Taner AKÇAM
Murat Belge’nin, pragmatik bir çözüm olarak önerdiği, HDP dışarıdan destekli bir CHP-MHP koalisyonu (veya bu üç partinin onay vereceği değişik koalisyon tarzları) aslında bu ülkenin çok derin damarlarına hitap eden bir özelliğe sahip.
Pragmatizmin galebe çalmayacak olması da bu derin damarlar yüzünden olacak!
Bu üç parti arasında elbette büyük farkların olduğu aşikâr.
Ama özellikle son üç yıldır izledikleri çizgilere bakarsanız, büyük benzerlikler de var.
Görünürde bu benzerlikler AKP hükümetinin son üç- dört yıldır gerek toplumda gerekse devlet kurumlarında yarattığı tahribat ile ilgili.
- AKP’nin, özellikle de Erdoğan’ın, başkanlık sisteminde ifadesini bulan otoriter bir yönetim özlemi ve Erdoğan’ın nefret ve düşmanlığı merkezine alan ve toplumu ciddi biçimde kamplara ayıran söylemi;
- Hukuk devletinin ayaklar altına alınarak özellikle yargının bütünüyle yürütmenin basit bir alt parçası hâline getirilmesi;
- Güvenlik kuvvetlerine yasama ve yargının denetim alanı dışına çıkma imkânı sağlayan geniş yetkilerin verilmesi;
- Başta basın özgürlüğü olmak üzere, demokratik özgürlüklere getirilen kısıtlamalar;
- Yolsuzluk ve hırsızlıklar;
- AKP’nin bölgemizde Türkiye’yi savaşa da sokabilecek maceracı bir dış politika izleyerek radikal bazı İslamcı akımlara destek vermesi bu üç partinin ortak kaygıları olarak gözüktü.
Bu nedenle de bu üç parti, aralarındaki farklara rağmen, seçimler sırasında AKP’ye karşı bir blok oluşturdular.
Şimdi ana sorun, bu üç partinin bu ortak noktalar etrafında biraraya gelip gelemeyecekleri.
Eğer gözünüzü geçmişe değil geleceğe dikerseniz, AKP’nin toplum ve kurumlar nezdinde yarattığı tahribatın tamiri için biraraya gelinmesi son derece makul.
Bir nevi “normalleştirme” hükümeti… En genel deyişi ile demokratik kurum ve kuruluşlarıyla sistemin yeniden işler hâle getirilmesi.
Fakat bu makul görülen şeyin gerçekleşmesi imkânsız gibi duruyor!
Bunun iki önemli nedeni var.
Birincisi Barış Süreci… MHP’nin bu konudaki tutumu malum.
İkincisi, geçmiş; özellikle Türk Solu ile MHP arasında 1970’li yıllarda yaşanan ve ülkeyi bir iç savaş eşiğine getiren silahlı çatışmalar.
Barış süreci konusunda tarafların genel bir çerçevede anlaşması belki mümkün.
PKK da resmî olarak ilan etti, konu kapalı kapılar ardında gizli görüşmeler yaparak değil, parlamentoya taşınarak çözülmeli.
MHP’nin Kürt sorununa parlamentoda, demokratik mekanizmalar içinde çözüm aranmasına itiraz etmesi zor olur, diye düşünürüm.
Her iki partinin 80’er milletvekiline sahip olması, sanki geleceğe yönelik bazı ipuçları veriyor. HDP ve MHP’nin eşit olarak yapmaları gereken şeyler var!
HDP, MHP ve onun temsilcisi olduğu çevreleri ikna etmek gibi bir görevle karşı karşıya. Böylece AKP’nin, ikide birde MHP tehlikesini göstererek, milliyetçiliği tahrik etmesi ve Barış Süreci’ni baltalaması boşa çıkartılabilir.
Batıdaki Türk’ü ikna etmeden Kürt meselesi çözülemez.
Bir öğretmen olan annemin bana öğrettiği bir kural aklıma geliyor.
Eğer sınıfta disiplin-huzur istiyorsan, sınıfın en yaramazını sınıf temsilcisi yapacaksın, derdi. HPD’nin, Barış Süreci’ni Meclis çatısı altında, MHP ile görüşerek çözmeye çalışması bu bakımdan önemli.
Söylediğim, “Kürtlerin nöbete çağrılması” değil! Onlardan taviz istemek hiç değil. Çünkü bir de işin öteki tarafı var.
MHP, eğer Türkiye denen bir devletin devamı konusunda hassas ve dikkatli olma iddiasında ise, Kürtlerin kalbini ve beynini kazanmadan bunu gerçekleştiremez.
Artık Kürtleri, şiddet kullanarak veya onların haklarını inkâr ederek, bu Cumhuriyet’in sınırları içerisinde kimse tutamaz.
MHP’lilerin bu basit gerçeği görmesi gerekiyor.
Her iki partinin 80’er milletvekili sanki bu sorunun nasıl çözüleceğini söylüyor gibidir: Yüzde 50-50; yani her bakımdan eşitlikçi temelde…
Benzeri sorular Türk Solu ile MHP ilişkisi açısından da geçerli.
Acaba bu iki taraf da aralarındaki ilişkiyi, geçmişte yaşanmış şiddete bakarak değil, geleceğe bakarak yeniden tanımlayabilir, kurabilirler mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2025
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020
28.01.2020