Ural ATEŞER

10 KASIM...
11.11.2015
2036

"Tek adam"a tapmak, ya da "tek adam"dan nefret üzerine kurulmuş bir siyasi tahterevallinin tam ortasındayım... Bu tahterevallinin bir o ucunda, bir öteki ucunda oldum uzun hayatım boyunca...

"Tapma" ucu neredeyse, başka seçecek bir şey olmadığından ve tek eğitim unsuru olduğundan uzun çocukluk ve gençlik yaşlarıma damga vurdu... Babamın görevi dolayısıyla demiryolu boyunca Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde okula gittik bütün kardeşler... Babamızın neredeyse tek kutsal saydığı Mustafa Kemal hayatımızın her anını yönlendirirdi... Sırf kurtuluş savaşının belirli tarihlerinin yıldönümlerinde değil, sırf Mustafa Kemal'in ölüm yıldönümlerinde değil, ne bileyim her fırsatta Mustafa Kemal evimizin, soframızın tam ortasındaydı...

Çocukluğumun daha net hatırladığım yılları, 50'li yılların ortasındaydı... Mustafa Kemal'e neredeyse tapan babam, CHP'li değildi ve İnönü'den nefret ederdi... Annemin anlattıklarından aklımda kalanlar ise, babamın bizzat katıldığı kurtuluş savaşı yıllarında ve daha sonra Mustafa Kemal birinci ise, hemen onun arkasından Lenin gelirdi saygı duyduğu insanlar listesinde... Bu onun ülkenin ilk sendikacılarından olmasının da bir özelliğiydi... İşçi, sendika, çalışanşarın hakları gibi konuların tamamında tek referansı Mustafa Kemal'di babamın... Tüm Türkiye solunun kabaca içselleştirdiği bir durum değil mi... Senelerce sonra daha iyi görebildim tabi...

İşçi Cevdet Ateşer gibi sade halktan insanların nasıl oluyor da o dönemlerde (ve hala) Mustafa Kemal tapıncı içinde olduğunu bir türlü anlayamıyordum... Düşünün, Türkçü falan değildi babam, bir çok Kemalist'in Türkçü olmasına rağmen... Bir Rum kızına aşık olmuş, Belemedik'in dağlarına birlikte kaçmışlardı... Karısının Anna olan adından hiç sıkılmamıştı... Karısı, onun biricik Anna'sıydı... Ta ki 1951'de ilk gözağrısı kızı Meral bir hava astsubayına gönlünü kaptırıp, evlenmek isteyince kafasına dank etmişti, devletin kimliği... Annesinin adı Anna olan bir Hristiyanın kızıyla evlenemezdi "şerefli Türk astsubayı"... Mahkeme kararıyla oldu Cevdet Ateşer'in karısının adı Nermin... Hiç kullanılmadı "Nermin" adı ailenin içinde ve çevrede...

Babam, Osmanlı adabıyla yetişmiş bir İstanbul insanı olmasına rağmen mütedeyyin de değildi... Bizim evimizde dini eğitim hiç olmadı... Hiç kurban kesilmedi... Kimse oruç tutmadı... Vesaire... Bu durum, belki de benim en büyük kazancım oldu...

Peki nasıl oluyordu da bu "sade" insanlar tapınç düzeyinde Mustafa Kemal hayranı olabiliyorlardı... Çok sonraları, bugünkü Kordonboyu Kemalistleri'ni daha iyi tanıdıkça, babamı da daha iyi anlıyorum... Onun için, devleti birlikte kurdukları adamdı Mustafa Kemal... Ama sonraları CHP'li olmamasının nedeni ise Mustafa Kemal değil, Kemalistlere olan düşmalığıydı...

Tahterevallinin öbür ucunda olduğum yıllar, üniversitedeki sosyalist yıllarım ve daha sonra Türkiye Komünist Partisi üyeliğim yıllarıydı... Bizim ülke insanının temel eğiitimi olan "ya bir adama sonuna kadar tapacaksın ya da senden olmayanların taptığına düşman olacaksın" düsturuyla geçti benim de uzun yıllarım...

Ötesini, berisini düşünmeden Marx, Lenin ve bir de bizim partinin önderleri vardı eleştirilemeyecek, tapınılacak insanlar olarak... Karşımızda da devlet vardı başından beri bizi ezen ve devletin taptığı, taptırdığı Mustafa Kemal... Bütünüyle nefret, tüm kötülüklerin müsebbibi ve düşman !!!

Dünyadaki büyük değişiklikler, sosyalist sistemin yüksek derecede bir deprem gibi devrilmesi ve Batılı siyasal hareketlerle (Marksistler ve komünistler de dahil) sıkı-fıkı ilişki içinde geçen yıllarım... Olaylara büyük resim içinde bakmayı öğretti bana... Tarihi olayların tüm gelişimi içinde düşünmeyi ve yorumlamayı öğrenmeye başladım...

Bakın eğer Mustafa Kemal'i de tarihin çok önemli dönüşüm dönemlerinin birinde devlet kuran bir siyasetçi olarak düşünürseniz, yapılan bir çok kötülüğün, bir çok yanlışın ve aynı zamanda bugünkü hayatımızı etkileyen çok önemli kazanımların da "Tek adama" düşmanlıkla, ya da "tek adama" tapınmakla izah edilemeyeceğini anlarsınız... Dikkat edin ben bir siyasetçinin "bilmemneresinin kılıyım" diyen insan, aynı zamanda Mustafa Kemal'le kin kusuyorsa... Ya da başka biri, Mustafa Kemal'e taparken, öteki tarafta başka bir siyasetçiyi tüm (ona göre) olumsuzlıukların sebebi görüp kin kusuyorsa... Bunun nedeni tek adamalara olan tapıncın hastalık derecesinde kök salmasıdır bu toplumda...

Bu yüzden, ben bu tahterevallinin tam ortasındayım... Hiç bir ölmcül insana tapmam... Hiç bir ölümcül insanın kusursuzluğuna inanmam... Bana göre yanlış olan, kötü olan hiç bir şeyin tek sorumluluğunu da tek bir adama/kadına yüklemem...

Pek alışılmış bir "10 Kasım" yazısı olmadı, biliyorum... Ne diyim, "ustamın adı Hıdır, elimden gelen budur"...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar