Pelin CENGİZ
Geçen haftaya damgasını vuran olayların başında hiç şüphesiz siyasilerin Kanal İstanbul ile ilgili söz düellosu geliyor.
Ekim ayının son günlerinde Ulaştırma Bakanlığı, Kanal İstanbul için ÇED raporunu açıkladı. Kasım ayının sonlarında ise projenin ÇED raporunun İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı gerçekleştirildi.
Kanal İstanbul ile ilgili çalışmaların son aşamaya geldiğini belirten Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan, güzergahta, mevcut ve planlanan diğer kurumlara ait projelerle ilgili görevlerin belirlenerek yerine getirilmesi için Bakanlıklar ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında işbirliği protokolü imzalandığını söyledi.
Bu protokol, Haziran 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine gelen Ekrem İmamoğlu döneminde değil, Ağustos 2018’de Mevlüt Uysal’ın başkanlığı döneminde imzalandı. Bakan Turhan, durumu sanki bu protokole şimdiki İBB yönetiminin de onayı varmış gibi lanse etmeye çalışıyor.
İşin ilginci, protokol konusu, protokol imzalandıktan sonra İBB Meclisi’nin Ekim 2018’deki oturumları sırasında gündeme geldi ve oy çokluğu ile Uysal’a protokol yapma yetkisi verildi.
Tartışmaların odağındaki Kanal İstanbul projesi için imzalanan protokole Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı dokuz meslek odası tarafından iptal davası açıldı, açılan davada iptal gerekçelerinin arasında Uysal’ın yetki almadan protokole imza atması da vardı.
Dava dilekçesinde Büyükşehir Kanunu’na göre belediye başkanlarının sözleşme yapma yetkisini meclisten aldığı, bu protokolün ise meclisten yetki alınmadan Uysal tarafından imzalandığı ifade edildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, protokolden çekilmek için davanın karara bağlanmasını bekliyor.
Bakan Turhan, protokolü gündeme getirince İmamoğlu tepki gösterdi, “Eğer Sayın Bakan’ı bir imza kurtaracaksa ya da İstanbul’u bir imza mahvedecekse, hiç kusura bakmasın yani bu konuda da araştırma yapmamış. Sayın Bakan’ı hep uyarıyorum, araştırarak ve süreci derinlemesine analiz ederek beyanatta bulunması konusunda. Ama ne yazık ki talihsiz bir açıklama. Kaldı ki 23 Haziran 2019’da geçmişe dönük bu ve bu tür bütün anlaşmaları halk iptal etti zaten” dedi.
İmamoğlu, açıklamasında haklı olabilir, dava sonucunu da bekliyor olabilir, ancak bu protokolün zaten usulsüz olduğu için dava açıldığını ve süreci takip ettiklerini de söylemeliydi.
Geçen haftaki tartışmalar sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Siyasi boyutuyla da Kanal İstanbul, dünyada çok ciddi bir sükse yapacak. Kanal İstanbul'a da karşı çıkıyorlar. Belediye Başkanı diyor ki Kanal İstanbul, buraya uymaz. Sen otur işine bak, nasıl uyduğunu göreceksin” sözleri üzerine İmamoğlu, “Birileri sükse yapsın diye İstanbul halkına ihanet edecek, yarın pişman olacakları hiçbir projeye evet demeyeceğiz” diye karşılık verdi.
Bu proje gündeme geldiğinden bu yana dokuz yıldır üzerine basa basa söylendi ama bir kez daha söyleyelim, bu proje bir ulaşım projesi değil devasa bir gayrimenkul geliştirme, yerli yabancı inşaatçıyı, betoncuyu, batık müteahhidi yemleme projesi.
Katar Emiri’nin annesinin şirket kurup Kanal İstanbul güzergahında 44 dönüm arazi satın aldığı haberlerinin bugünlerde ortaya çıkıyor olması tesadüf değil.
Sözcü gazetesinde yer alan habere göre, arazi satın alındığında o bölgede metrekare birim fiyatının 300 lira seviyesinde olduğu, arazinin 12-13 milyon lira bedelle satın alınmış olabileceği ifade ediliyor. Arazinin şu anki değerinin 20-25 milyon lira civarında olduğu, proje sonrası yapılacak yeni imar planlarıyla arazinin değerinin birkaç kat artabileceği belirtiliyor.
2011’de projenin açıklanmasının ardından arazi ve arsaların en az sekiz dokuz kere el değiştirdiği, yüzde 70’inin tamamen arsa spekülatörleri tarafından toplandığı, bölgedeki olası rantın büyük kısmının zaten paylaşıldığı kaydediliyor.
AKP dönemi ihalelerinin gözde inşaatçı Limak Holding’in patronu Nihat Özdemir, şubatta yaptığı bir açıklamada, Kanal İstanbul ihalesini beklediklerini ifade etmişti.
Şirketler arsa toplarken, TOKİ’nin iştiraki Emlak Konut GYO da, daha projenin ÇED’i ortada yokken, Mart 2018’de Kanal İstanbul güzergahı çevresindeki konut projelerinden oluşan bir harita hazırlayıp internet sitesine koymuştu. TOKİ’nin güzergah çevresinde 33 projesi vardı.
O güzergahta yaşayan yurttaşların ne düşündüğünün, ne yaşadığının hiçbir önemli yok tabii. Memlekete dev bir arsa muamelesi yapılıyor.
Daha önce açıklanan güzergahla birlikte Kanal İstanbul, Marmara Denizi’ne Küçük Çekmece Gölü’nden açılacak. Sazlıdere Baraj havzası boyunca devam ederek Sazlıbosna Köyü’nü geçecek, sonra Dursunköy’ün doğusuna ulaşıp Baklalı Köyü’nü geçerek Terkos Gölü’nün doğusunda Karadeniz’le birleşecek.
Tekrar tartışmaların odağındaki protokole dönecek olursak, protokolün kapsamının ifade ediliş biçiminden zaten bu projenin bir arsa geliştirme ve rant paylaştırma projesi olduğu açıkça görülüyor:
“… Kanal İstanbul projesini ve Üçüncü Havalimanı alanını içine alan proje alanının olası afet riskini bertaraf etmek için ruhsatsız, iskansız ve afet riski altındaki yapılar tasfiye edilerek yeni yerleşim alanı olarak kullanılması Kanal İstanbul projesinin gerçekleştirilebilmesi için, sürdürülebilir bir şehircilik anlayışıyla tüm bölgenin planlanması ve imar uygulamalarının yapılması, kamu lehine arsa üretilmesi ile birlikte fen ve sanat kurallarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama alanları oluşturma amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlarla koordinasyon sağlanması ve proje alanında yapılacak planlama, kanal, yol, kavşak, raylı sistem, altyapı ve üst yapı donatılarıyla arsa üretimi ve geliştirilmesi işlerinin yürütülmesine ilişkin kurumlarca yapılacak çalışmaları kapsamaktadır.”
Protokol belli ki, yeni rant, talan ve yağma projeleriyle inşaat ağalarını zengin etme aracı olarak devreye sokuluyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yükümlülükleri ise protokolde şöyle belirlenmiş:
- Proje alanı içerisinde kalan İBB ve İSKİ’ye ait taşınmazların proje için tahsis edilmesi,
- Sazlıdere Barajı’nın içme suyu rezervinden çıkartılmasına ve sınır revizyonuna yönelik ihtiyaç duyulan işlemlerin yapılması,
- Proje alanına ilişkin her ölçekte plan ve imar planlarının 18 ay içinde etaplar halinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onayına sunulması,
- Proje alanında ilgili kurum ve kuruluşlara ait kanalı kesen mevcut altyapı ve ulaşım sistemlerinin deplasesinin yapılması,
- Proje alanında ilgili kurum ve kuruluşlara ait kanalı kesen mevcut altyapı ve ulaşım sistemlerinin yapımının sağlanması.
Bu protokole göre İBB ve İSKİ’nin Kanal İstanbul güzergahı üzerinde bulunan arazileri TOKİ’ye devredilecek.
Buradaki kritik rol TOKİ’de.
Protokole göre, TOKİ’ye devredilen tüm alanlardan elde edilen gelir de kanalın finansmanında ve kentsel dönüşümde kullanılacak.
Daha önce 60 milyar lira olarak açıklanan Kanal İstanbul projesinin maliyetinin son açıklamalarla birlikte 75 milyar lira olduğunu öğrendik.
Yine protokole göre, Ulaştırma Bakanlığı, Kanal İstanbul inşaatının yapım ihalesini gerçekleştirecek.
Ulaştırma Bakanı Turhan, yine geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, “Teknik çalışmaları tamamladık. 1/100 bin ölçekli çevre düzenleme planının kesinleşmesini müteakip ihalesine çıkacağız” demişti.
Maliyet ve finansmanın nasıl karşılanacağı, ihalelerde hangi yöntemin uygulanacağı, kamu-özel işbirliğiyle mi, yap-işlet-devret modeliyle mi olacağı, ihalelerin parça parça mı verileceği şimdilik belirsiz.
Farz edelim, her şey yolunda gitti, gerekli düzenleme, bakım, onarım çalışmaları yapılsa, gerekli güvenlik önlemleri alınsa da, en fazla 100 yıl devrede olabilecek bir proje için İstanbul’un altı üstüne getirilecek, İstanbul ve çevresi öngörülen, bir o kadar da öngörülemeyen ekonomik, ekolojik, toplumsal ve sosyal risklerle yüz yüze bırakılacak.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022