değil ya da parası olanın erişebileceği bir şey değil, temel bir insan hakkı…
Dünya genelinde hava kirliliğinin en temel sebeplerinin başında başta kömür olmak üzere fosil yakıtlara dayanan üretim ve tüketim modelleri geliyor. Sanayi ve santrallerde enerji üretimi ve ulaşım için kullanılan fosil yakıtlara ilaveten, madencilik ve sanayi tesislerinden açığa çıkan emisyonlar, evlerde ısınma amaçlı kullanılan kömür, inşaat faaliyetleri, yollardan kaynaklanan tozlar, atık ve anızların yakılması ve bazı endüstriyel tarım faaliyetleri de hava kirliliğine neden olabiliyor.
Bu yıl Dünya Çevre Günü’ne ev sahipliği yapan Çin’de hava kirliliği yüzünden insan yaşamı ortalama üç sene kısalmış durumda. Tek başına Çin’de kömür kaynaklı hava kirliliği sebebiyle her yıl yaklaşık 670 bin kişi hayatını kaybediyor. Bu rakam Hindistan’da 80 bin ile 115 bin arasında değişirken Avrupa’da 23 bin 300’e, ABD’de ise 13 bin 200’e ulaşıyor.
Bugün dünyada her 10 kişiden dokuzu kirli hava soluyor ve hava kirliliği her yıl 7 milyon erken ölüme neden oluyor. Bu saatte 800 kişi veya dakikada 13 kişi, soludukları kirli hava nedeniyle hayatını kaybediyor demek.
Türkiye’de de fosil yakıt kullanımından kaynaklanan hava kirliliği hem sağlık hem de çevre üzerinde ciddi etkilere sahip.
Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından hazırlanan “Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri: Kara Rapor”a göre, 2017’de yaşanan 30 yaş üstü toplam 399 bin 25 ölümün, 51 bin 574’ü hava kirliliğinden kaynaklandı. Yine aynı yılın verilerine göre, hava kirliliği nedeniyle en fazla ölümün yaşandığı ilk üç il İstanbul (5 bin 851), Bursa (3 bin 98) ve Ankara (2 bin 139) oldu.
(Türkiye’nin farklı şehirlerindeki hava kalitesiyle ilgili bilgiye şu web sitesinden ulaşılabilirsiniz)
Öte yandan Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, İstanbul’daki hava kirliliği, kabul edilebilir seviyenin 3.3 kat üzerinde. Hava kirliliği kaynaklı ölümlerin, il bazındaki toplam ölümlere oranı en fazla olan iller Iğdır, Kahramanmaraş ve Afyon.
Kirli hava Türkiye’de 52 bin kişinin ölümüne neden oldu. Türkiye’de hava kirliliğinden ölenlerin sayısı trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin yedi katı. 2017’de Türkiye’de hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün kılavuz değerlerine indirilseydi, ölümlerin yüzde 13’ü engellenebilirdi.
Türkiye’de maalesef, hava kirliliğinin üstesinden gelmek için politikalar yeterli değil.
Hava kirliliğine neden olan sessiz katil, bir kum tanesinden bile küçük parçacık madde olan PM2,5. Dünyada PM2,5 kirliliğinin azaltılması için kapsamlı politikalar üretilirken, Türkiye’de tüm ülkeyi kapsayan PM2,5 ölçümü yapılmıyor. Bu kirletici maddenin insan sağlığı için kontrol altına alınmasını düzenleyecek herhangi bir hukuksal düzenleme yok. Üstelik, insanlar yaşadıkları bölgede, o gün havanın kirli olup olmadığını öğrenebilecekleri erişilebilir bilgilendirme araçlarına da sahip değil.
Hâl böyleyken, orman varlıklarını korumak bir yana sürekli sanayileşme, kentleşme ve insan baskısıyla ormanları tahrip ediyor, kentlerin havasının iyileştirmek için yapılacak ulaşım politikaları yerine trafiği yoğunlaştıran uygulamaları tercih ediyor, kömürden vazgeçemiyor, atmosfere karbon emisyonlarını saldıkça salıyoruz.
Bu şartlar altında çevreye, doğaya ve mahvettiğimiz dünyaya dair kutlanacak bir şey yok bırakalım birileri yılda bir gün yine hobi olarak çevrecilik oynasın…
* * *
ÜÇÜNCÜ HASANKEYF KÜRESEL EYLEM GÜNÜ’NE ÇAĞRI
Hasankeyf’in su altında kalmaması ve Dicle Nehri’nin özgür akması için 7-8 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek Küresel Eylem Günü için, Hasankeyf Yaşatma Girişimi ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi çağrı yaptı. Bu çağrıya destek verelim:
“12 bin yıllık antik kent Hasankeyf’i, 199 köyü ve üstün biyoçeşitliliğe sahip Dicle Vadisi’ni sular altında bırakacak olan Ilısu Barajı projesinde sona gelindi. Sınır aşan bir su olan Dicle Nehri üzerinde yapılan Ilısu Barajı sadece bölge halkı ve Türkiye halklarına yıkım getirmeyecek, aynı zamanda Irak ve Suriye haklarına da büyük bir yıkım getirecek.
Hükümet yetkilileri 10 Haziran 2019 tarihinde Ilısu Barajı’nda suyun tutulacağını açıkladı. Yerel halk ve dünyanın farklı yerlerinde pek çok grup, 20 yıldır bu projeye karşı eylemler ve kampanyalar yürütüyor. Bu kampanyalarla bazı kazanımlar elde edilse de devlet yetkilileri kör, sağır ve dilsiz rolü oynayarak, yasaları değiştirerek ve yeni kaynaklar bularak projeye devam etti. 2017’den bu yana kültürel varlıklar doğal ortamlarından yapay alanlara taşındı, vadi ve mağaralar milyonlarca metreküp dolgu ile dolduruldu, kayalar patlayıcılarla düşürüldü ve restorasyon adı altında tahribatlar yapıldı.
Su tutulmasıyla beraber Dicle Nehri’nin doğal ekosistemi yüzlerce kilometre boyunca bozulacak. Hasankeyf’in dışında Yukarı Mezopotamya’da araştırmalara konu bile ol(a)mayan yüzlerce höyük ve antik yerler de kültürel kırımın hedefinde yer alıyor. Bölgede yapılan diğer baraj projelerinde deneyimlendiği ve görüldüğü üzere; Ilısu Barajı projesi de sosyal, ekonomik, kültürel ve ekolojik kırımlara neden olacak. Dicle Nehri ile bütünleşen kültürel ve doğal miras alanı olan Hasankeyf’in jeostratejik, ekonomik ve siyasi çıkarlar uğruna geri dönülemez çok boyutlu yıkımlara maruz bırakıldı.
Ilısu Barajı projesinde sona yaklaşılsa da, zararın neresinden dönülürse kârdır.
AİHM’in Hasankeyf kararı da göz önüne alındığında, Hasankeyf’in ve Dicle Vadisi’nin sular altında kalmasını engelleyecek katılımcı toplumsal bir mücadeleye gereksinim vardır. Daha önce iki kez yapılan Hasankeyf Küresel Eylem Günü’nün üçüncüsü 7-8 Haziran’da dünyanın farklı yerlerinde eylem ve etkinliklerle gerçekleştirilecek.
10 Haziran’da suyun tutulmasına karşı, Hasankeyf’in yaşaması ve Dicle Nehri’nin özgür akması için bütün kurumları, STK’ları, örgütleri 7-8 Haziran’da sözünü söylemeye ve bu yıkıma karşı ses olmaya davet ediyoruz.
Hasankeyf ve Dicle Vadisi’ne Çığlığına ve Feryadına Ses Ol!
İnsanlığın Ortak Tarihine, Doğamıza ve Kültürümüze Sahip Çıkalım!”
Yazarlar
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022