Serdar KAYA
11 Eylül 2001 saldırılarından sonra, dünyanın farklı yerlerinde İslam dini ve peygamberi hakkında çok sayıda karikatür çizildi. Bu çok beklenmedik bir gelişme sayılmazdı, zira İslam bir anda dünya gündeminin başlıca maddelerinden biri haline gelmişti. Dolayısıyla, siyasi yorumcular nasıl bu konuda daha çok şey yazdılarsa, karikatüristler de daha çok şey çizdiler. Ve tıpkı yazılarda olduğu gibi, karikatürlerde de farklı yaklaşımlar ifade buldu. Kimileri ölçülü ve dengeli bir yaklaşım sergilerken, kimi diğerleri taraflı ve hakaretamiz bir tavrı tercih ettiler.
Danimarka’daki (sağ eğilimli) Jyllands-Posten gazetesinin 30 Eylül 2005 tarihli sayısında yayınladığı karikatürlerden sonra, konu farklı bir boyuta evrildi. Gazetenin toplamda yayınladığı 12 karikatürün tamamına yakını Hz. Muhammed’i hicvediyordu. Ancak konu sadece Hz. Muhammed’in tasvir edilmesi değildi. Karikatürlerin (ve karikatürlere eşlik eden metinlerin) bazıları, İslam peygamberini saldırgan, terörist ve kadınlara baskı uygulayan bir insan olarak sunuyordu.
İslam dünyasının karikatürlere tepkisi büyük oldu. Başlangıçta, diplomatik bir süreçyaşandı. (Türkiye, Roj TV’nin Danimarka’dan yayın yapıyor olduğunu da hatırlatarak bu sürece dahil oldu.) Bu şekilde geçen birkaç ay boyunca diplomatik yollarla herhangi bir netice elde edilemeyince, Ocak ve Şubat aylarında hem müslüman coğrafyada hem de müslümanların yoğun olarak yaşadığı Batı ülkelerinde (bir kısmı gayet büyük çaplı) protestolar düzenlendi. Danimarka konsolosluklarına saldırıların da yaşandığı bu protestolarda zaman zaman ölçü iyice kaçtı ve neticede (100’den fazlası Nijerya’da olmak üzere) 200’den fazla insan hayatını kaybetti.
Bazı sorular
1. Bütün bunlara gerçekten de 12 karikatür mü neden oldu?
Muhtemelen hayır. Zira bu spesifik hadiseyi diğerlerinden bir parça farklı kılan kimi noktalar var. Her şeyden önce, Jyllands-Posten‘da yayınlanan karikatürler, Hz. Muhammed’in olumlu ya da olumsuz olarak tasvir edilmesi adına bir ilk teşkil etmiyordu. Ancak, Jyllands-Posten, marjinal bir ırkçı grubun yayın organı değil; Danimarka’nın en çok satan gazetesi. Bu detay, önemsiz değil.
Müslümanlara yönelik ayrımcı uygulamaların 11 Eylül’den sonra ivme kazanmış olması, bu konuda dikkate alınması gereken bir diğer faktör. Dünya çapındaki büyük katılımlı protestolara rağmen başlayan Irak Savaşı ile birlikte müslümanların kendilerini saldırı ve zulüm altında hissetmeye başlamalarının da tepkilerin dozajını artırmış olması mümkün. Her durumda, tek başına karikatürleri bir sebep olarak görmek yerine, ilgili hadiselere anlam kazandıran arkaplanı da dikkate almak gerekli.
2. Karikatürler konusundaki bu çatışma, birbirinden çok farklı iki kültürün bir araya gelmesinin bir sonucu mu?
Hem öyle, hem değil. Zira, Kilise, asırlar boyunca kutsalın tasvirini yasak addetmişti. Bu durum ancak Rönesans’tan sonra değişti ve zaman içinde kiliselerde sadece Adem ya da İsa değil, Tanrı’nın tasviri dahi olağanlaştı. (Michalangelo’nun Sistina Şapeli‘ndekiAdem’in Yaratılışı adlı freski, bu konudaki en belirgin örneklerden biridir.)
İslami bir anlayış çerçevesinde Tanrı’nın tasviri kolay kolay tasavvur edilebilecek bir şey değil. Yine de, hıristiyan dünyada yaşananın tersine işlemiş olan bir reformdan söz edilebilir. Zira, geçmişe baktığımızda, Hz. Muhammed’in resmedildiği İslami eserlere derastlıyoruz. Yani hâkim İslami geleneğin bir de öncesi var. (Ve tabii bu öncenin de pekâlâ daha başka öncülleri olabilir.) Bugün itibariyle Sünni İslam’ın suret konusundaki tavrı özellikle katı. Belki daha da ilginç olan bir nokta ise, hıristiyanların tasvire etmeye başlamaları ile müslümanların tasvire bir son vermelerinin birbirinden çok da uzak olmayan yıllarda gerçekleşmiş olması.
Bütün bunlar bir yana, Avrupa toplumları İslam dünyasına nazaran çok daha sekülerleşmiş durumdalar. Batı ülkelerinde dini prensiplerin sosyal hayat üzerindeki belirleyiciliği giderek azalıyor. Dindar Batılılar ise, (gerek seçici davranmak, gerek esnek yorumlara başvurmak, gerekse aradaki tezatları umursamamak ya da zaten baştan bilmemek/görememek suretiyle) inançlarını güncel seküler dünya ile giderek daha uyumlu şekillerde anlamlandırma eğiliminde oluyorlar. İfade özgürlüğü konusundaki prensiplerin siyasi kültürün bir parçası haline gelmesinin de tesiriyle, hem bazı kutsallar, hem de bu kutsalları hicveden ifadeler sosyal hayatın içinde aynı anda varolabiliyor.
Ne var ki, bu durum, Batı dünyasının yaşadığı tecrübeler sonrasında ortaya çıkmış olan (ve dolayısıyla o dünyaya özgü) bir gerçeklik. Göçmen müslümanlar içindeki geniş bir kitle ise, farklı bir zihniyet taşıyor ve (kimi geçmiş ve güncel mağduriyetlerin de etkisiyle) kendi değerlerinin alay konusu olmasına tepki duyuyor – ki müslüman göçmenlerle geçen onlarca yıla rağmen bu hassasiyetler Batı tarafından halen yeterince anlaşılabilmiş değil.
3. Bu bir medeniyetler çatışması mı?
Bütün bu yaşananları bir medeniyetler çatışması olarak nitelendiren iki kesim var: (1) Batı’daki aşırı sağcı kitle, ve (2) dünyanın farklı yerlerindeki bazı İslamcılar. Bu iki tarafın ortak yanı, dünyayı farklı kimliklerin savaş alanı olarak gören bir algı taşıyor olmaları. Tarafların içinde eskatolojik inançlara sahip olan geniş kesimlerin de bulunması, bu çatışmacı tavırları daha da derinleştiriyor.
Ne var ki, hem Batı hem de İslam dünyası yekpare olmaktan çok uzak. Dahası, insan hayatı bunu fark etmeyi epey zorlaştıracak derecede kısa olsa da, aslında hiçbir kimlik sabit değil. Kimlikler, etkileşim ve diğer hayat tecrübelerinin tesiriyle sürekli yeniden üretiliyor – ve sabit bir kimliğe mensup olduğunu düşünenler dahi, ilgili kimliğin her dönemde farklı sabitlere sahip olduğunu fark edemiyorlar. Dolayısıyla, çok geniş kitleleri tek bir kimlik ekseninde aynılaştıran ve bu kimliğin hep aynı kalacağını varsayan yaklaşımlara bir parça ihtiyatla yaklaşmak gerekli.
––––––
Yazı arşivi: İslam ve Batı konulu diğer yazılar
Fotoğraf: Reşidüddin Hamedani’nin 1300’lü yılların başlarında yazdığı Câmi’ut-Tevârîhadlı eserinde yer alan minyatür. Eser, Kâbe’nin 605 yılındaki inşasının ardından Hz. Muhammed’in Hacerü’l-Esved’i Kâbe’nin doğu köşesine yerleştirmesini tasvir ediyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014