Ufuk COŞKUN
2.Dünya savaşı, 1.Dünya Savaşı'nda tanzim edilemeyen siyasi, ekonomik, stratejik ve jeopolitik düzenin yeniden tanzimi için çıkmıştı. Tek taraflı İngiliz ve Fransız sömürgeciliğinin hâkimiyetini kırmak ve yeni bir dünya düzeni kurmak için ülkeler birbirlerini kırdı geçirdi. 9 Ağustos 1945'te ABD, Japonya’ya 5 ton ağırlığında 'Şişman adam' lakaplı atom bombası atarak yüzbinlerce kişinin ölümüne ve Japonya'nın teslim olmasına neden olmuştu. Bu operasyonun gizli adı “trinity” yani teslisti! 1.Dünya Savaş’ından sonra “ Cemiyet-i Akvam” 2.Dünya Savaşı’ndan sonra da “Birleşmiş Milletler” gibi Yeni Dünya Düzeni ’ne nizam verecek kurumlar tesis edildi. Dünya, son yüzyılda “Yeni Dünya Düzeni” bahanesiyle Ortadoğu ve Doğu Akdeniz enerji havzalarının kontrolünü ele geçirmek için verilen büyük savaşlara sahne oldu.. Savaşların iki ana nedeni vardı. Bunlardan ilki enerji kaynakları diğeri ise yine bununla bağlantılı olarak İslam medeniyetini yok edip batı medeniyetini ve değerlerini dünyaya hâkim kılmak.
Hatırlarsanız 1990'lı yılların başında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte Fukuyama “Tarihin Sonu” adlı bir tez ortaya atmıştı. Sosyalizmin yıkılmasıyla insanlığın farklı arayışlara girmesinin artık bir gereği kalmadığı, mutluluk ve özgürlüğü elde etmenin tek yolunun ABD değerlerini benimsemekten geçtiği iddia edilmişti.Derrida, bu tezin özünde bir “müjde” barındırdığını bunun da Hristiyanlığını çağrıştırdığını dolayısıyla Fukayama’nın yeni Hristiyanlık yaptığını ifade etmişti. Davutoğlu da meselenin bu kısmıyla ilgili olarak bunun bir evangelist yaklaşım olduğunu arkasında bir kurtarıcı Mesih anlayışının yattığını söyler. KezaHuntington’un “Medeniyetler Çatışması” tezi ve Bush’un 11 Eylül’den sonra başlattığı savaşı “Haçlı seferleri “olarak görmesini de buraya not edelim. Gittikçe ömrünü tüketen batı medeniyeti, son yıllarda hareketlenmeye ve yeniden canlanmaya başlayan İslam medeniyetini her bakımdan sönükleştirmek ve bertaraf etmek için kutsal ittifaklar oluşturmaktadır. Yani bunun bir Haç-Hilal savaşı olduğunu ifade edenler aslında slogan atmıyorlar. Bu meselenin bir boyutu.
Suriye üzerinden verilen savaş gerçekte büyük enerji havzalarını kontrol etme savaşıdır. Yani para ve güç savaşıdır bir bakıma. Bakınız, 250 milyon yıllık yaşlı bir havza olan Doğu Akdeniz havzası, enerji kaynakları bakımından çok zengin bir bölgedir. Türkiye, Erdoğan yönetiminde Ortadoğu ve Doğu Akdeniz enerji kaynaklarına büyük ilgi göstermeye başladı. Hatırlarsınız, KKTC, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile bir anlaşma yaparak petrol ve doğalgaz arama sondajı başlatmıştı. Törende konuşan Derviş Eroğlu, Başbakan Erdoğan’ın, Kuzey Kıbrıs’a her geçen gün büyük destek verdiğine dikkat çekerken Enerji Bakanı Taner Yıldız ise kendi petrolümüzü kendi doğal gazımızı arayacağız demişti. İsrail savaş uçaklarının KKTC hava sahasını birkaç kez ihlâl etmesi üzerine Türk savaş uçakları tarafından kovalandığı haberlerini de unutmayalım! Doğu Akdeniz aynı zamanda Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarını birbirine bağlayan bir kavşak noktasında yer alıyor. Avrupa ticaretinin yüzde 40’ı bu bölgeden geçiyor. Bölgede değeri yaklaşık 1,5 trilyon dolar, 30 milyar varil petrole eşdeğer hidrokarbon yatakları olduğu biliniyor.
İsrail’in kuzey sahili açıklarında Dalit ve Tamar olarak adlandırılan alanlarda trilyon metre küplük doğal gaz yatakları keşfedildiği ifade ediliyor. Keza Gazze’de gaz rezervlerinin yaklaşık değeri 4 milyar dolar..Mısır’ın Nil Deltasında 200 milyar metreküp gaz ve 1,8 milyar varil petrol bulunmaktadır. Mısır’da yapılan darbenin, Kıbrıs sorununun, dünya günlük petrol üretiminin yaklaşık yüzde 2'sini yapan ve 1.3 milyar metreküplük doğal gaz rezervi bulunan Libya’da yaşananların ve Suriye’deki iç savaşın arka planında Doğu Akdeniz’in Türkiye’nin kontrolüne girecek olma endişesi yatmaktadır. Kuşkusuz bu korkuya Türkiye’nin kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile yapmış olduğu anlaşmalar, 259,9 milyar varil petrol rezervi ile en zengin ülke olan Arabistan ile kurduğu ittifak ve ilaveten Katar’la yapılan anlaşmalarda dâhildir. Bu gelişmeler, İsrail’in enerji ve güvenlik politikalarını ciddi anlamda sekteye uğratmıştır.
Kısacası tüm mesele Türkiye’nin Doğu Akdeniz enerji havzasında kontrolü büyük ölçüde elinde tutacak olması ve her geçen gün İslam ülkeleriyle geliştirdiği ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerdir. Aslında asılsavaş İsrail ve Türkiye arasında cereyan etmektedir. İsrail ve ABD enerji alanlarına sahip olmak için Türkiye’nin stratejik ortaklarından biri olan Rusya ile arasını açmak ve onları birbirine kışkırtmak istiyor. Türkiye bunun farkında ancak Putin ne yazık ki stratejik düşünemedi. Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi, hem Rusya’ya hem de bölgede her geçen gün itibarını ve stratejik üstünlüğü yitiren ve çare olarak Rusya’yı öne süren hatta Putin’e, Gülen’in haşhaşileri gibi dua seansları tertipleyen İran’a ciddi bir mesajdı. Bu yüzden Putin, çizilen karizmasını düzelttikten sonra işi yokuşa sürmeyecektir. Türkiye, bu savaşı her boyutuyla masaya yatırmaktır. Emin olun Erdoğan’ın masasında sadece B planı yok, Z planına kadar her şey en ince detayına kadar düşünülmektedir. İçimizde Putinci maskesi takan İsrailli siyonist beslemeleri var. Şaşırmayın, onlar İsrail’in çıkarları için her şey olurlar. Bugün İsrail’in İslam dünyasındaki emellerinin önünde tek engel Erdoğan olduğu için ona öfkeliler. DAEŞ’te tam bunun için imal edilmedi mi?
Abdülhamid Han, askeri ve stratejik bir öneme sahip olan aynı zamanda Müslümanlar arasında birliği sağlamak amaçlı geliştirdiği Hicaz Demiryolu hattının açılış töreninde dayanışmadan, birlikten ve her daim irtibatlı olmaktan bahsederken aynı saatlerde İngiltere’de Glastone; “Bu Kur'an'ı Müslümanların elinden almalıyız” demekteydi. Çünkü o da Haçlı birliğini kurma peşindeydi. Bugün de değişen bir şey yok. Müslümanlarla irtibat kuran ve onları tarihi, kültürel ve ekonomik zenginliklerini hatırlatan Erdoğan’ıyalnızlaştırıp, Türkiye’nin İslam dünyası ile olan tüm bağlantıları koparmak istiyorlar. Kuran Kurslarını bile tahammül edemeyen içimizdeki Türkiye düşmanlarının aynı anda Putinci, Esedci, PKK’cı, FETÖ’cü, İrancı ama her hâlükârda İsrail’in yanında olmaları boşuna değildir.
Bugün Türkiye, kara ve deniz gücü açısından bölgede en güçlü ülkedir. Dünya’da ise 6’ıncı sırada yer almaktadır. Fakat en etkili gücü kadim medeniyet birikimi ve bu birikim üzerine geliştirdiği politikalarıdır. Bugün Türkiye, Suriye’de ne arıyor? diye soranlar Suriye’nin 402 yıl boyunca bizim vilayetimiz olduğundan haberi olmayan insanlardır. Hiç kuşkunuz olmasın Türkiye ne yaptığını çok iyi biliyor ve Ortadoğu için hala bir umuttur.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019