Sezin ÖNEY
Zaman içinde geri gidelim; 78 yıl öncesinin bir gününe.
İspanya’da İç Savaş dönemi başlıyor...
İspanya Cumhuriyeti’ne “sadık” Cumhuriyetçiler ve General Francisco Franco’nun liderliğindeki Milliyetçiler arasındaki çatışma, üç yıl sürdü.
O dönemde ülkede oluşan siyasi kutuplaşmanın ağır mirasıysa aslında hâlâ sürüyor.
“Las dos Españas”... İki İspanya...
Biri, laik, anayasal düzeni savunan ve siyaseten hak ve özgürlüklere, bu alandaki evrensel değerlere önem veren...
Ötekiyse, dini siyasetin önemli bir aracı sayan, tepkisel politikaların ‘halk iradesini yansıttığını’ düşünen, tepkisel politikaları anayasal/evrensel hukuk değerlerinin üzerinde tutan, liderin mutlakıyetine inanan, “tek adamcı”...
“İki İspanya” imgesi, Antonio Machado’nun “Españolito que vienes al mundo” (İspanyolcuk, ne oluyor âlemde) şiirinde de yer alıyor.
“Ya hay un español que quiere
vivir y a vivir empieza,
entre una España que muere
y otra España que bosteza”
“Bir İspanyol var, yaşamak istiyor, yaşamaya başlamak
Ölmekte olan bir İspanya ile esneyen diğer İspanya arasında...”
Bu dizelerin yazıldığı dönemde, Cumhuriyetçi Machado’nun kardeşi Manuel ise, General Franco’yu öven bir şiir yazıyordu. Edebiyatla Paris’te beraberce tanışan iki kardeş gibi, iki İspanya da, uzlaşılmaz farklarla birbirinden ayrıldı.
İki İspanya içinde bir sürü İspanya da vardı elbette; ancak, tercih bir kez yapıldı mı ortaklık imkânını imkânsızlaştıran tüm ikilikler gibi, İspanya’nın bin bir farklılığı da aksi kutuplar arasında eridi gitti.
“Viva la muerte” (Yaşasın Ölüm)... Franco’nun tarafında yer alanlar, ölümü böyle kutsuyordu Türkiye’de son dönemdeki “kefenseverleri” anımsatırcasına...
40 yıla yakın yıllık “tek adam” yönetimi boyunca, ölüm gerçekten de “yaşadı” İspanya’da.
Ölümün her türlüsü, altın çağını yaşadı.
1937 yılında bir nisan günü Guernica kenti, Alman, İtalyan ve İspanyol faşist yönetimlerinin uçakları tarafından bombalanmıştı. İspanya’da Baskların çoğunlukta yaşadığı bu şehirde, siviller vardı; savaşın hedefi olmamaları gerekiyordu.
Henüz 30’larındayken, başka bir savaşta, Burma’da ölecek olan savaş muhabiri George Steer, Guernica’nın bombalanmasından sonra kente ilk gidenlerdendi.
Editörü Franco destekçisi olan İngiliz Telegraph gazetesine geçtiği haberinde Steer şöyle yazmıştı (ki sonradan ‘taraflı olduğu’ gerekçesiyle yazılarına son verilecekti):
“Bugün saat gece 2’de, şehre girdiğimde, bir uçtan ötekine yanan ateşlerle korkunç bir manzara vardı. Alevlerin yansımaları... duman bulutları ötesinden dağlara vuruyor.”
Roboskili çocuk ve gençlerin üzerine bombaların yağdırıldığı gece de, alevlerin yansımalarının dağlara vurduğu anlatılıyor. O gece de, modern savaş makineleri; insansız hava araçları, askerî uçaklar güçlerini göstermişti.
Gücünü gösteren bir şey daha vardı detaylarında çok farklı iki olayı benzeştiren, o da, bazı insanların yaşamlarına zerre kadar değer verilmemesiydi.
Kaba kuvvetin sahipleri, hedef gördükleri canların varlığını, “tali” buluyordu.
Vurulabilir, yok edilebilir.
Bu canların yanmasının yakacağı insanları da, hiçe sayıyorlardı.
Steer’in yazısını okuyanlardan biri de Picasso’ydu.
Picasso, belki de en büyük yapıtı olan, dünyada savaş karşıtlığının sembol eserine dönüşen “Guernica”yı buram buram yanan bir ilhamla yarattı.
Tablonun ilk eskizlerinde, umudu ve direnişin zaferini, gücünü sembolize eden detaylar vardı; bir kanatlı at, havada gururlu bir yumruk.
Son hâlindeyse, sadece çıplak acı kaldı.
Guernica’da “ışık” imgesi de, bombardıman başlamadan önce hedefi aydınlatan askerî ışıklara atıfla, kötülüğün sembolü bir ampuldü.
Ölümün modern, elektrik nazarı...
Yıllar sonra, Irak’ın işgaline geri sayılırken, New York’ta Birleşmiş Milletler merkezinde yapılacak açıklamanın arka planında bir hayalet göze çarptı.
Guernica resminin bir reprodüksiyonu... Üzerine bir örtü gerildi.
Gözlerden saklandı.
Ama yaşamı hiçe sayan kaba kuvvet sonuna kadar adaletsizlik örtüsüyle kendisini gizleyemiyor; eninde sonunda hak ettiği vicdan cezasını alıyor.
Guernica, Roboski, Ali İsmail ve kaba kuvvetin, askerî, hukuki, siyasi mağdurlarını çevreleyen titrek hale, yapay ışıkların köreltici keskinliğinden hep daha güçlü.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024