Sezin ÖNEY
Hiç, bir kelime sizi hayallere daldırdı mı? Her bir sözcüğün kendi dünyası yok mu? Kendi tınısı, sesi, dünyası; eş anlamlılarından onu ayıran kendine has özellikleri...
Mesela, ‘dekadans’ gibi, aslında Türkçede olmayan bir kelimeyi ele alalım. Anlamı, çöküş; fakat, dekadansın çağrıştırdığı, herhangi bir çöküş değil. ‘Muhteşem’ bir irtifa kaybı; adeta yavaş çekim bir dağılış...
Aslında, bugün artık kelime dağarcığımızda kalmayan, ‘inkıraz’ mesela; o da çöküşü anlatan bir kelime ama Arapça kökeni itibariyle daha çok bir krizi çağrıştırıyor.
‘Dekadans’ın anlamını yakalamak için, ‘inkıraz’ın yanına, bir de ‘sefahat’ kelimesini eklemek lazım.
Ahlaki bir çöküşü de, yani ayrıca ‘manevi’ anlamda da tükenişi anlatabilmek için...
İtalya’da da, bir devir sona erdi.
Sonunda Berlusconi devri kapandı.
Ve bu devri en iyi anlatacak kelime; ‘dekadans’.
Berlusconi, İtalya’da nesillerin yaşamına damgasını vurdu. 1994’ten beri, dört kez iktidara geldi. Yani, İtalya’nın yaklaşık son 20 yılı Berlusconi ile ‘zehirlendi’.
Tamam, Berlusconi artık yok, ama onunla ve yarattığı ‘kültürle’ yetişen bir sürü genç var.
Berlusconi, İtalya’nın altı ulusal televizyon kanalından üç tanesinin sahibi. İki kamu kanalına da, o hükmediyor. Ayrıca, uydudan yayın yapan, kimisi üyelik gerektiren başka büyük kanalların da patronu.
Televizyon haberleri, baştan aşağı Berlusconi üzerine kurulu. Kısacası, son 17 yılda, İtalya’da politika, Berlusconi’nin başrolünde olduğu bir ‘şov’ haline geldi.
İtalya’da, aslında tıpkı Türkiye’de de olduğu gibi, siyasi tartışma programları, aslında bir tür eğlence programları. Hayatın tüm alanındaki siyasi tartışmalar da, bu ‘eğlence’ programlarının türevleri gibi. İtalya, Berlusconi’nin ‘tarih olmasından sonra’, siyasetin aslında ‘ciddi bir iş’ olduğu gerçeğiyle yüz yüze gelmek zorunda kalacak. Sudan politik tartışmaların, polemikler, laf dalaşmalarının gerçek siyaseti, siyasetin gerçekte çözüm bulması gerektiği sorunları gölgelediği, bir mahalle kavgasının sanki çekirdek çitletilerek seyredildiği, bir kargaşa, itiş kakış ‘eğlencesi’ bir ortamdan, ‘mantığın’ dünyasına geçmek, İtalya’nın değişmesine, ülkenin onlarca yıldır ötelenen sorunlarıyla da yüzleşmesine neden olacak.
7 kasımda Fransa’da yayınlanan Le Nouvel Observateur dergisi, Berlusconi sonrası İtalya’yı bekleyen sorunları, “Berlusconi Sonrası İtalya’nın Beş Kara Noktası” adlı makalede sıralamıştı. Beşinci sırada da, aslında en önemli sorun vardı; İtalya’yı bekleyen ahlaki kriz.
İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemde faşizmin yükselmesinin de, ertesinde Soğuk Savaş zamanında Gladio’nun İtalya’da serpilmesinin de sebebi aslında, bir türlü içselleştirilemeyen ‘insani’ değerler. Yani, güce olan zaafın yenilememesi. Bir yanda, hümanizmin doğuş yeri olan bir yer İtalya, öte yanda da, Makyavelist, güç ve iktidarı baş tacı yapan düşüncenin de.
Yani, güce olan zaafın yenilememesi. Bir yanda, hümanizmin doğuş yeri olan bir yer İtalya, öte yanda da, Makyavelist, güç ve iktidarı baş tacı yapan düşüncenin de...
Türkiye de, aslında İtalya’ya çok benzeyen bir durumda.. Anadolu bir yandan, tarihin her döneminde ‘insancıl’ felsefenin türlü incelikli çizgilerinin geliştiği bir yer, bir yandan da, Bizans’tan Osmanlı’ya ve tabii Türkiye Cumhuriyeti’ne, güçlü devletin, ‘tebaayı’ ezdiği, insan haklarının bir türlü tam manasıyla köklenemediği bir mekân.
Fransa’da yaşayan İtalyan gazeteci Alberto Toscano’nun Fayard Yayınevi’nden yeni piyasaya çıkan kitabı, Ces gaffeurs qui nous gouvernent (Bizi Yöneten Çam Devirenler), iki ‘ülkesinin’ siyasetçilerinin sürekli kırıp durduğu potlar, sarf ettikleri ipe sapa gelmez laflardan yola çıkarak bir deneme/derleme kitabı oluşturmuş.
Toscano’nun bu kitapla vardığı sonuç şu; medyada yer almak için siyasetçiler bilerek ipe sapa gelmez laflar ediyor, ortamı geriyor, ‘bu kadarı da olmaz’ dedirtecek gaflar yapıyor, kimi zaman polemik yaratıyorlar. Bir diğer deyişle, ‘ahmaklık satıyor’.
Medya, kendisine gerçekten haber yapma zahmetine katlanmadan, kamuoyunu konuşturacak ‘haberler’ yapıyor, politikacılar da, sürekli medyada yer alarak kendilerinden konuşturuyor.
Berlusconi de, bir nevi ‘boş laf devrimini’ gerçekleştiren başlıca siyasetçilerden oldu. Kendini, ‘monşerlere’, ‘politikanın tiyatro sahnesine’ karşı duran, ‘mahallenin asi çocuğu’ ‘anti-kahraman’ gibi paketledi, sundu.
Siyasetin, hiçbir gerçek soruna çözüm getirmediği, ekonomik istikrar ve göreceli bir refah düzeninin teknokratlar tarafından idaresinin sağlanmasıyla, kitlelerin afyonlandığı, ‘politikasız’ bir düzende on yıllar işte böyle boş ama gayet de nahoş geçti; son kertede.
Ayakta uyunan Berlusconili yıllarda feda edilen, belli aralıklarla oy vermenin ötesinde gerçek manasında demokrasi, insan hakları ve eşitlikler, ‘insani değerlerle’ yaşam oldu İtalya’da.
Düşünerek hareket etmenin dayanılmaz hafifliğini bakalım kaldırabilecek mi Berlusconi sonrası İtalya...
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024