Taner AKÇAM
Taner'in Akçam'ın notu: "Gazete Duvar ve Birikim Dergisi bu yazıyı yayınlamayı ret etmişlerdir"
Artık belli oldu ki, Bahçeli-Erdoğan ikilisinin hedefinde sadece HDP yok. Siyaseten toptan bir saldırıya geçmiş durumdalar. Toptan saldırının nihai amacı 2023’e kesin iktidar olarak girmek. Seçimle veya seçimsiz bunu gerçekleştirmek istiyorlar. Seçim sistemi manipüle edilerek, “seçimin olup olmamasının” önemsiz bir ayrıntı haline geleceği bir strateji izliyorlar. Yanılıyor olabilirim ama gözüken o ki, Bahçeli-Erdoğan ekibinin elinde, “iktidarı seçimle kaybetmek” gibi bir seçenek bulunmuyor. Bu nedenle, HDP’ye karşı başlattıkları topyekûn saldırı siyasetinin, önümüzdeki aylarda diğer muhalefet partilerini de kapsamasına şaşırmayacağım. İktidarın seçimle el değiştirmesinin ortadan kalktığı bir sürece girilmiştir diyebiliriz.
Bu yazıda ama sadece HDP üzerinde durulacak ve kapatılması durumunda ne yapılması gerektiği konusunda bazı önerilerde bulunulacaktır. Burada, gelişmeleri ABD’den izliyor ve siyasetin havasını doğrudan teneffüs etmiyor olmanın bir handikap olduğunu bildiğimin altını çizmek isterim. Önerilenlerin, fazla ayakları havada ve gerçeklikten uzak olma ihtimali elbette var. Ama bu durum, gene de düşünülenlerin söylenmemesi anlamına gelmiyor.
HDP’ye karşı saldırının gösterdikleri:
Önce noktalar halinde bazı tespitler yapmak isterim.
• HDP’nin açık hedef seçilmesinin en önemli nedeni Kürtlerdir. Kürtler, Bahçeli-Erdoğan ekibinin 2023 planlarını bozabilecek en büyük kitlesel güçtür. Bu nedenle, Kürtlerin sivil siyasette temsil edilme imkanının tümüyle ortadan kaldırılması, tüm kanalların kapatılması gerekiyor. HDP’nin kapatılması, sivil siyasetin Kürtlere kapanmasının bir ön adımıdır. Bahçeli-Erdoğan ittifakının 2023 zaferi biraz buna bağlıdır.
• HDP’nin sivil siyasetten silinmesi, “terörle bağlantı” üzerinden yapılıyor. Bu “bağlantı iddiasının” ciddi bir tez olduğunu düşünüyorum. Tez, hem diğer muhalefet çevrelerinin kapatmaya açıktan tavır almalarını engelliyor, hem de belli bir “söylem üstünlüğü” ile Türkler arasında destek buluyor. Tezin kuvvetli olmasının nedeni, karşı çıkacakları kolayca altından kalkamayacakları bir “açmaza” sokuyor olmasıdır.
• Açmazın ana nedeni, sosyolojik olarak HDP’nin esas gövdesi ile PKK tabanının kesişmesidir. Bu iki yapı arasındaki “organik ilişki” konusunda “havada uçuşan spekülasyonlara” girmek bile gereksizdir. HDP, PKK ile ciddi sosyolojik ve bu anlamda siyasi bağlantı içindedir. Ve PKK, silahlı mücadeleye devam ettikçe, HDP’nin silahlı mücadele ile arasına kesin çizgi koyması oldukça zordur. HDP, sosyolojik-siyasi kökleri olan bu bağlantı konusunu açık konuşmak yerine sadece “inkâr” siyaseti izlemektedir. Bu inkâr politikası ise, “ilişki” meselesinin “zayıf halka” ve bir yara olarak kalmasına neden olmaktadır.
• Elbette doğru olan, bu sosyolojik-siyasi gerçekliği açık ve samimi bir “konuşma” konusu haline getirmektir ama HDP buna hazır gözükmüyor. Bu nedenle “sessizlik” ve/veya inkâr etmek egemen oluyor. Herhangi bir “terör” olayında “kınıyoruz”, deniyor ama bu da inandırıcı bulunmuyor. HDP’nin zayıf karnı burası.
O halde soru şu:
• HDP’nin kapatılmasını “siyaseten yanlış” görenlerin yapması gereken nedir? Soruyu bir başka türlü de sorabiliriz, “Kürtlere sivil siyaset alanının kapatılmasına” nasıl karşı çıkılabilir ve neler yapılabiliriz? Veya siyasetin daha da sivilleşmesi konusunda atılması gereken adımlar nelerdir?
• İlk akla gelen basit çözüm, HDP’nin kendisine yönelik toptan saldırıya, bugüne kadar alışılagelmiş anlayış ve araçlarla karşı çıkmasıdır. Kapatılma durumunda, daha önce de yapıldığı gibi, başka isimle yeni parti(ler) kurabilir ve yola böyle devam edebilirler. Ama, eklemek gerekir ki, HDP’yi kapatmaya koyulmuş siyasi irade de bu olasılığı bilmektedir ve bunu mutlaka önlemeye çalışacaktır. Bu imkânın pratik olarak da giderek zor seçenek haline gelebileceği ihtimalini unutmamak gerekiyor.
Önerebileceğim Yeni bir Koalisyondur
Acaba şu anda içinde bulunulan durum bir şans olarak da ele alınabilir mi? Bugüne kadar izlenen siyasetin de araçların da üzerine yeniden düşünmek ve yeni politikalara yönelmek mümkün olabilir mi? Burada önerilen, HDP ve Kürtlerin siyasette temsil edilmelerine karşı açılmış toptan savaşın yarattığı ortamı bir şans olarak ele almaktır.
Bu hususları noktalar halinde sıralamak gerekirse:
• Bahçeli-Erdoğan ikilisinin toptan saldırısına karşı, genel olarak Kürtlere, Kürt siyasal hareketlerine ve özelde de HDP’ye nefes borusu olmak gerekir. Boğulmak isteneni boğdurmamak en makul adımdır. O halde HDP’ye doğrudan pratik destek yolu ve bunun imkanları üzerine düşünmek gerekir. Yani hem klasik “kapatılmasına karşıyız” söylemi, hem de “alışıldık usulle yeni parti kurarak devam” dışında ne yapılmalıdır?
• Önereceğim, HDP’yi dışardan destekleyen Türk demokrat-aydın çevreler ile HDP arasında yeni bir ilişki tarzı üzerine düşünmeye davettir. Türk demokrat-aydın çevreler ile HDP arasında yeni siyasi-pratik koalisyon imkânı aramaktır.
• Sözünü ettiğim, Türk aydın çevreler genel olarak PKK ile aralarına mesafe koymuş ve koyacağı bilinen çevrelerdir. Bu çevrelerin HDP’ye; HDP’nin de PKK ile aralarına koydukları mesafeyi demokratik teamüller çerçevesinde dile getiren bu çevrelere doğru açılmasını öneriyorum.
• Önerdiğim koalisyon, Bahçeli-Erdoğan koalisyonuna karşı önemli bir “demokratikleşme” ve “sivilleşme” sinerjisi yaratacaktır. Bunun yanısıra bu yeni koalisyon, HPD’ye yönelik “terör bağlantısı” suçlamasına da verilecek en kuvvetli cevaptır. Çünkü, Sözünü ettiğim Türk aydın çevrelere “PKK” ve “terör bağlantısı” suçlaması yapmak, “kargaları güldürmek” olur.
• “Yeni bir Koalisyon” önerim, HDP’nin bugüne kadar Türk aydınları ile kurduğu ilişki tarzını da mercek altına almayı gerektirir. Dışardan gözlediğim, bu ilişki iki ana özelliğe sahip gibi: A) Aradaki ilişki, Refah Partisinin geçmişte bazı aydınlarla kurduğu ‘vitrin ilişkisini’ andırmaktadır. ‘Vitrin ilişkisi’ tatsız ve yanlış bulunursa, ‘sessizlik sözleşmesi’ önerisinde bulunabilirim. HDP vitrininde görünen aydınlar (eğer PKK’yı açıktan destekleyenlerden değillerse), PKK’nın siyasetine eleştirileri bile olsa, “susmayı” tercih etmektedirler. PKK’nın, HPD üzerindeki “manevi ağırlığını” “sessizce” ön kabul esastır. Bu aydınlar, “ev sahibi” de olmadıklarını bilmekte ve sadece kendilerine sunulan imkanları kullanmakta gibidirler. B) HDP’nin bir de “Türk sol örgütler ile koalisyonu” vardır. Hala 1970’lerin düşünce tarzına uygun olarak, neredeyse “arkaik” hale gelmiş sol-sosyalist gruplarla kurulmuş bir “cephe” söz konusu. A ve B şıklarına dahil olan çevreler arasında farklar-gerilimler olduğu tahmin edilebilir ama sonuçta Kürt hareketinin yarattığı imkânları ‘pratik olarak kullanma’ arzusunun ağır bastığı söylenebilir.
• Sonuçta Kürt Hareketi, Türk aydınları-örgütleri ile kurduğu bu koalisyon-cephe ile, siyasi olarak Türkiye’nin Batısında hemen hemen hiçbir ağırlığı olmayan kişi ve çevreleri parlamentoya taşınmıştır.
• HDP’nin, ciddi potansiyeli olmasına rağmen özellikle Batı’da istediği gibi büyüyemiyor olmasının nedeni, A ve B maddelerinde ifade edilen koalisyon anlayışıdır. Önerdiğim, bu koalisyon anlayışı üzerine sesli düşünülmesi ve değiştirilmesidir.
• Benim sözünü ettiğim aydın çevreler yukardaki A ve B şıkları dışındadır ve bu çevreler hem ‘vitrin’ değildirler ve olmayacaklardır hem de Kürt meselesinde, PKK’ye yönelik düşüncelerinde “sessiz kalmayı” değil, eleştirilerini açıkça ifade etmeyi tercih edeceklerdir.
• Bu yeni Türk-aydın çevrelerin HDP’ye getirebilecekleri dört temel siyasi öneri var gibidir (bunların bazıları HDP tarafından zaten savunulmaktadır): 1- Sivil siyasetin ve siyasette çoğulculuğun öneminin altını çizmek; 2- silahlı mücadelenin sivil siyasetin önünü tıkadığını söylemek ve silahlı mücadele devrinin bittiğini açıkça ilan etmek; 3- sadece devletin değil, PKK dahil toplumun her kesimin kendi tarihiyle yüzleşmesi gerektiğini savunmak; 4- tarihe ve geleceğe yönelik yeni bir toplumsal hafıza etrafında, çoğulcu bir Türkiye projesi üzerinde tartışmak.
• HPD çevreleri “yeni” siyasi fikirler de getirecek Türk-aydın çevrelere doğru açılabilecek, yeni bir koalisyon anlayışına uygun açılım yapabilecek midir? Bu açılım, partinin iç yapısına ilişkin örneğin karar süreçlerinin demokratikleşmesi vb. gibi oldukça sancılı sonuçlarının olabileceğini tahmin ediyorum.
• Ya da “Türk aydınları” dediğim tanımlanmamış kesim böyle bir öneriye nasıl bakar? Buna hazır bir kesim var mıdır? Tartışılması gereken soru budur.
Türk aydınları ile HDP arasında önerdiğim tarzda yeni bir siyasi koalisyon, yeni bir siyaseti ve yeni bir siyaset kültürünü gerektirir ve galiba şu anda olmayacak gibi gözüken de budur.
Bu yazının ana tezi ise ama bunun imkânlarının zorlanması gerektiğidir.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2025
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020
28.01.2020