Roni MARGULIES
Başta Kılıçdaroğlu ve CHP olmak üzere tüm muhalefetin milliyetçiliğe, ırkçılığa, Kürt düşmanlığına ve en önemlisi göçmen düşmanlığına kapılması, teslim olması, ödün vermesi ve hatta dört elle sarılması ne sonuç verdi?
Basit. Ortalık zafer çığlıkları atan, oylarını yükseltmiş, beklenmedik başarılar kazanmış faşistler ve milliyetçilerle doldu.Sağın politika ve söylemlerini kullanarak sağdan oy kapmak mümkün değildir, böyle yapıldığında siyaset sahnesi tümüyle sağa kayar ve bundan yine sağcılar kârlı çıkar, bir kez daha kanıtlanmış oldu.
Yabancı/Arap/Suriyeli/Rus/sığınmacı/göçmen düşmanlığına kendini kaptırmayanlar için bir göç öyküsü anlatmak istiyorum.İnsanların keyif veya eğlence olsun diye göç etmediğinin, yerlerini yurtlarını, doğup büyüdükleri mekânları, atalarının yaşayıp öldüğü toprakları şımarıklıktan değil ancak mecburiyettenterk ettiklerinin bir örneğini vermek için.
Benim baba tarafım Polonya’dan gelmiştir. Dedem 1897’de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun bir vatandaşı olarak Krakow’da doğmuş, Birinci Dünya Savaşı’nda çarpıştıktan sonra Viyana Üniversitesi’nde okumuş, Berlin’de mühendis olarak ilk işine girmiş ve 1925 Nisan’ında evlendikten hemen sonra Türkiye’ye göçmüş. Kalıcı olmasını düşünmüyorlarmış bu göçün, bir yıl çalıştıktan sonra geri döneceklermiş, ama iş uzamış ve Naziler’in Polonya’yı işgal etmesiyle beraber geri dönülecek yer kalmamış, göç mecburen kalıcılaşmış.
Anlatacağım göç dedeminki değil ama. Kardeşininki.
Frederik Margulies’e Krakow’daki gençliğinde Fredek derlermiş. Keman çalan ve hayatta tek isteği hep ve daha iyi keman çalmak olan Fredek zengin bir ailenin kızına aşık olmuş 1920’lerde. Kızın ailesi evliliklerine izin vermenin koşulu olarak Fredek’inkemancılıktan vaz geçip ailenin tekstil işinin başına geçmesini dayatmış. Margulieslerin tarihinde bildiğim tek yüz kızartıcı olaydır: Fredek bir kadın için sanatı terk etmeyi kabul etmiş!Evlenmişler. Çocukları olmuş. Bilebildiğim kadarıyla mutluymuşlar.
Alman ordusu 1 Eylül 1939’da Polonya’ya girdiğinde, Fredek eşi ve iki küçük çocuğuyla birlikte Fransa’da tatildeymiş. Kemanı bırakıp zengin bir kadınla evlenmenin bazı yararları da var kuşkusuz: Maddî durumları iyi olduğu için, Polonya’ya dönme olanağı ortadan kalkınca Fransa’da kalmaya karar vermişler. Uzun sürmemiş ama; 1940 Mayıs’ında Nazi orduları Paris’e doğru harekete geçince Fredek’le ailesi de önce Fransa’nın güneyine, oradan da zor bela İspanya’ya kaçmış. Artık Avrupa’da barınamayacaklarına ikna olduktan sonra, vize almak için Amerikan elçiliğine gitmişler. Vize bir yana dursun, içeri bile alınmamışlar. Çaresizlik ve korku içinde, tüm Güney Amerika elçiliklerinin kapılarını aşındırmaya başlamış, hepsinden geri çevrilmişler.
Bir gün Fredek ilk kez geçtiği bir yolda yürürken yüksek bir duvarın ardındaki büyük bir bahçe içinde süslü, elçilik olması muhtemel bir bina görmüş. Yaklaşmış, duvarda “Dominik Cumhuriyeti Büyükelçiliği” tabelasını okuyup dalmış içeri. Varlığından bile haberdar değilmiş böyle bir ülkenin, adını bile duymamış; ama ne önemi var, Avrupa’dan, faşizmden uzak bir yer olduğunu tahmin edebiliyormuş. İçerde uyuklayan iki memura vize istediğini söylemiş, herhalde ilk kez böyle bir taleple karşılaşan memurlar pasaportları damgalayıp uyuklamaya devam etmiş.
Dominik Cumhuriyeti, Karayiplerde, Küba’nın yanı başında yatay ve ince uzun Hispanyola adasının doğu yarısını kaplıyor; adanın geri kalanı Haiti. Göçmenlerden çok çekmiş Hispanyola. KristofKolomb Avrupalıların ilk yerleşimini burada kurmuş, adını La İsabela koymuş; yerli Taíno halkı ise Avrupalıların getirdiğivirüsler nedeniyle kısa süre sonra grip ve çiçek hastalığındantümüyle telef olmuş. İspanyolların altın şehir Eldorado peşinde“Amerika” adını verdikleri kıtaya göçü ve burada yüzlerce yılsürecek egemenlikleri La İsabela’yla başlamış.
Fredek daha sonra, California’da yaşlı bir adam olarak hayatınınzengin coğrafyasını hüzünlü bir hayretle incelerken belki de bunları okuyup öğrenmiştir, ama 1940’ta uzun bir vapuryolculuğundan sonra Santa Domingo limanına ayak bastığındabilmiyordu herhalde. Günümüzün turist broşürleri, Kolomb’unoğlu Diego ile eşi Doña María de Toledo’nun şimdi müze olanevinin muhakkak görülmesi gerektiğini yazıyor. O zaman da müze miydi, bilmem, ama öyle de olsa, herhalde Fredek’in çokfazla ilgisini çekmemiştir. Dominik Cumhuriyeti’nde bir hayatkurmayı hiç düşünmemiş çünkü, amaç kapağı Amerika’yaatmakmış. Küba’nın ‘göç kotası’ olduğunu öğrenmiş. O yıllarda, Amerika güçmen göndermek üzere çeşitli ülkelere belli kotalarverirmiş. Fredek ve ailesi önce Küba’ya geçmeyi, sonra da Amerika’ya göçmeyi becermiş. Nasıl becermiş, neler yaşamışlar, nasıl olmuş, bilemiyorum. Krakow’dan Los Angeles’e uzanan, yaklaşık iki yıl süren bu öykü ne korkular, eziyetler, umutsuzluklar, mutsuzluklar içermiştir, kim bilir? Bildiklerim, yukarıdaki dört paragraftan ibaret işte.
Hiç olmazsa ama, Fredek’in öyküsünün mutlu bittiğini biliyorum. Amerika’ya girişte, memur “Margulies ismi burada zor okunur, zor anlaşılır” deyince, Marr soyadını almış aile. Ve benim bugünAmerika’nın çok çeşitli yerlerinde Bill Marr, Bob Marr gibiisimler taşıyan, tanışmadığım uzak akrabalarım var.
Böyle mutlu biten göç öyküsü çok nadirdir. Göç, “gitmek” değil“kaçmak” anlamına gelir: Nazilerden, savaştan, yoksulluktan, işsizlikten, açlıktan kaçmak.
Kaçarak hayata tutunmaya çalışan insanlara nefret ve düşmanlıklabakanlara ömrüm boyunca nefret ve düşmanlıkla baktım. Ve hep öyle bakacağım.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023