Yıldıray OĞUR
Gaskonyalı Toma bir zamanlar İstanbul’un en ünlü meyhane zincirinin adıydı.
Aslında meyhanelere adını veren Toma’nın Fransa’nın İspanya sınırındaki Bask bölgesi Gaskonya ile ilgisi, ancak polis müdahale aracıyla ilgisi kadardı.
40’lı yıllarda Arnavutluk’tan İstanbul Bakırköy’e göç etmiş Rum Tsingas (Çingas) ailesinin dört çocuğundan birinin adıydı Toma (Thomas). Türkçeleşmiş yazılımlarıyla; Toma, Ancelo, Antonya ve Katina.
Dört kardeşin Eminönü’nde açtıkları balık lokantası bir anda sosyetenin ve entelektüellerin uğrak yeri olmuştu. Lokantada üç erkek kardeş taverna müziği yapıyor, kız kardeşleri Katina ise çiçek satıyordu. (Huysuz Virjin’in meşhur ettiği “Katina’nın Elinde Makası” kantosunda bahsedilen Katina)
İstanbul’un balık ve içki kültürünü (Rakıyı uzun limonata bardaklarında ikram etmeleri gibi) değiştirmiş kardeşler kısa bir süre içinde İstanbul’da Bebek’te, Beyoğlu’nda yeni mekanlar açtılar.
Bütün bu mekanlara Gaskonyalı adını koyan ise mekanın müdavimlerinden Reşad Ekrem Koçu’ydu.
Üç kardeşe atıfla, Alexandre Dumas’ın Üç Silahşörler’indeki d'Artagnan’ın memleketi Gaskonya’dan esinlenerek bu adı önermişti.
Beyoğlu Küçükparmakkapı Sokak’taki Gaskonyalı Toma meyhanesinde 24 Mart 1961 gecesi yaşanan olay ise hikayenin bundan önceki kısmı gibi eğlenceli değildi.
O gece başında olduğu seramik fabrikasının ürünlerinin sergilendiği davetten çıkan Vedat Eczacıbaşı, kutlama için arkadaşlarıyla Beyoğlu’ndaki Gaskonyalı Toma meyhanesine gelmişti.
27 Mayıs darbesinin üzerinden neredeyse bir yıl geçmişti. Bayar ve Menderes’in Yassıada’daki yargılanmaları sürüyordu.
Vedat Eczacıbaşı, İzmirli kimyager Süleyman Ferit Bey’in ikinci oğluydu. Ağabeyi Nejat Eczacıbaşı’nın girişimleriyle İstanbul’da Türkiye’nin ilk ilaç fabrikasını kuran Eczacıbaşılar DP iktidarı sırasında ülkenin en büyük holdinglerinden biri haline gelmişti.
Baba Ferit Bey, darbeden bir gün sonra İzmir’e gelen İttihatçı dostu Bayar ve eşini, havaalanında tek başlarına eşiyle karşılaşamaya cesaret edecek kadar sıkı bir Demokrattı.
Büyük ağabey Nejat’a ise Cemal Gürsel, Sanayi Bakanlığı teklif etmişti. Entelektüel çevrelere yakın olan küçük kardeş Şakir de CHP’ye ve 27 Mayısçı fikirlere meyyaldi.
Ama Vedat siyaseten babasına yakındı. Olan bitenlere çok kızıyordu.
O gece Gaskonyalı Toma’daki eğlencenin bir aşamasında ayağa kalktı, kadehini havaya kaldırdı ve herkesin buz kesmesine neden olan o sözü söyledi:
“Benim için hâlâ başbakan olan Adnan Menderes’in şerefine.”
Yanındaki arkadaşları da ona katılan sözler söylediler. Yine de bütün bu olanlar bir meyhanede gece yarısı edilmiş sözlerden ibaret kalabilirdi.
Ama o gece Gaskonyalı Toma’da yemek yiyenlerden biri darbecilerin Kurucu Meclisi’nin en genç üyesi ve arkadaşlarıydı.
Önce karşılıklı laf atmalarla başladı. Kurucu Meclis üyesi yerinden kalkarak Birinci Şube’ye telefon açıp Vedat Eczacıbaşı ve arkadaşlarını ihbar etmek istedi. Bu sırada laf dalaşı yumruk yumruğa kavgaya dönüşmüştü. Mekanın dışına kadar taşan iki grubun kavgasını polis güçlükle ayırdı. Topluca Taksim Karakolu’na götürüldüler.
Tabii karakolda polis olan biteni Kurucu Meclis üyesi ve arkadaşlarından dinledi, onları serbest bırakıp Vedat Eczacıbaşı ve beş arkadaşını (Burhan Toprak, Tüzün Kızılcan, Hasan Tugay, Erdoğan Ersen, Bahattin Ertan) Balmumcu Askeri Hapishanesi’ne gönderdi.
Gazetelerin her gün birinci sayfalarından “devrim aleyhine konuşan Demokrat Partili vatan hainleri”nin tutuklanma haberlerini verdiği hassas günlerdi. Olay duyulmadan çözülmeliydi.
Nejat ve Şakir Eczacıbaşı hemen savcıyla görüştüler. “İhtilal yönetimi de olsa düşürülmüş bir başbakan için kadeh kaldırdı diye kimse suçlu bulunmaz…” diyerek söze başlayan savcı daha sonra “ama” deyip olayı örtbas için şartını söyledi: “Ama bu olay gazetelerde haber olursa, devrime karşı böyle şeyler yapılabileceği izlenimi uyanır. Duyulmazsa bir hafta sonra serbest bırakırım. Ama duyulursa yetkimi kullanır mahkemeye çıkarılmasını uzatırım.”
Bu kez gazeteler dolaşıldı. En büyük reklam verenlerden olan ailenin “haber yapılmaması” ricasını gazetelerin genel yayın yönetmenleri de “sıradan bir meyhane kavgasının haberini yapmayacaklarına” dair sözler vererek kırmamışlardı.
Ama bu sözün bozulması uzun sürmedi. Bir hafta sonra ilk haber ailenin maddi yardımda bulunduğu Ahmed Emin Yalman’ın Vatan’ında çıktı.
Birinci sayfadaki büyük puntolu haberdeki tek jest ise Vedat’ın soyadının yazılmamasıydı.
Ertesi gün haber bütün gazetelerin birinci sayfalarındaydı. Vedat’ın soyadını yazmayan Cumhuriyet’in birinci sayfadaki manşeti devrin öfkeli atmosferini yansıtıyordu:
“Herkesi düşük A. Menderes için kadeh kaldırmağa davet eden altı sarhoş, nezarete alındı: Beyoğlu’nda bir lüks meyhanede cereyan eden olayda kuyruklar, kendilerine müdahale eden CHP’li Temsilciler Meclisi Azasını tartakladılar.”
Fakat Hürriyet’in manşetinde Vedat’ın soyadı da yer almıştı. Ama gazete bu tanıdık soyadı için Nejat Eczacıbaşı’nın açıklamasına da yer vermişti:
“Eczacıbaşı ilaç fabrikasının sahibi Nejat Eczacıbaşı olayı gazetelerden öğrendiğini söyleyerek, Vedat Eczacıbaşı ile ilgisinin bir akrabalık bağından ibaret olduğunu ve yine bahis konusu kimsenin, Eczacıbaşı ilaç fabrikası ile hiçbir alakasının bulunmadığını belirtmiş, olay karşısında duyduğu teessürü ifade etmişti.”
Haberler üzerine bırakılmayı bekleyen Vedat Eczacıbaşı’nın tutukluluk süresi uzatıldı.
Hapisteyken ikinci çocuğu dünyaya geldi. Kırk altı yaşındaki genç adamın psikolojisi altüst olmuştu. Ailenin adını böyle bir skandala karıştırdığı için ona küsüp ziyarete gelmeyen babasının tavrına ayrıca üzülmekteydi.
Başına gelenleri daha fazla kendisine yediremedi ve intihara kalkıştı.
Kurtarılarak Haydarpaşa Askerî Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanedeki odasının kapısına silahlı nöbetçiler dikilmişti.
O nöbetçi erlerden biri ağabeyini ziyaret eden Şakir Eczacıbaşı’nın kulağına eğilip “Kardeşiniz çok hasta, ona yardım edin” diyecekti.
Gerçekten de çok hastaydı; aklı karışmış, paniklemişti. Fakat askeri hastanedeki doktorlar onu bırakmıyorlardı.
Ve kısa bir süre sonra ikinci intihar girişimi geldi.
Bir kez daha kurtarıldı bu kez koluna giren iki süngülü erin arasında Bakırköy Hastanesi’ne kaldırıldı. Vedat’ı erlerin arasında gören hastanenin genç hekimi, “O bir katil mi ki kollarından tutup bekletiyorsunuz. Gidin buradan!” diye erlere bağırmıştı.
Ama depresyon ağırlaşmaktaydı. Bir gün Vedat, başında bekleyen hemşireleri atlatıp tuvalete kaçtı. Babası Ferit Bey’in ürettiği Ferit marka limon kolonyalarından birini tuvalette üzerine boşalttı ve cebinde sakladığı kibriti yaktı...
Fark edilir fark edilmez müdahale edildi. Kaldırıldığı Amerikan Hastanesi’nde birkaç başarılı ameliyat geçirdi. Gözlerini açmış, herkes çok sevinmişti; ancak bedeni bu acıya daha fazla dayanamadı.
1961 yılının 3 Eylül’ünü 4’üne bağlayan gece, böbrek yetmezliğinden hayatını kaybetti. Öldüğünde kırk altı yaşındaydı; ardında biri bir buçuk yaşında, diğeri hiç göremediği üç aylık iki kız çocuğu bırakmıştı.
Darbeciler babasının isteğine rağmen cenazesinin İzmir’e gönderilmesine izin vermediler. Aile yakınlarının katıldığı bir törenle Zincirlikuyu’ya gömüldü.
Ondan 13 gün sonra da Menderes, İmralı Adası’nda idam edildi.
O gece Gaskonyalı Toma’da Vedat Eczacıbaşı ve arkadaşlarına müdahale eden gruptakilerden biri Milli Türk Talebeler Federasyonu başkanlığı yapmış, dönemin gençlik liderlerinden Nurettin Sözen’di. Olanları o günkü gazetelere şöyle anlatmıştı:
“Beyoğlu’ndaki Toma’nın lokantasına gittik. Yarım saat sonra altı kişilik bir grup geldi. Bu grubun başında Vedat adında biri vardı. Müziğin başlamasıyla bu şahıslar oturdukları masada Menderes için kadeh kaldırdılar. İkazlara rağmen bu hareketler devam etti. İsmet İnönü aleyhinde konuşmağa başladılar. Alev Coşkun bize heyecan göstermemizi söyledi. Patronla konuşmak üzere masadan ayrıldı. Patronla konuşması bir sonuç vermeyince Birinci Şube’ye telefon etmek istedi. İşte kavga bu sırada çıktı.”
Vedat Eczacıbaşı ve arkadaşlarını polise ihbar etmek için telefon açan, daha sonra da karakolda aleyhlerine şahitlik yapan Kurucu Meclis’in en genç üye ise Alev Çoşkun’du.
Talihin bir cilvesi geçen hafta onun adını bir kere daha içinde ihbar ve şahitlik geçen haberlerde duyduk.
Yeniden vakıf başkanlığına seçilmesi üzerine Cumhuriyet gazetesinin yazar ve çalışanları peş peşe istifalarını verdiler, bazıları yeni yönetim tarafından görevden alındı. İstifaların sebebi, gazetenin yönetici ve yazarlarının aylarca hapiste kalmasına neden olan soruşturmada şikayetçi ve şahit olmasıydı.
Aslında gazetecilikle ilgisi 27 Mayıs darbesinden önce CHP Basın Kolu başkanı olarak çıkardığı propaganda gazetelerinden ibaretti. Daha sonra siyasete girmiş, sırasıyla il başkanlığı, milletvekilliği, bakanlık ve belediye genel sekreterliği yapmıştı.
1992’de Cumhuriyet’te yaşanan bir başka “liberal tasfiyesi”den sonra İlhan Selçuk’un yardımcısı olarak gazete vakfının iki numaralı koltuğuna oturmuş ve 2013’de “tasfiye edilene” kadar vakfın yöneticiliğini yapmıştı.
Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin tutuklanmasına neden olan soruşturmada savcı onu şahit olarak çağırdığında elinde gazete kupürleriyle savcılığa gitmiş, onun getirdiği deliller ve tanıklığı iddianameye girmiş, mahkemede de savcının tanığı olarak çıkıp ifade vermişti.
Zaten bu yüzden istifa edenler istifaların siyasi olmaktan çok ahlaki bir tercih olduğunu iddia ediyorlar. Gerçekten de istifa eden isimlerin bir kısmı ile kalanlar arasında ideolojik farklar bulmak zor.
Ama iddianamedeki suçlamalarla benzer cümlelerin yer aldığı Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan başyazılara göre gazete çizgisine geri döndürüldü.
O çizginin ne olduğunu herhalde en iyi, gazeteyi çıkaran vakfın başkanlığına 27 Mayıs’ın Kurucu Meclisi’nin hayatta kalan son üyelerinden bir siyasetçinin oturması anlatıyor.
Ayrılan ve istifa edenlerin arkasından akıllarına gelen en ağır hakaretin “liberal” ve “yetmez ama evetçi” olması da herhalde tesadüf değil. Sonu daha sonra başka bir vesayete çıksa da yıllarca Cumhuriyet gazetesinin temsil ettiği ve savunduğu 27 Mayıs vesayetçi düzenini o referandumda çıkan yüzde 58 evet oyu bitirmişi. Bu oy oranı hala AK Parti’nin girdiği bütün seçimlerde yakaladığı en yüksek oy oranı.
Ama kendisine yakın tonlarda ve pozisyonlardaki fikirlerle muhalefetteyken bile birlikte yol yürüyemeyen “o çizgi”nin hayallerindeki butik Türkiye’nin kaç kişilik olduğu herhalde bu tasfiyelerle ortaya çıkmıştır.
Ve tabii o çizginin her zaman devletle olan kadim ilişkileri de...
Çünkü bazı tercihler çok kolay değişmiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025