Ümit KARDAŞ
Türkiye’nin yaşadığı tarihsel süreç merkezde sürekli yaşananın bir güçler savaşı olduğunu gösteriyor. Bu nedenle rejimi, hukukun kurgu olarak dahi yer almadığı bir “gücü gücü yetene rejimi” olarak nitelemek uygun olur. Kenan Evren de insanlar askerî mahkemelerde yargılanırken ve sistematik işkence sonucu bir kısmı ölürken hukuktan, yargının bağımsızlığından söz ediyordu. Bugün de iktidar temsilcileri Türkiye’nin özgürlükler ülkesi olduğunu, özgürlükler hâkimi olarak nitelenen sulh ceza hâkimlerinin bağımsız ve tarafsız olduğunu söylemektedirler.
Türkiye’de yetkilerin anormal bir şekilde toplandığı iç bölge yani devlet, ele geçirilecek bir yer olarak görüldü. İster seçimle gelinsin ister darbeyle bu hiç değişmedi. Güçlerin bir kısmı diğer güçlerden bazılarıyla koalisyon yaparak diğerini hukuk dinlemeden araçsallaştırdığı yargı marifetiyle dövdü, çıkarı gerektirdiğinde koalisyonu bozup, başka bir güçle işbirliği yaparak bu sefer diğerini mağdur etti. Merkezi ele geçiren çevre bir süre sonra yine hukuksuz ve denetimsiz bir güçle muhaliflerini ezdi. Merkez geleneksel olarak Bizans entrikalarının döndüğü bir yer oldu. Bu gelenekte hukukun yeşermesi, hukukun devlete sızması, hâkim bağımsızlığı ve tarafsızlığı mümkün olamazdı, nitekim olamadı da. Bunun sonucu devletin çeteleşmesi ve dışındaki çeteleri kullanmasıydı. Tahir Elçi bunun sonucu öldürüldü.
Türk modernleşmesi demokrasi ve hukuk devletini içermediğinden, çevreden gelen muhafazakâr temsilciler de kravat takıp, AVM ve şekilsiz gökdelen dikmeyi becerdiler ama tıpkı modernleşmeciler gibi hukuk ve demokrasi kültürü ve geleneğine sahip olmadıklarından ne demokrasiyi ne de hukuk devletini inşa edebildiler.
Hâkim ve savcılar hak ve özgürlükleri koruyan bir hukuk güvenliği ve geleneği oluşturamadılar aksine gücün isteğine uyarak özgürlükleri kullanılamaz hâle getiren bir pratiği gücün hukuku hâline getirdiler.
Demokratik hukuk devleti olma niteliğine sahip olmak; siyasi iktidarın ve bürokrasinin eylem ve işlemlerinden yurttaşların haberinin olması (haber alma hakkı) ve bu eylem ve işlemlerin onlar tarafından hukuki bir engelle karşılaşmaksızın yargıya götürülebilmesi (hukuk denetimi) demek. İşte bu noktada Türkiye’de hükümet ve emri altındaki güvenlik kurumları tasarruflarının devlet sırrı kavramı içinde her türlü denetim dışına çıkarılması ve hukuken denetlenememesi durumu ortaya çıkmakta. Ve ülkedeki “gücü gücü yetene rejimi” bir “sırlar rejimi”ne dönüşmekte.
Demokratik bir hukuk devletinde siyasi otoritenin vergi ödeyen bireylerden ve toplumdan saklayacakları bir şey olamaz. Bilgilenme hakkını ve dolayısıyla saydam yönetimi engellemek konusunda en etken silah devlet sırrı sistemidir. Faşizmin çöküşünden sonra devlet sırrı alanı olabildiğince sınırlandı. İtalya, Almanya, Portekiz, İspanya gibi ülkelerdeki düzenlemeler ülkenin yüksek çıkarlarının bilgiyi sır saymakla değil, saydam, bilgilenmeye açık sistemlerle korunabileceğini sağladığını kanıtlamakta.
Bilgilenme hakkı üstün değerde olduğu için sansür niteliğinde haber verme hakkını sınırlayan devlet sırrı saptaması yapılamaz. İsveç’te bilginin sır sayılmasının yerindeliği Ombudsman tarafından denetlenir, karara karşı itirazlar yargı organı tarafından karara bağlanır. ABD’de sır tespiti sansür sayıldığı için ön yasaklama kararı verilemez, açıklanacak bilgi ve belgenin sır niteliğinde olup olmadığı yargı kararıyla belirlenir.
Eleştirel bir görüşe sahip olmak; ancak ifade ve medya özgürlüğünün sağlanması sonucu gerçekleri öğrenme imkânının sağlanmasıyla mümkündür. Bir toplumun demokraside ve yaratıcılıkta gelişmesi buna bağlıdır. Can Dündar ve Erdem Gül’ün fiillerinin gazetecilikle ilgili olmadığı söylemi tam bir mugalâtadır. Tutuklanmaları ise hukuka ve kanuna aykırıdır.
Kapalı devre sistemi çalışarak hukuk güvenliğini yok eden sulh ceza hâkimlikleri kaldırılmalı, Dündar, Gül, Baransu ve Karaca derhal salıverilmelidir. Hukuk bir gün herkese lazım olur.
www.umitkardas.com
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP)
4.06.2025 - Bir ülkeyi yaşanılır kılan adalet ve özgürlüktür!
25.05.2025 - Hukuk devletinin temeli: Adil yargılanma hakkı
11.05.2025 - Türkiye değişebilir mi?
24.04.2025 - İtaatsizliğin erdemi
2.04.2025 - “Meşruiyet"in Kaybı
28.03.2025 - “Gücü, gücü yetene!” dünyası
14.03.2025 - Gücün ve kötülüğün egemen olduğu bir dünyada yaşamak
8.03.2025 - Adaletin yitimi ve toplumsal çürüme
27.02.2025 - Barışın, özgürlüğün, adaletin önündeki engel
20.02.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Son birkac yazinizi siz mi yaziyorsunuz yoksa babaniz mi? icerik, uslup ve stil olarak tipki babanizin yazilari gibi. Eger siz yaziyorsaniz, kose yazarliginin dna ile cok yakindan baglantisi var demektir.