Ufuk COŞKUN
Son zamanlarda totaliter ideolojik grupların, ölümleri bahane ederek ülkede yine bir gerginlik ortamı oluşturmaya çalıştıklarına şahit olduk. Bu tür görüntülere yabancı değiliz. Bu ülkede siyaset, ekonomi ve sosyal barış ortamı ne zaman iyileşmeye başlasa sık dokulu ideolojik yapılar sahneye sürülür. Bu zihin dünyasının ideolojisini Mussolini üç kelimeyle özetlemişti. İnan, itaat et ve savaş! Yani insanlığını unut, emirlere itaat et ve öl! Franco’nun Generali Millan Astray,Viva la muerta! Yaşasın ölüm! diye haykırıyordu. Che, ölüm bize hoş geldi, safa geldi, Nazım ise; “Emret ki ölem” diyerek totalitarizmin ideologlarına ve genç yığınlara ölmenin pek mahir bir şey olduğunu ifade etmeye çalışıyorlardı. Erich Fromm bu tür örneklerden yola çıkarak bu tutkuya ‘nekrofili” teşhisi koydu. Ölüseviciliği, ölümseverlik demek. İnsanın canlısından çok ölüsünün değer kıymet verildiği bir zihniyettir bu. Sokaklarda sıkılmış yumruklarla dolaşırlar. Taha Akyol’un biraz da özeleştiri yaptığı Hayat Yolunda adlı kitabında da ifade ettiği gibi; Bu yumruklar kitap karıştırabilir mi? Laboratuvarda bilimsel deneyler yapabilir mi? Tokalaşabilir mi? Diğer insan kardeşini kucaklayabilir mi? Ebette hayır. Ne var ki bizler sokakları savaş alanına çeviren bu gruplar var diye Alevi dostlarımızın haklarını görmezden gelmeyeceğiz. İnadına daha fazla özgürlük ve demokrasi diyerek tüm farklılıklarımız için hak- hukuk taleplerimizi dillendirmeye devam edeceğiz.
Türkiye’de tek parti döneminden beri farklı kesimleri dışlayan, yok sayan bir zihniyetin varlığı hâkimdir.Bu diktatör heveslisi, müdahaleci zihniyetten az çekmedi insanlar. Her on yılda bir alçakça planları yüzünden az insan ölmedi, az insan işkence görmedi. Az insan kaybetmedik. Ne gençler gitti ömürlerinin baharında. Kızlar sadece başörtüsü taktıkları için geleceklerini kaybettiler. İrtica, bölücü, diye diye az insan heba olmadı bu ülkede. Her şeye rağmen, tüm engellemelere rağmen son yıllarda muazzam bir ivme yakaladı Türkiye. Ekonomisi zenginleşti, siyaset normalleşti en önemlisi de kadim sorunlarını çözme iradesi gösterdi. Bu bakımdan AK Parti, iktidara geldiği günden itibaren darbeci kesimin hedefinde olan bir partidir. Geçmişte sağ-sol, laik-irticacı çatışmasından bir netice elde edemeyenler son zamanlarda sivil iktidarı devre dışı bırakmanın ve bir iç savaş çıkartmanın hesabını yapmaktadır.
Kısacası Türkiye’de halk ne zaman özgür iradesini ortaya koyarak kendine bir gelecek belirlemeye kalksa, Kürtlerle ne zaman bir barış ortamı doğsa hemen kirli ittifaklarla bunun engellenmek istendiğine şahit olmuşuzdur. Türkiye’nin Kürtlerle birlikte Ortadoğu’da söz sahibi, oyun kurucu olması hiçbir vakit istenmedi şimdi de istenmiyor. Bu yüzdendir ki bugün yaşadığımız kurgusal operasyonların arka planına tam da bu noktadan bakmakta fayda vardır. Mesele, ne ağaç, ne dershane ne de yolsuzluktur. Asıl mesele gittikçe zenginleşen ve tüm sorunlarını çözen bir Türkiye’nin varlığıdır. Bu duruma içeriden alet olanları tarih asla affetmeyecektir. Gezi olayları da dâhil olmak üzere Türkiye’de geçmişte Özal’a ve Menderes’e ne yapılmak istendiyse bugün Sayın Başbakana da aynısı yapılmak isteniyor
Başbakan Erdoğan geçen hafta gittiği Köln'de gurbetçilere hitaben “Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye sizin bildiğiniz Türkiye değil artık, Köprünün altından çok sular geçti. Bu bölgede, bu coğrafyada biz de varız” dedi. İşte tüm mesele bu... Türkiye bu özgüveni yakalamasın ve büyük düşünmesin diye neredeysebir darbeler ve müdahaleler ülkesi haline geldi. AK Parti kuşkusuz halktan aldığı oyların hakkını vermek için büyük çaba sarf eden bir parti. Bugüne kadar hiçbir parti bu kadar plana ve müdahaleye dayanamamıştı. Türkiye’de ilk kez bu kadar tezgâha ve engelleme operasyonlarına karşın bir parti dik durarak yoluna devam ediyor. AK Parti Türkiye’de bir zihin kırılmasına yol açmıştır. Bu dönemde özgürlükçü kesim ciddi oranda güçlenmiştir. Bu yüzden bazı çevrelerce bitirilmesi gerektiği düşünülüyor. Eğer demokratikleşme bu kararlılıkla devam edecek olursa ki mutlaka etmeli AK Partiyi bitirmek için her türlü yola başvurmaktan geri durmayacaklardır.Ne var ki bu kesim halkın değiştiğini ve sivil hükümetlerin de eskisi gibi olmadığını bir türlü idrak edemiyor.
Yıl 2014. Dünya hızla değişiyor. 19.yüzyıl zihin dünyasına saplanmış bir kesime rağmen bizde buna ayak uyduruyoruz. Plan hazırlayıcılarının, yol arkadaşlarının, destekleyicilerinin bu konuda meseleyi eğip bükenlerin bilmesi ve idrak etmesi gereken nokta budur. Türkiye artık geri dönülemez bir yola girmiştir. Ne yapsalar bu ülkede bir iç savaş çıkartamayacaklar. Bugün bir bakanın Kürtçe tabela astığı bir ülkede artık savaş değil barış rüzgârları esecektir.Kürtçe, Türkçe, İngilizce, Ermenice ve Süryanice dillerinde eğitim verecek olan bir üniversitenin açılacağı bir ülkede artık kimse toplumsal barış ortamını bozamayacaktır. Zaten Türkiye’de verilen kavga da budur. Bir tarafta eski Türkiye’den medet uman ve her fırsatta AK Partiyi diktatör ilan ederek eski Türkiye ideolojisini besleyen bir zihniyet diğer tarafta öncülüğünü AK Partinin yaptığı yeni Türkiye zihniyeti. İşte tüm bu olan bitenler yeni Türkiye’nin ayak sesleridir. Eksiklikler çok ancak doğru istikametteyiz.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019