Yalçın AKDOĞAN
Geçen günkü ‘PYD üzerinden stratejik rol tahayyülü’ yazım, örgüt, örgüt uzantıları ve örgüt muhipleri tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Her gün hükümete çuvaldız batırmaya alışanlar, küçük bir iğne dokunmasına karşı vaveyla koparıyorlar. PKK da, uzantısı BDP de, PKK’ya arka çıkan yazarlar da kendilerini dokunulmaz ve eleştirilemez görüyorlar, en ufak bir eleştiri de yeri göğü inletiyorlar. Sanki akıl sadece onlar da var, herkes şamar oğlanı...
İdeolojik körlük ve su-i zan, yazılanları doğru anlamayı engelliyor. Öncelikle “Öcalan PKK üzerinden ulaşmaya çalıştığı araçsal rolü, PYD üzerinden stratejik role çıkarmaya çalışıyor” sözü böyle bir rol olup olmadığı hükmü vermiyor, bir çabayı anlatıyor.
İkinci olarak örgütün gereken adımları atması konusunda Öcalan’ın etkisinin ne olacağının henüz belli olmadığını söylüyorum, çünkü süreç tamamlanmadı ve örgütün Öcalan’ın çağrısına tam anlamıyla karşılık verdiği söylenemez.
Rolün etkinliğini örgütün tavrı belirler
Hükümet nihai çözüme ulaşmak için büyük bir kararlılıkla hareket ediyor, bununla birlikte Öcalan’ın etkisinin ne olduğunu süreç sonunda daha iyi anlamış olacağız. Bu bir rolü küçümseme değildir. Nitekim Öcalan Haziran demesine rağmen Eylül’e gelmişken çekilmenin yüzde 20’lerde kalması, Öcalan’ın sözünün havada bırakıldığını gösterir. “Öcalan’ın etkisinin ne kadar olacağını göreceğiz” sözünden alınanlar, bu sözü boşa çıkarmayacak bir uygulama ortaya koysalar daha iyi olmaz mı?
Çözüm sürecini ve Öcalan’la görüşmeleri başlatan bu hükümettir. Öcalan’a PKK’nın silah bırakması konusunda rol oynama şansı verilmiştir ancak bu rolü boşa çıkaracak veya anlamlı hale getirecek olan örgütün tavrı ve uygulamalarıdır.
Bizim söylediğimiz örgütün gereken adımları atmadığı, Türkiye içinde illegaliteyi sürdürdüğü, baskı ve tehdidi devam ettirdiği, sürecin ruhuna uymayan tehdit ve hakaret açıklamalarıyla süreci gerdiğidir. Bu eleştiriler, sürecin akamete uğraması için değil, selametle sonuca ulaşması içindir. Örgütün iki de bir hükümeti aşağılayan açıklamalar yapması, tehdit ve dayatma söylemleri ortaya koyması elbette karşı eleştiriye maruz kalacaktır.
Selahattin Demirtaş’ın üst perdeden konuşmalar yaparak AK Parti sözcülerini aşağılayan ve küçümseyen sözler sarfetmesi parti genel başkanına yakışmayacak bir çiğliktir. BDP yönetimindeki bu siyasi olgunluk eksikliğini Gülten Hanım’ın dengelemesi doğru olacaktır.
Başbakan’a susturma rolü verenler
PKK’nın eleştirilmesinden rahatsız olan bazı köşeyazarları adeta örgütün avukatlığına soyunmuş durumdalar. Örgüt tehdit edince süreç zarar görür diye yazı yazamıyorlar, siz kendinizi savununca ‘süreci sabote etmek istiyor’ diye yaygara yapıyorlar. Suçlayanlar, saldıranlar, tehdit edenler her türlü konuşma hakkına sahip ama siz kendinizi savunma ve cevap verme hakkına sahip değilsiniz!
Cengiz Çandar dünkü yazısında siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen, kendisini sinirlendiren, eleştirilerinden ya da görüşlerinden rahatsız olduğu yazı insanlarını susturmaya, en azından sindirmeye dönük tepkiler verdiğini yazmış. Oysa tam da bu dediğini kendisi yapıyor. Bizim yazımıza karşı Taraf’a verdiği röportajda ‘Başbakan, Akdoğan gibileri susturmalı’ diyor. Hem ‘yazı insanlarını susturma’ suçlamasıyla Başbakana yükleniyor, hem de Başbakan’ın bir yazı insanını susturmasını istiyor.
Sabah gazetesinin kendisiyle ilgili açtığı tazminat davasını Hükümetin susturma operasyonu gibi takdim ediyor. Dünyanın neresinde medya yöneticileri, yazarlar veya herhangi bir kişi akrabalık ilişkilerine atıf yaparak yakıştırmalara maruz bırakılır da bunun adı gazetecilik olur? Siz bir uygulamayı, bir yayını, bir medya politikasını eleştirebilirsiniz ama meseleyi kişiselleştirerek, insanları akrabalık ilişkileri üzerinden aşağılayarak bunu yapamazsınız. Kendi yaptığını tespit olarak, başkasınınkini tahkir olarak görmek açıkça imtiyaz istemektir.
Bazı yazarlar, geçmişte verdikleri demokratik mücadele sebebiyle uzun süre eleştirilmekten imtina edildi, hüsn-ü zanna muhatap oldu, ama artık miras tükendi ve bugünkü saçmalamaların görmezden gelinecek hali yok.
Yıllarca efendilik tasladıkları kesimlerden gelen eleştiri yazıları karşısında kimyaları bozulmuş durumda. İstiyorlar ki, yazdıkları yüzeysel yazılar büyük metinler gibi algılansın, kimse onları eleştirmesin. Siz ne PKK’yı eleştirebilirsiniz, ne onları eleştirebilirsiniz, ama onlar herkesi yerden yere vurabilir! Böyle bir dünya yok. Bunun adı da baskı düzeni falan değil, tam aksine normalleşme... Büyük bir kesimi ‘yandaş medya’ diye yaftalamak ve yüzlerce yazara hükümetin kuklası muamelesi yapmak nasıl bir demokratlıktır?
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019