Ufuk COŞKUN
21 Mart 2015 tarihinde yüzbinlerce insan büyük bir heyecan ve coşkuyla meydanları doldurdu. Tüm Türkiye’nin gözü kulağı barış mesajındaydı. Ve beklenen mesaj geldi. 40 yıllık süren silahlı çatışma dönemi sona erdi. Ve yeni bir dönemin başlayacağı sinyali verildi. Cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en cesur liderlerinden Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm riskleri üstlenerek omuzladığı ve buna Apo’nun da destek verdiği barış, Newroz günü geldi. Bu süreçte emeği geçen herkese minnettarız. Aynı günde iki farklı Türkiye’nin sesini de tanıklık ettik. MHP, kurultayda hırsızlar hesap verecek, çok kültürlülük maskesi adı altında bölücülüktür türünden laflar ederken yeni Türkiye Diyarbakır’da Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Süryanisiyle tüm farklılıklarıyla bir olup barış diyordu. Bu ülkede barış ve özgürlük içinde yaşamak gibi soylu düşüncelere sahip insanların bir zaferidir bu. Bir kez daha yerimizi sağlamlaştırdık ve biz burada kalıcıyız mesajı verdik. Buranın yerli insanları bilir ki 1071 aynı zamanda yeri yurt edindiğimiz bir tarihtir. Ümmet şuurunu içselleştirmiş yerli iki kadim halkın inşasıyla medeniyetin yeniden şaha kalktığı bir dönemdir bu.
Batı bu ittifakı, diriliği, kaliteyi tarihinin hiçbir evresinde içine sindiremedi. Her yerde Türkleri, Müslümanları ve onlarla ittifak yapanları gördü. Bu birlikteliğin yerle kurduğu temas irfani derinlikli bir temastı. Bu yüzden kalıcı mimariler inşa ettiler. Buraya ait bir kültür, sanat, düşünce, dil ve edebiyat geliştirdiler. Kürtü, Türkü, Arabı tüm farklılıklarıyla birlikte ortak aklın ve vicdanın oluşturduğu bir şuurla medeniyeti her bakımdan geliştirmenin yol ve yöntemlerini aradılar. Deyim yerindeyse tüm kesimler bir ayar tutturdu. Bu yüzdendir ki batı aklı tam 1000 yıldır bu ittifakı ve derin birlikteliği ortadan kaldırmak ve ayarı bozmak için yoğun mesai harcadı. Ünlü filozoflarından tutunda, siyasetçisi, edebiyatçısı, din adamı ve hatta bilim adamlarına varana kadar batının birinci gündem maddesi hep bu oldu. Son olarak bu ayarı bozmanın iki önemli yolunu buldular.
Medeniyeti içeriden çürütmek yani İslamsızlaştırmak ve şuursuzlaştırmak.Tam da ünlü Alman düşünürü Goethe’nin istediği gibi… Diğeri de içeriden kendi emelleri doğrultusunda gönüllü çalışacak insanlar bulmak. İnanın bu çok etkili oldu. Öyle ki geçmişte birlikte yurt edindiğimiz başta Kürtlerle olan ayarımızı bozdular. 90 yıldır vicdan, irfan ve ümmet ayarımızı bozdular. Bizi tarihi kültürel bağlarımızdan kopartarak, huzursuzlaştırarak, medeniyet bağlarımızdan kopartarak azılı iki düşman halk haline getirdiler. Bizler 90 yıldır bu ülkede kalıcı gibi davranmadık, hep bir gün gidecekmişiz gibi göçebe bir anlayışla yaşadık o yüzden bir tane kalıcı bir mimari dikemedik derinlikli bir sanat eseri meydana getirmedik. Çünkü dilimizin bağını kopardılar. Zihnimizin berraklığını yok ettiler. Gözlerimizi kör ettiler ki birbirimizi görmeyelim.
İşte bugünlerin kıymeti bu yüzden mühim. Çözüm süreci bu bakımdan önemli tarihi bir kırılma anıydı. Bir dönüm noktasıydı. Başından beri bu sürece diriliş süreci dememin bir nedeni de buydu. Nevruz Bayramı ayarımızı bozanlara karşı verilen muhteşem bir cevaptır. Bu sıradan bir silah bırakma etkinliği değildir. Bugün bizler aynı zamanda Ortadoğu barışının da startını verdik. Apo’nun mesajında yer alan Ortadoğu’nun demokratik ortak evini inşa etmenin de adımını attık. Yurdu yeniden inşa etmenin, mesken tutmanın, buraya mensubiyet duymanın, bir olmanın, diri olmanın kısacası birlikte Türkiye olmanın temelini attık.
Üst akıl, Gladyo çaresiz, ABD, Almanya, İngiltere, İsrail, Fransa çaresiz. İçerideki ihanet şebekesi çaresiz. Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Paralel yapı çaresiz. Geziciler, bölük pörçük barış karşıtı parti ve dernekler, STK’lar çaresiz, Hasan Cemal türü yazarlar çaresiz. Tezgâhları, plan, projeleri hiçbir işe yaramadı. 90 yıldır barışa ve kardeşliğe hasret iki halkın çabaları karşısında hiçbir güç duramadı engelleyemedi. Bu iki halkın gösterdiği basiret ve irade karşısında tüm tezgâhlarıyla, sinsi planlarıyla birlikte tarihin çöplüğüne gittiler. Üzgünüm onları iyi yad etmeyeceğiz. Bu coğrafyada kalıcı olduğumuzu bir kez daha gösterdik. Özü-gürlüğümüzü, derin irfanımızı, varlığımızı ve vicdanımızı kimseye esir etmeyeceğimizi cümle âleme yeniden ilan ettik. Burası başkalarının değil bizim meskenimizdir. İhsan Fazlıoğlu Hoca’nın da ifadesiyle mesken, iskân etmek gibi kelimelerin kökeni s-k-n dür. Yani sükûnet. İnsan meskenin de, yurdunda sükûnete, huzura ve barışa erer. Yani yeri yurdu olan sükûneti olur. Bunun için güçlü bir hukuk ve bunun güçlü icrası lazım gelir. Biz kendi iç hukukumuzu tesis ettik. Kardeşlik hukukumuzu pekiştirdik. Sivil anayasayla da güçlü barışçıl bir hukuk inşa edeceğiz inş.
twitter.com/sivildemokrat
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019