Yıldıray OĞUR
Komunist Manifesto’daki Marx’ın bu meşhur sözünün tamamı aslında pek ramazanın ruhuna uygun kaçmayabilir:
"Katı olan her şey buharlaşıyor, kutsal olan her şey dünyevileşiyor. Sonunda insanlar hayatın gerçek koşullarıyla ve diğer insanlarla ilişkileriyle yüzleşmeye zorlanıyor”
Ama seçimden bu yana geçen 40 günü gayet iyi anlattığı açık.. O 40 günün 30’unun denk geldiği ramazanın muhakkak katı olan kalplerin yumuşamasına katkısı büyük.
Ama yine de daha çok dünyevi bir durumdu yaşanan. Ve gönüllü değil metazori, cebren…
7 Haziran’la birlikte siyaset ve bütün cepheler “hayatın gerçek koşullarıyla ve diğer insanlar ilişkiye zorlandı.”
Katı cepheden ilk sızıntılar tuzluğundan, tuvaletine mutlak kötülüğün kaynağı ilan edilmiş Beştepe’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a doğru yaşandı.
Muhalefet bloku içinden önemli isimler eleştirilere aldırmadan Cumhurbaşkanı’yla görüştüler. Deniz Baykal, Celal Doğan, bir rivayete göre Tuğrul Türkeş, Ahmet Türk… Hepsinin güngörmüş, sekterlikle, katılıkla siyaset yapılamayacağını bilen isimler olması tesadüf olmasa gerek. Evin büyüklerinin bir hal çaresine bakmak için bir araya gelmeleri hali herkese çok iyi geldi, borsa bile bu görüşmelerden pozitif etkilendi.
Yıllarca ona buna faşist deyip, milliyetçilik karşıtı bin tane bildiri imzalamışlar, anti-AK Parti cephesini çökertince MHP’yi ihanetle suçlayıp, o cephede yer alsa büyük devlet adamlığına methiyeler yazacakları Bahçeli’nin eski defterlerini açtılar. Marx’ın vaadini gerçekleştirip bu katılığı buharlaştırmak dünyanın en şairane milliyetçi lideri Devlet Bey’e nasip oldu.
(Bu cephede son durum; MHP grup başkanvekillerinin Beştepe’ye gitmesine izin verdi, CHP vekillerini Erdoğan’la didişmeyin diye uyardı, HDP’li Sırrı Süreyya Önder’in “Erdoğan’ı Başkan Seçtirmeyeceğiz” siyasetini şahsi katılıkla değil, çözüm süreciyle ilgili yaptığı açıklamalarla ilişkilendirmeye çalıştı)
Sonra ilk gün edilen büyük laflar yutulmaya başlandı.
Katılığın nasıl buharlaştığının çıplak gözle göründüğü örnek HDP cephesinde olan bitendi kuşkusuz.
İlk günden elini fazla gösterip, çıtayı epey yukardan “Korkmayın asmayacağız sadece yargılayacağız”dan açan taze siyasetçi Demirtaş’a ‘Genelkurmayı’ndan balans ayarı geldi. Bizim bildiğimiz asker-sivil ilişkilerinin tersine, siyasete, diyaloğa, pazarlıklara kapıyı kapatma diyen sivil bir balans ayarıydı bu.
(Bu cephede son durum PKK’nın ateşkesi bitirme kararının hiçbir heyecan oluşturmadığı, Kürt siyasetinin tv'lere çıkıp silahlara karşı olduklarını deklare ettikleri, izleme komitesinden ya da başka pek şeyden daha kalıcı bir buharlaşma….)
Sonra, “rövanş”, “Yassıada Yargılamaları”vari 17 Aralık Yargılamaları, hatta İstiklal Mahkemeleri, tasfiye, hesaplaşma isteyen şahin Gezici-devrimci-cemaat-sol aydın cephesinin süngüsü düştü.
(Bu cephe de son olarak AK Parti-CHP koalisyonu için neredeyse yalvarırken görüldü)
Katılıkları eritip buharlaştırmaya başlayan esas sıcaklığın kaynağı ise şüphesiz koalisyon temaslarıydı.
Muhalefetin bütün sihiri işte o anda bozuldu.
3 yıldır AK Parti’ye İŞİD'çiliğinden, PKK'lılığına, mezhepçiliğinden hırsızlığına, katilliğine eline geçen her şeyi fırlatmış yan yana durulmasını dahi yandaşlıkla bir tutmuş muhalefet partileri, kapılarında ellerinde çikolatalarıyla beliren AK Partili heyetleri biricik kızlarını istemeye gelmiş müstakbel dünürleri gibi karşıladılar.
İlk tokalaşmayla o edilmiş bütün büyük lafların, en sert anti-AK Parti nutuklarının büyüsü kaçıverdi, katı olan her şey buharlaşmasa da erimeye yüz tuttu. Geriye dönüp yeniden az önce birlikte koalisyon kurmak için oturduğun partiyi şeytanlaştırmak da zor, ikna edici de değil artık.
Üç yıldır yurtta ve dünyada uzlaşmazlık, otoriterlik, tahammülsüzlükle suçlanan AK Parti içinse, sonuç alınır ya da alınmaz, koalisyon pazarlıklarında verilen bu fotoğraflar, üçüncü köprünün, üçüncü havaalanının yukardan fotoğraflarından daha çok işe yarayacak.
AK Parti için koalisyon görüşmeleri, yine sonuçtan bağımsız olarak, tam karşısında kurulmuş PKK ile cemaati dahi yan yana getirmiş katı bloku kırmak, gedikler açmak, “birliklerini bozmak”, kafaları karıştırmak, kalpleri yumuşatmak için büyük fırsat.
Bu en başta AK Parti için yeniden potansiyel seçmen kitlesini yüzde 60’lara doğru çıkaracak, 13 yıllık iktidarına 2013’e kadar ses çıkarmayan, oy vermeyen ama rıza gösteren kitleyle ilişkilerini tamir etmesini sağlayacak büyük bir fırsat. Bunun olası bir erken seçimde 18 vekili alıp 280’lerle tek başına iktidar olmaktan daha çok AK Parti’nin işine yarayacağı açık.
AK Parti, anti-muhalefet söylemle varolan bir reaksiyon parti olmadığı için, tam tersine muhalefet partilerinin en ilgi çeken malı anti-AK parti ve anti-Erdoğan siyaseti olduğu için bu temaslardan eğer biri kaybedecekse bu AK Parti olamayacak. Hatta AK Parti, karşısındaki katılığı tamamen buharlaştırmak için her muhalefet partisiyle 6 aylığına koalisyonlar yapabilir.
Tabii buharlaşmayı bekleyen katılıklar sadece muhalefet blokunda değil. 13 yıldır iktidarı paylaşmamaya alışmış AK Parti’ye yakın çevrelerde, partilerini, yıllarca bizzat kendi varoluşlarına düşmanlık etmiş kesimler ve partilerle yan yana görmekten hoşlanmayan, her türlü koalisyon görüşmesini, ufak jestleri, mimikleri, alkışları dahi davaya ihanet hanesine yazan tepkilerin ortaya çıkmış olması doğal. Ama “uzlaşma” adı verilen bu maskeli balonun suhuletininin bozulması yine en fazla AK Parti’ye zarar verecektir.
Bu tablodan koalisyon çıkmazsa, gidilecek seçimde de yine 276 çıkmazsa, tek başına iktidar çıkana kadar seçimlerde şayet yenilenmeyecekse, zorunlu hale gelecek koalisyon seçeneklerinin adını şimdiden “dış güçlerin istediği”, “Doğan grubunun hayali”, “Almanya’nın TÜSİAD’ın dayatması”na çıkarmak geri dönülmesi zor ileri laflar olarak hatırlatılır. Muhalefeti haçlı ordularına benzetip, kendini de bütün dünyayı karşısına almış bir kurban gibi kendini görmek de herhalde en azından dünyadaki Müslümanların gözünü çevirdiği bir hareket hakkında hayal kırıklıklarına neden olacak zayıflık işaretleri olarak okunur.
Tek başına iktidara 18 eksiği olan, yüzde 41 oy almış, onun olmadığı koalisyon seçeneklerinin şimdi ve daha sonra mümkün görünmediği AK Parti’yi yarısı kadar oy ve vekil çıkarmış partilerle yapacağı koalisyonlarda teslim alınmış, diz çöktürülmüş olarak resmetmek de bu güç odaklarının kudreti hakkında tuhaf bir aşağılık kompleksine işaret eder daha çok. Bu “güç odaklarının” en büyük hayalinin AK Partisiz seçenekler olduğu herhalde açıktır.
Ayrıca bu “Güç odaklarını” mutlak ve değişmez neredeyse özcü bir bakışla düşman ve güçlü görmenin de Türkiye’nin açık ara en büyük partisi için sürdürülebilir bir teyakkuz hali olmadığını söylemek için stratejist olmaya gerek yok. Kalıcı olmayı düşünen bir iktidardan beklenenin düşmanlarını çoğaltmak değil, azaltmak, azdırmak değil, yumuşatmak, ikna etmek, rızalarını almak gerekirse buna zorunlu bırakmak olduğunu görmek için siyaset risaleleri yazmış bir yönetim gurusu olmaya da…
Bu katılığın buharlaşmaya mahkum olduğunu herhalde en iyi HDP’ye giden AK Parti heyetinde yer alan Erzurum milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun hikayesi anlatıyor. Neredeyse İmralı heyetinin ve Dolmabahçe Protokolünü açıklamış isimler tam kadro yer aldığı heyete girmiş Zehra Hanım Amerika’da doktora yapmış, Tanzanya’da maden işleten Erzurumlu genç bir Kürt iş kadını…
Sadece bu biyografi bile belki AK Parti’nin neyi temsil ettiği, çözüm süreci, barış, demokrasi, refah üzerinde söylenecek pek çok laftan fazlasını söylüyor ve vadediyor.
Türkiye’nin kaybedecekleri, kazanacakları, tahammül edecekleri ve edemeyecekleri, siyasi çatışmalara sabrı, ilkesiz uzlaşmalara bakışı, kaç derecede buharlaşıp, katılaşacağı hakkında pratik bilgiler veriyor bu fotoğraf.
Bu 40 günün sonunda siyasetin doğadaki son hali ne katı ne de buhar. Ama katılıkta ısrar edenin buharlaşmaya devam edeceği ise açık.
Bu, koalisyon veya erken seçim olup olmamasıyla da değişmeyecek karşı karşıya olduğumuz esas hal artık. Bundan sonraki muhtemel seçime gidecek seçmenle, 7 Haziran’daki seçime giden seçmen bile artık aynı seçmen değil. Katı olan her şeyin buharlaşmaya başladığını görmüş olarak seçime gidecek Türkiye ve siyaset. Bunu okuyan kazanacak, okuyamayan kaybedecek.
Marx’ın o sözünün devamından uyarlarsak; “Toplum, yeraltı güçlerini kontrol edemez bir büyücüye benziyor” çünkü…
Yazarlar
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025
30.08.2025