Ufuk COŞKUN
Türkiye’de uzun yıllardır ne kadar seviyesiz, üretemeyen resmi ideoloji bağımlısı, devletten rant devşirmeye çalışan insan varsa bize sanatçı diye yutturuldu. Sanatçı, tiyatrocu, müzisyen, sinemacı olarak piyasada hep onlar öne çıktı. Müjdat Gezen ve Levent Kırca gibi isimler yıllardır ülkenin en kaliteli sanatçıları diye yutturuldu düşünebiliyor musunuz? Bakarsanız en zeki, en üretken sanatçılar onlardı. En orijinal yapıtlar onlardan çıktı! Oysa bu tür insanlar sinema başta olmak üzere tüm sanat dallarını ideolojik propaganda malzemesi olarak kullandılar. Üstelik ilkokul-ortaokul müsamerelerini anımsatan, hiçbir derinliği olmayan yapıtlarından da çok para kazandılar. Bakmayın siz onların sanatçı olarak takdim edilmelerine bugüne kadar özgün, kaliteli, orijinal, uluslararası seviyede bir tane sanat eseri bile ortaya koyamadılar. Türkiye’de kaliteli, derinlikli, seviyeli bir sinema kültürünün gelişmemesinde bu zihniyetin büyük payı vardır. Kemalist eğitim sistemi ise ülke insanının yeteneklerini, düşünme melekelerini, üretme potansiyellerini köreltti. Dolayısıyla bu eğitim sisteminin tezgâhından geçen bireyler ne bilim, ne felsefe ne de sanat alanında bir şey üretebildi. Alelacele çekilen filmlerinde tek gaye halkın inanç ve kültürel değerlerini aşağılamak ve kendi ideolojilerinin propagandasını yapmaktı. Hal böyle olunca Türk sineması bir arpa boyu yol alamadı.
*
“Sanat yaratıcının aynadaki cilvesidir. Biz sanatçılar bu jesti tekrarlamaktan, taklit etmekten başka bir şey yapmıyoruz” der ünlü yönetmen Tarkovsky. Sinemaya yeni bir dil ve derinlik kazandıran bu kaliteli yönetmen ayarında tek bir senaristimizin ve yönetmenimizin olmayışı gerçekten büyük bir kayıp. Nostalji ve Andrei Rublev gibi filmlerinde insanın ruhunu ve iç dünyasını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren bu tür özgün ve kaliteli yönetmenler neden Türkiye’de bulunmuyor? Yıllardır filmlerinde imam-öğretmen çatışması işleyen seviyesiz yönetmenler/senaristler neden bir Hint filmi olan Üç İdiots ya da Her Çocuk Özeldir ayarında bir film çekemediler? Sağdan soldan çalarak, esinlenerek sinema filmi yapmayı marifet zanneden senaristlerimiz ve yönetmenlerimizden daha henüz uluslararası çapta yeni ve özgün bir eser göremedik. Bu gidişle görme ihtimalimiz de yok. Bakınız bu yıl Çanakkale Savaşı’nın 100.yıl dönümü bir dizi törenlerle anıldı. Çanakkale Savaşı ülkemiz açısından büyük bir öneme sahip. Ölüm kalım savaşının verildiği bu muhteşem zaferle ilgili onlarca film yapılmasına rağmen daha henüz uluslararası çapta tek bir film çekilmedi. Kalitesiz, aşırı abartılı, seviyesiz ve samimiyetsiz biraz da para kaygısı ile çekilen filmler ne yazık ki kalıcı olmuyor. Tarihi ve kültürel mirası bu denli zengin olan bizler bu kıymetli hazineyi neden işleyemiyoruz? Tarihin en önemli fethi sayılan İstanbul’un fethiyle ilgili çekilen film de öyle. Bu mirasın, bu ilim irfan birikiminin bu denli çarçur edilmesine insan üzülüyor.
Türkiye, tek parti dönemi boyunca binlerce yıllık tarihi ve kültürel mirasından kopartıldığı, Harf Devrimi gibi hafızanın boşaltıldığı bir dizi operasyondan geçti. Milliyetçiliğin ve Kemalizm’in geçer akçe olduğu bu dönemde Türkiyelilerin üretme potansiyeli, kalitesi, şevki, heyecanı ellerinden alındı. Bu yüzdendir ki bugüne kadar bu ülkede ne köklü bir mimari eser dikebildik ne de sanat, felsefe ve edebiyat alanında ciddi eserler üretebildik. Elimizde kalan Kemalist, milliyetçi, statükocu seviyesiz insanlar da yıllardır sanatçı, sinemacı, tiyatrocu ve yazar olarak geçindiler. Ürettikleri yapıtlar da ortada! Türk sinemasının geldiği nokta gerçekten çok hazin. Son zamanlarda “Diriliş” gibi bazı TV dizilerini saymazsak sinema sektörü hala çok kalitesiz ve üretemiyor. Bırakınız derinlikli sinema filmlerini mizah diye çekilen filmler de içler acısı. Bilindiği gibi mizah bir ülkenin aynı zamanda zekâ seviyesini de gözler önüne serer. Ve ne yazık ki bu alanda çekilen filmler de tam anlamıyla trajikomik. Bu tür filmlere harcananın paranın da izlemek için ödenen paranın da israf olduğunu düşünüyorum. Senaristler böyle yapıtlarıyla bazı kaliteli oyuncuları da heba ediyorlar. Bu bakımdan senaristlere önerim daha çok kitap okumaları ve kendilerini felsefe ve edebiyat alanında geliştirmeleridir. En önemlisi de dünya sinema sektörünü yakından takip etmeleri gerekmektedir.
Söz konusu sinema olduğunda mesele sektörün teşvik edilmemesi ve elde yeterli teknik ve para desteğinin olmaması şeklinde bir itirazla karşılaşıyoruz. Bu tamamen palavra… Çünkü asıl sorunumuz seviye ve kaliteden yoksun oluşları. Sinemada artık yabancı filmlerin taklidi filmler değil özgün ve seviyeli filmler izlemek istiyoruz. Türk sineması denilince akla aşk-meşk, aldatma, ihanet, ihtiras gibi konuların işlendiği, halkın inanç değerlerinin aşağılandığı basit içerikli, seviyesiz filmler gelmemelidir. Bu ülkede örneğin All the mornings of the world(Dünyanın tüm sabahları) ayarında bir film çekilemez mi? Bu ülkede Ölü Ozanlar Derneği gibi kaliteli bir eğitim filmi çekilemez mi? Örneğin darbe dönemlerini ve bilhassa 28 Şubat’ı anlatan seviyeli bir film çekilemez mi? Yüzlerce ilim irfan sahibi insanın yetiştiği bu kültürde neden bir Mevlana’nın, İbnül Arabi’nin ya da Hacı Bektaşi Veli’nin bir filmi çekilmez? Elbette çekilir.. Lakin önce bu tarihi ve kültür havzasını iyi bilmek ve idrak etmek lazım. Yani bir zahmet okumaları ve sinema alanında kendilerini geliştirmeleri gerekiyor. Ve lütfen seyirciyi enayi yerine koyarak para kazanma gayreti içerisinde olmasınlar. Yeni Türkiye’nin sinema anlayışı da değişmelidir. Umarım yeni dönemde çok kaliteli filmler izleme imkânına kavuşuruz. Umutla bekliyoruz.
twitter.com/sivildemokrat
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019