Tarık Ziya Ekinci
Demokrasiyle yönetilmenin temel koşullardan biri iktidarın karşısında örgütlü bir muhalefetin bulunmasıdır. Muhalefeti olmayan bir rejim demokratik değildir. Keza siyasi iktidarın güç kullanarak muhalefeti çalışamaz duruma düşürdüğü rejimler de demokratik değildir. Böyle bir siyasetin nihai hedefi tek partili totaliter bir düzendir; diğer bir deyimle faşizmdir.
Halk Demokrasileri: İktidar partisi ile amaç ve ideolojik birliği olan biçimsel ve denetimli muhalefet partilerine olanak tanıyan siyasal sistemler de demokratik değildir. Bu tür çok partili rejimler taktik amaçlıdır. Bunlar bir süreç içinde bütünleşmekte ve ülkenin tek partisine dönüşmektedirler. SSCB öncülüğündeki sosyalist sisteme bağlı Doğu Avrupa ülkelerinde uygulanan "Halk demokrasileri" bu türden siyasal örgütlemelerdir. Örneğin, Soğuk Savaş yıllarında Bulgaristan’daki rejim, ortak amaçlı Komünist Partisi ile Çiftçi-Köylü Partisinden oluşan iki partili bir halk demokrasisiydi. Kuşkusuz Bulgaristan’daki çok partili örgütlenmeyi çağdaş demokrasiler arasında göstermek gerçekçi olmaz.
Biçimsel Demokrasi: Çoğulcu kapitalist ülkelerde de aynı ideolojiyi benimseyen değişik isimlerde örgütlü partiler vardır. Türkiye’de de bunun örneklerini görmekteyiz. Öznel nedenlerle ayrı partilerde örgütlenen Sünni İslam inancına bağlı şoven milliyetçi kadroların ortak amacı toplumda ve devlette Türk-İslam sentezi ideolojisini egemen kılmaktır. Düşünce ve inanç birliğine ve dayanışma ruhuna sahip olan bu partilerin de zaman içinde ve değişik yöntemlerle tekleşmeleri kaçınılmazdır.
Sosyalist açıdan sınıflı demokrasi: Sosyalistler sınıflı ve çoğulcu kapitalist toplumlarda olması gereken demokrasiyi farklı bir bakış açısı ile değerlendirmektedir. Sosyalist açıdan, sınıflı bir toplumda, demokrasi emek ve sermayenin eşit haklarla ve özgürce örgütlenebildikleri ve hiçbir engele takılmadan eşit koşullarda mücadele ettikleri çoğulcu bir düzendir. Diğer bir deyimle, sosyalistler sadece sermaye sınıfının çıkarlarını savunan partilerden kurulu bir siyasal sistemin demokrasi olarak tanımlanmasını abes sayarlar. Örneğin Türkiye’de çok partili düzenin kurulmasını izleyen uzun yıllar boyunca emekten yana sol partilerin kurulması yasaktı. Ancak 1961’de münfesih Türkiye İşçi Partisi (TİP)’in kurulması ve mecliste temsil edilmesiyle birlikte emeğin ve emekçilerin de siyasal örgütlenmesi gerçekleşebildi. Ama TİP’e eşit mücadele koşulları tanınmamıştı. TİP sermayeci iktidarların baskısı altında fiili saldırılara göğüs gererek, adli ve idari engellerle boğuşarak varlığını güçlükle sürdürebiliyordu. Sonuçta TİP, programının bir gereği olarak, dışlanan ve yok sayılan Kürt halkının var olduğu gerçeğini dile getiren bir kongre kararı gerekçe gösterilerek kapatıldı. Uzun süre emek örgütsüz kaldı. HDP güç ve etkinlik kazanıncaya kadar da emekçi halklar örgütlü siyasal mücadelenin dışında bırakıldı. Siyaset yeniden sermaye partileri arasında mevki kapma yarışına dönüştü. Oysa emekten yana partilerin amacı toplumu değiştirmek ve dönüştürmektir. Emeğin temsil edilmediği, sadece sermaye partilerinden oluşan siyasal sistem kaçınılmaz olarak muhafazakârdır; değişime, gelişmeye ve toplumsal ilerlemeye kapalıdır. HDP’nin sürekli saldırı altında olması, milletvekilleriyle etkin kadrolarının tutuklanması, belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyum atanması ve düzen partilerinin hedef tahtası haline getirilmesinin nedeni bu partinin sermaye karşıtı ve düzen değişikliğinden yana olmasıdır. Emeğin özgürce örgütlenmesini, başta Kürtler olmak üzere tüm etnik ve dinsel topluluklara özerklik tanınmasını ve köklü bir düzen değişikliğini gerçekleştirmek istediği içindir.
Sosyolojik açıdan muhalefetin anlamı: Kapitalist bir toplumda emek eksenli muhalefetin görevi sermayenin emek üzerindeki egemenliğini sınırlamaya ve kapitalist düzeni emekçiler yararına değiştirmeye dönük demokratik bir siyaset yapmaktır. Emeği temsil eden muhalefet ayni zamanda fikir üreterek toplumun değişmesine, gelişip ilerlemesine öncülük eder. Ne var ki, Türkiye’de bugün dahi, emeği temsil eden HDP gibi bir partinin varlığına tahammül gösterilmiyor. Ülke siyasetinde söz sahibi olan iktidar ve muhalefet partilerinin tümü sermayenin çıkarlarını koruyan kapitalist sınıfın partileridir. Sermayenin egemenliğine karşı emeğin ve emekçilerin hakkını savunan tek parti HDP’dir. İktidarı ve muhalefeti ile mevcut partilerin koro halinde HDP’ye saldırmalarının ve aktif bir muhalefet yapmasına karşı çıkmalarının ideolojik nedeni ise ülkeyi felakete götüren kapitalizmin ve kapitalist partilerin maskesini düşüreceği korkusudur.
Türkiye'de muhalefet nasıl işliyor?
Son yıllarda AKP iktidarının izlediği anayasa ve hukuk dışı keyfi yönetime bağlı olarak ekonomik yaşam yıkıma uğramış, işsizlik artmış, yokluk ve yoksulluk dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Hükümet, sorunları aşmak için parlamentoyu işleterek toplumsal mutabakata dayalı çözümler üretecek yerde, her türlü muhalefeti korkutup sindirecek bir baskı politikası izlemeyi yeğlemiş görünüyor. Türkiye bir korku ülkesine dönüşmüş, insanlar yazmak, konuşmak ve toplum sorunlarını dile getirmek gibi, yaşamın doğal davranışlarını bile sürdürmekten çekinir olmuşlardır. İktidar, muhalefeti ve düşünce insanlarını kendisinin yasalaştırdığı soyut ve muğlâk suçlamalarla bastırmaktadır. Yazılı ya da sözlü olarak açıklanan düşünceleri nedeniyle zan altındaki vatandaşlar terör örgütü kurmak, terör örgütüne üye olmak, örgüte üye olmamakla birlikte yardım ve yataklık etmek ya da onunla iltisaklı olmak gibi soyut iddialarla suçlanmakta ve tutuklanabilmektedir. Bu gerekçelerle halen pek çok siyasetçi, gazeteci, sivil toplum yöneticisi ve akademisyenin tutuklu ya da tutuksuz yargılandıkları veya hüküm giydikleri bilinmektedir. Öte yandan HDP’den seçilen belediye başkanları gizli tanık ifadelerine dayanılarak görevden alınmakta ve yerlerine kayyım atanarak tutuklanmaktadırlar. HDP’li belediye başkanlarından en az 50’si bu yöntemle görevden alınmış, tutuklanmış ve yerlerine kayyım atanmıştır. Oysa cari hukuk sistemi ve teamüller gereğince başkanlar ancak yargı kararıyla görevden uzaklaştırılabilir ve yerlerine meclis üyelerinden biri seçilir. 50’den fazla belediye başkanının görevden alınarak yerlerine kayyım atanmasının keyfi bir tasarruf olduğu yadsınamayacak kadar açıktır. İktidarın bu tür hukuk dışı keyfi icraatına karşı muhalefet partilerinin sessiz ve tepkisiz kalmaları onların varlık nedeniyle bağdaşmaz. Muhalefetin görevi kimin şahsında yapılmış olursa olsun hukuk dışı tasarruflara karşı çıkmaktır. Ülkenin anayasal düzenini ve hukuk sistemini savunmak ve siyasi iktidarı hukuk içinde kalmaya zorlamaktır. Muhalefetin beğenmediği bir partiye ya da bir şahsa karşı yapılan hukuksuzluğa ilgisiz ve tepkisiz kalması, açıkça bir iktidar payandalığıdır.
Adalet sistemi genel bir rahatsızlık nedenidir. Tek adam rejiminde adalet sisteminin dengesi bozulmuş ve güven kaybına uğramıştır. Yargı, iktidarın oluşturduğu suç ve ceza kavramları açısından kendi içinde bile netleşmemiş. Soyut suçlamalar konusunda ikirciklidir. Bu nedenle suçu ve suçluyu belirlemede yetkili olan yargı değil siyasal iktidardır. İktidar kendisine bağımlı, deneyimsiz ama geniş yetkilerle donatılmış kimi Sulh Ceza Yargıçları aracılığı ile muhalefet partilerinin temsilcilerini ve tanınmış muhalif şahsiyetleri tutuklatabilmekte, yıllarca cezaevinde kalmalarını sağlayabilmektedir. Toplumda korku egemen olmuş, halk sindirilmiştir. Yargı hiyerarşisinin en üst basamağını oluşturan AYM ve AİHM’nin bağlayıcı kararları bile iktidar tarafından göz ardı edilerek yok sayılabilmektedir. Örneğin AİHM’nin tahliye kararına karşın HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ile iş insanı Osman Kavala’nın tutukluk halleri 3 yılı aşkın bir süredir sürdürülmekte. Ara tahliyeler başka soyut isnatlarla anında durdurulmaktadır. Haksız şekilde kullanılabilen devlet gücüne karşı vatandaşın sığınabileceği tek melce adalettir. Oysa adalet hukukun değil iktidarın hizmetindedir. AKP’nin süreklilik kazanan baskı politikası da demokrasi dışı usullerle yürütülmektedir. Siyasi parti binaları basılmakta, seçilmiş belediye başkanları ya da özerk kurumların yöneticileri hiçbir gerekçe göstermeden idari kararlarla görevden alınabilmektedir. Keza devlet ajanı gizli tanık marifetiyle sivil toplum yöneticileri, milletvekilleri, siyasi partilerin en aktif kadroları terörle iltisaklı gösterilerek tutuklanabilmektedirler. Ama yapılan tüm bu hukuksuzluklara karşı muhalefet sessizdir.
Muhalefet ve Rejim Sorunları: Görsel ve yazılı basın bütünüyle denetim altına alınmıştır. Parlamento, çoğunluktaki AKP’nin ve onun genel başkanının iradesine tabidir. Yargı, HSK ve diğer seçici kurullar aracılığıyla doğrudan ya da dolaylı olarak yürütmeye bağlıdır. Önemli yargısal kararlarda belirleyici olan Reisin iradesidir. Yargı hiyerarşisi bozulmuştur. Bağlayıcı olması gereken yüksek mahkeme kararları kimi zaman yok sayılmakta ya da reddedilmektedir. Anayasadaki güçler ayrılığı ilkesi fiilen işlemez konumdadır. "Türkiye Cumhuriyeti devletinin güçler ayrılığı ilkesine bağlı demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir" tanımı kadük olmuştur. Yürürlükteki rejim, "tek adam" egemenliğine bağlı parti-devlet düzenidir.
Muhalefet Ne Yapmakta? Devlet düzeninin altüst olduğu, denge-denetim sisteminin işlemediği, ekonominin rayından çıktığı, sürekli artan fiyatların can yaktığı, işsizliğin, yokluk ve yoksulluğun dayanılmaz boyutlara ulaştığı bugünkü koşullarda halk umutsuz ve umarsızdır. Muhalefet genel olarak iktidarın belirlediği yapay gündemlerle meşguldür. Oysa muhalefet partilerinin asal görevi iktidarı denetlemek ve onu hukuk içinde icraat yapmaya zorlamaktır. Ne var ki, muhalefet partilerinin bir bölümü iktidarla dayanışmayı yeğlemekte, ona muhalefet etmekten ve onu eleştirmekten kaçınmaktadır.
Ana muhalefet partisi ise, siyasi iktidarın halkın desteğini kaybettiğine, önümüzdeki seçimlerde azınlıkta kalacağına ve kendisinin iktidara geleceğine kesin olarak inanmıştır. Mutlak bir zafer beklentisi içindedir. Aktif bir muhalefet yapmanın yanlış hatta zararlı olacağını düşünmekte ve sükûnet içinde seçimlerin yapılmasını beklemeyi tavsiye etmektedir. Biri CHP’li ve İkisi HDP’li üç meclis üyesinin, anayasaya aykırı şekilde, vekilliklerinin düşürülmesine bile karşı çıkmaya yanaşmamış, HDP’nin bu amaca dönük protesto yürüyüşünü tasvip etmemiştir. Kılıçdaroğlu’nun bu bağlamdaki açıklamaları ilginçtir.
Kılıçdaroğlu daha önce yaptıkları uzun gösteri yürüyüşü hatırlatılınca şunları söylüyor: "Bu koşullarda böyle bir yürüyüşü yanlış buluyorum. CHP’nin de diğer muhalefet partilerinin de çok dikkatli olmaları lazım. Gerginlik yaratacak, provokasyonlara açık eylemlerden uzak durmalıyız. Çünkü Erdoğan’ın istediği zaten bu… Muhalefeti provokasyonlara açık şekilde sokağa dökmek ve bu gerginlik üzerinden politika yapmak. Bu tuzağa düşmemeliyiz, Erdoğan’ın oyununu bozmalıyız." Kılıçdaroğlu 1 Haziran’da da Sözcü’den Saygı Öztürk’e, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın "CHP’yi sokağa dökerek" bir olağanüstü hâl ilan ederek "daha baskıcı" bir yönetim "kumpası" içinde olduğunu öne sürmüş, "bu oyuna gelmeyeceğiz" demişti.[1]
Ana muhalefetin değerlendirmeleri gerçekçi değil. Önce temelde bir hata var, muhalefet partilerinin görevi her hâl ve koşulda meclisin itibarını korumak, anayasa kurallarının işletilmesi için iktidarı uyarı ve eleştirilerle hizaya getirmektir. Bunu başaramazsa toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanarak halk yığınlarının desteğiyle iktidarı hizaya getirmektir. Siyasette, hukuk dışı uygulamalara karşı sessiz ve tepkisiz kalarak, seçim zaferini beklemekle yetinen bir muhalefet tarzı yoktur. İktidarın muhtemel provokasyonlarını önlemek için de kanunsuzluklara karşı sessiz ve tepkisiz kalarak muhalefet yapılmaz. Bu, açık bir teslimiyettir. HDP’nin anayasal gösteri yürüyüşünün engellenmesi bir suç, provokasyon olarak tanımlanması ise bir aymazlıktır.
Ana muhalefet temsilcilerinin seçim tahminleri de hatalıdır. Tahminler bir hayal ürünüdür. Unutmamak gerekir ki AKP- MHP ortaklığı toplumda ideolojik bir hegemonya kurmuştur. Henüz bu egemenliği kıracak ya da dengeleyecek karşıt bir hegemonik güç yoktur. Oluşması yönünde bir çaba da görünmüyor. Başında CHP’nin bulunduğu "Millet İttifakı" heterojen bir topluluktur. İttifakın CHP dışındaki partiler iktidara yakın durmakta... İktidarın yıprandığı, seçmen desteğini kaybettiği ve seçimlerde mutlaka azınlıkta kalacağı varsayımı ise bir temennidir. Nesnel bir dayanağı yoktur. İktidarın ülkeyi kötü yönettiği, devlet düzenini bozduğu, halkı işsizliğe, yokluğa, yoksulluğa ve açlığa mahkûm ettiği doğrudur. Ama bu yıkımın, iktidarın kötü yönetiminden kaynaklandığı gerçeği halk yığınlarına yansımamış ya da yansıtılamamıştır. Geniş halk yığınları, AKP-MHP ittifakının özellikle de Erdoğan’ın Sünni İslam’a güç kattığı, milliyetçi duyguları yücelttiği ve ecdat yadigârı saltanatı ihya edeceği inancıyla afsunlaşmıştır. İşsizlik, yokluk ve yoksulluk yeni değil onların her zamanki yaşantısıdır. Ama halkın gözünde hiç kimse Erdoğan kadar İslam’a hizmet etmemiş ve Türkiye’yi yücelterek büyük devletler seviyesine çıkarmayı başaramamıştır. Ana muhalefet partisi bu hegemonik gücün farkında olmadığı gibi, bu güce karşı çıkmanın tarihsel bir yanılgı olduğu zehabına kapılmış görünmekte… Açık ya da dolaylı destek sunmaktadır. Keza muhalefet Erdoğan’ın saldırgan dış politikasına da milliyetçi duygularla alet olmuştur.
Kılıçdaroğlu ve ekibi Türkiye’yi tek adam rejiminin tahakkümünden kurtarmak, çok partili çoğulcu, katılımcı parlamenter bir demokrasiyi kurmak istiyorlarsa önce karşılarındaki gücü tanımaları ve ona karşı etkin bir güç oluşturmaları gerekir. CHP, AKP-MHP ortaklığının kurduğu köklü hegemonyayı ve destekledikleri güçlü İslami sermayeyi alt edecek daha güçlü bir ideolojik hegemonya kurmadan ne iktidar ne de gerçekçi bir ana muhalefet partisi olabilir. Bir tutam milliyetçilik, bir tutam "yeni laiklik" bir tutam sosyal demokrasi, bir tutam güvenlik, bir tutam Kürt yandaşlığı ve bir tutam vatanperverlik karışımından karşıt bir ideolojik hegemonya çıkmaz. Kuşkusuz bahse konu siyasal mücadele kapitalist bir toplumda, sermayenin ve emperyalizmin egemen olduğu koşullar içinde yürütülmektedir. Böyle bir ortamda sermayenin kurduğu Sünni İslam’a dayalı Şoven milliyetçi hegemonya, ondan ödünç alınan öğelerle değil, evrensel nitelikte radikal bir sosyal demokratik hegemonya ile alt edilebilir. CHP’liler "biz zaten sosyal demokrat bir partiyiz" diyeceklerdir Bunu kendilerinin değil halkın söylemesi gerekir. Sosyal demokrasi 17 bin faili meçhul cinayete olur vermekle bağdaşmaz. Sosyal demokrasi barışçıdır, savaşa onay vermez. Sosyal demokrasi haktan ve adaletten yanadır, hukuk dışı tutuklamaları tasvip etmez. Sosyal demokrat kişi ya da örgüt her şeyden önce tam ve yetkin bir demokrasi için mücadele eder. CHP’nin toplum nazarında sosyal demokrat bir parti olarak algılanmasından önce çağdaş bir demokrasiyi özümsediğini kanıtlaması gerekir.
Türkiye’de Sosyal Demokrasinin Yeri: Sosyal demokrasi, kapitalist toplumlarda sermayenin sömürdüğü işçi ve emekçilerle ezdiği ve dışlayarak ötekileştirilen farklı etnik ve dinsel toplulukların hakları için mücadele eden örgütlü demokratik siyasal bir hareketidir. İşçi ve emekçilerle müttefikleri aydınları ve ötekileştirilen halkları örgütleyerek etkin bir siyasal güç haline getirir ve halk yığınlarına sosyal demokrasiyi özümseterek sermayenin egemenliğine karşı demokratik bir denge oluşturur. İktidar mücadelesi bu güçlü cephenin kurulmasından sonra gelir. Oysa CHP ayrı bir yoldan yürümektedir. Egemen sermayeye karşı farklı bir sermaye grubunun iktidarı için mücadele etmeyi yeğlemiş görünüyor. Sosyal demokrat unvanını da taktik bir araç olarak kullanmaktadır. Gerçek bir sosyal demokrat parti olmaya ne niyeti ne de gücü var. Bu görevi yapabilecek tek parti HDP’dir. CHP ise iktidara gelmek için ya "Erdoğan’ın yolundan giderek" HDP ile ortak bir sosyal demokrat cephe oluşturacak ya da şimdiye kadar yaptığı gibi zayıf bir sermaye grubunun partisi olarak ömür boyu arafta kalmaya devam edecek. Sonucu belirleyecek olan partideki gruplar arası mücadeledir. Gönlüm güçlü bir sosyal demokrat partinin oluşmasından yanadır.
[1] Murat Yetkin, Düzce Haberler, 09. 06z. 2020
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.01.2021
2.09.2020
8.07.2020
18.06.2020
1.05.2020
3.01.2020
2.02.2019
25.09.2019
2.05.2019
3.02.2019