Tarık Ziya Ekinci
Siyasi ikbal için Kürtçülük yapan ve
Sayın Erdoğan’ı Kürt dostu ilan eden
Ak Parti'li Kürtlere ithaf olunur.
Kürt sorununun gelişme süreci
Kürtler, Türkiye’de, yüz yıla yakın bir süredir var olduklarını kanıtlamak için mücadele etmektedirler. Bu mücadelenin büyüklü küçüklü ayaklanmalar, yığınsal katliamlar ve sürgünlerle geçen ilk evresi 1938’de yapılan Dersim soykırımının ardından teslimiyetle kapandı. İnkâra karşı yürütülen var olma mücadelesi, baskı rejimi altında uzunca bir süre sessizliğe gömüldü. DP iktidarında bile henüz Kürtlerden söz etmek ve kimi basit demokratik taleplerini dile getirmek suç sayılıyor, ağır yaptırımlarla karşılanıyordu. Buna karşın, 1950’lilerin ikinci yarısında, çok partili görece demokratik bir ortamın oluşmasını fırsat bilen Kürt öğrenci gençleri Ankara’da folklor gösterileriyle Kürt varlığını kanıtlama çabasını yeniden canlandırdılar. 49’lar hareketi olarak adlandırılan bu girişimin bedeli aylarca süren tutuklamalar, yargılama işkencesi ve ağır cezalık hükümlerle ödetildi. 1960’lı yıllarda sosyalist düşüncelerin görece meşruluk kazanması, TİP’in kurulması ve halkların kaderlerini belirleme hakkının toplum gündemine girmesine koşut olarak Kürt sorunu da yeniden tartışma konusu oldu. Toplumdaki bu hızlı gelişme 12 Mart askeri darbesiyle noktalanmak istendi... Nitekim cuntanın lideri Org. Memduh Tağmaç 16.06. 1970 günü yaptığı açıklamada darbenin gerekçesini “sosyal uyanış, ekonomik gelişmeyi aştı” sözleriyle özetlemişti[1].
Hareketin görünürdeki amacı Sol’daki gelişmeyi durdurmaktı. Ama asıl hedefin çok geçmeden, gelişmekte olan Kürt hareketi olduğu ortaya çıktı. Nitekim darbeden kısa bir süre sonra Türkiye’de Kürt halkının var olduğunu savunan ve demokratik haklar talep eden Kürt aktivistlerinin tümü tutuklandı ve sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanarak çok ağır cezalar aldılar. Kürt gerçeği yeniden yasak kapsamına alındı. Kürt bölgesindeki yığınsal tutuklamalar, işlenen faili meçhul cinayetler, Kürt köylülerinin maruz kaldıkları insanlık dışı uygulamalar, askeri darbenin Sol’a değil, özünde Kürtlere karşı yapıldığını gösteriyordu.
1980’de yapılan mütemmim darbe Kürtler açısından çok daha vahim oldu. 1925’ten beri Kürtlere dönem, dönem çektirilen acılar, yaşatılan sıkıntılar, yapılan katliamlar 1980’li yıllarda katlanarak arttı. Sıkıyönetim Cezaevindeki zalimane işkencelerin dayanılmaz boyutlara ulaşması, pek çok gencin işkence altında can vermesi, köylerin yeniden yakılıp yıkılması, katliamlar, sürgünler vb. insanlık dışı olaylar karşısında 1984’te devreye şiddet ve terör girdi. Otuz yıldır süren şiddet ve karşı şiddet toplumda büyük can ve mal kaybına neden oldu. Nihayet 2005’te dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan Diyarbakır’da yaptığı tarihi bir açıklama ile Türkiye’yi rahatlatan olumlu bir adım attı: “Kürt sorunu ne olacak diyenlere diyorum ki bu ülkenin başbakanı olarak o sorun herkesten önce benim sorunumdur. Biz büyük bir devletiz ve millet olarak bu ülkeyi kuranların bize miras bıraktığı temel prensipler ve cumhuriyet ilkesi, Anayasal düzen dâhilinde her sorunu, daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku, daha çok refahla çözeceğiz.[2]” Sayın Başbakan, bu açıklamada Kütlerin var olduğunu ve ülkenin bir Kürt sorunu olduğunu kabul etmekteydi.
Daha sonra böyle bir açıklama yapmış olmaktan pişmanlık duyduğunu itiraf etmiş olsa bile[3] atılan ilk adım çok önemliydi. Başta Kürt bölgesi olmak üzere tüm Türkiye’de Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulunacağı umudu doğmuştu.
Sayın Erdoğan’ın Diyarbakır’daki tarihi açıklamasını izleyen 10 yıl boyunca Kürt sorununa değgin devlet politikası bazen umut, bazen umutsuzluk yaratan çeşitli evrelerden geçti. Ama toplumdaki kalıcı barış beklentisi hep canlı kaldı. 2013’te büyük ümitler yaratan yeni bir barış girişimi başladı. Artık silahlı mücadelenin son bulacağı sorunların demokrasi içinde ve demokratik yöntemlerle çözüleceği kararı kesinlik kazanmıştı. İki buçuk yıl süren barış dönemi bölgede huzurlu bir yaşamın kalıcı olacağı umudunu yarattı. Ülke genelinde de sevinç ve memnunluk iklimi oluştu. Bölge ekonomisi canlandı. Komşu ülkelerle ticaret gelişti, yeni yatırımlar halkın yüzünü güldürdü. Ama bu mutlu günler 7 Haziran 2015 seçimlerinden hemen sonra son buldu.
7 Haziranda tek başına hükümeti kurma çoğunluğuna ulaşamayan Sayın Erdoğan, geçmişin acılı günlerini hatırlatan kırıcı bir ifadeyle ‘Kürt sorunu yoktur’ diyerek barışa değgin bütün umutları söndürdü ve yeniden başa dönüldü. O günden başlayarak, uzun mücadele yılları boyunca sağlanan, kimi sembolik kazanımlar teker, teker geri alınmakta… Ve 1930’ların inkâr politikasını geri getirmenin koşulları hazırlanmaktadır. Artık Kürtlerin en basit talepleri bile şiddetle bastırılmaktadır. “Türkiye’de Kürt sorunu yoktur; Kürt vatandaşlarımızın sorunları vardır” sözleriyle formüle edilen yeni inkâr politikası eskisiyle aynı içerikte ama yeni bir üslupla sürdürülmektedir.
Sayın Binali Yıldırım’ın Başbakan olduğu 65.Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin kuruluşunu takiben yeni bir demokratikleşme hamlesi beklenirken pusudaki Fetocu hıyanet çetesi tarafından 15 Temmuz 2016’da beklenmeyen bir askeri darbe yapıldı. 240 vatandaşımızın ölümüne neden olan bu menfur kalkışma hareketi kısa zamanda yenilgiye uğradı ve darbeciler tutuklandı. Olayı tüm detaylarıyla açığa çıkarmak ve hainlerin kökünü kazımak için Fetocu canileri hedef alan OHAL ilan edildi. O günden itibaren ülke doğal hukuka aykırı biçimde Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) idare edilmektedir. Evrensel hukuk normları ve yerleşik teamüle göre OHAL ve KHK’lerin sadece darbeci çete mensuplarına karşı uygulanması gerekirken, Anayasa Mahkemesinde dava açma yolunun kapalı olması nedeniyle OHAL yaşamın her alanında ve hemen her konuda uygulanmaktadır. İtiraz mercii olmayan KHK’lerin yaygın biçimde uygulanması toplumda büyük yaralar açtı ve derin huzursuzluklara neden oldu; olmaya da devam ediyor. Özellikle Kürtleri hedef alan asimilasyon amaçlı KHK’ler, haklı olarak, toplumda 1930’lu yılların inkâr politikasını hatırlatmakta ve derin endişelere yol açmaktadır.
Kürtler ve Kürtçe yeniden inkâr ediliyor
OHAL’in ilanından itibaren Kürtler konusunda yapılan açıklamalarla kimi uygulamaların önemli bir bölümü ret ve inkâr amaçlı olduğu dikkat çekmektedir. Ne var ki, bugünkü dünyada, hatta bugünkü Türkiye’de Kürtleri yok saymak ve yeniden kart-kurt günlerine dönmek artık olası değildir. Bir toplumda yaşayan başka halkları ret ve inkâr ederek homojen bir ulus oluşturma çabası tarihin derinliklerinde kalan anakronik bir siyaset anlayışıdır. Ne var ki, bugünkü Türkiye’de hala 1930’ların inkâr siyasetine dönmeyi ve Kürtleri ‘dağ Türkleri’ olarak tanımlayıp asimilasyona zorlamak isteyenler vardır. Özellikle OHAL’in yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak Kürt sorununa ilişkin şaşkınlık yaratan kararlar alındığı ve özümsemeci hızlı adımlar atıldığı dikkat çekmektedir.
Örneğin Fetöcü çetelerle uzaktan yakından ilgileri olmayan Kürtçe eğitim ve kültür kurumları, neredeyse tamamı, çıkarılan özel KHK’lerle ortadan kaldırılmıştır. Kürtçe yayın yapan televizyon kanalları, Kürtçe çıkan Azadiya Welat gazetesi ve Tiroj dergisi yasaklandı. Yazarlarının çoğu tutuklandı. Kürt dili ve edebiyatı konusunda verimli çalışmalar yapan İstanbul Kürt Enstitüsü, Kürdi-Der, Ehmedê Xanî Dil Akademisi ve Kürt Yazarlar Birliği gibi sivil toplum örgütleri de aynı akıbete uğradı.
Kimi bölge belediyelerinin desteklediği Kürtçe eğitim veren 3 pilot ilkokul kapatıldı. Programları Kürtçe olan Zarokistanlar (kreş, anaokulu vb. çocuk eğitim ve gözetim kurumları) hükümetin atadığı kayyumlar tarafından Türkçe eğitim veren kurumlara dönüştürülmüş. Mardin Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsünde Kürt dili üzerinde çalışmalar yapan genç akademisyenler görevden alınmış, Kürdoloji bölümü işlevsizleştirilmiş... Öğrencilerinin Kürtçe şarkı söylemeleri ve folklor çalışmaları yasaklanmıştır. Böylece, Kürtçe, KHK’lerin zoruyla, kamusal alandan uzaklaştırılmış ve yeniden yasaklı diller kapsamına alınmıştır.
2005’ten başlayarak her alanda kullanılan Kürt ve Kürdistan deyimleri, artık, dikkatli yazarların oto sansür kapsamında değerlendirmek zorunda oldukları sözcükler arasına girmiştir. Kürt ya da Kürdistan sözcüklerinin Meclis kürsüsünde bile dile getirilmesi AKP ve MHP’lilerin şiddetli tepkisiyle karşılaşmış ve fiilen yasaklanmıştır. Kürt Milletvekillerinin bölge sorunlarını anlatırken kimi zaman kullanmak zorunda kaldıkları Kürtçe sözcükler ya tutanaklara alınmıyor ya da bilinmeyin bir dildeki sözcükler şeklinde kayda geçiyor.
Sayın Erdoğan, 2005’te yaptığı açıklamadan sonra, uzun yıllar boyunca bölge halkına hitap ettiğinde ‘Kürt kardeşlerim’ sözcüklerini kullanmaya özen gösterirken, 2017’de Gaziantep’te yaptığı konuşmada Küt seçmenleri kast ederek “HDP’ye oy verenlerden de ‘Evet’ oyu istiyorum”[4] demesinin inkârcılığı resmileştirmek amacıyla yapılmış anlamlı bir tercih olduğunu iddia etmek bir abartı değildir. Nitekim Sayın Erdoğan ve AKP sözcülerinin referandum kampanyası boyunca Kürt halkına hitaben yaptıkları onlarca konuşmada Kürt sözcüğünü kullanmamaya özen göstermelerini bir tesadüf olarak değerlendirmek olanaklı görünmüyor. Bölge Belediyelerini tanımlayan Türkçe tabelaların yanında yer alan Kürtçe tabelaların kayyumlar tarafından kaldırılması ve köylerin Kürtçe isimlerinin silinmesi de aynı amaca yönelik girişimler olduğu açıktır. Kürtçe yayımlanan gazete ve dergilerin KHK’lerle kapatılması ve Kürt yazanların tutuklanmaları da Kürt varlığını inkâr etmeye dönük eylemlerden olduğu yadsınamaz. TRT’deki Kürtçe yayınların kalitesi düşürülmüş, Kültürel, dilsel ve sanatsal programlar tamamen kaldırılmıştır. Artık kimi folklorik gösterilere inhisar eden Kürtçe TV yayınları halkın ilgisini çekmiyor. İlgi çekmeyen kalitesiz yayınlar yüzünden Kürtçe TV’nin reytingi düşmekte ve ilan alınamadığı için de zarar etmektedir. Halkın ilgisizliği ve kanalın zarar etmesi gerekçe gösterilerek Kürtçe TV yayınlarına son verileceği söylentisi yaygındır. Bir süre sonra böyle bir sonuçla karşılaşmak ihtimal dışı değildir. Oysa Kürtçe TV yayınlarında amaç, ticari kazanç değil, toplumu oluşturan 20 milyon vatandaşa kamu hizmeti sunma görevi olmalıdır.
Devlet Televizyonları başta olmak üzere ulusal nitelikteki özel kanallarda da Kürt sorununun konuşulması fiilen yasaktır. Konunun Doğu ve Güneydoğu sorunu olarak tartışıldığı TV Programlarında bile bölgede yaşayan ve bölge sorunlarının tanığı olan Kürt konuşmacılara yer verilmemesi yaygın bir uygulamadır. Keza, konusu HDP olan ve münhasıran bu partiyle ilgili sorunların tartışıldığı programlarda bile parti sözcülerinin çağrılmaması, yayıncılık teamülü ile bağdaşmayan ve etik dışı bir davranış olmasına karşın, sıkça görülen bir uygulamadır. HDP’yi başka partiler aracılığı ile kamuoyuna tanıtmak, gerçekçi olmadığı gibi ahlaki de değildir. Kuşkusuz, akılcılıkla bağdaşmayan bu gayri ahlaki uygulamalar, program yapımcılarının öznel bir seçimi olarak değerlendirilemez. Bu davranışlar, ancak, Kürt sorununu unutturmak ve yeniden inkâr politikasını canlandırmak isteyen yüksek bir iradenin dayatmasıyla icra edilen zorunlu uygulamalar olduğu yadsınamayacak kadar açıktır. Aksini düşünmek safdillik olur.
Diyarbakır’ı temsil eden futbol kulübünün adı başından beri Amed Spordur. Seçilmiş Belediye Eş Başkanlarının tutuklanmasından sonra başkanlık makamına atanan kayyum, Amed’in Kürtçe olduğunu düşünmüş olmalı ki, bu isim değişmeden spor kulübüne yardım yapılmayacağını buyurmuş ve bütçede yardım faslının açılması için isim değişikliğini şart koşmuştur. Oysa Amed ismi ilk olarak MÖ 2.000 yılında Asurlular tarafından kullanılmış, Roma ve Bizans dönemlerinde de sürdürülmüştür. Bu dayatmacı davranışın nedeni Kayyumun öznel tercihi olamaz. Büyük bir ihtimalle kayyumun verdiği karar, Kürtlerin ve Kürtçenin inkârına dönük yeni devlet politikasının ildeki uygulamasıdır.
1 Eylül 2014 Dünya Barış günü Beşiktaş Belediyesi ile Hakkâri Belediyesi aralarında anlaşarak kardeş Belediye olma kararı almışlar. Buna tanıklık etmesi için de Beşiktaş’taki Barış sokağına Kürtçe anlamlısı da eklenerek (Barış-Aşti) adı verilmiş, Hakkâri’de de bir sokağa Beşiktaş tabelası asılmıştır. Bu son derece barışçıl ve aynı ölçüde sempatik olan karar nedeniyle 27 Mart 2017 günü Beşiktaş Belediyesi hakkında bakanlık emriyle idari soruşturma başlatılmıştır.
Anayasa değişikliği için yapılan halkoylaması kampanyasında HDP örgütlerinin Kürtçe hayır yazılı pankartları asılı olduğu yerlerden kaldırılmış ve stantları kapatılmıştır. Örneğin 29 Mart 2017 günü HDP’nin Edirne’de kurduğu stanttın önündeki Kürtçe ‘Hayır de!’ anlamına gelen (Bêje Na!) yazısı sakıncalı bulunmuş ve kaldırılmıştır. Oysa AK Partililer, hiçbir engelle karşılaşmadan, Kürt halkının oylarını almak için kurdukları stantlarda Kürtçe pankartlar asmış, şehir ve kasaba sokaklarını Kürtçe renkli panolarla süslemiş ve Kürtçe el ilanları dağıtmışlardır. AKP’nin Kürtçeyi, konjonktürel olarak, salt oy almak için kullandığı açıktır. Bölgedeki siyasal rakiplerini (HDP) tasfiye ettikten sonra şimdilik kullandıkları Kürtçeyi devlet zoruyla yasaklamanın kolay olacağını düşünmektedirler. Oysa HDP, Kürt halkının kendi diliyle özgürce konuşmasını, okuyup yazmasını ve propaganda yapmasını temel bir hak olarak savunmakta ve bu hakkın devletçe de tanınıp, yaygınlaşması için mücadele etmektedir. Bunlardan ilki oy toplama diğeri de meşru bir hakkın tanınmasını sağlama amaçlıdır.
Kürtlere karşı yeniden inkâr politikasının yürürlüğe girdiğine ilişkin örnekler saymakla bitmez. Son olarak, Adana’da bir düğün konvoyunun, katılımcılardan bir bölümünün sarı, kırmızı, yeşil mendil salladıkları gerekçesiyle durdurulduğunu ve 2 kişinin gözaltına alındığını traji-komik bir olay olarak hatırlatmakla yetineceğim.[5] Oysa 1940’lı yılların tek parti döneminde bile İstanbul’daki Kürt öğrencileri, zamanın ünlü Taksim Gazinosunda, yaptıkları Dicle gecesinde Kürt renklerini özgürce teşhir edebilmişlerdi.
Kürtleri yok sayarak asimile etmek mümkün müdür?
Türkiye’de yaşamakta olan 20 milyon civarındaki Kürt halkını yok saymanın, dilini ve kültürünü yasaklama çabalarının nihai amacı asimilasyondur. Cumhuriyetin ilk yıllarında da bu yönde büyük çaba gösterilmiş, baskı, işkence, katliam, toplu sürgün vb. uygulamalara karşın sonuç alınamamış ve Kürtlerin asimilasyonu gerçekleştirilememiştir. 1925 tarihli Şark Islahat Planı ve 1935 tarihli Mecburi İskân Kanunu gibi radikal hükümleri olan mevzuatın uygulanması bile sonuç vermedi. 21. Yüzyılda, 1930’lu yılların ret ve inkâra dayanan kart-kurt siyasetini canlandırmak artık mümkün değildir. Çağımızda asimilasyon yoluyla homojen bir ulus oluşturmanın yolu kapalıdır. Kaldı ki, Bugünkü Kürtler 1930’ların Kürtleri değil. Geçen 90 yıl içinde Kürt toplumunun sosyal yapısı tümden değişti. Özellikle tarım ve ticaret alanında iki kanatlı etkin bir Kürt burjuvazisi oluştu. Öte yandan Kürt olmanın bilincini taşıyan aydın bir katman, etkin bir Kürt entelijansiyası da vücut buldu. 1930’larda Kürt halkının yüzde 90’ı köylü iken, bugün en az, yüzde yetmişi şehirli ya da kasabalıdır. Şehirleşen Kürtler birey olduklarının bilincindedirler. Eşit haklara sahip vatandaş olarak tanınmak istiyorlar. Artık Onları yok saymak ya da var olduklarından söz etmeyi yasaklamakla Kürtler yok olmuyor ve sorun kapanmıyor.
Kürtler Türkiye’de kendi kimlikleri, dilleri ve kültürleriyle eşit haklara sahip vatandaşlar olarak tanınmak ve kendi topraklarında özgürce yaşamak istiyorlar. Her türlü asimilasyoncu müdahaleyi şiddetle reddetmekte dillerini ve kültürlerini geliştirmek, yaymak ve yaşamın her alanında kullanmak istiyorlar. İnsan olmaktan gelen temel haklarına saygı gösterilmesini istiyorlar. Sıkça maruz kaldıkları bölücü, ayırıcı ve dışlayıcı nitelikte her türlü asimilasyoncu uygulamaların son bulmasını istiyorlar.
Devlet yetkilerinin tümünü özgürce kullanma imkânı veren yeni otoriter tek adam rejiminden güç ve MHP’den destek alarak üretilecek yeni bir ırkçı milliyetçilik ideolojisi Türkiye’de melce bulamaz. Faşizan nitelikli otoriter tek parti yönetimi kurulsa bile Kürt sorununu devlet zoruyla yok etmek ve kart-kurt günlerini geri getirmek olanaklı değil. Hiçbir yönetim Türkiye’nin tümünü karşısına almadan böyle bir hedefe ulaşmayı başaramaz. Böyle bir maceraya girişmenin sonu kaostur. Unutmamak gerekir ki, artık çağımız dünyasında zorbalıkla sürdürülen baskıcı ve inkârcı asimilasyon politikasının miadı dolmuştur. Yapılan bilimsel çalışmalar da bunu doğrulamaktadır. Millet ve milliyetçilik konularında tanınmış uzmanlardan Will Kymlicka “ (…)Geçtiğimiz yüz yıllık sürede hiçbir ulusal grup asimile olmamıştır”[6] Antony Smith de “(…) Bir ulusal kimlik bir kere biçimlenip yerleştikten sonra, onu hafızalardan silmek, toptan soykırım dışında, artık imkânsızdır”[7] diyerek asimilasyoncu baskı ve inkâr politikasının olanaksız olduğuna işaret etmektedirler.
Toplumdaki huzursuzluğun, uluslararası dayanışmadan uzak kalmanın, ekonomik ve sosyal kalkınmadaki yetersizliğin temel nedenlerinden biri siyasete musallat olan iradeci bireycilik, keyfilik ve hayalciliktir. Toplum sorunlarının güç kullanarak baskıyla ve şiddetle çözülebileceği düşüncesi yaygın olmakla birlikte yanlış bir algıdır. Türkiye’de de çağ dışı hayalci ideolojilerin itibar gördüğü günlerden geçiyoruz. Oysa Toplumsal barışın huzur ve sükûnun sağlanabilmesi çoğunlukçu güçte değil çoğulcu ve özgürlükçü demokrasidedir. Ne var ki, gidişat ters yöndedir. Ülke demokratikleşmeye değil, otoriterizme doğru yol almaktadır.
Çözüm özgürlükçü ve çoğulcu demokrasidedir
Toplumdaki genel huzursuzluğun ve Kürtlerdeki asimilasyon korkusunun son bulması barışın tesisi, ülkede ekonomik ve sosyal kalkınmanın gerçekleşmesi ancak çağdaş ve ileri bir demokrasiyle mümkündür. Demokratikleşmenin olmazsa olmaz ilk koşulu da özgür ve korkusuz bir tartışma ortamının yaratılmasındadır. Bu amaca ulaşmak için yapılması gereken ilk iş OHAL rejimini kaldırmak, toplumdaki ayırımcılığa ve asimilasyoncu uygulamalara son vermektir. Bu, Türkiye toplumun en acil beklentisidir. Çünkü OHAL’in son bulması barışın, kardeşliğin, huzurun, ekonomik ve sosyal kalkınmanın da ön koşulu haline gelmiştir.
Unutmamak gerekir ki, OHAL’in kaldırılması, demokratikleşme ve AB üyeliği yolunda süratli adımlar atılmasında sayılamayacak kadar çok toplum yararı vardır.
[1] 13.03. 2014 günlü Sol Haber Portalı, 12 Mart darbesi ve Bilim
[2] Yeni Şafak Gazetesi, 12 Ağustos 2005
[3] 01. 11. 2012 günlü T24’te Cengiz Çandar’dan yapılan alıntı
[4] Erdoğan’ın 21.02.2017 günlü Gaziantep konuşması
[5] 07. 05. 2017 Artı-gerçek sitesi, Güncel Olaylar bölümü
[6] Will Kymlicka, Çokkültürlü yurttaşlık, s:280
[7] A. Smith, Journal Of Paece Research, 1993, 131 (nakleden Will Kymlicka)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.01.2021
2.09.2020
8.07.2020
18.06.2020
1.05.2020
3.01.2020
2.02.2019
25.09.2019
2.05.2019
3.02.2019