Taha Akyol
Bir şafak vakti İmamoğlu’nun evini polis timleriyle kuşatılıp göz altına alınması, önemli bir “veri”dir. Sadece o değil. Başka gözaltılarda sıraya dizilmiş ‘şüpheliler’ polis kordonu altında emniyete getirildi.
Davet edilse gelmezler miydi? Niye iki sivil memur gidip davet etmediler de polisler göndererek gözaltılar yaptılar?
Bir silahlı örgüt soruşturması değildi… Aramalarda bir tabanca bile çıkmadı zaten.
Güç gösterisinden başka ne sebep olabilir?
Fakat güç gösterileri toplumu sindirmiyor, aksine tepkileri körüklüyor. CHP hiçbir zaman bu kadar geniş katılımı ve bu kadar devamlı mitingler yapmamış, yapamamıştı.
Gençler hiçbir zaman bu kadar muhalif tavır ortaya koymamıştı.
YARGI VE İKTİDAR
İmamoğlu’nun tutuklanmasının ve ardından gelen gözaltı ve tutuklamaların siyasi mesajı çok büyüktü, tepkisi de çok büyük oldu. On binlerce geç birçok şehrimizde protesto gösterileri yaptı. Yüzlercesi gözaltına alındı, bazıları tutuklandılar. Sınav günü kaçıranlar oldu.
Ve sonunda mahkeme, “suç değil” diyerek hepsi hakkında beraat kararı verdi.
Hani yargı üzerinde iktidarın ağır baskısı vardı?
Ebette yargı üzerinde iktidarın ağır baskısı var. Üstelik sadece baskı değil. Özellikle yazılı sınavlarda başarı puanının 70’ten 50’ye düşürüldüğü dönemde, “mülakat”la birçok AK Partili avukat, hakim savcı atandı.
Üç kanun bir KHK ile yargı kadrosu dört defa ‘yeniden düzenlendi.’
Yargıtay’da, AYM’yi teröristlerle paralel hareket ediyor diye suçlayan kadro nasıl oluştu?
Peki, bu yargı nasıl oldu da genç protestocuları beraat ettirdi.
HUKUK KÜLTÜRÜ
Baskılar toplumun tamamını sindiremediği gibi yargının tamamı da iktidar yanlısı yahut baskıya boyun eğen hukukçulardan oluşmuyor. Yargıda bağımsız düşünceli ve hür şahsiyetli pek çok hakimler ve savcılar vardır. Bu bir…
İkincisi, 1999, 2004 ve 2010 reformlarından itibaren, anayasa ve kanunlarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi “üstün norm” olarak kabul edildi.
Bu dönüşüm Ecevit’in Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’le ivme kazandı.
Erdoğan hükümetlerinde, Cemil Çiçek’in Adalet Bakanlığı döneminde AB stantdartlarına uygun yeni TCK çıkarıldı, hakim ve savcılar için yazılıp dağıtılan “İnsan Hakları Mahkemesi İçtihatları” adlı 900 sayfalık kitaptan bende de var, zaman zaman bakarım.
Sadullah Ergin’in bakanlığı döneminde bu devam etti, “bireysel başvuru” getirildi.
Avrupa insan hakları hukuku hem yargıda hem akademik hukuk hayatımızda önemli bir yer kazandı; CB sistemi bunu tasfiye edemedi.
Özellikle AYM’nin temel içtihat kaynaklarından birincisi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM içtihatlarıdır. Bu, 2004 yılında Anayasa’nın 90. Maddesine konulmuş bir hukuk normudur.
İktidar 2011’den sonra tavır değiştirdi, fakat hukuk kültürümüz aslında bu yönde evrilmeye devam etmektedir.
İŞTE BERAAT KARARI
Cumhurbaşkanı’nın “AİHM kararları bizi bağlamaz” sözü, anayasa ve kanunlardaki “bağlar” hükmünü kaldırmadığı gibi yargıdaki ve hukuk kültürümüzdeki “insan hakları” müktesebatını da ortadan kaldırmadı.
Saraçhane’de, protesto gösterisi yaptıkları için yargılanan gençler hakkında İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi, verdiği beraat kararında “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa'daki toplantı ve gösteri yürüyüşü” düzenlemelerini vurguluyor, şöyle diyor:
"Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, çoğulcu bir demokrasinin kurulması, farklı siyasi, kültürel, dini, sanatsal ve benzeri fikirlerin oluşabilmesi ve bir arada yaşayabilmeleri bakımından önemlidir."
AİHM ve AYM içtihatlarında aynen böyle yazılıdır.
Mahkeme kararındaki şu cümleyi özellikle iktidarların dikkate alması lazım:
“Soyut bir kamu düzeni ve kamu güvenliği tehlikesine dayanarak toplantı ve gösteri yürüyüşü yasaklanmamalı…”
Bizde iktidarlar “tehlike” göstererek hürriyetleri kısıtlamayı severler. Bir yasağın konulabilmesi için tehlikenin “açık ve yakın tehlike” olması şartı, hukukumuza Avrupa Birliği sürecinde ve 2004 yılında girdi; hala tam uygulanmasa da…
Eğitim seviyesi yükselen, şehirleşen, dünyaya açılan Türkiye’de ana toplumsal dinamik, hukukun üstünlüğü yönündedir. İktidarların baskıları bunu durduramaz. Hukuku üstün tutan yargıçlarımız da daima varolacaktır.
Yazarlar
-
Fehmi KORU“Uyuşturucu” deyip de geçemeyiz 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolGençler yargıda beraat etti 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBahçeli “demokrat” Erdoğan “ayak direten” mi? 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDeğer çürümez, çürüyen insandır 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖcalan'ın Umut Hakkı, Hukuki Zemin ve Barış Süreçleri... 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlkenin siyasi şablonu 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİNeydi o düşürülen İHA öyle? 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞCHP’nin yeni gölge kabinesinin* düşündürdükleri 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünHelsinki Nihai Senedi 50 yaşında… 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZSürece çomak sokanlar ve sigortasız süreç 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUSolun bölünmüşlüğü ve Öcalan 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKonut satılıyor da ne oluyor? 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBatı Asya’da yeni düzen arayışı 17.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURBelki de çürüyen toplum değildir? 17.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEİslâmî renkler: Fırsat mı, tuzak mı? 16.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump Doktrini: Küreselleşmenin krizi ve yeni Amerikan stratejisi 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNABD’ye Palmira şoku ve olası yansımaları 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyada küresel ara buzul dönemi: Eski düzen çökerken Türkiye'yi hangi riskler ve fırsatlar bekliyor 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞABDULLAH ÖCALAN’ ın “REEL SOSYALİZMİ…” 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANHafif hafif yılı toparlayalım 15.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
5.12.2025
3.12.2025
2.12.2025
30.11.2025
28.11.2025