Sezin ÖNEY

Sezin ÖNEY
Sezin ÖNEY
Tüm Yazıları
Podemos
31.05.2014
1986

 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, bir sürpriz yaşandı. İspanya’da, henüz 100 gün önce kurulmuş bir parti, 1 milyon 250 bin oyla, AP’ye beş temsilci gönderme hakkını kazandı. 2009 AP seçimlerinde, İspanya’da iki parti egemendi; oyların yüzde 80’ini merkez sağ ve sol iki parti,Partido Popular (Halk Partisi) ve Partido Socialista (Sosyalist Parti) alıyordu.

Bu seçimlerdeyse, birden ortaya “Podemos” diye bir parti çıktı. Üstüne üstlük de, merkez iki partinin oyları, İspanya’nın siyasi tarihinde ilk kez yüzde 50’inin altına düştü. Podemos’un kendisi, yüzde 8 oyla, dördüncü parti oldu.

 Sadece Podemos değil, sol partilerden, kökleri kısmen Partido Comunista’ya (Komünist Parti) dayanan Izquierda Unida (Birleşik Sol) da, yüzde 10 oyla, üçüncü parti oldu.

 Podemos’a gelince... Aslında Podemos’un manası epey tanıdık: “Yapabiliriz”. Barack Obama’ya seçim kazandıran, “Yes, we can” sloganının İspanyolcası gibi. Ama, Podemos’u oluşturan ekip ve partinin sloganları, savunduklarının, Obama ile hiç alakası yok.

 Podemos, sol görüşlü aktivistlerin partisi ve sert bir muhalefet çizgisi var, sözünü sakınmıyor —muhalefetini de sadece marttan beri yapıyor.

 Podemos yeni ama...

İspanya’nın 2011’den bu yana toplamda yaklaşık 8 milyon kişinin katıldığı sokak gösterilerine sahne olduğunu, Indignados (Öfkeliler) olarak adlandırılan göstericilerin arkasında da, güçlü sosyal ağları olan hareketler bulunduğunu gözardı etmemek gerek. Elbette, bu gruplar arasında iletişimi oluşturan sosyal medyanın gücünü de hesaba katmak lazım...

 Indignados’un temel bileşenleri arasında sayılan Juventud Sin Futuro (Geleceksiz Gençler) ve Democracia Real YA (Gerçek Demokrasi ŞİMDİ) gibi, birbirleriyle sürekli sosyal medya üzerinden haberleşen, kendi iletişim ağını oluşturan son derece dinamik topluluklar. 

 İşte Podemos, böyle bir kitlenin siyasi umudu olarak ortaya çıktı. Partinin lideri, Pablo Iglesias, 35 yaşında bir siyaset bilimci. Televizyonda sık sık gözüken bir isim; kendi sunduğu bir siyasi tartışma programı var.

 Peki, Podemos ne vadediyor seçmenlere; Avrupa Parlamentosu manifestolarına bakınca, tüm verdikleri “seçim sözlerinin” hepsinin ekonomi odaklı olduğu gözleniyor. Ülkenin büyük bir sosyal sarsıntı yaşamasına neden olan ekonomik kriz düşünülünce, ekonominin temel odak noktası olması da elbette beklenir bir durum. Ekonomik krizin nedenlerine bakarsak da; 1990’ların sonuna gitmek gerek. İspanya’da 1997’de çıkan ve imar izinlerinin kapsamını çok genişleten yasa sonucu, İspanya’da sadece 2003 yılında, ekonomisi en büyük beş Avrupa ülkesinden fazla inşaat yapıldığını görüyoruz. 2008’e gelindiğinde, bu inşaat balonu fena hâlde patlıyor. İşsizlik oranının genelde yüzde 30’lar, gençler arasındaysa, yüzde 50’lere tırmanıyor.

 Podemos’un lideri Iglesias’ın, ekonomik krizi yorumlarkenki, “Alman kolonisine dönüşmek istemiyoruz” veya “Gençlerimizin, zengin Kuzey Avrupa ülkelerinde İspanyol mezeleri servis eden garsonlar olmasını istemiyoruz” gibi sözleri aslında, son derece popülist bir çizgi sergiliyor.

 Hatta, kimi aşırı sağ partilerin de, benzer biçimde toplumsal sorunların “zenginlerden”,“beyaz elitlerden” kaynaklandığını ileri sürdüğünü unutmayalım. Ancak aşırı sağ hareketler, “zenginleri” suçladıktan sonra, onlarla beraber hareket eden veya onlarla beraber toplumsal sorunlara neden olan başka gruplardan da bahsediyorlar. Kimi ülkelerde Romanlar, kimilerinde Yahudiler, kimilerindeyse Müslümanlar ve göçmenler “toplumsal yozlaşmadan”sorumlu tutuluyor. 

 “Toplumsal yozlaşma” yaşandığı konusunda, Podemos’ta hemfikir. Ancak, Podemos’un sol görüşlü aktivistleri, popülist söylemlerinin içine nefret, ayrımcılık ve yıkıcı bir “öfke”katmıyorlar. Aşırı sağın aksine de, “Avrupa” idealine ve “birliğine” de karşı değiller.

 Daha önce, Macaristan’da Lehet Más a Politika (Siyaset Artık Böyle Olmamalı) hareketi, parlamento seçimlerinde ani bir çıkış yakalamış ama bu ivmeyi sürdürememiş, Macaristan politikasında bir alternatif yaratamamış, parti de 2013 yılında dağılma sürecine girmişti.Bunun başlıca sebebi, bence, hareketin çok “entelektüel” seviyede kalması ve halkla bir iletişim kuramamasıydı. Öte yandan, İtalya’da komedyen Beppe Grillo’nun Cinque Stelle Movimento (Beş Yıldız Hareketi) de, çok kısa zamanda büyük başarı kazandı. Ancak, Grillo’nun da, “halkla ilişkiler” dışında bir şey yapmadığını, konuşmak dışında hiçbir dişe dokunur proje üretmediğini söylemek mümkün.  

 Podemos, zaman içinde daha kurumsallaşabilirse, en çok Yunanistan’daki SYRIZA partisi ile karşılaştırılabilir. İkisi de cunta dönemlerini yaşamış, faşizmin  nelere mal olduğuna tanık olmuş ülkelerden çıkan bu alternatif siyasi hareketlerin hem halkla iletişimi, hem de, halka odaklı projeleri var.

Türkiye’ye gelince... Podemos’a benzer hiçbir siyasi hareket, Türkiye’de henüz mevcut değil. Kimse de öyle olduğunu öne sürmesin. En azından şimdilik...

 [email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar