Taner AKÇAM
24 Nisan 1915 Ermeni Soykırımı’nın sembolik başlangıç tarihi. Bu tarihten 1918’e kadar, Anadolu’da yaşayan Ermenilerin tamamına yakını ya yollarda ya da sürüldükleri Suriye çöllerinde imha edildiler. Kurbanlar, sadece Ermeniler değildi, Süryaniler ve Rumlar da imha ve sürgün politikasına tabii tutuldular. Ve bu insanlar, onlarca yıldır kendilerine yapılanlara karşı ufak da olsa bir özür bekliyorlar. Ama bırakın özürü, konu hakkında özgürce konuşmak bile neredeyse yasak.
Bu ülkede bugün var olan birçok problem, bu tarihi gerçekle yüzleşilmiyor olmasından kaynaklanıyor. Bu konuda çok yazıldı, çizildi ve de yazılıyor.
Aklıma takılan soru şu, acaba bu yıl Ermeni Soykırımı üzerine sanki korona salgını hiç yokmuş gibi davranarak, bildiğimiz, alıştığımız tarzda konuşmaya devam etmek ne kadar doğru? Daha değişik bir tarzda konuşmak gerekmez mi? Hatta, 1915 üzerine sadece bildiklerimizle sınırlı bir tarzda konuşmak bir nevi “inkar” sayılmaz mı?
Etrafta yazılanlara ve düzenlenen anma toplantılarına baktığımda, insanların 1915 üzerine Korona salgını yokmuş gibi davranarak, alışkanlıklarımıza bağlı konuşmaya devam ettiklerini görüyorum ve bunu bir tarz “inkar” olarak tanımlamak taraftarıyım.
İnkar şu: Korona salgını ve sırasında karşılaşılan sorunlar, 1915 üzerine alışıldık tarzda konuşmanın önündeki küçük teknik bir problem olarak algılanıyor. Modern teknolojinin imkanlarıyla bu teknik sorun aşıldıktan sonra, 1915 hakkında zaten bildiğimiz şeyler tekrar ediliyor.
Niçin bu inkar? Niçin korona, sanki gelip geçecek ve unutulacak bir doğal afet muamelesine tabii tutuluyor? Ve niçin, Ermeni Soykırımı üzerine sanki korona yokmuş gibi konuşmak pek doğru değil. Peki korona salgını ile 1915 arasındaki irtibat nedir?
Bu soruların cevabı, bizlere egemen bir düşünme tarzıyla doğrudan ilgili. Biz insanlar, genellikle bir grup insanın öteki grup insana yaptığı kötülükler üzerine düşünüyoruz. Acaba, bir grup insan, bir başka grup insana böyle kötülükleri niye yapıyor, diye soruyor ve bu kötülüğün nedenlerini anlamaya çalışıyoruz. Bunu da, insanların birbirleri ile kurdukları ilişkilerde, kurduğumuz toplumsal organizmalarda, bu organizmaya şekil veren, duygu, düşünce ve inançlarda arıyoruz.
Anlama çabamızın ana nedeni de bu tür kötülüklerin bir daha yaşanmaması. Bu nedenle de, bulduğumuz birtakım “sorun kaynaklarını” sıralıyor ve aynı kötülüklerin tekrar etmemesi ve engellenmesi için bir takım etik, ahlaki değerler geliştiriyoruz. Nihayi amaç, “iyinin” aranması. İyi bir topluma, iyi bir yaşam tarzına olan inancımız ve özlemimiz bizi bu tür arayışlara itiyor.
Bu “iyi toplum” arayışının temelinde, esas olarak aklın ürünü olan yıkım tarzları ile ilgilenmek yatıyor. Bazı yıkımları ise insan aklının ürünü saymıyor ve “doğal afet” sayarak dışlıyoruz. Galiba Ermeni Soykırımı üzerine, korona yaşanmıyormuş gibi düşünmenin ana nedeni bu. Korona, tıpkı deprem gibi veya başka bir doğal afet gibi, insan-insan ilişkilerinin dışında, dışardan gelen bir felakettir ve esas olarak doğa bilimlerinin sorunudur, diye düşünüyoruz. Bu nedenle de biyoloji, kimya vb. gibi modern tıbbın alanına giren bilim dallarından sorunu çözmesini bekliyoruz.
Ana problem burada yatıyor. Oysa, insan yıkıcılığına daha geniş bir perspektiften bakmak gerekiyor. Korona, bir “doğal felaket” ve kontrol edemediğimiz bizim dışımızdaki bir gücün ürünü değildir. Korona, doğrudan insan aklının ürünüdür. Yani şu anda yüzbinlerce insanın ölmesi, insanın insana yaptığı bir katliam sayılmak zorundadır. Çünkü korona, insanların birbirleri ile kurdukları ilişki tarzlarının, oluşturdukları toplumsal yapıların doğrudan ürünüdür. İnsanların birbiri ile ilişki kurma tarzı ve geliştirdiği yaşam felsefesi, doğa ile de belli bir ilişki tarzını geliştiriyor. Ve bu ilişki ve yaşama tarzı sadece doğanın değil, insanın yaşam koşullarını da imha etme potansiyeline sahip.
Yani karşı karşıya olduğumuz sorun, bir tek doğanın tahrip edilmesi, ekolojik dengenin bozulması, küresel ısınma ve çölleşme vb. değil. Biz insanların tüm yaşam koşullarının da imha edilmesi. Yeme, içme alışkanlıklarımız dahil, geliştirdiğimiz birbirimiz ile ilişkiler yumağı; yaşam tarzı ve kültürü, sadece bir grup insanın diğer bir grup insana kötülük yapması ve imha etmesi ile sonuçlanmıyor. Tüm bir insanlığın yaşam koşullarını da imha ediyor. Korona bunun, belki de ilk olmayan ama en kuvvetli bir habercisi. Koronayı, doğanın biz insandan intikam alması olarak görmek yanlış olmaz.
Aklımızın ürünü bize intikam olarak geri dönüyor.
Ve ama yaşadığımız, sadece kendi yaşam koşullarımızın toptan imha edilmesi ile de sınırlı değil. Kendi kendimizi imha etmenin de yeni bir tarzıyla da karşı karşıyayız. Amerika’da sokaklara dökülen bazı insanlar, açıktan ve saklama gereği duymadan, “zayıflar ölsün, kuvvetliler kalsın”, diye bağırıyorlar. Darwinist doğal seleksiyonu savunuyorlar. Zayıfların, fakirlerin, belli imkanlardan yoksun olanların imha edilmesini bu denli açıktan savunmak sadece sosyal darwinizm değil, faşizmin ta kendisi...
Ve gelişmeler çok ama gerçekten çok ürkütücü. Bu nedenle, geçmişteki bir yıkılıcık tarzı olan 1915 üzerine korona yaşanmıyormuş gibi konuşmak hiç doğru değil gibi geliyor bana. Gözümüzün önünde olana gözlerimizi kapatacaksak, tarihteki bir kötülük üzerine niye konuşalım ki....
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020
28.01.2020
21.01.2020