Ufuk COŞKUN

İnkılap Tarihi Dersi Kaldırılmalıdır
24.02.2014
2498

 Türkiye’deki mevcut milli eğitim sisteminde zorunlu olarak okutulan ders kitapları Türk Milli Eğitimi’nin amaçları dikkate alınarak yazılır. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından ders kitaplarının içeriği belirlenir ve kitaplar buna göre düzenlenir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu Madde 10’da:” Eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk inkılâp ve ilkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır.” AyrıcaMEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği, öğrencilerin uyacakları kurallar ve öğrencilerden beklenen davranışlar bölümünde; Madde 157 a) bendi: “Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlı kalmaları ve bunları korumaları beklenir” der.(Bir önceki yönetmelikte bunun aksi davranışlarda bulunmamaları şeklindeydi) Ders kitaplarının önemli bir toplumsallaştırıcı araç olduğu, resmi ideolojinin aktarımında bulunmaz bir materyal teşkil ettiği, eğitimcilerin müfredat gereği zorunlu olarak bu aktarım işinde aktif rol aldıkları bir gerçektir.

Ders, ne zamandan beri okutuluyor?

Tek parti dönemimin tek etnik kimliği öne çıkaran, resmi tarih anlayışına dayanan ve çoğulculuğu tehlikeli gören bir anlayışla yazılan İnkılâp Tarihi ders kitapları Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren okutulmakta olan bir derstir. İlk olarak 1925 yılında Ankara Adliye Hukuk Mektebinde Mahmut Esat Bozkurt,”İhtilallar Tarihi” adıyla verdiği derslerde; Türk İnkılâbı’nın özellikleri anlatılmaktaydı.15 Nisan 1942′de kabul edilen 4204 sayılı kanunla Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesine bağlı kurulan “Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü”ne verilmiş ve dersin adı da “İnkılâp Tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti Rejimi” olarak değiştirilerek fakülte ve yüksekokullarda zorunlu ders haline getirilmiştir. 12 Eylül 1980 ihtilali sonrasında dersin adı tekrar değiştirilerek “Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi” yapılmıştır. İnkılâp Tarihi dersleri bugün üniversitelerde ve ortaöğretim kurumlarında okutulmaktadır. Hatta üniversitemizin birinde “Nutuk” zorunlu dersler arasındadır.

 Dersin genel amaçları;

 Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersinin konuları ile öğrenci 1. sınıftan itibaren karşılaşmaktadır. 8.Sınıf Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersi programına göre dersin genel amaçlarından bazıları şunlardır;

Atatürk’ün dünya görüşünü ve düşüncelerini benimseyerek Atatürkçü düşünce sisteminin bir savunucusu olur. Türkiye’nin jeopolitik önemini bölgesel ve küresel etkileri açısından değerlendirerek iç ve dış tehditlere karşı duyarlı olur. Günümüzün ve geleceğin sorunlarına Atatürkçü bir yaklaşımla çözümler getirebilecek tutum, davranış ve beceriler kazanır.

Dersin nasıl işlenmesi gerektiği de şu ifadelerle anlatılmaktadır. Atatürk’ün kişilik özellikleri (vatanseverliği, idealistliği, yaratıcı zihniyeti, komutanlık ve devlet adamlığı, sabır ve disiplin anlayışı, ileri görüşlülüğü, açık sözlülüğü, insan ve millet sevgisi, planlı çalışması, azimli ve kararlı oluşu, mücadeleci, birleştirici ve bütünleştirici oluşu, akılcılığa ve bilime önem vermesi, mantıklı ve gerçekçi oluşu, çok yönlülüğü) ünitelerde uygun yerlerde işlenmelidir. Öğretmen, güncellik ilkesi gereği Ermeni iddialarını ele almalı, bu iddiaların tarihî gerçeklerle bağdaşmayan iddialar olduğunu açıklamalıdır. Millî ve dinî bayramlar, mahallî kurtuluş ve kutlama günleri, önemli olaylar, belirli gün ve haftalardan yararlanılarak öğrencilerin tarihsel duyarlılığı geliştirilmelidir.  Öğretmen, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, Kurtuluş Savaşı’nda bir zaferin ya da Türk İnkılâbı ile ilgili herhangi bir olayın yıl dönümü, 13 Ekim’de Ankara’nın başkent olması, 23 Aralık’ta Menemen’de Kubilay’ın şehit edilmesi gibi olayların yıl dönümlerinde Atatürk’ün kişilik özelliklerini, inkılâplarını, ilkelerini ve düşüncelerini anlatmalıdır. Öğretmen, Atatürk’ün “Türk, öğün, çalış, güven!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” gibi sözlerinden hareketle, Türklerin tarihte oynadıkları rolü; askerlik, idare, hukuk, bilim, fen ve sanat alanında insanlığa hizmetlerini göstermelidir.

Ders konularından örnekler;

 Geçenlerde Kaldırım Yayınlarından çıkan “Kürdüm Doğruyum Çalışkanım” adlı Tek Parti Dönemi eğitim uygulamalarını eleştirdiğim kitabımda da yer verdiğim gibi 8.Sınıflar için okutulan İnkılâp Tarihi dersinde bazı konular şu şekilde işlenmiştir. Azınlıkların kurduğu cemiyetler dışında Türkler tarafından milli mücadeleye karşı kurulan cemiyetlerde vardı. Bunlardan Kürt Teali Cemiyeti İstanbul’da bazı müderrislerin önderliğinde İngiltere desteğiyle kuruldu. Millî Mücadele’ye karşı olan cemiyet, hilafet ve saltanatın güçlendirilmesini istiyordu. İngilizlerin de etkisiyle Anadolu’da çıkan Konya ayaklanmalarında aktif rol oynadı. Altan Tan, zararlı cemiyetler arasında gösterilen Kürt Teali Cemiyeti’ni Kürt Sorunu adlı kitabında biraz farklı anlatır; Kürt Teali Cemiyeti 1918 yılında Kürtlerin genel çıkarlarının sağlanması ve gelişmelerinin kolaylaştırılması amacıyla İstanbul’da kurulan yasal bir dernektir. 19 şube açtı ve cemiyetin başkanlığına da Seyyid Abdükadir Efendi getirilmiştir. Seyyid Abdülkadir ise tüm İslamcı Kürtler gibi Türklerin bu düşkün zamanlarında onlara darbe indirmemizin Kürtlük şiarına yakışmadığını ileri sürüyor ve şimdilik Türklere yardım etmekliğimiz lüzumunda ısrar ediyordu. Kürdistan Teali cemiyeti öylesine caziptir ki Süleyman Nazif gibi bir Türk milliyetçisi bile şair Yahya Kemal’e bu derneğe üye olmasını önerir. Bir İnkılâp Tarihi kitabında Harf İnkılâbı için şöyle bir not düşülmüş,”Gazeteler, harf inkılâbını destekleyerek eski harflerle yeni harfleri yan yana basmaya başladılar. Türk milleti bu yeni alfabeyi kısa zamanda benimsedi. Atatürk, düzenlediği yurt gezileri ile Türk alfabesini halka tanıttı. Millet Mekteplerinin uygulaması Türk basınında cehaletle savaş ve tarihin ilk bilgi kültür seferberliği olarak nitelendirildi.” Ders kitaplarında hemen tüm inkılâpların halk tarafından hemen benimsendiği ifade ediliyor. Oysa Harf inkılâbı sürecini bazı tarihçiler ciddi bir dil imhası olarak görmektedirler. İnkılâp Tarihi ders kitaplarında şapka kanunundan ise şöyle bahsedilir; “bölge halkı büyük bir içtenlikle Atatürk’ün yapmak istediği kılık kıyafet inkılâbını benimsedi. Atatürk’ün Kastamonu’da verdiği mesajı iyi değerlendiren Türk milleti kısa sürede fes, sarık ve diğer başlıkları terk ederek kendiliğinden şapka giymeye başladı. Atatürk’ü Kastamonu dönüşünde karşılayanların hepsi şapka giymişti.

  Bu ders kaldırılmalıdır;

 Çocuklardan Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda bir davranış geliştirmelerini beklemek, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, şapka inkılâbı, harf inkılâbı vb. inkılâplarla bağ kurmasını ve neredeyse bunların aksine bir davranış geliştirmemelerini beklemek özgürlükçü eğitim pedagojisiyle bağdaşmayan bir tutumdur. Zorunlu derslerden biri olan Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersi ve Cumhuriyetin, tek etnik kimliği öne çıkaran resmi tarih anlayışına dayanan ve çoğulculuğu tehlikeli gören bir anlayışla yazılmış olan ders kitapları içerikleri, özgürlükçü, çoğulcu ve demokratik eğitim anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Bu kitaplarda ve derslerde, Türkiye yakın tarihine ilişkin birçok olay, yanlı aktarılıyor ve resmi görüş dışındaki tüm tarihi kimlikler ve kişilikler ötekileştiriliyor.  Bu da, bireylerin, tek bir ideolojiyi içselleştirmelerine neden oluyor ve çoğulcu, eleştirel ve nesnel düşünme becerileri kazanmalarına ket vuruyor.

Türkiye’deki her yurttaşın, gelişmiş demokrasilerdeki gibi, dünya ve yakın ülke tarihini özgün ve nesnel kaynaklardan okuma hakkı var. Ayrıca,  özgün ve nesnel kaynaklardan okunacak olan bir dünya ve yakın ülke tarihinin, özgür bireyler olarak barışın ve insan haklarının gelişimini sağlayacak ortamın oluşmasına, ülke ve insanlık uygarlığına daha çok katkı sağlayacağı da yadsınamaz bir gerçek. Ayrıca, bu dersin içerik ve işleniş biçimi, Türkiye’nin de altına imzasını koyduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS), “devlet velinin inanç ve felsefi düşüncesine aykırı eğitim veremez” ilkesiyle de çelişmektedir. Bu bakımdan artık bu dersin kaldırılması ve daha nesnel tarihi kaynaklarla yeniden ele alınmasına gerek vardır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar