Ufuk COŞKUN
Seyit Rıza delikanlı adamdı. Bilirsiniz, Seyit Rıza’yı idam etmek için apar topar uyduruk bir mahkeme tertiplenir, savunması bile alınmadan bir gece vakti infaz edilir.Aynı Şark İstiklal Mahkemesi Savcısı Ahmet Süreyya Özgeevren’in Türkçe bilmediği için bir gece vakti infaz ettiği genç karayağız bir Kürt delikanlısı gibi.. Seyit Rıza’nın Elazığ’da infazını gerçekleştirecek bir Çingene ararlar ancak bulamazlar. Sonunda dışarıdan gelen bir Çingene ile kelle başı 10 liraya anlaşırlar. İşte Seyit Rıza ipi boynuna geçirmek için gelen bu çingeneye fırsat bile vermedi. İpi boynuna kendi geçirdi, taburesini kendi devirdi. O insanlarla konuşmadı bile. Onlara göre ulus devletin inşası önünde bir engeldi Seyit Rıza, haftalarca süren bombardımanla, uçaklarla, top ve tüfeklerle, zehirli gazlarla güya bu engeli ortadan kaldırmış oluyorlardı.
Diğer taraftan Lozan’a beceriksiz İsmet İnönü gönderilir. İsmet İnönü her müzakere edilecek konuyu telgrafla Ankara’ya bildiriyordu. Ankara’da analizlerini yine telgrafla İsviçre’ye gönderiyordu. Ancak İsviçre Ankara’dan gelen bilgileri İsmet İnönü’ye ulaştırmadan evvel Fransız ve İngiliz diplomatlarına yetiştiriyordu. Böylelikle İsmet’in teklifleri, tezleri, şartı bilmem nesi daha o söylemeden bilinmiş olunuyordu. Ve İngiliz diplomatları temel hedeflerine ulaşmışlardı.1919 başlarında İngiliz Genelkurmayı’nın Osmanlı topraklarında hedefledikleri şartları Lozan’da bize kabul ettirmeyi başarmışlardı. Ayrıca Türk heyeti Lozan’da Misak-ı Milli’den vazgeçerek Anadolu topraklarına razı olmuşlardı. Hatta Lozan’da görüşmeler devam ederken Filistinliler TBMM kapısında günlerce “bizi İngiliz kurtlarına teslim etmeyin” diye yalvarmışlar ancak aldıkları cevap; yapacak bir şey yok başınızın çaresine bakın olmuştur.
O dönemde adı Sırrı Bey olarak kayıtlara geçen bir milletvekili Lozan görüşmeleri sırasında Mustafa Kemal’i eleştiriyor. “Misak-ı Milli’nin hiçbir noktası temin olunamadı. İptal edildi. Batum gitti, Musul gitti, Hatay gitti. Ege adaları ve Kıbrıs gitti. Üstelik Yunanistan’a yaptığı zararları temin ettirecektik bunu da başaramadık. Peki, bu nasıl bir Misak-Milli? Yeminimiz nereye gitti? Mustafa Kemal kürsüden;” Misak-ı Milli şu hat bu hat diye hiçbir vakitte hudur çizmemiştir. Bu hududu çizen şey milletin menfaati ve heyet-i celilenin isabet-i nazırıdır. Sırrı Bey Misak-ı Milli’nin ne olduğunu anlamamıştır. Sırrı Bey cevabında mealen; “öyle diyorsunuz ama bunu yazanlardan birisi de bendim” diyor. Neticede antlaşma imzalandı. Mustafa Kemal’in kurduğu 2.Meclisteki birçok milletvekili bile Lozan hezimetini hazmedemiyor. Bir vakit sonra ulus devletin inşasına start veriliyor ve düğmeye basılıyor. Buna engel ne varsa bir bir ortadan kaldırılıyor
Dersimde Alevilere, Ağrı’da Kürtlere, Menemende de dindarlara gözdağı veriliyor. Daha doğrusu ortadan kaldırılıyor engeller. Dersim ise tam bir felaket. Dersim katliamından sonra ele geçirilen birtakım hayvanlar kayıtlara “ganimet olarak “geçiriliyor. Sanki Yunanistan’la savaştılar. Ağrı’da da işi o kadar abartıyorlar ki canlarını kurtarmak için İran sınırını geçen insanların tepesine bomba atmaya devam ediyorlar. Neredeyse İran’la savaşın eşiğine geliyoruz. Sonra İran’a bir açıklama yapılıyor sizinle alakası yok diye.1927′de Şark Islah Planlarıyla, yasaklarıyla kısacası devlet eliyle çok ciddi bir Türkleştirme operasyonlarına tabi tutuluyor insanlar. “Ne Mutlu Türküm denilerek” insana dair ne varsa baskılarla, dayatmalarla, tehditlerle yok edilmeye başlanıyor. Neredeyse insan eşittir Türk demeye getiriyorlar..
Aynı zihniyet bugün de var…Adını Ergenekon, paralel yapı vs ne derseniz deyin..Dün Menderes’i asanlar, Ecevit’i ve Özal’ı kurşunlatanlar/ölüme mahkum edenler bugün de Erdoğan’ı ortadan kaldırmak isteyenler, plan yapanlar evet, aynı zihniyetin ürünü insanlar. Bu ülkede Sünni’nin sırtını sıvazlayarak Alevileri ezenler, sağcıya gaz vererek solcuları ortadan kaldıranlar, bugün solcuların ve milliyetçilerin sırtını sıvazlayarak özgürlükçüleri ezmeye niyetlenenler aynı zihniyetin ürünü insanlar. Laiklik elden gidiyor, şeriat geliyor, vatan bölünüyor gibi tepkileri paranoyak oldukları için değil alanlarını genişletmek ve daha fazla güç elde etmek için dillendiriyorlar. Neticede ulus devlet tutmadı. Ülkeyi dikensiz gül bahçesine çevirmek istiyorlardı olmadı. Bu kadar mazlumun olduğu, bu kadar kanın aktığı, ahın olduğu bir toprak parçasında huzur olur mu?
Olmaz demeyin..Çok şükür olacak.Türkiye artık eski Türkiye değil.Geçmişin tüm yaralarımızı saracağız..Herkesin hak ve hukukunun tesis edildiği bir ülke inşa edeceğiz.Birini kayırıp diğerini harcamadan herkesin kendini özgür hissedebileceği yeni bir demokratikleşme hamlesi başlatarak.. 1937 tarihinde dönemin tek tipçi yönetimi tarafından “Dersim Cumhuriyetimiz için bir çıbandır” denilerek düzenlenen harekât sonucunda yakılıp yıkılan, insanları katledilen Dersim, çıkarılan bir kanununla isminden de olmuştu. Dönemin faşist idaresi bölgenin insanlarını tarihlerinden de uzaklaştırmak için Dersim’i Tunceli olarak değiştirmişti. Son dönemde sivil hükümetin demokratikleşme paketiyle yerleşim alanlarının isimlerinin iade edilmesi kanunuyla Dersim isminin de iade edilmesi gündemde.Evet, Dersim ismi geri verilmelidir..Dersim operasyonuna gönüllü katılan Sabiha Gökçen’in isminin bugün bir havalimanına verilmesi de çok üzücüdür ve kışkırtıcıdır.Sabiha Gökçen ismi de kaldırılmalıdır.
Türkiye isteseler de istemeseler de normalleşecek..Başından beri benim gibi umutlu olan çok ama çok sayıda insan var. Hakkı, hukuku, özgürlüğü ve insanlığı gasp edilen farklılıkların bir arada sağlam bir duruş sergileyerek birbirlerinin hak ve özgürlüklerini sahip çıkmaya başladığı yeni bir Türkiye’ye doğru yelken açıyoruz. Bu geri dönüşü olmayan bir yoldur. Ne yapsanız suyu yokuşa süremezsiniz artık..Geçmişe ait tüm acılarımızı unutturacak yeni adımlar atılmalıdır.Sünni bir Türk olarak Dersim isminin iade edilmesini istemem bu yüzdendir.Farklılıklarımızla birlikte demokratik, özgürlükçü yeni bir Türkiye adınadır..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019