Yıldıray OĞUR
1879’da Çarlık Rusya’sına bağlı Kazan’da doğar Sadri Maksudi. Türk” kelimesinin yasak olduğu, “Ben kimim?” sorusunu soran Müslüman Tatarların ise önce İsmail Gaspıralı’nın Kırım’da, İstanbul Türkçesiyle çıkardığı Tercüman gazetesini, sonra da Türklüğü keşfettiği yıllardır.
Kırım’dan yükselen bu Türklük aşkı, İstanbul’daki Jön Türkleri de etkileyecek, Türk milliyetçiliğinin ateşi İstanbul’a Kuzey’in bu soğuk ülkesinde Rus baskısı altında yaşayan Tatarlar üzerinden ulaşacaktır.
Önce hayranı olduğu Tolstoy’u ziyaret edip, oradan İstanbul’a sonra okumak için Paris’e gider. Fransızca ve Latince öğrenir. Sorbonne Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi’nden kabul alır. Hocaları arasında Tarde, Durkheim de vardır.
Paris’te hemşerisi Yusuf Akçura’yla tanışmıştır. 1904’te patlak veren Japon-Rus Savaşı Avrupa’da yakından izlenince, Rusçası sayesinde Fransız gazetelerinde iş bulır Fransız siyaset ve diplomasi çevresine girer.
Savaşı 1905’te Japonlar kazanır. Uzun asırlar sonra ilk kez bir Doğulu devlet bir Avrupalı devleti yenmesi Jön Türkleri bile heyecanlandırmıştır. (Bu heyecanla Halide Edip oğluna meşhur Japon komutan Togo’nun adını vermiştir). Yenilgi Çarlık Rusya’sı da derinden sarsar.
1905 liberal devrimi meydana gelir. Duma açılmıştır. Genç Maksudi, Rusya’ya döner ve 1907 seçimlerinde Rus liberal parti Kadet listelerinden Duma’ya girer. Artık parlamenterdir.
Bu arada Petersburg’da ünlü Rus Türkolog Radloff’un rahle-i tedrisinde Türkçe üzerinde çalışmaya da başlamıştır. Beş yıl Duma’da görev yapar. Parti toplantılarında takındığı “Rusya Türkiye’ye saldırırsa Türkiye’nin yanında yer alırız.” tavrı ona ikinci kez Duma yolunu kapatmıştır.
Rusya devrime gitmektedir. Rus Müslümanlar kendilerine çıkış yolu aramaktadırlar. Bu sırada Kazanlı Tatarlar başkenti Ufa olan Milli-Medeni İç Rusya ve Sibirya Müslüman Türk-Tatarları Muhtariyeti’ni ilan ederler. Muhtariyetin anayasasını hazırlayan Maksudi, muhtariyetin ilk Cumhurbaşkanı seçilir.
Menşevikler tarafında kaldığı 1917 Ekim Devrimi’nden sonra Finlandiya’ya kaçar. Sonra Berlin ve en son tekrar Paris. Sorbonne’da ders vermeye başlar. Le Temps gazetesinde düzenli yazılar da yazmaktadır. Ama bir gözü Ankara’da kurulan yeni cumhuriyettedir.
1923’te Yusuf Akçura’nın girişimiyle Türk Ocağı konferans için onu Ankara’ya çağırır. Hayranı olduğu Mustafa Kemal Paşa’dan randevu alır. Paşa hayatını değiştirecek teklifi yapar: “Yeni bir devlet kuruyoruz. Sizin gibi adamlara ihtiyacımız olacak.” Maksudi ancak “Emredersiniz Paşam” diyebilir.
Ailesini alıp bir milliyetçi olarak hayallerini süsleyen özgür Türk cumhuriyetinin başkentine taşınır.
Yeni cumhuriyetin ilk yüksek öğretim kurumu olan Hukuk Mektebi’nde Umumi Hukuk Dersleri ona verilir. Türk Hukuk Tarihi’ni yazar. Türkçe’de reform için Milliyet’te yazdığı yazılardan etkilenen Atatürk’ün sofrasına çağırdığı bir isimdir artık. Daha sonra Türk Tarih Kurumu’na dönüşecek Türk Tarih Heyeti’nin kurulmasına öncülük eder.
Heyetin en çalışkan üyesi Atatürk’tür. Masada onun Türk Tarih Tezi vardır. İspat edilmeye çalışılan şudur: Bütün tarihi beyaz ve Brekisafal kafalı Türkler başlatmıştır, büyük medeniyetlerin hepsi de esasen Türk’tür.
Sadri Maksudi’nin iyi bir entelektüel ve profesör olan tarafının aklı bu tezlere yatmaz; ama inanmış bir milliyetçi ve Kemalist olan tarafı bu tezleri tümüyle reddetmemesi gerektiğini söylemektedir. Nihayet bir an gelir, heyetin Atatürk’ün teşvikiyle girdiği bu beyhude uğraşa daha fazla dayanamaz. “Paşa Hazretleri” diye başlayan “Sümerler, Hititler, Hintliler Türk’tü denilemez, makbul fikirlerden ayrıldık, Avrupa’ya bunu kabul ettiremeyiz.” diye devam eden kibar ama uyarıcı bir mektup yazar. Türk Tarih Tezi’ne koyduğu şerh Atatürk’ü üzmüştür. Türk Tarih Kongrelerinde aynı itirazlarını sürdürür.
Maksudi’nin aklı Güneş Dil Teorisi’ni ise hiç almamaktadır. Teori ile ilgili ne düşündüğünü soran Atatürk’e verdiği cevap, Gazi’yi bu kez kızdıracaktır: “Benim fikri melekelerim bu teoriyi anlamağa gayri-müsaittir.”
Ve kaçınılmaz çarpışma anı bir gün gelir...
1928’den beri yüz beş kez sofrasına çağırdığı ve Profesör diye hitap ettiği Maksudi ile Atatürk’ün arasındaki ipler bir rivayete göre önce Çankaya’daki sofrada kopar. Atatürk’ün uşağı Cemal Granda anlatıyor: “Köşkte bir akşam sofrasında Hukuk Fakültesi profesörü Sadri Maksudi de konuk olarak bulunuyordu. Çeşitli konular üzerinde görüşüldükten sonra söz sırası Denizyollarına geldi. Türk Dil Kurumu’nun deyimleri üzerinde duruluyordu. Adının Denizcilik Bankası mı, yoksa Denizbank mı olarak kalması tartışıldı. Sadri Maksudi Denizbank’ın gramer kurallarına aykırı olduğunu savunuyor ve bu düşüncesinden bir adım bile geri gitmiyordu. O konu orada kapandı. Aradan bir iki saat kadar geçmişti. Atatürk bir ara, bir şeye sinirlenmiş olacak ki Sadri Maksudi’ye dönüp ‘Siz profesör değilsiniz!’ dedi. Bu beklenmedik sesleniş, herkesi şaşırtmış, profesörü de can evinden vurmuştu. Hepimiz put gibi yerimizde dona kalmıştık. Bir an süren şaşkınlığından kurtulan Sadri Maksudi’nin şu karşılığı verdiği görüldü: ‘Hâşâ, ben profesörüm. Hem de Türkiye’de değil, İsviçre’de bana kürsü vermişler. Olmazsa gider orada dersimi veririm. Şimdi ben kalkıp burada bir kumandana ‘siz kumandan değilsiniz’ dersem ne olur? Kumandanlığı elinden alınır mı? Yalnız böyle bir söz o kumandanın nasıl gücüne giderse, bu söz de benim gücüme gider. Ama kumandanlara kürsü vermediler daha.’ Sadri Maksudi’nin elinde şarap kadehiyle söylediği bu sözlere Atatürk karşılık vermedi. Az sonra da sofra dağıldı. Maksudi’yi de bir daha sofrada görmedim.”
24 Aralık 1937. Aynı zamanda CHP milletvekili olan Maksudi Meclis’e gitmiştir o gün. Denizcilik üzerine bir yasa konuşulmaktadır. Yasanın birinci maddesi şöyledir: “Hükmü şahsiyeti haiz ve İktisat Vekaletine merbut olmak ve merkezi Ankara’da bulunmak üzere Denizbank adlı bir banka kurulmuştur.” Maksudi, daha maddenin görüşülmesine geçilmeden söz alıp kürsüye çıkar. “Denizbank adı Türk grameri bakımından bir garibedir. Bank diye Türkçe ’de bir kelime yoktur. Denizbank yerine, Deniz Bankası’nı teklif ediyorum.” der ve teklifini yazılı olarak Meclis Başkanlığı’na sunar. Profesöre kimse itiraz etmez. Teklif oylanır ve oy çokluğuyla kabul edilir, madde yeniden görüşülmek üzere komisyona geri gönderilir.
O anda bir vekil kulağına eğilip “Sadri Bey, ne yaptın, Denizbank adını Atatürk koymuş.” dediği Maksudi’nin cevabı kısa ve nettir: “Ne çıkar? Hakikat değişmez ki...”
Ama hakikat zorla değiştirilecektir. Haber hemen o akşam Çankaya’da kurulan sofraya ulaşır.
Atatürk sinirlenmiştir; sofradakilere öfkeyle emreder:
“Öyle ise şimdi Sadri Maksudi’ye cevap vereceksiniz, hem de radyodan!”
Akşamın geç bir saatidir. Sofradan, aralarında profesör ve vekillerin bulunduğu yedi kişi seçilir, arabalara bindirilir ve Tuna Caddesi’ndeki radyoevine taşınır. Radyonun bütün yayın akışı iptal edilir. O akşam sabahın ikisine kadar, o yedi kişi, radyoda Denizbank’ın Türkçe, Sadri Maksudi’nin cahil olduğunu anlatır.
Radyoda konuşan isimlerden biri o akşam Çankaya’da olmamasına rağmen evinden apar topar radyoya getirilen Falih Rıfkı’dır. Üslubu serttir: “Türkçe, dünyaya kültür götürmüş, yaymış, saçmış Türk’ün dilidir. Buna bütün dünyada itiraz etmeği düşünen aklı başında hiçbir adam çıkmamıştır ve çıkamaz. Sadri Maksudi gibi muarızlar elbette aydınlık dışında kalacaktır.”
Yıllarca kitaplarda ismi Ermeni olduğu için A. Dilaçar olarak gizlenmiş, Atatürk soyadının da fikir babası ünlü dilbilimci Agop Dilaçar da o gece Türk milliyetçisi Maksudi’ye radyodan Türklük dersi verir:
“Denizbank ifadesi tertemiz Türkçe mürekkeb bir ünvandır. Bunun yanlış olduğunu bilhassa Türküm diyen ve Türk dili ile az çok alakası bulunan muhterem bir zattan işitmemeliydik. Fakat Bay Sadri Maksudi’yi mazur görmeyi yüksek Türkiye Türklüğünden rica ederim. Çünkü Bay Sadri Maksudi gerçi bir Türktür, fakat Türk dilini Türk muhitinde öğrenmemiştir.
O gece Atatürk’ün radyoevine gönderdiği herkes dil uzmanı da değildir. Eski komutan, Kırşehir mebusu Müfid Özdeş de Profesör Maksudi üzerine konuşanlardan biridir:
“Belki şimdiye kadar benim sesimi işitmediniz. Ama Atatürk’ün bir asker kumandan arkadaşı olarak söylüyorum ben Türküm ve Türklüğe âşığım… Türk dilinin ihyası yolunda çalışanların barikatı gibi kendini göstermeye utanmayan adamlara, Türk gençliğinin herhangi bir ilim branşında mürekkepliği, profesörlüğü vazifesi verilebilir mi?”
Sıra Meclis’e gelmiştir. 27 Aralık günü toplanan Meclis’te Denizbank meselesi öne alınır, yeniden görüşülür ve önceden alınmış karar iptal edilir. Meclis’teki görüşmeler sırasında hedefteki isim yine Sadri Maksudi’dir.
Ertesi günkü gazetelerde linç sürer. Neredeyse tüm gazetelerin manşetlerinde Deniz Bank tartışması ve Sadri Maksudi vardır. Bu da yetmemiş, gazeteler dört gün önce radyodaki konuşmaları ve Meclis’teki görüşmelerin dökümlerini tam sayfa olarak yayınlamışlardır. “Deniz Bank Türkçedir” manşetiyle çıkan Cumhuriyet gazetesine konuşan isimlerden, o gece radyoda da konuşan Kütahya milletvekili Vedid Uzgören’in sözleri linçin boyutlarını göstermekte:
“Ben Bay Sadri Maksudi’yi bir şeyler bilir zannederdim. Deniz Bank sözüne itiraz eden beyanatında anladım ki bu zat hiçbir şey bilmiyormuş… Eğer senelerden beri seni Türkiye Türkleri, Türk gençliği sakat Türkçenle verdiğin dersleri dinliyorsa, bunu kendin için lütf-u mahsus ve Türklüğün taşkın nezaketinin yüksek eseri telakki etmelisin. Yoksa sen, Türkiye’de Türkçe konuşmağa Türkçe ders vermeğe cesaret edememek mevkiinde bir adamsın. Fakat beşeriyette senin gibi cehlini bilmeyen kendini âlim sanan gafiller az değildir.”
Önce radyodan sonra gazete manşetlerinden cahil ilan edilen Maksudi yıkılır. Atatürk’ün bizzat Sorbonne’dan Türkiye’ye çağırdığı, yüzlerce kez sofrasında ağırladığı, profesör diye hitap ettiği, kitabına önsöz yazdığı, vekil yaptığı, dil ve tarih çalışmalarında danıştığı ordinaryüs profesör Maksudi artık rejimin istenmeyen adam ilan edilmiştir. Bir daha Meclis çalışmalarına katılmaz. Atatürk’ün ölümünün ardından İnönü, 1939’daki yeni Meclis’e onu almaz.
Ve 1950 seçimlerinde bu kez Demokrat Parti’den Ankara milletvekili olarak yeniden kovulduğu Meclis’e döner.
Ve 10 Ağustos 1951 günü... İnönü döneminde lağvedilen Denizbank’ın yeniden kurulması için Meclis’te bir yasa tasarısı görüşülmektedir. Hükümet tasarıyı Denizbank adıyla hazırlamıştır. Bunu öğrenen Sadri Maksudi o gün Meclis’e gitmez. Ama kürsüye çıkan bütün vekiller Sadri Maksudi’nin itirazını hatırlatıp Denizbank adına karşı çıkarlar. Verilen bir önergeyle bankanın adı Denizcilik Bankası olarak değiştirilir. Sadri Maksudi rövanşı almıştır.
İlerlemiş yaşına rağmen hala milliyetçilik üzerine kitap yazacak kadar iyi bir entelektüel ve inanmış bir Türk milliyetçisi olarak geçen hayatını, 20 Şubat 1958’de ilerleyen kanser hastalığı yüzünden yattığı Gureba Hastanesi’nde tamamlar.
Liderler sinirlendiğinde olabilecekler bahsine katkı olarak küçük bir hatırlatma olsun diye…

Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025