Taner AKÇAM
İstanbul seçimleri üzerine yapılan tartışmalarda 2023 yılının yeteri kadar dikkate alınmadığı gözleniyor. Oysa bence en önemli belirleyici 2023 yılı.
Birincisi Cumhuriyet’in kuruluşunun 100’üncü yılı oluşu, ikincisi Tayyip Erdoğan’ın bu tarihte mutlaka Cumhurbaşkanı olarak kalmak istemesi. Üçüncüsü, bu tarihe kadar kendisini Mustafa Kemal ile kıyaslayacak ve hatta ondan daha iyi olduğunu gösterecek bir miras bırakmak istemesi.
Bu nedenlerle, Erdoğan’ın İstanbul seçimlerine esas olarak 2023 perspektifinden baktığını düşünüyorum.
Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Belediyesi’ni kazanması, T. Erdoğan’ın 2023 hayalini tehdit altına almıştır ve T. Erdoğan için büyük bir şoktur. Seçimler iptal edilmemiş olsaydı ve E. İmamoğlu Belediye Başkanı olarak göreve devam etseydi, sadece AKP’nin Belediye üzerinden yıllardır yaptığı yolsuzlukları ortaya çıkmış veya AKP’nin önemli maddi kaynakları kesilmiş olmayacaktı. E. İmamoğlu’nun Belediye Başkanlığı’nda kalacak olması Türkiye’de erken bir seçimi zorlama potansiyeline sahipti.
Evet, erken seçim kararı almak hemen hemen hukuken imkansız gibidir. Ama, konunun sürekli gündemde kalacak olması Erdoğan’ın 2023 rüyasına büyük bir darbe olacaktı.
Şimdi de durum farklı değil.
Yenilenecek olan seçimleri Ekrem İmamoğlu kazandığı an Türkiye’nin gündemine erken seçim oturacaktır. Çünkü seçimi kaybeden doğrudan Tayyip Erdoğan ve onda simgeleşmiş rejimi olacaktır. Meşruiyetini yitirmiş bir Cumhurbaşkanının 2023’e beklediği ve hayal ettiği tarzda girebilmesi imkansızdır.
31 Mart’ın en önemli anlamı rejimin meşruiyetini sorgulama potansiyeline sahip olmasıdır. Ve T. Erdoğan’ın en büyük problemi budur. Yenilenmesi koşulunda bile bu meşruiyet sorunu var olmaya devam edecektir.
Bana Tayyip Erdoğan için tek çıkış yolunun seçimleri iptal etmesinde yatıyor gibi geliyor. Elbette seçimi kazanma kumarını oynayabilir ama bu çok tehlikeli bir kumar ve kaybetmesi halinde iktidarını daha da önce kaybedebilecek.
O halde, öylesine “meşru” ve “doğal” bir neden bulabilmelidir ki bu nedenlerle seçimleri iptal edebisin… Bulabilir mi? Şu anda Erdoğan’ı en çok düşündüren konunun bu olduğunu düşünüyorum.
Seçimlerin iptal edilme ihtimali bu nedenle büyük bir seçenek olarak duruyor. Bu sorunu kökten çözmese bile önemli anlamda erteleyecektir.
Problem bir tek Tayyip Erdoğan’ın 2023 hülyası ile sınırlı değil.
Erdoğan, çok daha derinden temel bir problemle karşı karşıya.
Kurduğu ve oturttuğu Başkanlık sistemi işlemiyor. 31 Mart bunu gözler önüne serdi.
Erdoğan rejiminin tıkandığını sadece büyük bir çoğunluk görmekle kalmıyor; ayrıca bu sisteme karşı yeni büyük bir koalisyon oluşmuş vaziyettedir.
Oluşan büyük koalisyon T. Erdoğan’ın oturttuğu bu sistemi değiştirmek istiyor.
AKP içinde, parti kursun veya kurmasınlar A. Gül, A. Babacan ve A. Davutoğlu isimleri etrafında toplanan büyük bir çevre, özellikle iş adamları ve muhtemel devlet içinde çok önemli bir kesim bu sistemin işlemediğini ve işlemeyeceğini görmüş vaziyettedir.
Türkiye, Tayyip Erdoğan’ın diktiği açık bir diktatörlüğü andıran bu elbiseye girmeyecek kadar karmaşık, çoğulcu ve modern bir toplumdur.
Erdoğan’ın bu ülkeyi kendi cebine sığdırma girişimi tıkanmıştır. Asıl sorun budur.
Sistemin değiştirilmesi gerektiği ana bir talep olarak giderek öne çıkmaktadır ve daha da kuvvetli olarak çıkacak gibi gözükmektedir.
Büyük koalisyonun önündeki en önemli gündem maddesi budur.
Aslında başkanlık sistemine bu kadar kısa sürede bu denli geniş bir muhalefetin oluşması bir tesadüf değildir. Çünkü aslında 2017 referandumunda hayır oyu daha fazla idi ve Türkiye esas olarak bu sistemi ret etmişti.
Görmemiz gerekiyor ki, İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi aslında Başkanlık Sistemi ile ilgili referandumun tekrar edilmesidir. Ve seçim olursa, açık olarak T. Erdoğan sistemi ret edilecektir. İşte T. Erdoğan’ın müsaade etmeyeceği de bu olacaktır.
Eski sisteme elbette geri dönülmeyecektir. Ama başkanlık sisteminde büyük düzenlemeler yapılamacağı, yapılmasının zorunlu olduğu ortada. Yasama Yargı Yürütme ayrılığını garanti altında alacak, parlamentonun yetkisini artıracak ve Cumhurbaşkanının yetkilerini sınırlayacak düzenlemelerin gelmesi kaçınılmaz gibidir.
Benim gördüğüm, henüz adı net ve açık bir biçimde konmasa bile, oluşan büyük koalisyon bu konularda anlaşmış gibidir. TÜSİAD çevresinin açıktan tavır almaya cüret etmesi bu adı konmamış koalisyonun ve onun programının en büyük habercisidir.
Büyük koalisyonun oluşmasının en önemli bir başka nedeni, T. Erdoğan’ın Türkiye’yi 1876 öncesine götürmüş olmasıdır. Bu gerçeği görmek istemeyenler son YSK kararı ile bu uykularından uyanmış gözükmetedirler.
Osmanlı Devleti ve Türkiye, aksi yönde ne kadar tez ileri sürülürse sürülsün, 150 yıla yakın bir demokrasi tecrübesine sahiptir.
Evet, büyük kırılmalara ve kesintilere uğramıştır ve bu ülke hiçbir zaman “oh!” diye rahatlayabildiği bir demokratik sistemi oturtamamıştır.
Ama 1876’dan beri var olan bu deney, dipten giden bir dalga gibi daima var olmuştur. Yapılan her askeri darbeden sonra, darbecilerin “hemen geri gidiyoruz”, diye açıklama yapmalarının nedeni de bu dipte var olan dalga idi.
2017 Referandum sonuçları aslında bu dip dalganın bir ürünü olarak da Hayır olarak çıkmıştı.
İki yılı bile geçmeden sistemin tıkanmasının en önemli nedenlerinden birisi, YSK kararları ile birlikte, T. Erdoğan rejiminin Türkiye’yi 1876 öncesine götürdüğünün çıplak gözle görülmüş olmasıdır.
Gerek 31 Mart gerekse yenilenecek olan İstanbul seçimi, T. Erdoğan rejiminin sonuna gelindiğinin bir işaretidir.
Ve T. Erdoğan’da bunu görmektedir, diye düşünmekteyim.
Oluşan büyük koalisyon onun rejimini sonlandıracaktır.
Sorun T. Erdoğan’ın bu süreci ne kadar uzatıp uzatamayacağıdır.
Ortadaki kavga, Erdoğan’ın 2023’e Cumhurbaşkanı olarak girip girmemesi kavgası olarak bile okunabilir.
Bu nedenlerle, İstanbul seçimlerinin “makul” ve “doğal” bir nedenle ertelenmesi veya iptal edilmesinin Erdoğan için bir çıkış alternatifi olarak durduğunu düşünmekteyim.
Aksi bir tercih, 2023’e Cumhurbaşkanı olarak girmesini bile tehlikeye sokacaktır.
Elbette T. Erdoğan seçimlere girme kumarını da oynamayı tercih edebilir, bekleyip göreceğiz.
Ama altı çizilmesi gereken şudur: İstanbul Belediye seçimi bir Belediye Başkanı seçmekle sınırlı olmanın çok ötesindedir ve bir rejim seçimi halini almıştır. Seçim, Başkanlık Sistemi Referandumu’nun tekrarıdır ve 2017 manupülasyonunu düzeltecektir.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
27.05.2025
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020