Ufuk COŞKUN
Geçenlerde bir lise müdürü, öğrencilerinin karşısına okul forması giyerek çıktı. Sakalları uzamış, kot pantolonlu, taytlı öğretmenler içeride beklerlerken müdür, üniforma konusunda gençlere örnek olmak istiyordu. Haliyle gençler bu duruma gülerek karşılık verdiler.
Eskiden elde makasla saç kontrolü yapılırdı. Şimdi ise hemen her gün okul bahçesi önlerinde üniforma yoklaması yapılır. Okula farklı renkte bir tişörtle gelen öğrencileri kaşları çatık, sert bir idareci karşılar. Bu çocuklar diğer öğrencilere de örnek teşkil etmesi adına hemen orada hizaya çekilir ve tehditler eşliğinde ya evlerine ya da rencide edilmek suretiyle sınıflarına gönderilir
Eğer sabahın erken saatlerinde bir okulun önünden geçiyorsanız hemen her sınıftan gelen “Sağ ol” nidalarını duyacaksınızdır. Geçenlerde bir öğrenci grubuna; “Düşünün, sabah vakti size günaydın diyerek kaldıran babanızın karşısında hemen hazır ol vaziyetine geçip ‘sağ ol’ mu dersiniz?’ diye sordum. Gülüştüler.
“Peki, o halde neden bu durumu sınıfta normal karşılıyorsunuz?” dediğimde ise hep bir ağızdan ”Ama orası okul” diyerek cevap verdiler. Demek ki okulda işler başka türlü yürüyor.
Türkiye’de günaydın denildiğinde sadece iki kurumda sağ ol şeklinde cevap verilir. Biri TSK diğeri de MEB. Ve sadece iki kurumda üniforma ve nöbet sistemi vardır. Benzerlikleri çoğaltabiliriz. Öyle ki daha yakın bir zamana kadar sadece bu iki kurumun dış bina cephe boyaları bile aynı renkteydi.
Okul yönetimleri kıyafet konusunda velililere anket yaptırdıklarını söylüyor. Veliler ise üniformayı işaretlememiz konusunda telkinde bulunuyorlar diyor. Yoksa hemen her okulda üniforma olmasını nasıl izah edebiliriz.
Renkleri, modelleri belirlendikten sonra satışa çıkarılan formaların fiyatı ise dudak uçuklatacak cinsten. Bu satıştan da okul yönetimleri komisyon alıyor. Pazara bakın!
Şaşırtıcı olan, dün kıyafet konusunda özellikle başörtüsü konusunda özgürlük mücadelesi vermekle övünen kesimler bugün birden üniformayı savunur hale geldi. Bahaneleri de hazır. Zengin fakir ayrımı… Efendim çocuklar okulda rencide olurlarmış. Sonra, serbest kıyafet olunca çocuklar okula neredeyse çıplak geleceklermiş gibi bir hava estiriyorlar.
Sanırsınız çocuklar okul dışında, mahallede, pazarda, çarşıda gecelikle geziniyor. Sanırsınız çocuklar gerçek hayatta zenginliğin ve fakirliğin ne olduğunu bilmiyor. Engin Ardıç’ın dediği gibi sanırsınız Vehbi Koç’un torunuyla Irgat Mehmet’in oğlu aynı okula gidiyor. Sanki bu beslenmelerine, ayakkabılarına ya da babalarının otomobillerine vs. yansımayacak. İşte bunlar hep sınıfsız kaynaşmış bir kütle yaratma teşebbüsünün sonuçları.
İşin vahim tarafı, tek-tip kıyafet uygulamasına dindar muhafazakârların, öğretmenlerin ve koskoca aydınlanmış yazarların da destek veriyor olması. Akıl alır gibi değil.
2012 yılında yazdığım bir yazıda; Üniformacılığın, ulus devletçi sistemlerden kalma bir uygulama olduğunu başka bir deyişle kıyafet dayatmasının; ulus devletlerin, bireyin bedeni, aklı ve ruhu üzerinde kurduğu hegemonyanın bir çeşit ürünü olduğunun altını çizmişim. Bugün de aynı noktadayım.
Çünkü bizim meselemiz aslında kıyafet değil özgürlük. Çünkü tekçi kıyafet dayatmasına her şeyden evvel bir zihniyet meselesi olarak yaklaşmak durumundayız. Kılık kıyafet tamamen bireyin tercihlerine bırakılmalıdır. Çünkü özgürlük her şeyden evvel insanların kendi eylemleri için plan yapmasını ve karar alıp vermesini mümkün kılar.
Çocukların kendi tercihlerini, karar alma süreçlerini, iradelerini, zekâlarını ve tecrübelerini kullanmaya ve kendi planlarını yapmaya engel olan ve “zor” kullanılarak bunu imkânsız hale getiren bir mekanizmaya karşı mücadele etmek durumundayız.
Buradan velilerimize ve öğrencilerimize sesleniyorum; bırakınız çocuklarınız kendi kıyafetlerini kendileri tercih etsinler. Bugün ne giyeceklerine, neyin doğru ve yanlış olduğuna onlar adına başkaları karar vermesin. Hayat dosdoğru bir çizgiden ibaret değil.
Çocuklarımız da programlanmış robotlar değil. Onlara yanlış yapma hakkı da tanıyın. Kendileri için doğru buldukları kararları bırakın kendileri alsınlar ve kendileri için planlar yapsınlar çünkü yetişkin olduklarında bu onları güçlü, dirençli ve özgüvenli yapacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019