Pelin CENGİZ
Yaklaşık 20 yıllık AKP iktidarlarının sonunda geldiğimiz nokta, siyasetle içiçe geçmiş mafya ve derin devlet ilişkileri, kıtalararası uyuşturucu trafikleri, faili meçhul cinayetler, kirli para alışverişleri, devlet adına işlenen çeşitli suçlar, tüm bu yapılarla orantısız ilişkilere sahip medya…
90’lı yıllardan hiç bir farkı yok, üstelik tamamen o yılların uzantısı şeklinde biçimlenmiş bazı aktörlerin ve yöntemlerin değiştiği ancak özünde aynı kirli kaynaktan beslenen bir organize yapı…
Tabi az çok bilinen derin devlet, siyaset, mafya, medya işleyişi içinde işlenen suçların zaman içinde neredeyse kurumsallaşması, büyük büyük birlikte yenen lokmaların bazı taraflarda yarattığı hazımsızlar sonucu narkotize devlet işleyişinin birinci elden itirafnamesi…
Marinaya mafya çökmesin diye, organize suç örgütü lideri köfteciye çökmesin diye durumdan vazife çıkaranlarla, AKP’li milletvekili istedi diye medya kuruluşlarına çökenlerin devasa rant kavgasını eli çenesinde izleyen yargı mensupları…
İsviçre için kuralların geçmediği yer denir, Türkiye de artık kanunların geçerli olmadığı bir ülke. Yasaların geçerli olmadığı, askıya alındığı yerlerde, güçlü ve acımasız olan egemen olur.
Yasal sistemlerin temeli zayıfları, savunmasız olanları da korumaktır. Yasaların ya da onları uygulayacak olanların yokluğu, güçlü olanın haklı olana üstün geleceğini garanti etmekle aynı şeydir.
Devletin adil olamadığı bir ülkede güçlü devletten bahsedilebilir mi
Suçun işlenmesinin ardından olayın hiç ortaya çıkmaması, ortaya çıksa bile yeterince soruşturulmaması, hatta yargının ve dolayısıyla mahkemelerin baskı altında olmasından alınan cesaretle, muhtemel cezanın şiddetini azaltacağı ya da sıfırlayacağı için suçun rasyonelleştirilmesiyle karşı karşıyayız.
Diğer yandan, suçun işlenmesinin rasyonel bir davranış haline dönüşmesiyle ve cezasız kalmasıyla birlikte, diğer ahlaki açıdan zayıf insanlar da mevcut durumun özendiriciliğine kapılıp suç işlemekte bir beis görmüyor.
Bu da bizlere, suçun nasıl araçsallaştırılıp rasyonelleştirildiğine dair çok önemli bir gerçeği de göstermiş oluyor.
Hatırlanacağı üzere, eskiden daha sınırlı çevreler içinde tekil olarak adlandırabilecek yolsuzluk örnekleri ya da devlet içerisindeki klikleşmiş yapıların uzantılarının organize suç yapılanmaları öne çıkardı. Bunlar islami birtakım gruplar, tarikatlar, cemaatler yoluyla ya da holdingleşmiş bazı yapılar taşeronluğuyla gerçekleşirdi.
Şimdilerde, doğrudan AKP rejiminin ekonomi politiğinin bel kemiğini oluşturan yapılar, kurumlar ve sermaye organize biçimde suç işleme özgürlüğünün birer aktörü halinde, neredeyse “kurumsal” bir biçimde, sermaye transferleriyle zenginleşiyor.
Bu yapılar içindeki aktörlerin ortaya çıksa bile yeterince hatta hiç soruşturulmayacağına yönelik güven o kadar yüksek ki, onların durduğu yerden suçu işlememek mümkün değil…
Suçüstü yakalanmak hatta suçu itiraf etmek bile sanılandan çok çok daha az önemli çünkü…
Duke Üniversitesi Davranışsal İktisat Profesörü Dan Ariely’nin The (Honest) Truth About Dishonesty (Dürüst Olmamanın Ardındaki Dürüst Gerçek) adlı kitabında dünyanın farklı saygın üniversitelerinde yaptığı deneyleri anlatır.
Bu deneyler, temelde dürüst olan insanların bile önlerine fırsat çıktığında, bir miktar hile yapmakta sakınca görmediğini ortaya koyması açısından çarpıcıdır.
Ariely, suç işleme motivasyonuna, kişinin suçtan sağladığı fayda, yakalanma olasılığı ve yakalanma durumunda beklenen ceza parametreleri üzerinden yaklaşır.
Tüm bu gelişmeler, hem Türkiye kamuoyuna hem de dünyaya, hukuk devletinden, demokrasiden, şeffaflıktan ve hesap verilebilirlikten ne kadar uzaklaştığımızı sergiliyor. Hukuk tanımazlık, kanunların etkisiz kılınması, tamamen keyfi uygulamalar, yolsuzluğu ve cezasızlığı “normalleştiren” bir alana çekiyor.
Daha önceleri insan hakları ihlalleri alanında daha çok konuşulan cezasızlık kavramı artık günümüzde yolsuzluklarla gündemde. Yolsuzluklarla ilgili gerçek bir soruşturma, yargılama ve hesap verme süreci gerçekleştirilemedikçe de cezasızlığı daha çok konuşmaya devam edeceğiz.
Dan Ariely’nin kitabından bir alıntıyla bitirelim:
“Roma gücünün zirvesindeyken, önemli zaferler kazanan Romalı generaller şehir merkezi boyunca ilerleyerek ganimetlerini sergilerdi. Generaller bir taht üzerinde taşınırken, mor ve sarı renkli merasim kıyafetleri giyer, defne yapraklarından yapılmış bir taç takar, yüzlerine kırmız boya sürerlerdi. Alkışlanır, kutlanır ve takdir edilirlerdi.
Fakat törenin bir parçası daha vardı: Gün boyunca bir köle generalin yanında yürür, zafer kazanmış generalin yanında yürür, zafer kazanmış generalin kibre sürüklenmesini engellemek için kulağına sürekli, “Fani olduğunuzu hatırlayın” anlamına gelen “Memento Mori” cümlesini fısıldardı.
Bu ifadenin modern versiyonunu geliştirmekten sorumlu olsam, muhtemelen “Yanılabilirliğinizi hatırlayın” ya da belki “Akıldışı yanınızı hatırlayın” cümlelerini seçerdim.”
Ariely’ye göre, insanın suç işlemeye iten sahtekar yanı, insanın akıldışı eğilimlerinin önemli örneğidir. Sahtekarlık, yayılmacıdır, bizi nasıl etkisi altına aldığını anlamayız. En önemlisi de, hileyi kendimize yakıştırmayız. Ancak, insanlar hem dürüst olmak istediğini iddia ediyor, hem de sahtekarlıkta yararlanmanın cazibesinden vazgeçemiyor.
Maalesef politik aktörlerin alışkanlık haline getirdiği üzere, Türkiye’de yerleşmiş ve giderek daha kötü bir hal alan cezasızlık kültüründen istifade etme, haklarındaki suçlamalarla ilgili hesap verme yükümlülüğünden kurtulma hali tehlikeli şekilde yaygınlaşıyor.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022