Serdar KAYA
Charlie Hebdo, 7 Ocak 2015 tarihli saldırıdan önce Türkiye’de pek bilinen bir dergi değildi. Şimdi ise, herkes (siyasi meşrebine göre) dergiyi “İslam karşıtı” ya da “özgürlük sembolü” bir yayın olarak algılama eğiliminde. Bu algılar, lisan bariyeri nedeniyle belki de hep bu çerçevede kalacak ve dergi hep bu saldırı ekseninde hatırlanacak.
Halbuki Charlie Hebdo bu dar çerçevelere sıkıştırılabilecek bir dergi değil. Ancak bunu fark edebilmek için öncelikle (1) Batıyı, daha spesifik olarak da (2) Fransız tarih ve geleneğini, ve (3) Charlie Hebdo‘nun editoryal tercihlerinin dayandığı siyasi arkaplanı daha yakından tanımak gerekli. (Akın Özçer’in 8 Ocak 2015 tarihli Serbestiyet yazısı, bu uzun yolculuk için iyi bir kısa başlangıç olabilir.)
Charlie Hebdo için pek çok şey söylenebilir… Ancak bu dergi, (Türkiye standartları ile değerlendirildiğinde dahi) bugünlerde abartıldığı kadar sıradışı bir yayın değil. Hatta, derginin militarizm eleştiri ve tasvirlerinin, Türkiye’de TSK’ya mesafeli olan geniş kesimlerin epey hoşuna gidecek türden olduğu bile söylenebilir. Bu konuda somut bir örnek de verebilirim: 2010 yılında piyasaya çıkan kitabımın kapağında, (Charlie Hebdo‘nun öncülü olan) Hara-Kiri‘nin Şubat 1974 sayısındaki kapağı kullanmış ve ekseriyetle olumlu tepkiler almıştım.
Buna benzer başka örnekler de bulmak da mümkün. Ancak bu noktadan sonra bu gibi “detay”lar herhalde çok önemli değil. Zira, Charlie Hebdo imgesi, geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki asırlık çekişmelerin ifade bulduğu söylemler çerçevesinde yeniden kurgulandı. Dolayısıyla da, dergi daha epey bir zaman bu yapay kurgular çerçevesinde algılanacak gibi duruyor.
Katliama verilen komplocu tepkiler
Türkiye’de katliama verilen ilk tepkiler, olayın bir komplo olduğu yönündeydi. Gerçi Türkiye’nin ezici çoğunluğuna göre dünyada zaten komplo içermeyen herhangi bir hadise gerçekleşmiyor. Her olay perde arkasındaki “birileri”nin eseri, ve her işin içinde başka bir iş var. Ve tabii asıl amaç hep Türkleri (ya da müslümanları) bir şekilde “zayıf düşürmek” ya da en azından “kötü göstermeye çalışmak”! (Ortalıkta yeteri kadar utanç verici gerçeklik bulunmadığından olacak, “gizli güçler” müslümanlar hakkında olumsuz intibalar uyandırmak için sürekli yeni senaryolar üretip uygulamaya koyuyorlar!)
Siyasi hadiselerin perde arkasını komplo teorileri ile açıklamak, aklı başında insanların itibar ettiği, kabul edilebilir bir yöntem değil. Bu çerçevedeki açıklamalar, dünyada daha çok popüler seviyedeki okuyucuların (ve belki bir de formal bir eğitime ve ihtisasa sahip olmayan otodidaktların) ilgisini çekiyor. Türkiye ise, günümüz itibariyle tam bir entelektüel sefalet vakası durumunda. Zira, Türkiye’de değil medya yorumcuları, sosyal bilimciler dahi sıklıkla komplo teorilerine başvurabiliyorlar.
Türkiye özelindeki bir diğer sorun ise, öne sürülen komplo teorilerinin önemli bir kısmının asgari rasyonaliteden dahi yoksun olması. Örneğin, Türkiye’deki pek çok yorumcu, saldırıdan takriben yirmi dakika önce Charlie Hebdo‘nun resmi Twitter hesabından yapılan bir paylaşımın IŞİD lideri Ebu Bekir El-Bağdadi’yi konu etmiş olmasını önemli bir detay olarak gördü. Hatta, bu paylaşımdan hareketle, IŞİD’i Paris’in orta yerinde yirmi dakikada eylem koyabilen bir örgüt olarak nitelendirenler dahi oldu! Halbuki IŞİD’in “Paris bürosu”nda çalışanların ilgili tviti saniyesinde görmüş olduklarını dahi varsaysak, geriye kalan 19 dakika 59 saniye içinde (1) eylem kararı aldıklarını, (2) eylemin niteliği konusunda uzlaşıp hareket planlarını neticelendirdiklerini, ve sonra da (3) maskelerini, silahlarını ve arabalarını alıp dergi ofisinin bulunduğu yere vardıklarını ve (4) herhangi bir gözlemde bulunmadan derhal işe koyulduklarını iddia etmek herhalde pek gerçekçi olmaz.
Böyle ezbere yorumlar görünce insan ister istemez soruyor: Bu yorumcular için sınır nedir? Yani söz konusu tvit saldırıdan yirmi değil de on dakika önce atılmış olsa, buradan hareketle ilgili örgütün daha da eliçabuk ve maharetli olduğu sonucuna mı varacaktık? (Bu son derece tipik bir post-hoc-ergo-propter-hoc hatası. Yani: “Önce A, ardından da B hadisesi gerçekleşti. O halde, A hadisesi, B hadisesine sebep olmuş olmalı!”)
İlginç bulunan bir diğer vakıa ise, saldırıda hayatını kaybeden Charlie Hebdo editörüStéphane Charbonnier‘nin Ocak ayında Fransa’da bir saldırı yaşanabileceğini ima eden karikatürüydü. Charbonnier’nin “Fransa’da hâlâ bir saldırı yaşanmadı” başlığı altına çizdiği bu son karikatüründe, silahlı bir militan, “Bekleyin! Yeni yıl dileklerimizi iletmemiz için Ocak sonuna kadar vaktimiz var” diyordu.

Bazı insanlar, yeni yıl vesilesiyle çizilen bu karikatürü sadece acı bir tesadüf olarak görmek yerine, 7 Ocak katliamının bir habercisi olarak algıladılar. Bu ikinci ihtimal (her nasılsa) onlara daha makul geldi. Herhalde derginin editörünün, kendisinin ve arkadaşlarının katledileceği gizli bir planın içinde yer almasında da bir tuhaflık görmediler. Kim bilir, belki de yegane amacı müslümanları “kötü göstermek” olan bu karikatüristlerin böyle bir fedakarlığa hazır olduklarını düşünüyorlardır… Ancak Charlie Hebdo çizerlerinin müslümanları kötü göstermek için bir intihar eylemi tasarladıklarını (ve nedense bu gizli planı bir karikatürle önceden duyurduklarını) düşünmek, çok da sağlıklı çalışan bir zihne işaret etmiyor olsa gerek. (Bir de galiba roller biraz karıştırılıyor!)
Olaya dair ilk görüntülerin yayınlanmasıyla birlikte, üçüncü bir yaygın tepki ortaya çıktı: Yerdeki müslüman polisin öldürüldüğü sahneye şahit olanlar, saldırganların son derece profesyonel göründüklerini söylediler. Bu noktadan sonra, her şeyin bir komplo olduğu “gerçeği” onlar için daha da açık hale geldi. Hatta, saldırganların profesyonel görünmelerinden hareketle, müslüman olmadıkları sonucuna varanlar dahi oldu!
Başka örnekler de verilebilir… “Fransızlar”ın saldırganları önce kullanıp sonra öldürdüklerinden, olayı araştıran başkomiserin bir cinayete kurban gitmiş olmasına dek uzanan sonu gelmez yorumlar, “analiz”ler…
Bu şekilde düşünme eğilimi Türkiye’de acaba neden bu denli yaygın? Ya da, böyle şeyleri ciddi ciddi düşünüp paylaşabilen insanların ne kadarı, argümanlarının dayandığı varsayımların farkında? Mesela, Fransız devleti/hükümeti, kolaylıkla kontrolden çıkabilecek ve ülkenin toplumsal düzenini alt üst edebilecek olan bu denli tehlikeli bir işe neden kalkışsın? Diyelim ki kalkıştı, koskoca Fransız istihbaratı bir dergiye (sözgelimi) bomba koyabilmekten aciz mi ki, üç müslümanı makineli tüfeklerle oraya göndermek ve sonra da polisleri kullanarak onları öldürmeye çalışmak gibi tuhaf işlere kalkışsın? Diyelim ki bu kadarı da doğru! Fransa gibi bir yerde, polisin eylemcileri yakalama operasyonuna dahi doğrudan müdahil olmayı gerektiren bir planın gizli kalabilmesi mümkün olabilir mi?
Ya da, müslümanlar iyi derecede silah kullanamazlar mı? Dünyanın pek çok yerinde müslüman olan olmayan askerler ve teröristler var. Bu kişilerden müslüman olanların diğerlerine nazaran (her nasılsa) daha kötü silah kullandıklarına dair bir veri var mı elimizde? Şayet yok ise, bir saldırganın silahına olan hakimiyetinden hareketle böyle çıkarsamalarda bulunmak neden? Müslümanların hiçbir işi iyi yapamayacaklarını telkin eden bir eziklik duygusu mu insanları bu şekilde konuşturuyor? Öyle olduğunu bile kabul etsek, bir toplumun – yazarından profesörüne – bu denli düşünmeden konuşma alışkanlığı edinmiş olması başlı başına ürkütücü değil mi?
İslamofobi?
Charlie Hebdo Katliamı hakkında yapılan değerlendirmeler, ekseriyetle İslamofobi eksenli oldu. Böyle bir eylem sonrasında İslamofobinin (en azından kısa vadede) yükselişe geçeceğini düşünmek elbette makul. Dolayısıyla da, olayın muhtemel sonuçlarını değerlendirirken, İslamofobiye de yer vermek anlamlı; hatta gerekli. Ne var ki, Türkiye’deki milliyetçi-muhafazakar kesim için konunun tek önemli yönü İslamofobi gibiydi. Hatta, saldırının akşamında gerçekleşen tartışma programları, doğrudan bu başlık altında yapıldı.
Böyle programlar (sözgelimi, geçtiğimiz günlerde İsveç’te) camilerin gece vakti kundaklanmasının ardından (yani müslümanlar saldırıya uğradığında) yapılsa, elbette uygun olur. Ancak müslüman aktörler zalim iken de, mazlum iken de İslamofobi programı yapmak, ciddi bir algı sorununa işaret ediyor. Farazi bir örnek üzerinden düşünelim:
Böyle bir tablo karşısında, ilgili yazarlar hakkında ne düşünürüz? Yazardan ziyade militan gibi konuştukları izlenimine kapılmaz mıyız? Hepsinden önemlisi, bu şekilde konuşan insanların, muhatapları ile etkili bir diyalog kurabilmeleri mümkün olur mu?
Gazeteler
Saldırının ardından atılan gazete manşetleri de, olan bitenin bir komplo olduğunu ilk günden hükme bağlamış gibiydi. Örneğin, Türkiye, 8 Ocak’ta, “Randevulu Saldırı” manşetiyle çıktı. Manşet, Charbonnier’nin yukarıdaki karikatüründen mülhemdi. Manşetin altındaki metinde, karikatürün (yanlış bir çeviriyle) Türkçeleştirilmiş bir versiyonu vardı. Gazete, ertesi gün ise, “Müslümanlar Hedefte” manşetiyle Avrupa’da yükselen İslamofobiye dikkat çekti.
Star, “Fransa’da Kirli Oyun” manşetiyle çıktı. Ertesi gün ise, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in açıklamalarını öne çıkardı. Bir istihbaratçı gibi konuşan Görmez, “Bu Saldırı İslamadır” demiş ve şunları söylemişti: “İslami simgelerin aleni olarak bu eylemde kullanılmış olması bir algı manipülasyonudur. Algı mühendisleri, katillere dinimizin simgelerini telaffuz ettirerek Müslümanların değil Batı’nın aklıyla da alay ediyor. Dinler ve medeniyetler arası çatışmaların oluşmasına yönelik bir çaba var. … İslamofobinin nefrete ve düşmanlığa dönüşerek yaygınlık kazandığı bugünlerde böyle bir eylemin gerçekleşmesi manidar.”
Akit‘in yorumu da Mehmet Görmezinki ile aynı doğrultudaydı. Ancak gazete daha doğrudan bir üslubu tercih etmişti: “Saldırının Faili Batı“. Yani, “Biz Yapmadık, Onlar Yaptı”.
Bazı gazeteler, hayatını kaybeden karikatüristlerin fotoğraflarını da yayınladılar. Ancak ortada gerek dergi gerekse hayatını kaybeden karikatüristler hakkında dişe dokunur herhangi bir objektif bilgi yoktu. Olumsuz yorumlara rastlamak ise zor değildi. Örneğin,Yeni Şafak, Charlie Hebdo‘nun her sayısının nefret dolu olduğunu belirtiyor ve derginin “2012’de Peygamberimiz’e hakaret eden karikatürler yayınla”dığını hatırlatıyordu. Ancak, gerek Yeni Şafak, gerekse hadiseye İslamofobi nazarından bakan diğer gazeteler, katliamın insani boyutunu tamamen atlamış gibilerdi.
Sonsöz
Biz, aklını yitirmiş, hasta bir toplumuz. Kendimiz dışındaki herkesi hasta zannetmemiz biraz da bundan. En olmadık devletleri kendimizinki gibi “derin” ve ekstra-legal addediyor, ve hiç tanımadığımız toplumlarda yaşayan insanları dahi iyi-kötü ayrımı yapma ihtiyacı hissetmeden nefretle anıyoruz. Aradan onyıllar geçse de, hastalığımız düzelmiyor. Çünkü, hastalığımızın ne denli ilerlemiş olduğunu takdir etmek bir yana, hasta olduğumuzu farketmekten dahi aciziz. Aksine, bütün hastalıkların dahildeki ve hariçteki “düşman”larımızdan neşet ettiğini düşünüyoruz.
[Pazar günü devam edeceğim.]
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014