Pelin CENGİZ
ABD’de mayıs ayının sonlarında George Floyd adlı siyah bir yurttaşın polis tarafından boğularak öldürülmesi ülke geneline dalga dalga yayılan protestolara sahne olurken, polis şiddeti de tekrar tartışmaya açıldı.
Amerikan emniyet güçlerinin siviller üzerinde kullandığı müdahale yöntemleri, siyah Amerikalılar ile diğer etnik gruplara yapılan muameleler de bu olayla birlikte ülkede bir kez daha gündeme geldi.
Başkan Donald Trump’ın emniyet güçlerine "protestoculara sert müdahale etmesi" çağrısı da kamuoyunun büyük tepkisini çekti. Özellikle insan hakları dernekleri üyeleri, akademisyenler ve hukukçular, polislerin müdahale esnasında kullandığı sert gözaltı tekniklerini tartışmaya başladı.
ABD’deki polis şiddetine yönelik tepki sadece ABD sınırları içinde kalmadı, “Black Lives Matter” eylemliliği uluslararası bir tepkiye dönüştü.
Mapping Police Violence sitesinde yer alan verilere göre, ABD’de polisler sadece 2020 yılında 598 kişiyi öldürmüş.
Siyahlar ABD nüfusunun yüzde 13’ünü oluşturuyor, 2013 yılından bu yana polis tarafından öldürülenlerin yüzde 28’i siyahlardan oluşuyor.
ABD polisi, 2019 yılının sadece 27 gününde herhangi bir kişiyi öldürmemiş.
Polis şiddeti kentlerde olduğu kadar kenar mahallelerde ve kırsal alanlarda da kendisini gösteriyor. Siyahların en fazla öldürüldüğü kentler sıralamasında Reno, Oklahoma City, Santa Ana, Anaheim, St. Louis City, Scottsdale, Hialeah, Madison, Las Vegas var.
Peki, polis bu gücü nereden alıyor?
İşin ucu geldi yine dünyayı en fazla kirleten, doğal kaynakları en fazla sömüren, insan emeğini en fazla değersizleştiren, bugün içinden geçmekte olduğumuz iklim krizinin failleri durumundaki fosil yakıt şirketlerine dayandı.
ABD’nin en büyük petrol ve gaz şirketleri, özel sektör hizmetleri ve fosil yakıtı nakde çeviren finans kurumları polis vakıflarını desteklerken, ABD’deki polis departmanları için eğitim, silah, ekipman ve gözetim teknolojisine para ödüyor.
Geçen hafta bu konuyla ilgili Guardian gazetesinde epey detaylı bir haber yayınlandı.
Public Accountability Initiative (Kamusal Hesapverebilirlik İnisiyatifi) tarafından yapılan bir araştırmayı konu alan haberde, Seattle, Chicago, Washington, New Orleans ve Salt Lake City gibi şehirlerdeki polis vakıflarının kısmen Chevron, Shell ve Wells Fargo gibi uluslararası kamuoyu tarafından bilinen kuruluşlar tarafından finanse edildiğini ortaya koydu.
Polis vakıfları, yerel departmanlara önemli miktarda fon sağlayan sermaye grupları olsalar da, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar olarak kamuoyu incelemesinden de kaçınıyor. Soruşturma, fosil yakıtlarla bağlantılı firmaların polisi kutlayan olaylara ve galalara nasıl sponsor olduklarını ve bazı firmaların polis vakıflarının müdürlüklerini yaptığını ayrıntılarıyla gösteriyor.
Haberin detaylarına geçmeden önce bir iki ufak hatırlatma yapalım.
Geçen yıl yine Guardian, iklim araştırmaları yapan kuruluşların verilerinden derlediği bir haberinde petrol, gaz ve kömür rezervlerini sömürerek, küresel karbon emisyonlarının üçte birinden fazlasından sorumlu olan 20 şirketin listesini açıklamıştı.
Listede ilk üçte sırasıyla Suudi Arabistan petrol şirketi Saudi Aramco, ABD’li enerji devi Chevron ve Rus petrol şirketi Gazprom yer alıyor. Listede olağan şüpheliler Exxonmobil, BP, Shell, Total gibi dünyanın iyi bildiği fosil yakıt şirketleri de vardı.
Devletlere ait ya da çokuluslu şirketler, sektörün insanlığın geleceğini tehdit eden faaliyetlerinin gezegene verdiği zararı bilmesine rağmen operasyonlarını her geçen gün genişletiyor.
Daha önce açıklanmış olan bazı çevre örgütleri tarafından hazırlanan “Banking on Climate Change 2019” adlı çalışma da, fosil yakıt endüstrilerine finans sağlayan bankaları ifşa eden bir çalışmaydı.
İklim değişikliği rejiminin çerçevesini oluşturan Paris İklim Anlaşması’nın Aralık 2015’te kabul edilmesinden bu yana küresel 33 büyük banka, dünya çapında fosil yakıt endüstrilerine 1,9 trilyon dolarlık fon aktardı.
Sadece üç yılda aktarılan bu 1,9 trilyon doların 600 milyar doları ise, fosil yakıtlardan çıkış stratejilerine geçişin gündemde olduğu bir dönemde fosil yakıt yatırımlarını agresif şekilde genişleten 100 şirkete verildi.
Listenin ilk 15 sırasında JP Morgan, Wells Fargo, Citi, Bank of America, RBC, Barclays, MUFG, TD, ScotiaBank, Mizuho, Morgan Stanley, Goldman Sachs, HSBC, Credit Suisse, Bank of Montreal bankaları yer aldı.
Şimdi yollar hem bu fosil yakıtçılarla hem de onları finanse edenlerle nasıl kesişiyor, devam edelim.
Fosil yakıt endüstrisini “ırksal ve çevresel adalet mücadelesinde ortak bir düşman” olarak gösteren raporda şu ifadeler yer verilmiş:
“Çevresel adaletsizliğe neden olan birçok güçlü şirket, bu kurumsal aktörlerin kirlettiği topluluklara zulmeden polis departmanlarının da destekçileri…”
- Çokuluslu bir petrol ve gaz şirketi Chevron, dünyanın en büyük 25 kirleticisi arasında ve ABD’de en çok benzen yayan altı rafineriden ikisine sahip. Chevron, New Orleans polis ve adalet vakfının kurumsal sponsoru, Houston polis vakfının yönetim kurulu üyesi ve Houston atlı devriyelerinin sponsoru. Ayrıca, Salt Lake City polis vakfı yönetim kuruluna bağış yapıyor ve hizmet veriyor.
- Shell, dünyanın en büyük fosil yakıt şirketlerinden biri ve şu anda Shell’in büyük bir kirletici olduğu Pittsburgh yakınlarındaki Appalachia’yı, Louisiana rafinerilerinin koridoru olan yeni bir kanser vadisine çevirecek olan dev bir etan tesisi inşa ediyor. Shell aynı zamanda, New Orleans polis vakfının önde gelen bir ortağıve Houston polis teşkilatının devriyesinin sponsoru durumunda.
- Ülkenin en büyük petrol rafineri şirketi Marathon Petroleum, uzun zamandır siyah ve kahverengi toplulukların sağlığını orantısız olarak etkileyen kirliliğe sebep olmakla suçlanıyor. Şirketin Detroit’teki rafinerisine yönelik 2013’ten bu yana eyalet çevre düzenleyicileri tarafından 15 ihlal kararı verildi. Marathon’un güvenlik koordinatörü, Detroit polis vakfının yönetim kurulunda ve sayısız etkinliğe sponsorluk yapıyor.
Center for International Environmental Law’ın (Uluslararası Çevre Hukuku Merkezi) Başkanı Carroll Muffett, en kritik noktaya işaret ederek, “Bu rapor polis şiddetinin ve sistematik ırkçılığın iklim kriziyle kesişimine ışık tutuyor” değerlendirmesinde bulundu.
Coronavirus, beyaz olmayan insanlar ve yerli Amerikalılar arasındaki orantısız ölüm sayılarına neden olan hava kirliliği, temiz suya erişim ve kronik medikal durum oranlarının arasındaki eşitsizlikleri ortaya çıkarmaya devam ediyor.
Donald Trump ise, bazı polis fonlarının çevre, sağlık ve sosyal hizmetlerine yeniden dağıtılarak daha güvenli, daha sağlıklı ve ırksal olarak adil topluluklar oluşturulması için artan kamu taleplerinin ortasında ırkçılık karşıtı protestoları bastırmak için Seattle ve Chicago gibi şehirlere militarize güvenlik güçleri yerleştiriyor.
The National Black Environmental Justice Network (Ulusal Siyah Çevre Adalet Ağı) Eşbaşkanı Robert Bullard, “Black Lives Matter hareketi çevre adaleti, ekonomik adalet, ırksal adalet ve ırkçılığı cezalandırmakla ilgili. Irkçılık Amerika’nın DNA’sına işlemiş. Kirlilik de ABD gibi ayrımcı” dedi.
Polis vakıfları yerel polis teşkilatlarında giderek daha önemli bir rol oynuyor. Hukuk ve düzen savunucuları, polis departmanlarının bütçe eksikliklerini gidererek ve 21’inci yüzyılda suçla mücadele için gerekli son teknolojiyle ve silahlarla donatıldıklarından emin olduklarını söylüyor.
Muhalifler, polis departmanlarının aşırı fonlandığını savunuyor. Center for Popular Democracy Action (Ulusal Demokrasi Hareketi Merkezi) savunucularına göre, ülke çapında her yıl yaklaşık 100 milyar dolar polis departmanları için harcanıyor ve şehirler genel bütçelerinin yüzde 20 ila yüzde 45’ini polis departmanlarına veriyor.
Polis kurumları, kamu kurumları ile aynı şeffaflık kurallarına tabi olmadıkları için de buraya giden parayı izlemek epey zorlaşıyor.
Raporda kamu hizmeti şirketlerinin de fosil yakıt şirketleri gibi kirletici ve polis destekçileri olarak ikili bir rol oynadıkları vurgulanıyor.
2019 raporuna göre, ABD’nin en büyük 100 kuruluşu, ölçülebilir hava emisyonlarının yüzde 80’inden sorumlu. Washington ve Stanford Üniversitesi’ndeki araştırmacılara göre, düşük gelirli Afrikalı Amerikalılar solunum hastalıkları ve kalp-damar hastalıkları gibi sağlık sorunlarına ve elektrik santrallerinden gelen ince parçacık emisyonlarına orantısız şekilde maruz kalıyor. Bu yüzünden de daha yüksek ölüm riskiyle karşı karşıyalar.
Wells Fargo, fosil yakıtların arkasındaki ikinci en büyük küresel banka ve 2016-2019 yılları arasında yaklaşık 198 milyar dolarlık petrol ve gaz finansmanı sağladı.
Bankanın polis vakıflarıyla olan bağları,iki yönetim kurulu koltuğunu ve Charlotte-Mecklenburg ile bir sponsorluk anlaşmasını içeriyor. Şirket, Seattle polis vakfının ortağı ve bağışçısı olmanın yanında Atlanta polis vakfının da yöneticisi ve sponsoru olarak Salt Lake City’ye bağış yapıyor.
Tüm bunlar bize, iklim adaletinin en temel insan haklarından biri olduğunu bir kez daha gösterirken, korku salarak, zor kullanarak cana kast eden polis güçleriyle, çevreyi kirleterek iklim krizine neden olanların da aynı ortak paydada buluştuğunu fark ettiriyor. Fosil yakıt şirketlerine nasıl devlet yardımları kesilmeli, bankalardan verilen finansal destekle sınırlandırılmalı ise, polis teşkilatlarının da fütursuzca insan öldürebilme gücünü alabildiği finansal düzenin yeniden şekillendirilmesi gerekiyor.
Çünkü, günümüz şartlarında insanın artık başka türlü iyileşebilmesi mümkün değil…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022