Yalçın AKDOĞAN

Yalçın AKDOĞAN
Yalçın AKDOĞAN
Star GAZETESİ Tüm Yazıları
Siyaset ustası nere, laf kalfası nere...
16.05.2012
2357

 Cemil Meriç, "Her çağ kendi kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog kendi yalanlarını" der... Demagojiyi siyaset yapmak zanneden siyasetçi kendi ürettiği laf kalabalığında boğulur gider...

Malum demagoji 'Gerçeği bildiği halde laf kalabalığı yaparak karşısındakinin aklını karıştırmak ve hiç bir şey anlatmamak' anlamına geliyor. Çarpıtmayla, cerbezeyle, yalanla halk avcılığı yapan siyasetçinin en son ağzına alması gereken kavramlar adalet, ahlak ve hakkaniyettir. "Boş konuşanın boş kalfası" olmak, siyasi ağırlığı ve ciddiyeti ortadan kaldırır.

Çok konuşup hiçbirşey anlatmamak, büyük büyük laflar edip aslında hiçbirşey söylememek, ciddi iddialarda bulunup gerisini getirememek siyasetsizlik halini örtme çabasıdır.

 

* * *

Partilerin Salı günü gerçekleşen grup konuşmalarını izleyenlerin en çok kullandığı ifadelerin başında 'tamam da arkadaş ne diyorsun' geliyor. Rakiplerini izlemek durumunda kalan siyasetçilerin de sıkça bu soruyu sorduklarını düşünebiliriz. Benzer şekilde Başbakan Erdoğan grup konuşmasında, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yönelik olarak bu soruyu sordu. Suriye konusunda CHP liderinin ne dediğinin belli olmadığını, karnından konuştuğunu söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup konuşmasına bakınca gerçekten sorunlara yönelik ciddi vurguların, çözümlere yönelik ise ciddi boşlukların olduğu söylenebilir.

Örneğin, "Recep Tayyip Erdoğan, bu sorunu çözemez. Bu sorunun çözüm adresi CHP'dir" diyor, ama nasıl çözeceğini söylemiyor.

"Her tarafa gidiyoruz. Recep Tayyip Erdoğan gidemeyecek, milletin yüzüne bile bakamayacak" diyor, bu büyük lafın içini dolduramıyor, "Yeter ki biz çalışalım, bütün coğrafyamızda örgütlerimizle kararlı ve inançlı çalışalım" demekle yetiniyor.

"Terör 40 yıllık sorun. Kanın, acının durması gerekiyor" diyor, bunun nasıl olacağına yönelik anlamlı bir öneri getiremiyor, "Analar ağlamasın sözünü yürekten söyleyeceğiz" diyerek kendince ilginç bir farklılık ortaya koyuyor.

"Anadolu'yu ayağı kaldırmak bizim boynumuz borcudur" diyor, nasıl yapacağını anlatmıyor.

"Suriye konusunda CHP'nin politikasını anlayamamış Recep Tayyip Erdoğan sen zaten anlayamazsın ki. Anlaman için düşünmen lazım" diyor. Tamam da ne diyorsun, neymiş politikan diye merak edip bakıyoruz, söylediği bir şey olmadığını görüyoruz.

 

* * *

Siyasetçi elbette halkın ümitlerini ve korkularını dikkate alarak siyasi söylem üretecektir. Ama sadece ümitleri ve korkuları istismar etmek, laf kalabalığıyla işi idare etmek ortaya bir siyaset koymak anlamına gelmiyor. Siyasi söylem önce, siyaset sahibi olmayı gerektirir. Politikası olmayanların, söylemlerle durumu idare etmeye çalışması, muhalefetteyken bile onları bir yere kadar götürür. Eğer iktidara talipseniz 'lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini' idrak etmeniz, boş konuşmamanız gerekir.

Ahmet Turan Alkan demagojinin sadece kandırma amaçlı olmadığını, aslında derin bir kafa karışıklığının ürünü olduğunu şöyle ifade eder: "Eskiler 'Tahdîş-i ezhân' derlerdi buna; zihnin tırmalanması, kurcalanması mânâsına. Günümüzdeki karşılığı 'Gri propaganda'dır; zihin karışıklığı. Hadiseleri değerlendirirken neyin doğru, neyin yanlış olduğu konusunda tereddüde düşmek, olayları 'üst değer'lerin geçici kaybı neticesinde anlamlandıramamak..."

Demagoji adaleti de, demokrasiyi de, ahlakı da yerle bir eder, dejenerasyona uğratır. Vurgusunda siyasi ahlak olan kişilerin bütün söylemlerini demagojiye dayandırması sadece hakikate değil, ahlaka da darbe vurur.

Sözün özü; siyasetsizlik ve vizyonsuzluk laf kalabalığıyla aşılamaz. Siyaset ustasıyla mücadele etmek için laf kalfalığı yetmez...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar