Yetvart DANZİKYAN
Türkiye, Libya’ya asker gönderiyor. Daha doğrusu iktidarın maksat ve niyeti bu. Konuya dair tezkere bugünlerde TBMM’de oylanacak. Peki Türkiye niye Libya’ya asker gönderiyor? Çünkü Kaddafi’nin devrilmesi sonrası Libya’da bir iç iktidar mücadelesi başladı ve Türkiye bunlardan Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) destekliyor. UMH, BM tarafından da tanınan bir hükümet. Bir de Mısır ve Körfez ülkeleri tarafından tanınan ve desteklenen General Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu var. Hafter güçleri UMH’yi sıkıştırıp durmakta.
Peki Türkiye niye UMH’ye destek veriyor? Çünkü UMH Türkiye’nin yani Erdoğan rejiminin yeni formülü olan "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" anlaşmasını onaylıyor.
Bu anlaşma ile Libya ile Türkiye arasında 18.6 millik (29.9 km) bir sınır çizgisiyle kıta sahanlığı (KS) ve münhasır ekonomik bölge (MEB) sınırları belirlenmiş oluyor. Peki buna niye ihtiyaç duydu Türkiye? Çünkü dünyaca tanınan Kıbrıs hükümeti (Türkiye’de G. Kıbrıs olarak biliniyor) Akdeniz’de doğalgaz çıkarma faaliyetlerini icra ederken Kıta Sahanlığı’na dayanıyor. Bu sahanlık Türkiye’ye geniş alan bırakmadığı gibi çıkacak doğalgazdan da “aslan payı” vermiyor. Türkiye de bundan (bölgede "büyük güç" olma iddiasındaki bir ülke olarak) rahatsız.
Türkiye işte bu yüzden Libya’da kendine bir ortak buldu ve bu anlaşmayı imzalandı. Ancak birkaç sorun var. Bu anlaşma AB ülkelerinde sıkıntı yarattı. Uluslararası kurallara ve deniz hukukuna uygunluğu tartışmalı. Bundan daha da önemlisi Libya’da iç savaşı kimin kazanacağı belli değil. Yani UMH mağlup olabilir de.
İşte bunun için Türkiye UMH’ye yardım etmek ve asker göndermek istiyor. Türkiye’nin yurtdışına asker göndermesi -eğer hedef Kürtler değilse- her zaman sorunlu olmuştur bilindiği gibi. Muhalefet, bilhassa da CHP böyle şeylerden hazzetmez, bunda haklılık payı da vardır, zira bunlar maceracı işlerdir ve fetih sevdasından 500 yıldır kurtulamayan ya da bu işlerden kar etmek isteyen muhafazakâr milliyetçi cephenin her fırsatta gündeme getirdiği operasyonlardır.
İşte CHP de “Libya’da ne işimiz var?” deyince Cumhurbaşkanı Erdoğan da kendince bir argüman buldu ve “Mustafa Kemal de Libya’ya gitmişti” dedi. Kendi mantığınca CHP’yi zayıf yerinden vurdu. Kastettiği ise 1911 yılında İtalya’nın Trablusgarp’a çıkarma yapmasına karşılık olarak, o zaman Osmanlı toprağı olan Libya’ya İttihatçı rejiminin direniş örgütlemek üzere bazı subayları göndermesi.
Benzetmenin ilgisizliği bir yana, bu harekât kimi yerel direniş güçlerini ciddi biçimde örgütlese de umulduğu kadar başarılı olmadığı gibi, Mustafa Kemal ve Enver’in de daha sonra patlayan Balkan Savaşı’na yetişememesine neden oldu. Bir gerilla savaşı örgütleyen Osmanlı subayları karada İtalya’ya epey güçlük çıkardılar, ancak Osmanlı’nın güçlü bir donanmasının olmayışı, İtalya’ya denizde büyük bir üstünlük sağladı. İtalya Oniki Ada’yı (Rodos dahil) kontrol altına alır ve İstanbul hedefiyle Çanakkale önlerine kadar gelirken Osmanlı’nın tek yapabildiği Çanakkale Boğazı’nı mayınlarla kapatmak oldu.
Boğaz’ın kapanması ise ithalat ve ihracat açısından Boğazlar’a bağlı olan Rusya’nın canını sıkarken Balkan ülkelerinin de Osmanlı’nın halini görüp yeni bir koalisyon kurmalarını getirdi. (Zaten bu denklem çok kısa süre sonra Balkan Savaşı’nı doğuracaktı.)
Neyse, sözü uzatmayalım, Mustafa Kemal, bölgedeki gerilla hareketi ne kadar başarılı olursa olsun, güçlerin dengesizliği karşısında çareyi gazeteci kılığında İskenderiye’ye kapağı atmakta bulacaktı. Kısa süre sonra Balkan Savaşı başlarken Mustafa Kemal deniz yolları kapalı olduğu için yüz kadar subay arkadaşı ile birlikte İskenderiye'den deniz yoluyla Marsilya'ya, oradan trenle Bükreş'e, oradan da Köstence ve İstanbul Boğazı yoluyla cepheye varabilecekti. Direnişin sürmesi açısından çölde daha uzun kalmayı tercih eden Enver Paşa’nın dönüşü ise Mustafa Kemal’den de sonrayı, 20 Aralık 1912’yi buldu. (Kaynak: Osmanlı’da Son Fasıl/ Savaş, Devrim ve Ortadoğu’nun Şekillenişi 1908-1923, Sean KcMeekin, Yapı Kredi Yayınları, 2019, sayfa 85)
Neyse biz tekrar konumuza dönelim. Türk askerinin Libya’da ne işi var sorusuna, yani. Ve kestirmeden gidelim. Türk askerinin Libya’da şu işi var: Türkiye Kıbrıs’ta (Kenan Evren’in vaktinde itiraf ettiği üzere) fazladan toprak aldığı ve uzun yıllar boyunca çözüme yanaşmadığı için bir Kıbrıs meselemiz oldu. “Çözümsüzlük çözümdür” şiarıyla bugünlere gelindi, ancak dünya olduğu yerde sabit durmuyor. Doğalgaz ve benzeri enerji kaynağı arayışları, vaktinde bulunmayan çözümün Türkiye’yi sıkıştırmasını doğurdu. Ve Türkiye de sıkışınca masa başında bulunacak bir çözüm yerine dolambaçlı yollardan gitti ve Libya’ya asker göndermeyi seçti. CHP’nin “Türkiye’nin Libya’da ne işi var?” sorusuna verilecek cevap budur. CHP olarak sizin de desteklediğiniz masa başı çözümlerden kaçmanın sonucudur. Özetle Türkiye’nin Kobani’de Rojava’da ne işi varsa, Libya’da da o işi var, sayın Kılıçdaroğlu.
Son cümlemizi de ortaya ekleyelim, kim isterse o üzerine alınsın. Libya’da sadece Mustafa Kemal yoktu, Enver Paşa da vardı. Dolayısıyla işin bir yanı maceracılığa da uzanıyor.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.01.2020
26.10.2020
12.10.2020
14.09.2020
1.09.2020
17.08.2020
20.07.2020
8.06.2020
11.05.2020
13.04.2020