Serdar KAYA
Taraf yeni bir sarsıntı yaşıyor. Ancak bu seferki sarsıntı hem gemiyi batırabilecek kadar güçlü, hem de kimi yönleri itibariyle öncekilerden daha farklı bir niteliğe sahip. Bu noktada, belki diğer her şeyden önce, konunun yeni yazıişleri ile ilgili olan yönü ve görünürdeki gelişmelerin perde arkasıhakkında birkaç şey söylemek gerekli. Ne var ki, bu bir veda yazısı ve sürdüremeyeceğim bir tartışmaya girmek istemiyorum. O nedenle de, Taraf’tan ayrılan yazarların “son derece ciddi bir politik görüş ayrılığı” ve “politik çıkarların enstrümanı” gibi ifadelerle atıfta bulundukları bu konunun detaylarının zaman içinde (gazetenin içindeki ve dışındaki) herkes tarafından daha iyi anlaşılacağını tahmin ettiğimi söylemekle yetineceğim.
Konunun görünürdeki yönü de elbette önemsiz değil. Şöyle ki, Türkiye, barış gibi son derece önemli bir sürecin içinde. Yeni Taraf yönetimi, bu süreci demokrasi ile ilişkilendirerek tartışmaya açmayı seçti. Bu, bir yönüyle son derece konforlu bir tavır. Zira, demokrasi savunusuna karşı çıkmak pek kolay değil ki zaten ortada böyle bir neden de yok. Dolayısıyla, böyle bir argümanı öne süren insanlar, son derece korunaklı olan bir pozisyondan konuşuyorlar. Ancak bu konforlu pozisyonun gerçekten de demokrasiye hizmet edip etmediğini (ya da ediyorsa nasıl ettiğini) izah edebilmek zor. Zira, barışın kendisi zaten başlı başına demokratikleştirici bir işleve sahip. Bu, siyasetin doğasının bir gereği. Dünyanın her yerinde özgürlükleri kısıtlama adına öne sürülen gerekçelerin başında güvenlik geliyor. Türkiye’de de onyıllardır hep öyle oldu. O hâlde, demokratikleşme konusunun zaten hiç gündemden düşmediği ve her gün sürekli tartışıldığı bir ortamda barışı tekil olarak ele almaya yanaşmamak neden?
Bu konuda yaşanan tartışmaya daha yakından baktığımızda, ihtilafın merkezinde AKP’nin olduğunu görüyoruz ki bu pek şaşırtıcı değil. Zira Türkiye siyasetinin hazin gerçeklerinden biri de, gelişmeleri aktörlerden bağımsız değerlendirememek. Dahası, Türkiye’de, konular değişse de, taraflar arasındaki temel kırılma noktası değişmiyor. Bu kırılma noktası, İslam. Bu nedenle de, bugün AKP dediğimizde, belli politikaları savunan ve bu politikalar üzerinden seçmenlerin siyasi desteğini talep eden bir siyasi partiden söz etmiyoruz, edemiyoruz.
Hâlbuki AKP her şeyden önce bir siyasi parti ve yapısı gereği öyle olmak, öyle faaliyet göstermek zorunda. Ama özellikle karşıtları, AKP’yi bir siyasi partiden ziyade, İslami referanslara sahip olan bir siyasi aktör olarak algılıyorlar ve değerlendirmelerini de (doğal olarak) bu algının Türkiye özelinde kaşıdığı “hassasiyetler”in etkisinde yapıyorlar. Dolayısıyla, buradaki asıl konunun demokrasi olduğunu düşünmüyorum.
Kemalist refleks
Cumhuriyet, dindarların haklarını ihlal ederken, onlara her zaman özgürlük ve demokrasi sopalarıyla vurdu ve otoriter uygulamalarını bu kavramlarla gerekçelendirdi. Bugün ise, dindarları önemli ölçüde temsil edebilen bir parti iktidarda. 12 yıldır iktidarda olan bu partinin eleştirilmeye müsait çok sayıda politikası, icraatı ve açıklaması olduğu elbette muhakkak. Ancak bu durum, Kemalist dürtülerin hâlen kuvvetli olduğu ve dindarlara yönelik eleştirilerin hâlen yaygın olarak bu sopalarlayapıldığı gerçeğini değiştirmiyor.
28 Ekim 2012 tarihli “Taraf ve sertlik” başlıklı yazımda daha detaylı olarak değindiğim gibi,eleştirinin işlevi ve gücü, eleştirinin hedefindekiler ile kurduğu ilişkinin niteliğine bağlı.Taraf’ta bugünlerde yeniden su yüzüne çıkan ihtilaf, biraz da bununla ilgili. Konu, eleştirinin yapılıp yapılmayacağı değil, nasıl yapılacağı. Ancak Kemalist reflekslerle hareket edenler, sergiledikleri tavırların ve yazdıkları yazıların ne kadar kaba, sıradan ve/veya işlevsiz olduğunun dahi farkında değil gibiler. Hâlbuki AKP ya da İslami kesim eleştiriye kapalı olmadığı gibi, Türkiye’nin diğer kesimlerinden (ve hele de yaptıkları sinsi/kaba eleştirileri demokrasi mücadelesi zannedenlerden) daha anlayışsız da değil. Herşey bir yana, daha yeni bitirdiğim ve doğrudan İslam dinini sorguladığım 10 yazılık diziye almakta olduğum makul ve olgun tepkiler, İslami kesimin (sakin ve hesapsız) sorgulama ile (sinsi ya da bodoslama) saldırı arasındaki farkı ayırt etmekte hiç de sorgulanmadığını teyit ediyor.
Belli ki, insanlar bazen kendi söylemlerinin dışarıdan nasıl göründüğünün farkında olmadıkları gibi, bilmiş bir eda ile eleştirdikleri insanlara ve onların siyasi temsilcilerine aslında epey yabancı olabiliyorlar.
Teşekkür
Taraf Üniversitesi formatını ilginç bulan ve Taraf’ta hayata geçirmeme vesile olan Yasemin Çongar’a, Taraf’ta yazdığım takriben iki buçuk yıllık süre zarfında en fazla iletişim hâlinde olduğum gazete çalışanı olan yazarlar editörümüz Tamer Kayaş’a, ve beş buçuk yıllık yayın hayatı boyunca gazetenin mutfağında emek sarf eden herkese teşekkür ederim.
Arşiv notu
Taraf’ta bugüne dek yayımlanan 119 yazıma şu adresten ulaşılabilir:http://www.serdarkaya.com/taraf
twitter.com/derinsular
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014