Ufuk COŞKUN
Ahmet Hakan’ın Cumhuriyetin 94. yıl dönümü vesilesiyle yazdığı şiirin(!) Cumhuriyetin 15.yıl dönümünde düzenlenen şiir müsabakasında dereceye giren Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu 2-B sınıfından Fethi Aktuğ ve Giresun Merkez Necatibey İlkokulu öğrencilerinden 459 nolu Şengül Yazıcıoğlu gibi öğrencilerin yazdıkları şiir ve yazılardan pek de farkı yoktu.
Ahmet, 1938 yılında müsabakaya giren çocukların taşıdığı duygu, düşünce ve heyecanla;
“Padişah torunuyum falan diye kibirli bir edayla dolaşanları, anında küt diye karikatüre dönüştürüyor ya... İşte ondan seviyorum Cumhuriyet’i…”
“Babası padişah olan büyük oğlanın, babasının ölümünden sonra padişah olma ihtimalini sıfıra indirgedi ya... İşte ondan seviyorum Cumhuriyet’i...”
“Saltanat rejiminin getirdiği o doğal riyakârlıkları yıkıp erdemi öne çıkarıyor ya... İşte ondan seviyorum Cumhuriyet’i...” diyor.
İmam hatip mezunu bu yaştaki bir adamın tarihe olan bakışına mı yanarsınız, seviyesine mi, kendine olan yabancılaşmasına mı, cumhuriyetten ne anladığına mı yoksa eğitim sisteminin yol açtığı tahribata mı?
Bilirsiniz, bizim ülkenin çocukları uzun yıllar, Nahit Nafiz’in; “Yeryüzünde sen varsın, İsterse gök kararsın, Başımızda sen varsın, Yaşa Ulu Atatürk!’’ sözleriyle başlayan Atatürk şarkılarıyla büyüdü. Sonra Aka Gündüzlerin, Behçet Kemal Çağlarların, “Kâbe Arab’ın olsun, Çankaya bize yeter” diyen Kemalettin Kamuların şiirleri…
Cumhuriyet devri modernleşme sürecinin önemli aktörleri arasında yer alan öğretmenlerin resmi eğitim vasıtasıyla toplumda ciddi bir bilinç kayması yaşattıkları aşikâr. Cumhuriyet değerlerini, laikliği, inkılâpları, ilericiliği ve çağdaşlığı topluma kazandırmada önemli vazifeler üstlendiler. Elbette bunun içinde tarih, millet, kültür, inanç ve mensubiyet duygusu yer almıyordu.
Bu yüzdendir ki yıllardır şekli cumhuriyetten içinde millet olan sahici bir cumhuriyet anlayışına geçmek için mücadele veriyoruz.
Yine Ahmet üzerinden bir örnek verelim: Hatırlarsanız bir ara İlber Ortaylı Hoca, Fatih Sultan Mehmet'in entelektüel kimliğini, kaç dil bildiğini, İlyada'yı, Yunanca aslından okuduğunu anlatıyordu. Ahmet Hakan tam da bu noktada söze girdi. “Yani Batı'ya açık biriydi.” İlber Hoca; “Hayır efendim o zaman Batı'da öyle bir adam yoktu ki, ne Batı'sı.” “Ama böyle bilime açık olması tipik bir Müslüman olmadığını göstermiyor mu?” “Hayır, efendim ne münasebet, aslında tam bir Müslüman örneği. Sizin bildiğiniz gibi değil. Müslüman dediğin tam böyle olur.”
Bir vakitler şöyle bir cümle kurmuştum; “ Bu ülkede subayların gönlünde yatan bir gün darbe yapma hevesini, muhafazakâr yazarların da Hürriyet'te yazma hayalini kırmak bir hayli zor.” Ahmet Hakan, bu hayalini gerçekleştiren ender yazarlardan biri!
Öyle ki artık o, kadim medeniyet havzasında üretilen tüm değerleri, ilmi ve kültürel gelişmeleri kabullenemeyecek kadar kendinden uzaklaştı. Artık o, 11.yüzyılın sonunda tüm zamanların en büyük en kaliteli yükseköğretim müessesesini Türklerin kurduğunu göremeyecek kadar kör. Artık o yaşadığı toprakları, Batı medeniyeti üzerinden değerlendiren, Batı’nın ali menfaatlerini kendi menfaatlerinden üstün gören bir oryantalist! Buna rağmen ne yapsa, ne yazsa bir türlü “beyaz Türk” ligine giremiyor!
Güç karşısında eğilmenin, aykırılık kisvesi altında tarihinden, kültüründen uzaklaşmanın, kendine güvensizliğin hazin bir örneğidir Ahmet. Ve ne hazindir ki hala kendilerini “Aydın Doğan Hürriyet Okulu’na” kaydettirmek için yarışan bir yığın ezik muhafazakâr yazarımız var. Bu psikolojiyi üzerlerinden atamadıkları sürece de bir türlü kendi ayakları üzerinde duramayacaklardır.
Ülkesine yabancı, tek sermayeleri milletin tarihi ve inanç değerlerini küçümsemek olan, düşünme kabiliyetleri dumura uğramış, üretme kabızı, müstemleke aydını bu zümrenin karşısında artık daha fazla eğilip bükülmeyin!
Cemil Meriç, Suffert’in Şezlong Aydınları (1974) adlı kitabına atfen şöyle bir cümle kurmuştu; “Bu tür aydınlar muhteşem şatolarda yaşar. Paris'in en muhteşem semtlerinde otururlar. Normandiya'da yazlıkları vardır. İki şampanya/viski bardağı arasında toplumun da toplumsal çelişmelerin de üstesinden gelirler! Oysa sözde ilimci, hakikatte yobazdırlar. Bunlar aynı zamanda efendisinin ilaçlarını çalıp içen uşaklara benzerler.
Velhasılıkelam, tarihinden uzak nesillerin yetişmemesi için eğitimi sil baştan yenilememiz gerekiyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019