Yıldıray OĞUR
İki haftalık ara vermiştim. Bu arada çok garip şeyler oldu
En sonuncusundan başlayalım. Savcı Devrimci Karargâh davasında yargılanan Hanefi Avcı için49,5 yıl hapis cezası istedi. Herhalde klasik ucuzluk numarasıyla fazla görünmesin diye 50 değil de 49,5 yıl istedi. Savcıya göre Hanefi Avcı’nın suçu şu:
“Devrimci Karargâh terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek, yargı görevini yapanı etkilemek, soruşturmanın gizliliğini ihlal, verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek, terörle mücadele görev yapan kişileri terör örgütlerine hedef göstermek, vahim nitelikte silah bulundurmak.”
İlk suçtan başlayalım. Devrimci Karargâh diye bir örgüt olduğu malum. Sonradan törenlerle gömülen bir militanı örgütü için çarpışarak bile öldü. İddianameye göre Hanefi Avcı’yla bu örgütün bağlantı noktası olan, Avcı’nın işkence ettiği sonra da özür dilediği, Nejdet Kılınç, geçen nisan ayı tahliye edilmişti. Savcı onun hakkında daha az bir ceza istemiş.
Hanefi Avcı’nın Devrimci Karargâh örgütüne bilerek ve isteyerek yardım ettiğine Türkiye’de savcı dâhil inananların sayısı, Şangay Beşlisi’ne üye olan ülke sayısından fazla değildir herhalde. Ama ne gerek var. Hazır elde maymuncuk gibi Terörle Mücadele Yasası var.
2. maddesi “Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır ve örgüt mensupları gibi cezalandırılırlar” diyor. Ona girmezse güneşin altındaki herkesi bir gün terörist yapabilecek 2003 yılında değiştirilen çok insanın canını yakan ve 4. Yargı Paketi’nde nihayet değişmesi beklenen 7. Madde’nin ikinci fıkrası var:
“Yukarıdaki fıkra uyarınca oluşturulan örgüt mensuplarına yardım edenlere veya şiddet veya diğer terör yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek şekilde propaganda yapanlara fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş yüz milyon liradan bir milyar liraya kadar ağır para cezası verilir.”
Yeter ki birini terörist yapmayı gönülden iste. Kitabına uygun bir terörist bul onu ikinci, olmadı üçüncü, en çok dördüncü aracıdan sonra Sneijder’la ilişkide göstermek bile mümkün. Ömrü bu işlerle geçmiş Emniyetçi Hanefi Avcı’yı bırakın Devrimci Karargâh’ı herhalde Kolombiyalı FARC gerillalarına yardım ve yataklığa bile sokmak mümkün.
Avcı’nın zaten esas suçu bu değil. Esas suçlar: “Yargı görevini yapanı etkilemek, soruşturmanın gizliliğini ihlal, verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek, terörle mücadele görev yapan kişileri terör örgütlerine hedef göstermek, vahim nitelikte silah bulundurmak.”
Benim gibi pasifizmin sınırlarında dolaşan biri için bir meyve bıçağı bile vahimken, vahim nitelikte silahtan kastın ne olduğunu bilmiyorum doğrusu. Eski bir Emniyetçinin çekmecesinden silah çıkmış olması, makyözün çekmecesinden ruj çıkmasından daha şok edici olmasa gerek.
Elde kaldı dört suç: “Yargı görevini yapanı etkilemek, soruşturmanın gizliliğini ihlal, verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek, terörle mücadele görev yapan kişileri terör örgütlerine hedef göstermek.”
Bu suçu aslında bire düşürmek mümkün: “Kitap yazmak.”
Ergenekon savcılarının ve polislerinin Cemaatçi olduğunu söyleyen bir kitap yazmak.
O kitaba inanmayabilirsiniz. Ekipler arası bir hesaplaşma olarak şüpheyle bakabilirsiniz. O kitapta anlatılanları manipülasyon olarak da görebiliriz. Bilinçli bir kampanyanın propaganda faaliyeti de olabilir. Şahsen ben Hrant Dink’in basit bir cinayetle öldürüldüğünü söyleyen bir kitaptaki diğer anlatılanlara da şüpheyle bakarım. Her neyse.
Ama tüm bunlar o kitaba karşı, polis ve savcılara Hanefi Avcı’yı bir örgüt soruşturmasından tutuklayıp, 49,5 yıl hapsini isteyerek kendilerini koruma hakkını vermez. Bir kitaba karşı, yazarını mahkemeye vererek, iddialara basın üzerinden cevap vererek, olmadı karşı kitapla cevap verilir. Sevmediğiniz adamları eldeki hukuki boşluklardan faydalanıp örgüt soruşturmasına dâhil ederek değil.
Polis ve savcılar, herhalde kendi kişisel meselelerini ekip içi çatışmalarını ellerindeki hukuk silahıyla bu kadar göstere göstere çözmeye çalışırken şuna güveniyorlar. Darbecilere, yasadışı yapılanmalara karşı daha önceki başarıları yüzünden kamuoyu onlara kefil olacaktır nasıl olsa.
Valla en azından ben daha önce Ergenekon ve benzeri davaları desteklemiş biri olarak o kadar salak olmadığımı bildirmek isterim. Hanefi Avcı, Meydan Larousse ciltleri kadar kitap yazsa, bu davalara polisler ve savcılar kadar zarar veremezdi.
Biz darbelerle, yasadışı yapılarla, derin devletle mücadele edilmesine, adalet yerini bulsun, Türkiye demokratik bir ülke olsun ama en çok da güvenlik kurumları bize vasi olmaktan vazgeçsin diye destek verdik.
Maalesef polisler ve savcılar kendilerine açılan bu krediyi eski vesayet düzenini taklit ederek harcadılar. Demokratik bir ülke kurulmasına büyük katkısı olmuş savcılar ve polisler, asker kafasının kuzeni olan Emniyetçi kafasında ısrar edince, tıpkı askerler gibi işlerini iyi yapmaktan çok siyasete nizam vermeye heveslenince, demokratik bir ülke olmanın önündeki en ciddi engellerden biri hâline geldiler.
Kendilerine açılan krediyi o kadar kötüye kullandılar ki dün onların açtığı davalarda kendisini savcı ilan eden Başbakan, dayanamayıp avukatlar tarafına geçti.
Bunu söyleyen herkesi “Ergenekoncu”, “Birileri tarafından yönlendiriliyor”, “Operasyona alet oldu”, “Askerlerle anlaştı” diye suçlayanların oturup biraz da birkaç yıl önce kahraman muamelesi gördükleri kamuoyunda bugün yarattıkları büyük güvensizliğe bakmaları gerek.
Temizlenirken bile kirlenmeyi başardık. Bununla ne kadar iftihar etsek azdır...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- “Marg bar Amrika!” nereden çıkmıştı?
21.06.2025 - Türkiye’de legal siyaset yapmak mı, İsrail’in proxy örgütü olmak mı?
18.06.2025 - Mesele dış politika ve güvenlik, aptal!
16.06.2025 - Tıraşçı Ahmet’in oğlu nasıl CHP’li oldu?
15.06.2025 - Greta’nın büyüklüğü bizi küçültür mü?
11.06.2025 - İzmir Limanı’ndaki hamallar greve gittiğinde..
8.06.2025 - Kürtler Türkiye’ye ne zaman gelmişti?
4.06.2025 - Bir grevin anlattığı
2.06.2025 - PKK’nın sahiden silah bıraktığının delili…
1.06.2025 - Aslanların sırtlanlara yedirilmesine dair ibretlik bir hikaye
26.05.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Haksizlari savunmak namuslu bir davranis midir Sayin yazar? Yolsuzluklari, kepazeligi ortbas etmek icin binlerce devlet memurunu isinden atmak hangi vicdana sigar? 100 aydin da bu durumdan rahatsiz olduklarini, hirsizlarin ve Ergenekon cetesinin aklanmasina karsi olduklarini belirtmisler. Burda yanlis birsey yok. Asil yanlis, dengesini kaybetmis bir basbakani savunmaya cabalamak.