Yıldıray OĞUR
1980’lerin başlarına kadar Sushi, ABD’de bile bilinmeyen bir yiyecekti.
Bir Japon yemeği olan Sushi’yi dünyanın en popüler yiyecekleri arasına sokan ise 1980 yılında New York’ta verilen bir vaaz oldu.
Vaazı veren kişi 60 yaşındaki Koreli Rahip Sun Myung Moon’du.
Birleştirme Kilisesi ya da bizdeki bilinen adıyla Moon Tarikatı’nın Mesih’iydi Rahip Moon.
Kore’de Konfüçyüs inancına mensup bir ailede doğmuş, ailesi 30’larda Protestan olmuştu.
Tarikatın resmi tarihine göre 1936 yılında henüz 16 yaşındayken bir Paskalya Bayramı’nda Hz. İsa, Moon’a göründü ve çarmıha gerildiği için yarım bıraktığını işini tamamlamasını istedi.
O da ömrünü bu misyona adadı.
İkinci Dünya Savaşı bitip, Kore Japon işgalinden kurtulunca Moon, tebliğe başladı.
“Kutsal İlkeler” adlı tarikatın kutsal kitabını yazdı.
1946 yılında tebliğ için komünistlerin kontrolündeki Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang’a gitti ve orada tutuklandı.
34 ay çalışma kampında tutuklu kaldı. Ancak 1950’de Kore Savaşı sırasında uluslararası güçler kampı ele geçirince serbest kalabildi.
Bu tutukluluk Moon’u ateşli bir anti-komünist yaptı.
Savaştan sonra Amerika’nın himayesindeki Güney Kore’nin başkenti Seul’de 1954 yılında Birleştirme Kilisesi’ni kurdu.
Kilise, Hristiyanlığın hızla yayıldığı ülkede birkaç yıl içinde milyonlarca müride ulaştı.
Birleştirme Kilisesi’nin 50’lerin sonlarından itibaren en çok güçlendiği ülke ise eski düşman, yeni komşu Japonya’ydı.
Rahip Moon, Japonya’da kendisine çok güçlü hamiler bulmuştu.
Ama hamileri onun Mesihliğinden çok anti-komünist olmasıyla ilgiliydi.
O güçlü hamilerinden biri kendisini “dünyadaki en zengin Faşist” olarak tanıtan işadamı Ryoichi Sasakawa’ydı.
Sasakawa, ülkenin en zengin ve güçlü adamlarından biriydi.
Gücü sadece parasından gelmiyordu.
Japon mafyası Yakuza’nın İngilizce’deki “godfather”, bizde “mafyababası”na denk gelen ”Kuromaku”suydu. (Kara Perde)
İki savaş arasında Japonya para militer gençlik organizasyonlarına liderlik etmiş, faşist eğilimli partilerin kurucusu olmuştu.
Faşizme gönülden bağlıydı, Faşist İtalya ile Japonya ilişkilerini geliştirmek için İtalya’ya gidip Mussolini ile görüşmüştü.
Moon’un bir diğer hamisi de Sasakawa’nın faşist yoldaşı Yoshio Kodama’ydı.
Samuray ailesinden gelen Kodama, ülkenin güçlü Kurmaku’sydu. Yakuzaları birleştirmiş, 200 bin kişilik küçük bir mafya ordusunun başına geçmişti.
İki savaş arası Japonya’sında Çin’le barış yanlısı siyasetçilerin öldürülmesi, Başbakana suikast girişimi gibi pek çok kriminal faaliyetin arkasında onun aşırı sağcı para militer grupları vardı.
Çin’de afyon kaçakçılığından elde ettiği servetle Asya’nın en zengin adamlarından biri haline gelmişti.
Siyaseten inanmış bir Japon milliyetçisi, yine inanmış bir anti-komünist ve Çin karşıtıydı.
Sasakawa ve Kodama, İkinci Dünya Savaşı yıllarında, Japon donanmasına askeri malzeme almaktan, Kamikazeleri desteklemeye kadar bütün güçlerini Japon imparatorluğunun yayılmacı emelleri için kullandılar.
Kodama’nın kurduğu istihbarat örgütü Çin’de sahada aktif rol oynadı.
Savaşı Japonya kaybedince Amerikan güçleri tarafından tutuklandılar ve Japonların Nurnberg’i Tokyo Duruşmaları’nda en üst düzey savaş suçluların yer aldığı Class A grubu içinde yargılandılar.
Savaş suçlularının tutulduğu Sugamo Hapishanesi’nde tanıştıkları bir başka Class A savaş suçlusu 10 yıl sonra Japonya’nın Başbakan’ı olacaktı: Nobusuke Kishi.
Kishi, 2. Dünya Savaşı yıllarında Japon hükümetindeki bakanlardan biriydi, savaşın öncesinde de Japonların işgal ettiği Çin toprağı Mançurya’nın ekonomisini yönetmişti.
Savaşı Japonya kaybedince Kishi de tutuklandı.
Sugamo Hapishanesi’nde günlerini Kodama ve Sasakawa ile siyaset konuşarak, gazeteleri okuyarak ve idam edilecekleri günü bekleyerek geçirdi.
Ama Amerikalılar, bu üçlünün de aralarında olduğu anti-komünist ve Çin karşıtı Class A grubu içindeki savaş suçlularının bir kısmını yeni Japonya’da faydalı olacakları inancıyla serbest bıraktı.
Aralarında Kodama’nın da olduğu bazı eski savaş suçlularının Amerikan askeri istihbaratı tarafından istihdam edildiği iddia edildi.
Japonya, savaştan sonra ABD tarafından teslim alınmıştı.
1947 yılında hazırlanan Japon Anayasası’nın dokuzuncu maddesiyle Japonya askeri iddialarından vazgeçmişti:
“Adalet ve düzene dayalı bir uluslararası barışı içtenlikle arzulayan Japon halkı, ulusun egemen bir hakkı olarak savaşı ve uluslararası anlaşmazlıkları çözmenin bir yolu olarak tehdit veya güç kullanımını sonsuza dek reddeder.
(2) Bir önceki paragrafın amacını gerçekleştirmek üzere kara, deniz ve hava kuvvetleri ile diğer savaş potansiyeli asla sürdürülemeyecektir. Devletin savaşma hakkı tanınmayacaktır.”
Bu anayasayla Japonya’nın sadece savunma amaçlı teçhizatla zayıf bir ordu kurması mümkündü.
1952 yılında imzalanan Amerikan-Japon Güvenlik Anlaşması’yla Japonya’daki Amerika üsleri ve güçleri kalıcı hale gelmişti.
O yıllarda Japon siyasetinde ABD hegemonyasına karşı çıkan Japon Sosyalist Partisi güçleniyordu.
Başbakan Shigeru Yoshida’nin başında olduğu Liberal Partisi ise Amerikan mandasını kabul etmişti.
Kodama ve Sasakawa gibi Japon milliyetçileri için bu içe sindirilebilecek bir teslimiyet değildi.
Ama bir taraftan ülkedeki sosyalist tehlikesine karşı da Amerika ile işbirliği içindeydiler.
Güçlenen Sosyalist Partisi’ne karşı sağ blokta milliyetçi bir parti kurulması için Yoshio Kodama, Çin’den 72 milyon yen getirdi, Ichiro Hatoyama’ya teslim etti ve Japon Demokrat Partisi kuruldu.
Kodama, parti kuruluşu için para vermekle kalmadı, Amerikan-Japon Güvenlik Anlaşması’nı imzaladığı için teslimiyetçi olarak görünen Başbakan Shigeru Yoshida’nın devrilmesi için de çalıştı.
Bu sırada Yoshida bir suikast girişiminden kurtuldu.
Ama daha sonra baskılara dayanmayarak koltuğunu Hatayoma’ya bıraktı.
1955 yılındaki seçimlerden Japon Demokrat Parti birinci çıktı.
Seçimlerden sonra Japon Demokrat Parti ve Japon Liberal Parti birleşti ve Liberal Demokrat Parti kuruldu.
Böylece Japon siyasetinde hala süren “1955 sistemi” olarak adlandırılan dönem başladı.
İki partili ama Liberal Demokrat Parti’nin domine ettiği sistem siyaset bilimi literatürüne “hakim parti” modeli olarak geçti.
Fakat parti içinde Amerika ile ilişkiler ve Anayasa’nın 9. Maddesi üzerinde süren tartışmalar milliyetçiler ile ılımlılar arasındaki mücadeleyi artırdı.
1957 yılında yine Kodama ve Sasakawa, nüfusuyla partinin liderliğine ve Başbakanlığa eski hapishane arkadaşlarını Nobusuke Kishi’yi taşıdılar.
Soğuk Savaşı’n ortaya çıkardığı ortak düşman Japon milliyetçilerinin Amerikan karşıtlığı hislerini törpülemişti.
Kishi 1957’de gittiği Washington’da 10 yıl önceki bir savaş suçlusu değil, bir müttefik olarak ağırlanmıştı.
Yine de Kishi, İkinci Dünya Savaşı’nda silahsızlandırılmış Japonya’yı Anayasa’da bir maddeyle güvence altına alınmış mutlak pasifisizmden kurtarmak istiyordu.
Bunun için Amerikalılarla pazarlıklara başladı.
Nihayet Amerikan-Japon güvenlik anlaşmasını bir miktar yumuşatmayı başardı.
Fakat ülkedeki Amerikan üsleri korunuyordu.
Kishi, anlaşmanın imzalanması için ABD Başkanı Eisenhower’i Tokyo’ya davet etti. Bu İkinci Dünya Savaşı ve Hiroşima-Nagazaki sonrası Japonya’ya ilk ABD Başkanı ziyareti olacaktı.
Ama anlaşmanın yenilenmesi ve Eisehower’in ziyaret takvimi Amerikan üslerine tamamen karşı olan Japon Sosyalist Partisi taraftarlarını sokaklara döktü.
Nisan 1960’da Kore'de ABD destekli diktatör Syngman Rhee'yi deviren protestolar Japonlara da ilham kaynağı olmuştu.
Gösteriler sürerken 1 Mayıs günü İncirlik Üssü’den kalkan Amerikan U2 casus uçağı Sovyetler tarafından vurulması ABD ve SSCB’yi savaş aşamasına getirmişti.
Bu casus uçaklarının bir kısmının Japonya’daki ABD üslerinde olması, Japonlarda yeni bir nükleer savaşın hedefi olma korkularını artırmıştı.
Sosyalist Parti milletvekilleri Japon meclisi Diet’ten Amerikan-Japon Güvenlik Anlaşması’nın geçirilmemesi için kürsü işgaline başladı.
Mayıs sonunda tatile girecek Meclis’ten anlaşma geçirilmezse Eisenhower ziyareti de iptal olabilirdi.
19 Mayıs günü Başbakan Kishi radikal bir karar verdi, Meclis’e polisi soktu, muhalefet milletvekillerini zor kullanarak salondan çıkarttı.
Mecliste yaşananlar sokaklardaki eylemleri büyüttü.
Eisenhower’in ziyaretlerinin hazırlıkları için Tokyo’ya gelen başkanın özel sekreterinin aracı protestocu kalabalıkların arasında kaldı.
Milyonlarca Japon güvenlik anlaşmasının Japonca’daki kısaltması olan ANPO protestoları için sokaklardaydı.
15 Haziran’da protestolara polisin müdahalesi sırasında bir üniversite öğrencisi kız hayatını kaybetti.
Öfke doruğa yükseldi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025